"AK PARTİ TÜRK SİYASETİNE YENİ BİR UFUK GETİRMİŞTİR"
AK Parti'nin yeni dönemde, önceliklerinin neler olacağına ilişkin soruyu yanıtlayan Erdoğan, "AK Parti, iktidara geldiği günden bu yana kendisiyle yarışan bir parti. AK Parti Türk siyasetine yeni bir ufuk getirmiştir. Bir devrim yaşatmıştır. Rakiplerimizi de zoraki de olsa görüntüde de olsa değişime zorladık. Artık CHP zihniyeti milletin inancına, değerlerine açıktan karşı çıkamıyor. Ülkemizin sessiz çoğunluğunu görmezden gelen bir siyaset izleyemiyorlar. Oy almak için vesayetçi çıkar gruplarına değil, milletin kapısına gitmek zorunda olduklarını öğrenmek zorunda kaldılar." değerlendirmesinde bulundu.
"TÜRKİYE YÜZYILI EŞİĞİNDE OLMANIN BİLİCİYLE MİLLETİMİZDEN TEKRAR ONAY İSTİYORUZ"
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak, Türkiye'nin kazanımlarını kurumsallaştırdıklarını, tesis ettikleri özgürlük iklimiyle dışlanmış toplum kesimlerine öz güven ve cesaret kazandırdıklarını, inancı, görüşü, kökeni, meşrebi ne olursa olsun her insana birinci sınıf vatandaş olduğunu hissettirdiklerini kaydetti.
Dünyada güçlü ve itibarlı bir Türkiye inşa ettiklerini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Artık yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Çıraklık, kalfalık, ustalık ve mücadele döneminden sonra şahlanış dönemine geçiyoruz. Ülkemizde altyapı yatırımlarını tamamlamış, demokrasisini güçlendirmiş, yönetim sistemini istikrara kavuşturmuş bir ülke olarak, Türkiye'yi küresel bir güç haline getirmek için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Ülkemizi dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri yapma hedefimize adım adım ilerliyoruz. Yatırım, hizmet, kalkınma ve reform siyasetimize hız kesmeden devam edeceğiz. İnsanlarımızın refahını, huzurunu ve güvenliğini en üst seviyeye çıkarma kararlılığıyla ve Türkiye Yüzyılı eşiğinde olmanın biliciyle milletimizden tekrar onay istiyoruz."
"ARTIK SÖZÜ DİNLENEN, TESİRLİ BİR TÜRKİYE VAR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dış politika ve savunma sanayiindeki planlara ilişkin soruya, "Dış politikada bütüncül bir planlama yaparak hareket ediyoruz. İktidara geldiğimizden bu yana Türkiye'nin uluslararası konumunu güçlendirdik, dış politikada çok boyutlu bir yaklaşım benimsedik ve ülkemizi küresel bir lige çıkardık. Artık sözü dinlenen, tesirli bir Türkiye var." cevabını verdi.
Hem ülke içinde istikrarı sağladıklarını hem de bölge ve dünya genelinde istikrar sağlayıcı güç haline geldiklerinin altını çizen Erdoğan, güçlü, tesirli, insancıl dış politikayla uluslararası barış ve istikrara katkı sunduklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya-Ukrayna savaşı sürecinde içeriden ve dışarıdan gelen dayatmalara kulak asmadıklarını ve kendi özgün yollarını oluşturduklarını belirterek, "Bu sayede hem savaşın neden olduğu olumsuzluklardan kendimizi koruduk hem de tahıl koridorundan esir değişimlerine savaşın kritik aşamalarında aldığımız inisiyatifler başarılı oldu. Böylece Türkiye bugün Rusya-Ukrayna savaşında barış çabalarıyla adından en çok söz ettiren ülke oldu." değerlendirmesini yaptı.
"BÖLGEMİZDE YÜRÜTTÜĞÜMÜZ NORMALLEŞME ADIMLARINI PEKİŞTİRMEMİZ LAZIM"
Karşılarında yeni bir dönem olduğuna, uluslararası sistemin dönüştüğüne işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu dönüşüme hem hazırlıklı olmamız hem de öncülük etmemiz gerekiyor. Sistemin işlemediğini çok kez söyledik. Reforma ihtiyaç var. Öncelikli olarak bu reformu hayata geçirmeliyiz. Buna çok hazırlandık. Yeni dönemde tekliflerimizi çok daha somut olarak uluslararası platformlarda dile getireceğiz. Dış politikamızı bütüncül bir şekilde ele alarak güvenlik, savunma, enerji, ulaştırma ve turizm gibi alanlardaki politikalarımızla entegre hale getiriyoruz. Bu noktada savunma sanayiimizi ve milli teknoloji kapasitemizi en üst seviyeye çıkararak bu alanda rekabetçi gücümüzü artıracağız, refah seviyemizi geliştireceğiz. Bölgemizde bir normalleşme sürecindeyiz. Bunu önemsiyorum. Bölge yorucu bir dönemden geçti. Huzura, istikrara ve güvenliğe ihtiyacımız var. Sorunlarımız ortak, çözümlerimiz de ortak olmalı. Bu nedenle bölgemizde yürüttüğümüz normalleşme adımlarını pekiştirmemiz lazım. İyi bir noktadayız. Daha da iyi bir noktaya ulaşarak bu bölgede sürdürülebilir bir düzen tesis etmemiz lazım."
