"İÇSELLEŞTİRMEMİŞ OLDUKLARININ EN BARİZ GÖSTERGESİ"
Ersin, kendisine tebliğ edilen kararda, vakfın yürüttüğü "siyaset üstü" politikalara aykırı beyanda bulunmakla itham edildiğini dile getirerek, şöyle devam etti: "Hakkımda bu kararı veren yetkili mercilerin takındıkları anti demokratik tavır, görevden alınmama gerekçe olarak gösterdikleri siyaset üstü tanımını ne kadar içselleştirememiş olduklarının en bariz göstergesidir. Bu çerçevede sormak isterim; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Alevi Bektaşi toplumuna geniş haklar veren reformları açıklamasından ötürü duyduğum memnuniyeti dile getirmemin, demokrasi, düşünce ve inanç özgürlüğüne atıfta bulunan kişilerce rahatsız edici bulunması tutarsızlık değilse nedir? Hangi kanun, hangi anayasa maddesi, hangi mahkeme, hangi uluslararası sözleşme bir insanın yalnızca fikirlerini beyan ettiği için görevden alınmasına dayanak gösterilebilir?"
"TÜRK MİLLETİ'NİN VİCDANINA HAVALE EDİYORUM"
Hakkında verilen kararın gerekçesinde AİHM Büyük Dairesi'nin kararlarını benimsemediğimden bahsedildiğini ifade eden Ersin, "Açıkça ifade etmek isterim ki Tüm etnik unsur ve inanç gruplarıyla birlik ve beraberlik içerisinde yaşamayı şiar edinmiş bir medeniyetin mensubu olarak, benimseme ihtiyacı duyduğum öncelikli yer, anti demokratik kararlara kalkan olarak kullanılan herhangi bir uluslararası merci değil bizatihi aziz Türk milletinin şaşmaz vicdanıdır. Alevi Bektaşi topluluğunun edindiği haklardan ötürü duyduğum memnuniyeti dile getirmem sebebiyle hakkımda alınan bu kararı da aziz Türk Milleti'nin vicdanına havale ediyorum." değerlendirmesini yaptı.