DEDEAĞAÇ'TA LNG LİMANI KURDUKLARINI SÖYLEDİLER
Bizim Amerikalılarla 1980'de imzalanan Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmamız var. 1990'da Yunanlılar da benzer bir anlaşma yapıyorlar ve 2020'de bunu yeniliyorlar. Eskiden 5 olan üs sayısını 9'a çıkarıyorlar. Dedeağaç da bunlardan birisi. Buraya Lojistik Merkezi kuracaklarını ve bunun Rusya'ya karşı olduğunu belirtiyorlar. Ayrıca Rus gazına bağımlılığı azaltmak için buraya LNG deposu da kuracaklarını ve buradan Avrupa'ya gaz sağlayabileceklerini söylüyorlar. Biz de diyoruz ki savunma ve güvenlik, tedbir ve takip meselesidir. Gelişmeleri yakından takip ediyoruz.
YUNANİSTAN'IN TACİZ VE İHLAL BELGELERİNİ NATO'YA TESLİM ETTİK
Son NATO Savunma Bakanları Toplantısı'na gittiğimizde Genel Sekreteri Stoltenberg'in talebi üzerine bir görüşme gerçekleştirdik. Biz orada Yunanistan'ın gerçekleştirdiği taciz ve ihlallerle ilgili belgeleri kendilerine teslim ettik. Ve biz o görüşmede "Yunanlılar bize herhangi bir tacizde, ihlalde bulunmadan bizim onlara havada, denizde taciz yapmadığımızı garanti ediyoruz" dedik. Mutlaka bir öncesinin olduğunu vurguladık. Dalaman, Didim, Datça'ya kadar gelmiş bizim ana karamızın hava sahasını taciz ediyor, bu gözle bakın dedik. Bununla ilgili bir takım bilgi ve belgeleri de verdik.
Öte yandan Türkiye'nin NATO'nun güçlü, etkin, saygın ve vazgeçilmez bir üyesi olduğunu, bugüne kadar ki görevleri de aksaksız, eksiksiz yerine getirdiğini de herkes biliyor.
NATO toplantısında Türkiye açısından gündemdeki en önemli konulardan biri tahıl konusu diğeri de esir değişim konusuydu. Bu konuda bize en mesafeli olan ülkeler bile Türkiye'ye teşekkür etti.
TÜRKİYE OLMASAYDI TAHIL TAŞINMASI DA ESİR DEĞİŞİMİ DE MÜMKÜN OLMAYABİLİRDİ
Rusya ve Ukrayna arasındaki sorunda Türkiye Cumhuriyeti'nin şeffaf, dengeli ve itidalli şekilde bu işi götürmesi anlamlı. Bunun anlaşılması lazım. Bu anlaşılıyor ama bazıları da körü körüne Türkiye karşıtlığı yapmaya çalışıyor.
İSVEÇ VE FİNLANDİYA'YA MADRİD'DEKİ TAAHHÜTLERİ YERİNE GETİRİN DİYORUZ
Öncelikle NATO'nun açık kapı politikasını desteklediğimizi belirtmek isterim. Bizim isteğimiz çok basit; teröristlere müsaade edilmemesi, bize uygulanan ihracat kısıtlamalarının kaldırılması. Madrid'de imzaladığımız memorandumda ne yazıyorsa onun yapılmasını bekliyoruz. Türkiye başka bir şey istemiyor. Bize düşen neyse bunu yapacağız diyorlar, biz de somut adımlar atmalarını bekliyoruz.
YERLİ VE MİLLİ BİR POLİTİKA İZLEMEKTEYİZ
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yerli ve milli, kişilikli ve kimlikli bir politika izlemekteyiz. Bu açık ve net. Belki eski alışkanlıklardan dolayı kabullenmede sıkıntı olsa da esasta bir sorun olmadığını, bunun iki egemen devlet arasında bir konuşma, görüşme olduğunu da herkes kabul ediyor. Türkiye çaresiz değil. Bizim Hava Kuvvetlerimiz de bir F-16 kültürü var. O nedenle öncelikli tercihimiz dost ve müttefik ülkelerden tedarik faaliyetimizi yürütmektir.
HUDUTLAR GÜVENDE
Hudutlarımız Cumhuriyet tarihimizin en güvenli ve en kontrollü dönemini yaşamaktadır. birlik sayısı, personel sayısı, elindeki teçhizat, teknoloji, alt yapı, kameralar, kuleler, yollar ile gerçekten en üst düzeyde kontrol sağlanmaktadır. Bu noktada Mehmetçiğin yüksek bir moral ve motivasyonla yaptıkları, emeği, her türlü saygıya layıktır.
ZAP'TA ELEBAŞLARI KAÇTI, DİĞERLERİNE KAÇMAYIN DİYORLAR
Terör örgütü PKK'daki çöküntü açıkça görülüyor. Terörle mücadelede Zap uzun yıllardan beri girilmeyen bir yerdi. Orası öyle bir hale gelmiş ki teröristler bizim girebileceğimizi tahayyül dahi edemiyorlardı. TSK oraya girince onların elebaşları 1 hafta, 15 gün içinde kaçtı. Çok zor bir coğrafyada Mehmetçik büyük bir fedakarlık, kahramanlık ve başarı ile orayı temizliyor. Şimdi elebaşları diğerlerine çıkmayın, yerinizde kalın talimatı veriyor ama onlar da kaçıyorlar. Kaçmaya çalışıyorlar. Kaçış yok. Orası teröristler için çıkmaz sokak. Tek kurtuluş adalete teslim olmak. Burada bir kez daha ifade ediyorum ki bizim tek hedefimiz teröristler, terörist neredeyse hedefimiz orası!
