Türkiye 14 Mayıs 2023 seçimlerine adım adım ilerlerken Kandil'deki elebaşlarından her gün 7'li koalisyona destek açıklaması geliyor. Murat Karayılan, Sabri Ok, Bese Hozat, Helin Ümit, Duran Kalkan, Mustafa Karasu derken son olarak Cemil Bayık, PKK'nın yayın organı ANF'de Kemal Kılıçdaroğlu ağzıyla konuşup destek açıklamasında bulundu.
Kılıçdaroğlu'nun adaylığının açıklanmasının hemen ardından HDP ile yapılan kirli pazarlık sonrası Kandil'in peş peşe açıklama yapması "Acaba neyi pazarlık malzemesi yaptı" sorusunu akıllara getirdi.
Öyle ki gerek HDP'den gerekse Kandil'den çok daha güçlü bir sesle "Öcalan özgür kalacak" ifadeleri gelmeye başladı. Sözde milliyetçi İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in 3 maymunu oynadığı Kandil desteğinin köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Okan Müderrisoğlu, "Haydi diyelim ki... Her iktidar kendi kadrosunu kurar ve oyunu oynar. İyi de... Bu oyunun Kandil desteği ile seçilmiş bir cumhurbaşkanı ile oynanması halinde maazallah olabilecekleri kimse düşünmek bile istemez" diye yazdı.
İşte Müderrisoğlu'nun o yazısı:
Biz, Türk milleti "istiklâle aşık", "istikbal için mücadele eden" özgün insanların dünden bugüne harmanlanmış bir özetiyiz. "Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir" diyen Atatürk'ün güncel siyasal karşılığının izindeyiz.
Dün, TUSAŞ'ta tarihi bir törendeydik. "İstikbalin Yüzyılı" buluşmasında...
Milli Muharip Uçak KAAN (5. nesil savaş uçağı. Ki isim babası MHP lideri Devlet Bahçeli) HÜRJET, ATAK2 Helikopteri, ANKA3 İHA...
TUSAŞ İcra Kurulu Başkanı Temel Kotil'i ve SSB İsmail Demir'i dinlerken önce 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı rahmetle yad ettik. Kotil ve Demir'in, "öğrenilmiş çaresizlik zincirlerini kıran Türkiye" anlatımını dikkatle not ettik. Ve merhum Özal'dan 40 yıl sonra yerli ve milli savunma sanayini yeniden ayağa kaldıran Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın vizyonuna bir kez daha şahit olduk. Yabancıya muhtaç, montaj sanayii ile yetinen Türkiye'den, küresel ligde teknolojik sınıf atlayan ülkemizle, mühendislerimizle gurur duyduk.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dediği gibi... Tanık olduğumuz manzara, kimleri rahatsız ediyorsa bu, Türk milletinin doğru yolda olduğunun göstergesidir!
Peki, "Harp ve savunma sanayi üzerine kurulu 'istikbal' vurgusundan nereye varmak istiyoruz?"
Elbette, "Türkiye'nin seçimine!"
Kuşkusuz 14 Mayıs, tahmin edemeyeceğimiz kadar çok kombinasyonu, beklentiyi, tepkiyi, mesajı bir araya getirecek. Ama günün sonunda sadeleştirilmiş bir istikameti ve tercihi işaret edecek. "İstikbali!.."
Kararlara etki eden faktörler neler olursa olsun, hepsinin ortak paydasını "Türkiye'mizin aydınlık geleceği ve tam bağımsız Türkiye idealine bağlılık" oluşturacak.
Biliyoruz, zaman değişim-dönüşüm yönünde akıyor. Değişimin kaderi ise "umut" ile "kaos riski" arasındaki kritik farkta düğümleniyor!
Türkiye tecrübesi ile sabittir ki...
Radikal siyasi değişime altlık hazırlayanların derdi millet-memleket değildir. Onlar için, milletin kafasının karıştırılması ve sade vatandaşın siyasi hedeflere ulaşmak üzere manivela olarak kullanılması ana amaçtır. Bu akımın peşinden gideceklerin, tahayyül etmesinde fayda var.
İşletilecek süreç bellidir...
Başlangıçta... Kendinden öncekini suçla! Devamında... Birlikte hareket ettiğin siyasal yoldaşlarını suçla! Ve nihayet, devleti ve kurumlarını hallaç pamuğu gibi at!
