Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, halkın, önce Meclis'te çoğunluğu 323 milletvekiliyle Cumhur İttifakı'na, ardından Cumhurbaşkanlığını yüzde 52,18 oy oranıyla şahsına vererek, 5 sene daha "İstikrar sürsün, Türkiye büyüsün" dediğini söyledi.
Milletin, ilkeler ve değerler yerine, bakanlık ve milletvekilliği pazarlığı üzerine kurulu kumar masasına tekmeyi vurarak devirdiğini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hatta 'hesap uzmanıyım' diye övünenler, Dimyat'a pirince giderken evlerindeki yaklaşık 40 milletvekilinden de olmuştur. İktidar hırsıyla yapılan yanlış hesaplar, bu sefer çok enteresan, Bağdat'tan değil ama sandıktan dönmüştür. Bakınız; ben hesap uzmanı değilim, ekonomistim. Burada, bu hesabı sizlerle de paylaşayım. CHP'nin vekil sayısı 2018'de 146 idi. 2023'te vekil sayısı 169'a çıktı. Fakat buradan tabii kiralık vekiller verdiler. Onlar da 40 tane. 40 tane kiralık vekil gidince bu defa net olarak nereye düştü CHP'nin vekil sayısı? 129'a düştü. Şimdi hesap uzmanı bu işi böyle yapar mı? 17 vekil burada düşmüş oldu. Bundan sonrasını herhalde, oraya gönül vermiş olan tüm CHP'li arkadaşlar da düşünecektir. Eski Türkiye ittifakı, sandıkta milletten ikinci kez kırmızı kart yemiştir."
"MİLLETİN KARARINI VERDİĞİ KONULARDA DAYATMALARDA BULUNMAKTAN VAZGEÇİLMELİDİR"
Türkiye'nin, 16 Nisan 2017 referandumuyla zaten terk ettiği eski sisteme dönüş önerilerini, bir kez daha elinin tersiyle itmesinin, son derece manidar olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu kirli ittifaklar, bu kirli bir araya gelişler, 6 tane cumhurbaşkanı yardımcılığı, bu tür yanlış bir araya gelişler ne demokrasiye sığar, ne bu milletin ruh köküne, kültürel değerlerine yakışır. Bunun dersini milletim sandıkta verdi. Ne dediler? Önce 'güçlendirilmiş parlamenter sistem' dediler. Tuttu mu? Tutmadı. Önce öyle başladılar ama kampanya sonuna doğru artık bunu kullanmaktan vazgeçtiler. Bu noktada, özellikle dünyada gelişmiş ülkelerin ve dolayısıyla bizim de ortaya koyduğumuz sistem kabul gördü. Siyaset kurumunun sandıktan çıkan bu iradeyi doğru bir şekilde okuması gerektiğine inanıyorum. Milletin zaten kararını verdiği konularda yeni dayatmalarda bulunmaktan artık vazgeçilmelidir. Akıntıya kürek çekmenin, tarihi geriye sardırmanın hiçbir faydası yoktur. Eski sistem tartışmalarını tamamen rafa kaldırmalı, bugünden itibaren sivil siyasetin en büyük kazanımı olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni tekemmül ettirmeye odaklanmalıyız."
Mevlana'nın, "Her gün bir yerden göçmek ne iyi? Her gün bir yere konmak ne güzel. Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş. Dünle beraber gitti cancağızım ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım" sözlerini anımsatan Erdoğan, siyaset müessesesinin asli görevinin yeni şeyler söylemek olduğunu dile getirdi.
"MUHALEFET NOKSANLIĞI VAR"
Erdoğan, vazifelerinin düne saplanıp kalmak yerine yeni şeyler söylemek ve ülkenin önüne yeni hedefler koymak olduğunu ifade etti.
