Birbirine benzemeyen 6 partinin oluşturduğu 6'lı masa kısa süre içerisinde patlak verdi. Krizin en büyük kısmı da İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu arasında yaşanıyor.
Her ne kadar aramızda bir şey yok algısı yaratmaya çalışsalar da iki taraftan da gelen açıklamaların altına yatan metin durumu gözler önüne seriyor.
Buna son olarak Meral Akşener'in FOX TV'deki açıklamalarını verebiliriz. Partisine HDP yüzünden parmak sallayan Solcuların olduğunu açıklayan Akşener, "Kılıçdaroğlu kazanacak bir aday mı?" sorusuna verdiği "Henüz bilmiyorum" cevabıyla Kılıçdaroğlu'nun adaylığını istemediğini alenen gösterdi.
CHP'li Gürsel Tekin'in 'HDP'ye bakanlık' sözlerinin hemen ardından Kılıçdaroğlu'na rakip olarak görülen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu ziyareti iç savaşı gözler önüne serdi.
Konuyu köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür şu ifadeleri kullandı:
Başından beri Kılıçdaroğlu'nu istemeyen bir Akşener gerçeği var. Aslında Akşener'in önce İmamoğlu'nu "Fatih" diye övmesi de, son günlerde kendisinin ve parti yöneticilerinin ısrarla Mansur Yavaş'tan söz etmeleri de bu stratejinin bir parçası ve Kılıçdaroğlu'na "ihanet" edileceğinin işaretleri
Akşener'in şu sıralarda Yavaş'ı öne çıkardığına bakmayın. Onun da sonu İmamoğlu'ndan farklı olmayacak. Hatta bir süre sonra Yavaş'ın geri plana itildiğine, "yolsuzluk iddiaları" üzerinden itibarsızlaştırıldığına tanık olursak şaşırmayın.
Bu arada İyi Parti içinde "Seküler Ülkücüleri" HDP'yle kavgada öne çıkaran Akşener'in hesabını da bir kenara yazın.
Ama asıl hesabı, bugün siyaset yapmasını sağlayan Kılıçdaroğlu'nun adaylığını engellemek. Bu konuda samimi ve sahici davranmıyor. Bu Akşener'in siyasi yolculuğunun hiç değişmeyen özelliği...
Geriye dönüp bakın, ilk ihanet ettiği isim, onu siyasete kazandıran Tansu Çiller'di. Çok değil siyasete girdiğinden birkaç yıl sonra, DYP'nin 20 Kasım 1999'daki 6'ncı kongresinde elinden tutan Çiller'i değil, Köksal Toptan'ı destekledi.
Sonra partisi baraj altı kalınca gemiyi ilk terk edenlerden oldu. O kaotik ortamda rotasını, yeni bir siyasi yolculuğa çıkan AK Parti'yi çevirdi ama orayı da yarı yolda bırakıp MHP'ye yöneldi.
MHP'den gidişi de farklı olmadı. Milletvekili seçildikten bir süre sonra Devlet Bahçeli'ye karşı kazan kaldıran isimlerin başında yer aldı. Küresel güçlerin FETÖ eliyle MHP'yi dizayn etme operasyonlarının gölgesinde yeni bir parti kurarak tarihsel rolünü ihmal etmedi.
Dostlarına "ihanet" etme üzerine kurulu siyasi yolculuğu, onu bir proje partisi olan İyi Parti'nin başına taşıdı. Orada oluşturduğu siyasi zemin de sağlıklı değildi. Ülkücü-milliyetçi diye çıktığı siyasi yolculuğu, parti içi operasyonla "merkez sağa" kırarken, ötekileştirmediği, rencide etmediği siyasi aktör kalmadı.
Şimdi aynı siyasi oyunu, partisini Meclis'e taşıyan Kılıçdaroğlu'na karşı oynuyor. CHP'nin "Politbürosu" denilen aktörleri bile devre dışı bırakan Kılıçdaroğlu, bu oyunu bozabilir mi bilemem ama "dostları"nın ihanetiyle karşı karşıya olduğu çok açık.
Daha önce de yazdım; Kılıçdaroğlu, kendi partisini büyütmek yerine İyi Parti ve HDP'yi ayakta tutarak "dostlar" oluşturduğunu sandı. Oysa o dostlardan biri pazarlık yaparak, diğeri de kumpas kurarak ona siyasi hayatının sonbaharını zehir ediyor.
Bu durumda sevgili Tuna haklı değil mi?
"Elinizi vicdanınıza koyun da söyleyin: Böyle biriyle (veya birileriyle) ittifak ilişkisi içine girmektense kıyasıya rakip olmak daha iyi değil mi?"
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
KILIÇDAROĞLU İLE AKŞENER ARASINDAKİ SOĞUKLUK
Akşener'in FOX TV'deki açıklamaları gündemdeki sıcaklığını korurken gözler iki ismin karşılaşacağı programa çevrilmişti. CHP ile İYİ Parti arasında yaşanan HDP krizi ve ihale tartışmalarından sonra Kılıçdaroğlu ile Akşener, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın düzenlediği Tarım Şurası'nda bir araya geldi. Ama iki lider arasındaki soğukluk kameralara da yansıdı.
SAYIN GENEL BAŞKAN'IM
Oysa 11 gün aradan sonra bir araya gelen iki liderin sıcak bir şekilde tokalaşıp samimi bir şekilde sohbet etmeleri bekleniyordu. Hatta CHP'ye yakın medya iki liderin şuradan sonra Bilkent Otel'de baş başa bir görüşme yapabileceği yönünde yayınlar yaptı. Kılıçdaroğlu ile Akşener yan yana oturdu. Nezaket cümlelerinin ötesinde bir sohbetleri olmadı. Toplantı sırasında farklı yönlere bakmayı tercih ettiler. Kılıçdaroğlu'nun konuşmasında Akşener'e iki kez "Sayın Genel Başkan'ım" diye hitap etmesine rağmen toplantı bitince iki lider hızla salonu terk etti.