Hal böyle olacağı içindir ki...
Ümit diye pazarlanmakta olan model; devr-i sabık yaratmaktan, devleti kilitlemekten, kamu çalışanlarını hedef alıp huzursuz etmekten öteye geçemeyecektir.
Haydi diyelim ki... Her iktidar kendi kadrosunu kurar ve oyunu oynar. İyi de... Bu oyunun Kandil desteği ile seçilmiş bir cumhurbaşkanı ile oynanması halinde maazallah olabilecekleri kimse düşünmek bile istemez!
Buna bir de çok başlılığı, birbirinden farklı partilerin bakanlık bazında kadrolaşmasını, kamu arşivlerinden belge sızdırma, suç icat etme, karşılıklı koz tutma anlayışını da ekleyin... Ne denebilir ki? "Geçmiş olsun!"
Neden?
Çünkü "Türkiye'yi soğan ile Kızılelma arasına sıkıştırmaya çalışan, bunları karşılıklı olarak çarpıştıran zihniyet sorunludur da ondan!"
Tabii ki fiyat istikrarı da olacak, vatandaşın satın alma gücü de korunacak, eş anlı olarak da gurur projeleri hayata geçecek!
Ama nasıl?
Muhakkak ki... Yönetimde istikrar ve vatandaştaki umutla!
Bayık, HDP'nin paravan partisi ve Kemal Kılıçdaroğlu'na oy isteye HDP'ye desteğini şu sözlerle dile getiriyor:
"KENDİNİ PARLAMENTOYA GÜÇLÜ TAŞIRMALI"
Türkiye'deki sosyalistlerin, yurtseverlerin, demokrasi ve özgürlük mücadelesi yürütenlerin önüne çok tarihi bir fırsat çıktı. Türkiye'yi demokratik cumhuriyet biçiminde geliştirme fırsatı ortaya çıktı. İşte bu tarihi fırsatın değerlendirilebilmesi için HDP'nin oldukça kendini iyi örgütlemesi seçim mücadelesini iyi yürütmesi ve parlamentoya da çok güçlü kendini taşıması gerekiyor. Eğer bunu yaparsa işte ortaya çıkan tarihi fırsatı demokrasi yönünde değerlendirecektir. Türkiye'nin kangren olmuş sorunlarına çözüm geliştirilecektir. Artık Türkiye'nin geleceğini belirleyecek olan Yesil Sol Parti olmuştur. O zaman HDP'nin bu rolünü iyi oynaması gerekiyor.
TALİMATLA ALDIKLARI EYLEMSİZLİK KARARINI BÖYLE SAVUNUYOR
ABD oyuncağı PKK'nın seçimlere giderken eylemsizlik kararını ilk olarak Sabri Ok'tan duymuştuk. Ok, Uluslararası çevrelerin kendilerini desteklediklerini itiraf eden Ok, "Şunu söylemeliyim, şüphesiz birçok kişi, birçok devlet, uluslararası güçler, bazen doğrudan ve açık bir şekilde, bazen farklı şekillerde yönetimimize haber gönderdiler, selamlar gönderdiler: 'eğer bir gün eylemsizlik, ateşkes kararı alırsanız biz üzerimize düşen rolü oynayacağız' dediler. Birçok devlet ve yabancı güç ateşkes yapmamızı istedi ve yaptık" ifadelerini kullanmıştı.
Sabri Ok'un küresel çete itirafını toparlamaya çalışan Cemil Bayık, eylemsizlik kararını insani, ahlaki ve vicdani nedenlerle aldıklarını iddia etti.
Binlerce askerimizi, masum insanlarımızı katleden bebek katili aldıkları talimatı şu sözlerle savundu:
Bilindiği gibi ülkemizin çok önemli bir alanında. Büyük bir deprem yaşandı. Bu deprem yaşandığında AKP, MHP iktidarı yüzbinlerce insanımızı ölüme terk etti. Biz bu durumu dikkate alarak bir karara vardık. Eylemsizlik kararını geliştirdik. Bu tamamen insani, ahlaki, vicdani bir karardı. Neden böyle bir karar geliştirdik? Çünkü AKP, MHP iktidarı deprem alanındaki yüz binlerce insanı ölüme terk etmişti. Biz buna kayıtsız kalamazdık. Çünkü biz toplumcu bir hareketiz. İnsani, ahlaki, vicdani bir hareketiz. Bu insanların bu tarz da ölüme terk edilmesini asla kabul edemezdik. Halkımızın bu durumdan kurtarılması gerekiyordu. Bir an önce halkın yardımına koşulması gerekiyordu. Ölümlerin önüne geçilmesi gerekirdi. Yaşanan tahribatların ortadan kaldırılması gerekiyordu. Bunun için de. Bütün enerjinin bu temelde harekete geçirilmesi gerekiyordu. Başka şeylerle uğraşmak doğru değildi. Eğer biz eylemsizlik kararını aldıysak bir nedeni buydu.
