Enver Altaylı 'cezaevinde bir arkadaşımız var yaklaşık onunda çıkmasına bir, bir buçuk yılı var, bana kalırsa onu bekleyelim ' dedi. Bunun üzerine Mustafa Özcan, 'bir, bir buçuk yıl bekleyemeyiz bunun için çok geç olur' dedi. Bu konuşmadan yaklaşık üç veya beş gün sonra Enver Altaylı Almanya'ya gidip döndü. Eve geldikten sonra Mustafa Özcan'ı telefonla aradı ve görüşme içeriğinde benim duyduğum kadarıyla hocam bu konuda Serhat bize yardımcı olamayacak, bilginiz olsun" dedi ve görüşmeyi sonlardı.
Bu görüşmeden yaklaşık on gün sonra Enver Altaylı ikametinde kullandığı güvenli telefondan Serhat Ilıcak'ı aradı ve "Serhatcığım ben Levent Göktaş ile görüştüm, biz mutabık kaldık, siz çalışmalarınıza başlayın, bundan sonraki süreçte bir sıkıntı olursa beni ararsın' dedi. 2002 yılı Sonbahar ya da kış başı gibi bir gün akşam Enver Altaylı beni ev telefonundan aradı, yarın sabah gel, Özel Kuvvetler Komutanlığına gideceğiz dedi. Bende yarın sabah için daha önceden dişimle yaşadığım bir sıkıntıdan dolayı, dişçiden randevu aldığımı kendisine söyledim. O da bana iyi sen git ben başımın çaresine bakarım dedi. Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndaki görüşmeye ben gitmedim" dedi.
Nizamettin Afşar'ın ifadesinde belirttiği diş doktoruna gidip gitmediği ise Ankara Emniyetinin yaptığı araştırmayla doğrulandı. Nizamettin Afşar, Enver Altaylı ve Mustafa Özcan'ın birlikteliğini gösteren HTS kayıtları ve baz bilgileri de iddianameye eklendi.
TETİĞİ EMEKLİ YÜZBAŞI AHMET TARKAN MUMCUOĞLU ÇEKTİ
İddianamede tetiği olay tarihinde Özel Kuvvetler Komutanlığı Muhabere Arama Kurtarma Alay Komutanlığı karargahında İstihbarat Kısım Amiri olan Fikret Emek'in yardımcısı olarak yüzbaşı rütbesi ile görev yapan Ahmet Tarkan Mumcuoğlu'nun çektiği değerlendirildi.
Suç tarihinde Kazakistan'a görevli olarak gittiğini 6 ay burada kaldığını belirten Mumcuoğlu'nun ailesiyle irtibatını messenger üzerinden ya da SMS ile sağladığını savundu. Ancak yapılan soruşturmada, Mumcuoğlu'nun savunması eşi ve diğer aile üyeleriyle irtibatları incelenerek çürütüldü.
Şengül Hablemitoğlu'da Mumcuoğlu'nun tutuklanıp, fotoğraflarının medyada yer almasının ardından bu kişinin eşi ölmeden onunla görüşen kişilerden olabileceğini belirtti.
TETİKÇİ'DEN İHSAN GÜVEN İTİRAFI : EVİNE GİTTİK, ÇAY İÇTİK
Hablemitoğlu soruşturması bir karanlık suikaste daha uzandı. Kamuoyunda "Dost Tarikatı" diye bilinen oluşumun kurucusu olan, 3 Mayıs 2004'te İstanbul Tuzla'da evinde karısı Sibel Güven ile birlikte öldürülen emekli Binbaşı İhsan Güven'in cinayetine ilişkin soruşturma savcısı Zafer Ergün, Ahmet Tarkan Mumcuoğlu'na ifade sırasında tuzak bir soru yöneltti. Savcı Zafer Ergün Mumcuoğlu'na Hablemitoğlu ile olan yakın ilişkisi ile bilinen Güven'in öldürüldüğü İstanbul'un Tuzla İlçesine hiç gidip gitmediğini sordu. İfade sırasında sadece, İstanbul ili Tuzla ilçesine daha önceden gidip gitmediği hususu soru olarak yöneltilen Mumcuoğlu, soruya önce, İstanbul ili Tuzla İlçesine gidip gitmediğini hatırlamadığı söyledi.
