Tayfun ise kamuoyuna henüz yansıyan ve menzili dışında teknik özellerinin çok da duyurulmadığı bir balistik füze. İlk günlerde füzenin menziliyle ilgili farklı söylentiler çıksa da Başkan Erdoğan'ın "Menzili 561 kilometre. Onu daha da artıracaklar" cümlesi hem mevcut durum hem de yakın gelecekteki muhtemel çalışmalar için anahtar niteliğinde.
CENK'İN BALİSTİK FÜZE OLMASI KUVVETLE İHTİMAL
Gezgin, Tayfun ve Cenk için bilgiler oldukça kısıtlı. Ancak burada asıl üzerinde durulması gereken konulardan biri de Türkiye'nin bu bilgileri açıklıyor oluşu... Normal şartlarda ülkeler bu tür kabiliyetlerini mümkün olduğu kadar saklamayı tercih eder. Türkiye ise kısa sürede açıkladığı füzelerle genel yol haritasının dışına çıktı. Peki bu neden önemli?
Savunma Sanayii Araştırmacısı Yusuf Akbaba, TRT Haber'de yer alan habere göre, Tayfun ve Gezgin ile beraber anıldığı için Cenk'in de bir balistik füze olabileceğini belirtiyor. "Bu bir bilgi değil. Sadece tüme varım" dedikten sonra muhtemelen Tayfun'dan farklı özellikler taşıdığı için Cenk'in yeni bir isimle adlandırıldığından bahsediyor.
"MENZİLİYLE DEĞİL GÜDÜM KABİLİYETİYLE ÖNE ÇIKACAK"
Türkiye'nin Kara Atmaca ve SOM gibi seyir füzeleri üzerinde çalıştığını, supersonic füzelerle ilgili de Ankara'nın bir takım projeleri olduğunu anımsatan Akbaba, "Herkes daha uzun menzil bekliyor ancak ben menzilden ziyade Cenk'in güdüm yeteneğiyle öne çıkabileceğini düşünüyorum. Tayfun sahip olduğu menzille, Cenk güdüm yeteneğiyle konuşulabilir" ifadesini kullanıyor.
"ANKARA DÜŞMANLARINA NET BİR MESAJ VERİYOR"
Yusuf Akbaba da füzelerin teknik bilgilerinden ziyade açıklandıkları zaman aralığına dikkat çekiyor. Bir yanda Ukrayna-Rusya savaşının yaşandığını, Pasifik'te tansiyonun iyice yükseldiğini ve nükleer füze atılması riskinin gündemden düşmediğini hatırlatıyor.
Türkiye'nin böyle bir ortamda çok uzun menzilli ve etki değeri yüksek milli füzeler açıklamasının önemine değiniyor Akbaba ve sözlerini şöyle tamamlıyor:
"Normal şartlarda ülkeler bu tür kabiliyetlerini çok açıklamaz. Amaç düşmanın sizin elinizde ne olduğunu tam olarak kestirememesidir. Tabi ki sizin çalıştığınız füzelerin ne olduğuna dair bilgi toplayabilirler ancak hangi aşamada olduğunuzu net şekilde söylemezsiniz. Buna 'sürpriz unsuru' deniliyor harp sahasında.
Gelinen nokta itibariyle Türkiye'nin daha farklı bir yöntem izlediğini görüyoruz. Daha Tayfun'un dumanı tütüyorken bu kez de Cenk'i duyduk. Ülkemizin daha önce bu denli kısa aralıklarla böylesine kritik füzeleri duyurduğu bir dönem anımsamıyorum.
Ben, Türkiye'nin 'yakın tehdit' algısıyla hareket ettiği kanaatindeyim. Bu 'bir ülke bizim için tehdit oluşturuyor' anlamına gelmiyor. Hasmane tutumlarını bir adım öteye götürüp 'agresif düşmanlık' boyutuna taşımak isteyen ülkeler var. Dünyanın geldiği durum ortada. Tüm bunları alt alta koyunca Ankara elindeki kritik kabiliyetleri açıkça duyuruyor ve bir şekilde 'ön alıyor' diyebiliriz.
Hem Gezgin hem Tayfun hem de Cenk'in ülkemiz için çok ciddi çarpan güç olacağına inanıyorum. Türk savunma sanayii firmalarının devam ettirdiği projeler var. Kamuoyuna açıklananların yanı sıra geri planda süratle ilerleyen ve Ankara'nın elini çok güçlü bir konuma taşımasını beklediğim başka kritik projeler de var. Umarım hepsi sırayla envantere girer…"