KILIÇDAROĞLU'NA OY İSTEDİ
Elebaşı Bayık, PKK'yı masumlaştırmaya çalışarak, kendileri ile bağlantılı olan siyasetçileri, sanatçıları, basıncıları, avukatları tutuklanmasına tepki gösterdi.
HDP'nin Emek ve Özgürlük ittifakı kapsamında seçime girmesine sevinen Bayık, Kılıçdaroğlu'na "Bu vesile ile herkese çağrım bu saldırılara misliyle sandıkta cevap vermektir. AKP-MHP zihniyetini sandıkta bitirilmeli Halkların başına bela olan bu zihniyet görülmeli" sözleriyle oy istedi.
TIPKI KILIÇDAROĞLU GİBİ ALEVİ KARTINI AÇTI
Bayık, 7'li koalisyonun Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu gibi Aleviler üzerinden algı operasyonu yapmayı da unutmadı.
Bayık, "Demokrasi güçlerini, halkımızı, halkları, emekçileri, Alevileri, kadını, gençliği, herkesi korkutmak ve sindirmek istiyorlar" iddiasında bulundu.
CUMHUR İTTİFAKI'NI HİTLER'E BENZETTİ
Bebek katili Cemil Bayık, daha da ileriye giderek, Cumhur İttifakı'nı Hitler'e benzetti. Bayık, "AKP-MHP'nin yaptıkları tarihte Hitler'in yaptıklarının bir benzeridir. Hitler Yahudi ve sosyalistlerin düşmanlığını yaparak iktidara geldi. İktidarını, varlığını, bunun üzerine oturttu, bunun üzerinde yürüttü. Bununla birlikte savaş makinasını sınırsız geliştirdi. Ve bunun propagandasını yaptı. Almanların bu tarzda dünyaya hakim olacağını, hiçbir gücün önünde duramayacağını belirtti. Bu tarzda milliyetçiliği şovenizmi, faşizmi oldukça körükledi. Toplumu zehirledi, kendi amaçlarına alet etti. Alman toplumunun bir kesimi buna inandı, bir kesimi ise buna karşı direndi. Hitler yarattığı sonuçlar temelinde dünyaya saldırdı. Fakat sonunda tek kaldı ve intihar etmek zorunda kaldı. Dikkat edilirse AKP, MHP faşist, soykırımcı iktidarı da Hitler'in yaptıklarının aynısını yapıyor" şeklinde skandal ifadeler kullandı.
"AKP GENÇLİĞE KARŞIDIR"
En genç milletvekili adayları, en geniş gençlik kolları AK Parti'de olduğu halde Bayık, AK Parti'nin gençliğe karşı olduğu şu sözlerle savundu:
AK Parti gençliğe de düşmandır. Çünkü gençlik toplumun geleceğidir. AKP-MHP ise topluma, toplumculuğa karşıdır. Toplumun geleceğine karşıdır. Yani gençliğin geleceğine karşıdır. Gençliğe yönelik uyguladıkları politikalar var, iradesizleştirmeye çalışıyor. Örgütlenmesinin önünü almaya çalışıyor. Tamamen sindirmeye çalışıyor. Siyasetten uzaklaştırmaya çalışıyor. Apolitik bir gençlik yaratmak istiyor. Gençliği çeşitli yöntemlerle uyguladığı özel savaş politikalarıyla çürütmeye çalışıyor.
AKP-MHP İNSANLARI BİR KURU SOĞANA MUHTAÇ HALE GETİRDİ
7'li koalisyonun Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun soğan edebiyatının devamı PKK elebaşı Cemil Bayık'tan geldi.
