Selanik'teki hadiseleri yapan çeteciler.
PAZAR YERİNE BOMBA
1907'de 110 Bulgar, 80 Yunan, 30 Sırp ve 8 Ulah çetesi bölgede faaliyet gösteriyordu. Bir yılda onlarca çete yok ediliyor, ancak dış destek kesilemediği için yenileri kuruluyordu. Çeteler bazen birbirleriyle, bazen de birleşerek Osmanlı yönetimine karşı mücadele ediyorlardı. Bulgar çeteleri, sonraki yıllarda eylemlerine devam ettiler. İştib, Koçana ve Doyran gibi Müslümanların ağırlıklı olarak gittiği hafta pazarlarına heybelerinde saatli bomba yüklü eşekler sokup, pazarın en kalabalık olduğu zamanda bombaları patlattılar.
1911 Şubat'ında Osmanlı Dahiliye Nazırı, yani İçişleri Bakanı Hacı Adil Bey'in de içinde bulunduğu heyet Ohri'den Resne'ye giderken geçtikleri köprüde bomba patlatıldı. Osmanlı Islahat Komisyonu üyeleri, Manastır'da bombalı bir saldırıya uğradılar.
Bulgar komitacılar, Sofya'dan aldıkları talimatla, 1911 Kasım'ında İştib'de Kurban Bayramı'nda, Çarşı Camii'ne bomba koydular. Patlayıcılar Sofya'dan temin edilmişti. Elinde bir çuvalla kantarcıya gelen bir Bulgar köylüsü, arpa çuvalını tartması için cami duvarına bırakıp şadırvandan su içme bahanesiyle oradan ayrılmıştı. Kısa bir süre sonra da çuval patlamıştı. Cami kalabalık bir saatte bombalandığı için ölü ve yaralılar çoktu. İlk belirlemelere göre 26 Müslüman, bir Musevi ve bir Bulgar vatandaş parçalanarak ölmüştü. 3-4 yaşlarında bir Müslüman çocuğu ölenler arasındaydı. Çarşıda alışveriş yapan 13 Müslüman da yaralanmıştı. Müslüman ahalinin bu bombalama üzerine Hıristiyanlara saldırmasıyla can kayıpları arttı.
3 Aralık 1911'de Köprülü yakınındaki Üsküp-Selanik demiryoluna, Köprülü Tren İstasyonu Polis Merkezi'ne ve Selanik-Serez demiryoluna bombalı saldırılar düzenlendi.
Çeteler, 1 Ağustos 1912'de Koçana'daki tahıl ve sebze pazarlarında iki bomba patlattılar. 47 kişi öldü, 49 kişi yaralandı. Ölenlerin 20'si Müslüman, 25'i Bulgar, 2'si Yahudi'ydi. Yaralananların ise 30'u Müslüman, 19'u Bulgar'dı. Bu hadise üzerine galeyana gelen ve kışkırtılan Müslümanlar, Bulgarlara saldırınca 21 kişi öldü, 190 kişi de yaralandı. Ölü ve yaralı sayıları hakkında kaynaklarda çok farklı sayılar verilmektedir. Terör eylemi Bulgar çeteciler tarafından yapılmasına rağmen Avrupa basını hadiseyi Müslüman çetelerin yaptığı ve yetkililerin de göz yumduklarını iddia etmiştir. Bulgaristan'daki ahali ise mitingler yaparak Osmanlılar'ın kıyım yaptığını, Makedonya ve Edirne'nin alınması için hükümetlerini savaşa çağırmışlardır. Bu tür kışkırtmalar sonucunda üç ay sonra ise Balkan Savaşı patlayacaktı.
Ele geçirilen bombalar.
HEM BOMBALADILAR HEM DE MAZLUM ROLÜNE SOYUNDULAR
Zaman ve şartlar değişse de terörün metotları değişmiyor. Osmanlı'nın son döneminde terör eylemleri zirvedeydi. 1821 Yunan isyanıyla sahne alan çetelerin başlıca amacı, mahalli meseleleri milletlerarası kriz haline getirerek eylem yaptıkları bölgeleri Osmanlı'dan koparmaktı. Kilise ve öğretmenler bu eylemlerde en öndeydiler. Okul ve kilise binaları cephanelik ve teröristlerin gizlenme merkezleri olarak kullanılıyordu. Bölgedeki Avrupalı ve Rus diplomatlar da çetelere yardım ediyordu.
Rusya, Fransa, Avusturya ve Almanya, Osmanlı topraklarındaki çetelere silah sattılar. Silahlar, patlayıcılar, mermiler, zeytin ve sardalya fıçı ve kutularında bölgeye getirildi. Silahlanan çeteciler, şehirlerde bombalar patlattılar, köprüleri havaya uçurdular, Müslüman halka ve Osmanlı güvenlik güçlerine saldırılar düzenlediler. Devlet dairelerini ve Müslüman köylerini yaktılar. Müslümanları tahrik etmek için camilerde domuz kestiler, camileri bombaladılar. Müslüman halkı Hıristiyanlara karşı kışkırtıp "Hıristiyanlar katlediliyor" diyerek Avrupalıların müdahalesini sağlamaya çalıştılar. Çeteler, kendileriyle birlikte hareket etmeyen soydaşlarına karşı da terör estirdiler. Soydaşlarından vergi topladılar. Vermeyenlere karşı acımasız davrandılar. Kendilerini desteklemeyen işadamlarına suikastlar tertip ettiler. Köylülerden zorla erzak aldılar, vermeyenleri cezalandırdılar. Toplanan paraları, terör eylemlerinde ve hapisteki teröristlere yardım için kullandılar.
Misyonerleri, yabancı şirket çalışanlarını ve konsolosları kaçırıp Avrupalı ülkelerin dikkatini bölgeye çekmeye çalıştılar. Avrupa ülkelerinin kurum ve ulaşım araçlarına saldırarak Batılı siyasetçilerin Osmanlı içişlerine müdahale etmesini sağladılar. Bombalamaların amacı uluslararası bir kriz çıkarmaktı. Balkan ülkelerinin gazeteleri, bombalamalarda suçu Osmanlı hükümetinin üstüne atıyorlardı. Dökülen kanların sorumluları, mazlum rolüne soyunuyorlardı. Asayişi bozarak, Osmanlı'dan koparmak istedikleri bölgelerde "Can ve mal güvenliği yok, Osmanlı hükümeti güvenliği tesis edemiyor" propagandası yapıyorlardı. Avrupa basını, günümüzde olduğu gibi katledilen Müslümanları görmeyip, "Hıristiyan kıyımı yapılıyor" propagandası yapıyordu. Batılılar, Osmanlı topraklarında çeteler kurdurup silahlandırdıktan sonra terör eylemleri yaptırmışlar, ardından da "Türkler, Hıristiyanları katlediyor" diye yaygara yaparak özerklik elde etmişler, daha sonra da o bölgede yaşayan Türklerin katledilmesine göz yummuşlardı.