Şimdi buna listelerin açıklanmasıyla hem Aytun Çıray'ın "Partimiz baraj altına düştü" açıklaması hem de listelerdeki yerlerin satıldığına ilişkin ağır iddialar eklendi.
Bu tablo en çok da listelere giremeyen İyi Parti'deki ülkücüleri harekete geçirdi. Şu sıralarda kulislerde elden ele, altında "İyi Partili Ülkücüler" yazan bir bildiri dolaştırılıyor.
Yazdıkları ve söyledikleri aslında Çıray'ın söyledikleriyle örtüşüyor. Onun ima ettiği şeyleri bunlar biraz daha açık seslendiriyor ve parti içinde bir "çete" olduğu iddiasında bulunuyorlar.
Ne ilginç değil mi? Muharrem İnce de CHP'de bir "çete"den söz etmişti. Neyse İyi Partili ülkücülerin iddiasına gelelim... Bunlara göre, ülkücüler listelere alınmadı ve refüze edildiler. Ayrıca işin içine "özel ilişkiler" de girdi.
Fotoğrafta: Uğur Poyraz
İtham edilen isimler de sıradan partililer değil. Kulislerde Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dikbayır, Genel Sekreter Uğur Poyraz, Genel Başkan Yardımcısı Burak Akburak, Özel Kalem Müdürü Esma Bekar ve İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde Genel Müdür olan Ersagun Yücel ismi ön plana çıkıyor.
Fotoğrafta: Ümit Dikbayır
Fotoğrafta: Burak Akburak
Fotoğrafta: Esma Bekar
Fotoğrafta: Ersagun Yücel
Onlar iddia ediyorlar ama ben soru olarak seslendireyim.
Merak edilen şu: İstanbul birinci bölgede Nimet Özdemir, İyi Parti'ye kısa süre önce katılan Verdin Miroğlu, ikinci bölgede Salim Ensarioğlu, ve CHP'li Erdoğan Toprak'ın eski eşi Ece Güner, üçüncü bölgede Seyithan İzsiz ve İmamoğlu'nun hemşerisi Şükrü Kuleyin o sıralara özel torpille mi yazıldı?
Benzer iddialar Adana ve Şanlıurfa'da da gündeme geldi. Hatta Şanlıurfa'da İl Başkanı Fedai Çakmaklı ile Ahmet Bucak yapılan listeye kızarak adaylıktan çekildi.
İyi Partili ülkücüler, Ahmet Ersagun Yücel ve Berna Sukas'ın CHP listelerinde seçilecek yerlere konulmalarını da "şeytani" bir kurgu olarak niteliyor.
Anlaşılan CHP içindeki Atatürkçüler gibi "İyi Parti'nin omurgasını oluşturuyoruz" diyen İyi Partili ülkücüler de şaşkın ve olup bitenleri yeni fark etmişler ki "özür" dileme noktasına gelmişler.
"Her seferinde bize yalan söylendi. Partiyi bize kurdurdular, bizim sırtımızdan başkalarını listelere koydular. Ülkücülerin bölünmesine vesile olduğumuz için ülkücü camiadan özür diliyoruz."
Merak ediyorum, camiadan özür dileyen bu ülkücülerin, şikâyet ettikleri o listelerin ön sıralarında yer alan ve olup bitenler karşısında "susan" ağabeyleri Koray Aydın veya Müsavat Dervişoğlu'na söyleyecekleri bir çift sözleri yok mu?
Ya da bu iddiaları ismen söyleme cesaretleri..."