Bayık, "Artık herkes AKP'nin gerçeğini anlamıştır. Ne söylüyorsa tersini yaptığını, artık herkes biliyor. Bu nedenle hiç kimseyi artık aldatamaz. Şimdiye kadar belki aldattı. Buna dayanarak talanını sürdürdü. Her türlü ahlaksızlığı geliştirdi. Her türlü rantı geliştirdi. Yolsuzlukları geliştirdi. Türkiye'de büyük tahribatlar yarattı. Halkı açlığa, sefalete mahkûm etti. Bir ekmeğe, kuru soğana muhtaç hale getirdi" dedi.
BİR DESTEK DE YJA STAR SÖZDE KARARGAH KOMUTANLIĞI ÜYESİ ZOZAN ÇEWLİG'TEN
Yerel seçimlerde HDP'nin zafer alacağını iddia eden YJA Star sözde Karargah Komutanlığı üyesi Zozan Çewlig "Bu seçimler kadınların, gençlerin ve toplumumuzun kaderini belirleyecek. Kadınlar, gençler, Aleviler, emekçiler, demokratik kesimlerle bu seçimlerin HDP'nin zaferi olacağına inanıyoruz. Bundan duyduğu korkuyla basın çalışanlarını, siyasetçileri gözaltına alıp zindana attı. Bu siyasi operasyonların provokatif komplo operasyonlarına dönüştürme ihtimali de var. Bu konuda da halkımızın duyarlı olması gerekiyor. Bunlar askeri anlamda Zap'ta bittiler, halkımızın sayesinde siyasi anlamda da Ankara'da bitecekler. Bu, Türkiye'nin demokratikleşmesinin önünü açacak ve kan emici diktatör kesimler sandıklarda kendi sonlarını getirecek. Biz buna inanıyoruz" iddiasında bulundu.
100 YILLIK CUMHURİYET'İ YIKACAĞIZ
Yedili koalisyon adayı Kılıçdaroğlu'ndan "özerklik" ve "kayyum" sözü alan PKK, 14 Mayıs'ı bölücülük planları için ölüm kalım tarihi olarak belirledi. HDP'li Sakık'tan sonra PKK'nın elebaşlarından Sabri Ok da "100 yıllık cumhuriyeti yıkacağız" ifadelerini kullanmıştı.
7'Lİ KOALİSYONUN AMACI ÜLKEYİ BÖLMEK
Yeni bir açıklama yaparak AK Parti ve MHP'nin kurduğu Cumhur İttifakı'na yalan ve iftiralarla saldıran Ok, Türkiye Cumhuriyet'ini bölme planını 7'li koalisyonla yaptıklarını itiraf etti. Seçim kazanmak için 7'li koalisyonun ile Emek ve Demokrasi İttifakı kurulduğunu belirten OK, "Gerçek olan şu ki, 20 yıllık AKP faşizmi yıkılacaktır. AKP-MHP faşizminin yıkılması, Türkiye ve Kurdistan'da yeni bir süreç başlatacaktır. Neden? Eğer bu seçimlerde AKP-MHP faşizmi yıkılırsa, o zaman herkes için bir milat olacaktır. Seçimden öncesi ve sonrası olacak insanlar için. Bundan dolayı bu seçimler çok büyük önem taşıyor." ifadeleriyle "özerklik" için hazırlık yaptıklarını açıkladı.
Terör örgütünün televizyonunda açıklamalarda bulunan elebaşı Ok, Türkiye'ye işgalci diyerek 7'li koalisyona destek verdiklerini açıkladı. Ok, "Bizler de Rêber Apo'nun fiziki özgürlüğünün sağlanması için üzerimize düşen görev ve sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz. Çok önemli bir süreçteyiz. 25 yıldır süren bir tecrit var, bir ömür demek 25 yıl. Tecridi normalleştiren hükümetin ne yapmaya çalıştığını çok iyi biliyoruz. Bu duruma karşı tutumumuz ve tepkimiz her zamankinden daha büyük olmalıdır. Çünkü gerçekten Rêber Apo'suz yaşam olmaz. İşgalci Türk devleti ile aramızda nefes nefese bir savaş yaşanıyor. Kürt, devrimci, sosyalist siyasetçiler, haksızlığa, faşizme karşı olan tüm güçler, başta da halkımız unutmasın ki, gerilla Suriye, Irak, Libya başta olmak üzere her yeri işgal eden ve kimsenin, "Dur yapma, buna hakkın yok, sen ne yapıyorsun" demediği faşist Türk devletine karşı büyük bir direniş sergiliyor. Kendi askerini ateşe verip yakan bir güç, Kürt halkına ve gerillaya neler yapmaz? Böyle barbar bir güce karşı mücadele ettiğimiz bilinsin. İnsanlıktan ve ahlaktan yoksun böyle bir düşmana karşı elbette biz de hazırlıklarımızı yapmıştık. Bundan dolayı sonuç alamadılar. 8 yıldır Rêber Apo'nun ve şehitlerin çizgisinde devam eden direniş kazanacaktır." dedi.