İfadeye devam edildiği sırada kendiliğinden araya giren Mumcuoğlu, "Fikret Emek komutanım ile İstihbarat Kısım Amiri olduğu dönemde ona ait hatırladığım kadarıyla BMW 5.20 ya da beyaz Megane marka aracı ile İstanbul Anadolu Yakasında girişte bir ilçeye gittik. Tuzla ilçesi olabilir. Burada bir evin içinde tekerlekli sandalyede gezen yaşlı bir adam ile görüştük. Yolda giderken bana nereye gittiğimizi, kimle görüşeceğimizi söylemedi, buraya uğradık. Müstakil bir eve gündüz bir vakitte ikimiz birlikte gittik. Seyahat sırasında iki kişi olduğumuzu hatırlıyorum. Ben ve Fikret Emek idik. Bu evde hatırladığım kadarıyla bu yaşlı adamın yardımında bulunan bir erkek şahıs vardı.
Ancak çok eski bir zaman olduğu için erkek olup olmadığından tam emin değilim. Anladığım kadarıyla Fikret Emek bu tekerlekli sandalyedeki kişiyi tanıyordu. Eve gitmemizden tanıdığını düşünüyorum. Evin içerisine geçip bir müddet oturduk. Ne konuşulduğunu hatırlamıyorum. Hatırladığım kadarıyla bir çay içip kalktık. Bu kişinin ismini hatırlamıyorum. Sonrasında geri Ankara'ya döndük. Neden gittiğimizi şuanda hatırlayamıyorum. Bu kişinin tekerlekli sandalyeyle gezmesinin sebebi daha evvelden ateşli silahla belinden vurulmuş olduğunu orada yapılan konuşmalardan anladım" dedi.
TÜM SANIKLAR BERAAT ETTİ
Bu ifade sonrası Tuzla ilçesinde meydana gelen İhsan Güven ve Sibel Güven cinayetine ilişkin soruşturma ve kovuşturma dosyaları İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından ve İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinden istendi. Olay yerine ilişkin yapılan tüm tespitler ise İstanbul Emniyet Müdürlüğünden soruşturma dosyasına getirildi. Yapılan incelemede Güven çiftinin öldürülmesine ilişkin olarak bir kısım İBDA/C mensubu olduğu belirtilen kişilerin yakalandığı ancak, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde yeniden görülen yargılamada tüm sanıkların beraat ettiği belirtildi. Bu konuda yapılacak araştırma ve incelemeler sonucunda şüphelilerce oluşturulan suç örgütünün, İhsan ve Sibel Güven'in öldürülmesi eylemini işleyip işlemedikleri yönünde ayrıca karar verileceği belirtildi.
SUİKASTI MUSTAFA LEVENT GÖKTAŞ SUÇ ÖRGÜTÜ İŞLEDİ
Suikast ile ilgili iddianamede yapılan değerlendirmede, Hablemitoğlu'nun öldürülmesi eyleminde Mustafa Levent Göktaş'ı, Enver Altaylı ve Aydın Köstem üzerinden olaya azmettiren kişinin Mustafa Özcan olduğu, Fetullah Gülen'in ise FETÖ/PDY silahlı terör örgütü kurucusu olarak Mustafa Özcan'ın tüm eylemlerinden sorumlu olduğu belirtildi.
Olay tarihinde Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı olmak isteyen Mustafa Levent Göktaş'ın bu görev için kendisine engel olarak gördüğü Necip Hablemitoğlu'nu aynı zamanda FETÖ/PDY ile ilgili çalışmalarından rahatsız olan Özcan ve Altaylı'nın azmettirmesi neticesinde öldürme kararı aldığı, bu kararı Özel Kuvvetler Komutanlığı içerisinde kendisi ile birlikte hareket eden legal alandan çıkan Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, Fikret Emek ve Nuri Gökhan Bozkır ile birlikte eyleme döktüğü kaydedildi.