2014'TE CUMHURBAŞKANIMIZ "KIRIM'IN İLHAKINI TANIMIYORUZ" DEDİ
Cumhurbaşkanımız Moskova'da bile basının önünde "Kırım'ın ilhakını tanımıyoruz" diye ifade etti. Son olarak yapılan dört bölgenin ilhakına karşı olduğumuzu da açıkça ortaya koyduk. 2014'ten beri biz bu kararımızı, politikamızı sürdürüyoruz. Biz hiçbir şekilde Kırım'ın ilhakını da kabul etmedik. Bu konuda Türkiye'nin karnesinin, duruşunun çok iyi olduğu açıktır. Çünkü biz Kırım'ın ilhakını tanımadık. Bazıları 2014'te neredeydi? Bu konuda Türkiye'nin açık ve net politikasını herkesin anlaması lazım.
TSK LİBYA'DA YABANCI GÜÇ DEĞİLDİR
Son Libya ziyareti gayet verimli oldu, karşılıklı anlaşmalar imzalandı. Oradaki makul, mantıklı insanlar bizim ne yapmaya çalıştığımızı görüyor ve bundan da memnunlar. Her gittiğimiz yerde söylüyoruz, TSK Libya'da yabancı güç değil, Libya'daki hükümetin daveti üzerine oradayız. Bu davete 5 ülke içerisinde sadece Cumhurbaşkanımız tarafından olumlu karşılık verildi. Siz neredeydiniz; Libya'da Trablus tehdit altındayken neredeydiniz dedik. Yardım edin diye 5 ülkeye mektup yazıldı, cevap bile veremediniz bir tek Cumhurbaşkanımız cevap verdi. O zaman Trablus kurtuldu. Biz orada nizami ordunun kurulması esastır diyoruz ve bunun için askeri eğitim ve danışmanlık faaliyetlerimize devam ediyoruz. Amacımız "Libya Libyalılarındır" anlayışıyla tek Libya'nın varlığıdır.
HALKIMIZI 40 YILLIK TERÖR BELASINDAN KURTARMAKTA KARARLIYIZ
2013-2015 yılları arasındaki Çözüm Süreci dönemi önemli. Gerçekten bir sabır ve şefkat vardı ama bunu suistimal ettiler. Kürt kardeşlerimle konuşurken "Paşam devlet gerekeni yaptı" dediklerini duyuyorum. Kürt kardeşlerimiz o süreçte devletin tek derdinin teröristler olduğunu bizzat gördü. Teröristlerin derdinin de Kürtler olmadığını bizzat Kürt kardeşlerimiz yaşayarak anladı.
Terörle mücadele gerçekten artan şiddet ve tempoda taaruzi bir anlayışla sürüyor. Biz terörle mücadelede İHA, SİHA ve hava gücünü de çok etkin bir şekilde kullanıyoruz.
Teröristlerin girilemez dediği Yüksekova'daki İkiyaka Dağları ile Oramar Tepe gibi çok zorlu yerler terörden temizlendi. O dönemde teröristler dağda Mehmetçikle baş edemeyeceklerini anlayınca şehre indiler, çukur olayları başladı. Çukurlara gömüldüler. Çukur olaylarında yapamadıklarını 15 Temmuz' da yapmaya çalıştılar, onda da amaçlarına ulaşamadılar. Hemen akabinde TSK Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı ve Pençe serisi operasyonlar ile teröristlerin inlerini başlarına yıktı ve bitirme noktasına getirdi.
36 BİNDEN FAZLA TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ
Zap'ta gerçekleştirilen Pençe-Kilit Operasyonu'nda Nisan ayından bu yana 417 terörist etkisiz hale getirildi. Çok ağır arazi ve iklim şartları olan yerde 2 bine yakın EYP etkisiz hale getirildi. Şuana kadar 500'den fazla mağara ve sığınak temizlendi. Bir mağaraya girmek nereden baksanız 2-3 gün sürüyor. EYP ve diğer malzemeler var mı kapsamlı bakılıyor. Zap büyük ölçüde teröristlerden temizlendi, kontrol altına alındı, arama-tarama faaliyetleri devam ediyor.
24 Temmuz 2015'ten bu yana kadar 36 bin 412 terörist etkisiz hale getirildi. Bu yılda, Ocak ayından itibaren Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyinde 3 bin 143 terörist etkisiz hale getirildi.
FETÖ İLE MÜCADELEDE 24 BİN 717 KİŞİ İHRAÇ EDİLDİ
15 Temmuzdan itibaren 24 bin 717 ihraç oldu, 2 bin 830 emeklinin rütbeleri geri alındı. 1 Ocak'tan itibaren de 1572 ihraç ve rütbesi geri alınan var. Yani bitti diye bir şey yok. Elde edilen yeni bilgi, belge ve verilerle bir bütün halinde mücadeleye kararlılıkla devam ediyoruz. Bu kararlı mücadelenin nereye varırsa oraya kadar gideceğinden kimsenin şüphesi olmasın. TSK'nın şanlı üniformasını hiçbir hainin taşımasına asla müsaade etmedik, etmeyeceğiz. Bundan herkes emin olsun. 15 Temmuz sonrası yurt içi ve sınır ötesinde düzenlenen harekatlarda ve sayısı giderek artan büyük tatbikatlarda elde edilen başarılar, FETÖ'den temizlendikçe daha da güçlendiğimizin en açık göstergesidir.