İYİ PARTİ VE PKK AYNI YERDE
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in aksine PKK ve İyi Parti'nin aynı yerde olduğunu belirten Ok, "Herkes bu seçimin farklı olduğunu, geçmiş seçimlere benzemediğini söylüyor. Hatta belki 100 yıllık Türkiye Cumhuriyetinin en önemli seçimi deniliyor. Böyle önemli bir seçim. Bu seçimin bu kadar önemli olmasının nedeni nedir? AKP-MHP faşizmi onlar dışında herkesi etkiliyor. Bundan dolayı AKP-MHP'li olmayan herkes, onlara karşı. Dikkat ederseniz 2. Dünya Savaşında da durum buydu. Sovyetler, Amerika ve Avrupa bile Hitler, Mussolini, Franko faşizmine karşı demokratik direniş cephesini kurdu. Halbuki her biri farklı bir cepheydi. Aynı şey şu an Türkiye için de geçerli. Erdoğan-Bahçeli çıkarları dışında olan her şeye ve herkese karşılar. Bazen diyorlar, PKK, İYİ Parti aynı yerde. Biz faşizme karşıyız. Onlar da şu an karşıyız diyorlar. Eğer böyle katıksız faşist olmasaydılar herkes böyle bir tutum sergilemezdi. AKP-MHP faşizmi bu düzeydedir." ifadelerini kullandı.
SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMINA DA DESTEK VERDİ
Skandal soykırım iddialarını da destekleyerek hükümete saldıran Ok, "24 Nisan Ermeni Soykırımı'nın yıldönümü. Bu topraklarda birçok halk yüzyıllarca birlikte yaşadı ama faşist İttihat Teraki zihniyeti yüzünden Ermeni halkı soykırımdan geçirildi. Bugün de o faşist zihniyetin devamı olan AKP-MHP, Kürt halkına karşı kültürel ve siyasi bir soykırım yürütüyor. Ermeni Soykırımı'nın yıl dönümü vesilesiyle nasıl bir mesaj vermek istersiniz? Öncelikle Ermeni toplumuna yönelik bu soykırımı kınıyorum. Türk devletinin tarihi soykırım tarihidir. Onlara köle olmayan, Kürt, Alevi, Ermeni, Rum her kim olursa olsun katliamdan geçirmişler. Ve bunun üzerinden kuruldu Cumhuriyet. Sadece 20. yüzyılda Maraş, Adıyaman bölgesinden 600 bin kişi hastalıktan yaşamını yitirdi, kalanlar soykırımdan geçirildi, hayatını kurtaranlar da kaçmak zorunda kaldı. Böyle zalim bir devlettir. Aynı zihniyet bugün de devam ediyor. "Ermeni toplumunu zaten katlettik, Kürt toplumu kaldı" diyorlar. Mahkemelerden tutun, orduyu, emniyeti; yani devlet adına ne varsa ele geçiren Erdoğan-Bahçeli, bütün bunları PKK ve Kürt halkının iradesini kırmak, Ermeni toplumuna ne yapmışlarsa Kürt toplumuna da aynısını yaşatmak için çalışıyor. Ağızlarına sakız yaptıkları tek argümanları var o da; 'PKK'yi bitireceğiz, yok edeceğiz.' Toplumda böyle bir psikoloji yaratmak, uluslararası alanda kendilerini böyle kabul ettirmek ve uluslararası fırsatları kullanmak istiyorlar. Halkları soykırıma uğratmada, kimlikleri yok etmede uzmanlar ama inanıyorum ki artık sonları geldi." ifadelerini kullandı.
ALÇAK TEHDİT: DEMOKRATİK BİR ŞEKİLDE BU İKTİDARIN SONUNU GETİREBİLECEKLER Mİ, GETİREMEYECEKLER Mİ?