Bu seçimde kimin ne yaptığını, ne söylediğini, nerede, nasıl bir pozisyon aldığını hafızalarına kaydedeceklerini belirten Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Ama bunu yaparken, geçmişin geleceği gölgelemesine de kesinlikle göz yummayacağız. Muhalefet partilerinden, bizim de milletimizin de beklentisi bu yöndedir. Muhalefet ve destekçilerinin halkımızı aşağılayan, kutuplaştırıcı, gerilimi körükleyen, eski provokatif söylemlerini bir an önce terk etmesi gerekiyor. Sandıkta tecelli eden iradeyle kavga edilmeyeceği gerçeğini ülkemizdeki tüm muhalefet partilerinin artık anladıklarını ümit ediyorum. Çünkü, Türkiye'nin önemli bir noksanı da gerçekten demokrasideki o muhalefeti göremeyişidir. Muhalefet noksanlığı var. Bunu, Türkiye giderdiği anda inanıyorum ki demokrasi mücadelesi ülkemizde çok daha güçlü bir şekilde devam edecektir. Samimi bir öz eleştiri yaptıktan sonra muhalefetin de sandıktan yükselen bu çağrıya kulak vereceğini düşünüyorum. Biz her iki seçimde oluşan tabloyu büyük ve güçlü Türkiye idealimiz adına çok kıymetli buluyoruz. İnşallah önümüzdeki dönemde, devlet organları arasındaki işbirliği ruhunu güçlendirerek ülkemize hizmet etmeyi sürdüreceğiz. Bunu da iş dünyamızın siz değerli temsilcileriyle birlikte yapacağız."
Seçim belirsizliğinin ortadan kalkmasıyla gündemlerindeki esas konulara yoğunlaşabileceklerini aktaran Erdoğan, milletten bir kez daha güven oyu almış, güven tazelemiş bir yönetim olarak dünden itibaren çalışmaya başladıklarını sözlerine ekledi.
Erdoğan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) İkiz Kuleleri'nde "TOBB 79. Genel Kurulu" kapsamında düzenlenen Hizmet Şeref Belgesi Takdim Töreni'nde konuştu.
Asrın felaketi olarak nitelenen 6 Şubat depremlerinin yaralarının sarılmasının en öncelikli meseleleri olduğunu belirten Erdoğan, depremzedeleri kampanya döneminde de ihmal etmediklerini, her bir şehre farklı tarihlerde 3-4 kez giderek, afetzedelerin yanında olduklarını gösterdiklerini söyledi.
Erdoğan, şimdiye kadar 910 binden fazla çadırın, 117 binden fazla konteynerin kurulumunu tamamladıklarını, 180 bine yakın afet konutunun inşa sürecinin başladığını aktararak, deprem bölgesinde 319 bini ilk bir yıl içinde olmak üzere toplam 650 bin konutun inşa edileceğini kaydetti.
Bunu, İzmir'de depremden hemen sonra gerçekleştirdiklerini, depremzedelerin de samimi gayretleri takdir ettiğine şahit olduklarını ifade eden Erdoğan, gerek 14 Mayıs'ta gerekse 28 Mayıs'ta kendisine çok güçlü destek veren deprem şehirlerine teşekkür etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Depremzedelerimiz geride bıraktığımız haftalarda sadece kayıplarının acısıyla mücadele etmedi, aynı zamanda sırf oy tercihlerinden dolayı insanlık tarihinin en aşağılık hakaretlerinin de hedefi oldular. Sığındıkları otel ve misafirhanelerden atılmaktan, yapılan yardımların başa kakılmasına kadar pek çok vicdansızlığa maruz kaldılar. Buna rağmen, onlar dik durmaya, metanetli davranmaya devam ettiler. Depremzede kardeşlerimize yönelik bu rezillikleri, bu linç kampanyalarını unutmayacak, unutturmayacağız. Ne sebeple olursa olsun afetzedelerimizin gönül yaralarının daha fazla kanatılmasına izin vermeyeceğiz. Afetin yıktığı tüm şehirlerimizi eskisinden daha görkemli, daha güvenli bir şekilde en kısa sürede yeniden ayağa kaldırıyoruz, ayağa kaldıracağız."
Depremin Türk ekonomisine maliyetinin 104 milyar dolar olduğuna dikkati çeken Erdoğan, Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman başta olmak üzere depremde en çok yıkıma uğrayan illerde her şey gibi ticari hayatın da olumsuz etkilendiğine işaret etti. Erdoğan, faaliyete geçen 13 bine yakın iş yeriyle buralardaki ticareti yeniden canlandıracaklarını vurguladı.
"BARIŞ VE İSTİKRARIN HAKİM OLMASI İÇİN ÇALIŞACAĞIZ"
Enflasyonun yol açtığı fiyat artışlarından kaynaklanan sıkıntılara değinen Başkan Erdoğan, "Toplumumuzun farklı kesimlerinde yaşanan refah kayıplarını telafi edecek adımları atmakta kararlıyız. Vatandaşımızı enflasyona ezdirmeme politikamıza sıkı sıkıya bağlıyız. 21 yıllık iktidarlarımız döneminde bundan taviz vermedik. Türk ekonomisinin yıllarca başını ağrıtan yüksek enflasyon meselesini tek haneli rakamlara indirerek halkımızı rahatlatan bizdik, yine biz olacağız." dedi.