"BÖLGEMİZDE BARIŞA, İSTİKRARA KATKI VERECEK HER TÜRLÜ ADIMI DESTEKLEDİK"
Erdoğan, Fransa'daki protestolar, ABD-Çin arasındaki gerginlikler ile İran-Suudi Arabistan yakınlaşmasının hatırlatılması ve dış politikadaki gelişmelere ilişkin yorumlarının sorulması üzerine, şöyle devam etti:
"Uluslararası siyaset çok hareketli, birçok belirsizlik var. Yaşadığımız salgın, belirsizlikleri artırdı. Sonrasında Rusya-Ukrayna savaşı ile uluslararası sistemdeki değişim ve dönüşüm tartışmaları yeniden alevlendi. Küresel ölçekli yaşanan rekabet de sistemi artık daha fazla etkilemeye başladı. Ekonomik, siyasi ve askeri gelişmeler birbiriyle iç içe geçmiş durumda. Çin-ABD arasındaki gerginliğin kimseye faydası olmadığını düşünüyoruz. Yeni bir soğuk savaşın hiç kimseye faydası yok. Zira karşımızda tek başına mücadele ederek başarılı olamayacağımız sorunlar var. İklim değişimi örneğin en önemli meydan okumalardan biri. Ortak hareket edilmesi gereken bir alan. Terörizm yine aynı şekilde ortak hareket ederek üstesinden gelebileceğimiz bir sorun. Birleşmiş Milletler reforme edilmeli ve iyi bir küresel yönetişim mimarisi oluşturulmalı. Bütün bu acil sorunlar varken, ABD-Çin arasındaki siyasi ve askeri gerilimler, istikrarı bozucu bir etki yapıyor. Hatta bu tür adımların öncüsü olduk. İran da Suudi Arabistan da dost gördüğümüz ülkeler arasında yer alıyor. İki ülkenin böylesi bir müzakere süreciyle ilişkilerini normalleştirmesinin, Orta Doğu'daki devam eden normalleşme sürecine de olumlu katkı sunacağını düşünüyoruz."
"HEDEFİMİZ TÜRKİYE'NİN KÜRESEL AKTÖRLÜĞÜNÜ DAHA DA PEKİŞTİRMEK"
Yeni dönemde dış politikada, Türkiye eksenini tahkim etmeyi hedeflediklerini vurgulayan Erdoğan, "Türkiye ekseni Türkiye Yüzyılı'nda dış politikamıza rehberlik edecek. Hedefimiz Türkiye'nin küresel aktörlüğünü daha da pekiştirmek. 'Önce insan' diyoruz her zaman. Dış politikamızda insani diplomasiyi öne alan bir yaklaşım sergiliyoruz. Kendi insanımızı, soydaşlarımızı, gönül coğrafyalarımızdaki kardeşlerimizi ve mazlumları merkeze alan bir insani diplomasi anlayışına sahibiz." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ulusal çıkarlardan ödün vermeden ulusal güvenliğe yönelik her türlü tehditle mücadele etme konusunda kararlı olduklarının, bu konuda taviz vermeyeceklerinin altını çizdi.
Suriye'de terörü sona erdirene kadar mücadele etmeyi sürdüreceklerini bildiren Erdoğan, "Aynı zamanda çözüm perspektifinden de uzaklaşmayacağız. Siyasi çözüm, terörle mücadele ve sığınmacıların geri dönüşü hususlarını hep birlikte ele almak gerekiyor. Yeni dönemde, bu konuda çok daha önemli adımlar atacağız." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, savunma sanayi ile ilgili soruya, Türkiye Yüzyılı'nın en önemli sütunlarından birinin teknolojik ve endüstriyel bağımsızlığın tam olarak sağlanması olduğunu belirtti. Bunu başardıklarında Türkiye'nin ilk 10 ekonominin içine girmesinin daha kolay olacağının altını çizen Erdoğan, önceliklerinden birinin, teknolojik AR-GE faaliyetlerine desteği maksimum seviyeye çıkararak, devlet ile özel sektör arasındaki işbirliği imkanlarını en üst seviyeye yükseltmek olduğuna işaret etti.
"TÜRKİYE TEKNOLOJİK BİR GÜCE DÖNÜŞECEK, TÜRKİYE YÜZYILI'NDA"
Erdoğan, böylece bu alanda hem yeni teknoloji araştırmalarına olanak sağlayacaklarını hem de gençlere yeni istihdam alanları oluşturacaklarını, bu bakımdan savunma sanayiini çok dinamik biçimde ele aldıklarını ifade etti.
Milli muharip uçağın üretilmesinin devam ettiğine işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"İnşallah çok yakın bir zamanda bu konuda daha büyük adımlar atacağız. İnsansız platformlarda geldiğimiz yer belli. Bugün Türkiye bu konuda rüştünü ispatladı. Dünya bizi konuşuyor. Ama gelin görün ki bu konuda bizim muhalefetin söyledikleri ortada. Bunlar geçmişte yaptıkları gibi var olan projeleri durdurmak, önüne takoz koymak istiyorlar. Savunma sanayiinde ihracat rakamlarımız da son yıllarda yükseldi. 4,3 milyar doları geçtik. Önümüzdeki yıllarda bu rakam çok daha yukarı çıkacak ve Türkiye, küresel savunma pazarında çok önemli bir oyuncu haline gelecek. Önce 10 milyar dolar, sonra da 50 milyar dolar ihracata ulaşacağız. Ordumuzu stratejik caydırıcılığa haiz bir noktaya getireceğiz. Türkiye teknolojik bir güce dönüşecek Türkiye Yüzyılı'nda."