Daha önce yaptığı açıklamalara paralel olarak bu seçimin bitme noktasına gelen terör örgütü için önemine dikkat çeken Ok, "Herkes bu seçimin farklı olduğunu, geçmiş seçimlere benzemediğini söylüyor. Hatta belki 100 yıllık Türkiye Cumhuriyetinin en önemli seçimi deniliyor. Böyle önemli bir seçim. Bu seçimin bu kadar önemli olmasının nedeni nedir? Şu an seçimlerin konusu demokratik bir şekilde bu iktidarın sonunu getirebilecekler mi, getiremeyecekler mi?" ifadeleriyle adeta elebaşı Bese Hozat'ın yaptığı iç savaş tehdidini tekrarladı.
7'Lİ KOALİSYON ÖZERKLİK İÇİN KURULDU
7'li koalisyonun kuruluş amacının özerklik planlarını hayata geçirmek olduğunu itiraf eden Ok, "Demokratik siyasetin, siyasetçilerin ve diğer partiler seçimde sonuç almak, bu faşizmin sonunu getirip tekrar parlamenter sisteme geri dönmek istiyorlar. Bunu da belirtmeliyim ki parlamenter sistem de tamamen demokratik bir sistem anlamına gelmiyor. İçeriği önemli ama şu an mühim olan bu faşizmin yıkılmasıdır. Bundan dolayı seçimlerde Millet İttifakı ile Emek ve Demokrasi İttifakı kuruldu. Gerçek olan şu ki, 20 yıllık AKP faşizmi yıkılacaktır. AKP-MHP faşizminin yıkılması, Türkiye ve Kurdistan'da yeni bir süreç başlatacaktır. Neden? Çünkü birçok şey denendi. Zulümle, ahlaksızca, insanlık dışı her türlü yöntemle Kürt halkına, PKK'ye, demokratik güçlere, kurumlara saldırdılar. Ama sonuç olarak faşizm yenildi. Yani iktidara gelecek olanlar aynı şeyleri tekrarlamamalı. Faşizme karşı toplumun, siyasetin demokratikleşmesi için, sorunların çözülmesi için uygun bir atmosfer var. Eğer bu seçimlerde AKP-MHP faşizmi yıkılırsa, o zaman herkes için bir milat olacaktır. Seçimden öncesi ve sonrası olacak insanlar için. Bundan dolayı bu seçimler çok büyük önem taşıyor." şeklinde konuştu.
Seçmenleri tehdit etmeye devam eden terörist elebaşı Ok, "Seçimler için eksik. Çünkü her saat, her saniye çok önemli. Hiç kimse rehavete kapılmasın. Devletin imkanları çok fazla ve şu an AKP-MHP devlettir. Türk devletinde oyun çok, her şeyi yapabilirler. Zaten bir takım oyunlar oynayarak durumu değiştirip kesin kazanacaklarına inanıyorlar. Bu mesele basite alınmayacak kadar ciddi bir meseledir. Fakat bundan daha ciddi olanı ise çok daha fazla çalışmak. Örneğin televizyonlarda takip ediyoruz, Emek ve Demokrasi İttifakı'na büyük bir ilgi var, her yerde coşkuyla karşılanıyorlar. Ki bu toplum 8 yıldır büyük bir baskı altında, kimsenin nefes almasına dahi müsaade etmiyorlar. Bundan dolayı seçim sürecinde sokak sokak, mahalle mahalle, ev ev, kapı kapı dolaşılmalıdır. Ama sadece sloganlarla, halaylarla büro açılışların ardından dağılmaları, bu çalışmayı yürüttük demeleri büyük bir tehlikedir. Bilakis 24 saat çalışma içerisinde olmalılar. Örneğin kadınlar, bugün kaç ev, kaç köy, kaç mahalle gezdik, demelidir. Yine gençler 24 saat köylere, kasabalara, şehirlerle akmalı. Yani sadece büro açılışlarıyla olmaz." diyerek HDP'lileri kapı kapı dolaşmaya çağırdı.
ELEBAŞI BESE HOZAT İÇ SAVAŞ TEHDİDİNDE BULUNMUŞTU
Terör örgütü PKK propagandası yapan bir televizyonun kanalında konuşan sözde KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı terörist elebaşı Bese Hozat, 7'li koalisyonun adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na desteklerini bir kez daha açıkladı ve seçimi boykot çağrılarına karşı seçmenleri tehdit etmişti.
Güvenlik güçlerinin terör örgütü PKK'ya karşı başarıyla devam ettirdiği operasyonları Kürt vatandaşlara yapılıyormuş gibi göstermeye çalışan Hozat, alçak iftiralarla hükümeti ve Başkan Erdoğan'ı suçladı. Bitme noktasına gelen PKK'nın bu seçimi kurtuluş olarak gördüğüne adeta itiraf eden Hozat, "Bu seçimler gerçekten çok önemli seçimlerdir. Önemi şuradadır. Bu seçimlerde bu iktidar, bu faşist iktidar kazanırsa bu soykırımcı faşist politikalar meşrulaşmış olur. Meşrulaştırmak ile kalmaz, kalıcılaştırılmış olur. Artık bu faşizm, bu faşist rejim, kurumsallaşır, kalıcılaşır. Türkiye toplumuna kan kusturmaya devam eder. MHP bu soykırım politikalarını derinleştirerek sürdürür. Bu anlamda bu faşist iktidarın, bu faşist rejimin bu seçimleri kazanmaması gerekiyor. Zaten kazanması için her şeyi yapıyor. Tek elinde bir şey kalmış. Yıllardır bunu yürütüyor. Savaştır. Topyekun soykırım savaşıdır. Her yerde bunu yürütüyor. Savaştan medet umuyor. Başka bir rezervi kalmamış. Şiddet dışında, öldürme dışında, kan dökme dışında başka bir şey kalmamış yani. AKP basınına bakın; savaş dışında, savaş silahları dışında hiçbir gündemleri yoktur. Bütün gündemleri Kürt düşmanlığıdır. Kürt karşıtlığıdır. Muhalefete saldırırken de Kürt düşmanlığı üzerinden saldırıyor. Sistem içi muhalefete saldırırken, Millet İttifakı'na saldırırken de Kürt düşmanlığı üzerinden saldırıyor. Bütün argümanı bunun üzerinden, siyaseti bunun üzerinden yürütüyor. Onun dışında da bütün gündemleri cihattır. Yeni üretecekleri savaş silahlardır, savaş tekniğidir. Düşmanlıktır yani. Bütün gündem budur." dedi.
MERAL AKŞENER'LE AYNI SÖYLEM: ERDOĞAN-PKK İLE GÖRÜŞTÜ
Siyasi alanda destek verdikleri HDP'nin kapatma davasına karşı barış sürecini sabote ettiklerini görmezden gelerek iktidar ve Başkan Erdoğan'ı suçlamaya kalkan Hozat, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'le aynı söylemi kullandı. Hozat, "Şimdi mesela HDP'yi kapatma davasının gerekçelerini açıkladılar. Bir de Selahattin Demirtaş'a verdikleri cezanın gerekçelerini ortaya koydular. Temel bir gerekçe de; işte Selahattin Demirtaş'ın HDP heyetinin Kandil'e gelip görüşmeler yapmasıdır. O diyalog sürecinde AKP'nin 2013-2015 sürecinde, o diyalog sürecinde Kandil'e geliş gidişleri de böyle temel bir gerekçe olarak öne sürüyorlar. Arkadaşlar da değerlendirme yaptı; HDP heyetinin Kandil'e geliş gidişi, Erdoğan'ın, AKP yönetiminin, o AKP hükümetinin izni temelinde oldu. Geliş gidişlerde HDP heyetinin yol güvenliğini sağlayan hükümetin kendisiydi. O süreçte, o diyalog sürecinde biz Önderliğe birçok mektup gönderdik. HDP heyeti o mektupları götürdüğünde o mektuplar hemen Önderliğe verilmiyordu. Günler sonra, bazen haftalar sonra veriliyordu. O arada o mektuplar ne yapılıyordu? Erdoğan'a sunuluyordu. Bizim Önderliğe yazdığımız mektuplar Erdoğan'a gidiyordu. Erdoğan mektupları okuyordu. Ondan sonra Hakan Fidan'a veriyordu. Sonra Önderliğe gönderiliyordu mektuplar. En fazla PKK ile ilişki geliştiren de Erdoğan'dı. AKP hükümetiydi. Evet, bir gerçektir. Şimdi bütün o görüşmeleri neden gerçekleştirdiği çok açıktır yani. Kendisini devlette bir bütün hakim kalacaktı. Hakim olacaktı devlete. Kendi bu soykırımcı, faşist sistemini de, rejimini de kurumsallaştıracaktı. Bütün amaç buydu. O açıdan Önderlik de dedi ya; Kürt sorununu araçsallaştırıyorlar. Gerçekten Kürt sorununu araçsallaştırdı AKP, taktik yaklaştı. Ama her biçimde, her düzeyde de o süreçte herkesle de ilişki geliştirdi. Şimdi de Erdoğan ağzını açıyor; Kürtlere küfrediyor, Kürtlere hakaret ediyor, Kürt düşmanlığı yapıyor. Kürt düşmanlığı üzerinden Kürtlere her gün hakaret ediyor, küfrediyor. Millet İttifakı'nı bunun üzerinden vuruyor. Kendi durumu da çok açık. Böyle yani. Bu süreç boyunca da Kürtler bu gerçeğini gördüğü için Önder Apo bütün maskelerini düşürdü. Mücadelemiz bütün maskelerini düşürdü Erdoğan'ın. Bu faşist iktidarın artık ellerinde gerçekten hiçbir rezerv kalmadı. Böyle kral çıplak. Tam gerçeği; bu faşist soykırımcı gerçeği ortaya çıktı. Şimdi savaş dışında başka da bir malzeme kalmamış elinde. Bütün seçim politikasını da Kürt düşmanlığı üzerinden yürütüyor. Dolayısıyla Kürtlere ve Türkiye halkına vadettiği tek şey var; savaştır, katliamdır. Gözyaşıdır, acıdır, ölümdür. Başka bir şey vadetmiyor, bunu vaat ediyor." ifadelerini kullandı.
AKŞENER'DEN SKANDAL ALGI OPERASYONU
Hozat'la aynı ifadeleri kullananan Akşener CHP yandaşı SÖZCÜ TV'de katıldığı canlı yayında, Başkan Erdoğan'ı terör örgütü PKK ile ilişkiledirmeye çalıştı. Teröristlerin kendilerine verdiği destek için "Üçkağıt olduğunu düşünüyorum" ifadelerini kullanan Akşener, iktidarı suçladı. Akşener, "Çünkü, yani hatırlayın. Ben acaba akraba dedim ya, bu Kemal şeyin. Ekrem İmamoğlu'nun ikinci seçiminde kimse gidemiyor Abdullah Öcalan'ın yanına falan diye bir konuşmada hatırlayın Tayyip Bey'in konuşmasını ha ha gülerek bizim Mehmet yeni gitti dedi ya. Mehmet dediği kardeşi bizim Mehmet diyor. Allah muhafaza Kemal Bey dese taşlattırırlar. Şimdi dolayısıyla bunlar ne yaparsa hoş serbest, yapılmayan şeyleri size yükleme. Ben bunların bilimsel metodlarını hep biliyorum da şu sıra zaman yok. Ayna derler buna yansıtıyor hepimize, hadi oradan be derler buna" diyerek alçak bir algı operasyonuna imza attı.
İKTİDARIN YIKILMASI GEREKİYOR
Terör propagandası PKK kanalında iktidarın yıkılması gerektiğini savunan Hozat, AK Parti ve MHP milletvekili listelerini hedef aldı. Seçimlerde terörün siyasi ayağı HDP'ye oy isteyen Hozat, "Türkiye'yi demokratikleştirecek, demokratik cumhuriyeti inşa edecek, Kürt sorunun demokratik temelde çözümünü sağlayacak esas güç, temel güç, Emek ve Özgürlük İttifakı'dır. HDP'nin bu seçimdeki başarısıdır. Kesinlikle bu böyledir. O yüzden HDP'nin bu seçimden zaferle çıkması gerekiyor. Bu Türkiye'nin demokratikleşmesi, demokratik cumhuriyet inşası açısından, Kürt sorunun demokratik çözümü açısından çok önemlidir. HDP'nin çok güçlü bir biçimde nicel olarak da nitel olarak da meclise girmesi gerekiyor. Bunun için halkımızın, Türkiye toplumunun barıştan, demokrasiden, adaletten, eşitlikten, doğayla dost anlayıştan yana olan tüm çevrecilerden, ekolojistlerden, kadın hareketinden, gençlik hareketinden beklenen budur." şeklinde konuştu.