Küresel ekonomideki dalgalanmalar duruldukça, bunun olumlu sonuçlarının görüleceğine işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Yakın çevremizdeki krizlerin çözümünde daha fazla inisiyatif alarak, barış ve istikrarın bölgemizde tekrar hakim olması için çalışacağız. Diplomatik münasebetlerimizle, bölge ülkeleri ile ekonomik ve ticari işbirliğimizi de güçlendireceğiz. Dün akşam itibarıyla 110'a yakın, gerek telefon diplomasisiyle, gerekse mesajlarıyla ülke lideriyle görüşmeler yaptık. Hepsiyle mutabakatımız şu; 'siyasi, askeri, ekonomik, ticari, kültürel her alanda birliğimizi bundan sonra çok daha güçlü bir şekilde devam ettireceğimize inanıyoruz.' Söz bu. Şu anda Kabinemizin oluşmasından sonra, Parlamento'daki yapı zaten belli oldu, süratle bizler ziyaretlerimize başlayacağız. Aynı şekilde bize de ziyarete gelecek olan dünya liderleri var. Hedefimiz, Avrupa'dan Karadeniz'e, Kafkasya ve Orta Doğu'dan Kuzey Afrika'ya kadar çevremizde bir güvenlik ve barış kuşağı tesis etmektir. Bu amaç doğrultusunda son yıllarda pek çok önemli adım attık. Dost ve kardeş ülkelerle aramızdaki pürüzleri giderdik."
Erdoğan, Türk dünyası ile bağları tahkim ettiklerini, İslam alemi ile ilişkileri ilerlettiklerini, Yeniden Asya Girişimi ile Asya kıtasına yeni bir pencere açtıklarını, Afrika halklarıyla "kazan kazan" temelinde sağlam işbirlikleri kurduklarını anlattı.
"TÜRKİYE'Yİ BÖLGESİNİN YÜKSELEN YILDIZI HALİNE GETİRECEĞİZ"
Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptıkları son görüşmede, Karadeniz Tahıl Koridoru'ndan gönderilecek tahılın una çevrilip fakir Afrika ülkelerine gönderilmesi konusundaki mutabakatı teyit ettiklerini hatırlattı. Erdoğan, Türkiye'nin Latin Amerika'daki mevcudiyetini perçinlediklerini, Balkanlar'da tüm taraflarla yakın ilişkiler geliştirdiklerini, Batı ülkeleriyle ortak çıkarlar ekseninde diyaloğu artırdıklarını söyledi.
Rusya-Ukrayna krizinin çözümü için ellerini taşın altına koyduklarını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Tahıl Anlaşması ve bunun yanında çok önemli olan bir şey de esir takasıyla diplomatik çözümün mümkün olduğunu gösterdik. Hepsinden önemlisi Türkiye'yi sonu felaketle bitecek bir çatışmanın tarafı haline gelmekten koruduk. Yani pergelin bir ucunu ülkemize sabitleyip, diğeri ile 360 derece manevra yaparak, herkesle, tüm ülkelerle işbirliğimizi geliştirmeye gayret ettik. İçinde bulunduğumuz dönemde girişimci dış politikamızı ticaretle, enerjiyle, turizmle, kültürle, savunmayla destekleyerek devam ettireceğiz. Türkiye'yi bölgesinin yükselen yıldızı haline getireceğiz, bunda kararlıyız. İnşallah bunu da son 21 yıldır olduğu gibi yine hep beraber yapacağız."
Milletin tüm kesimleri gibi iş dünyasının da beklentilerinin farkında olduklarını dile getiren Erdoğan, şimdiye kadar iş dünyasının taleplerine kulak tıkamadıklarını, sorunları görmezden gelmediklerini vurguladı.
"BOŞA HARCAYACAK TEK BİR ANIMIZ DAHİ YOK"
Erdoğan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin Genel Kurullarında iş adamlarıyla bir araya gelmeye çaba gösterdiklerini, her yıl bakanlarla Türkiye ekonomi şuralarında her şehrin, her sektörün meselelerini uzun uzun iş adamlarıyla istişare ettiklerini anlattı. Bu istişarelerin süreceğinin altını çizen Erdoğan, şunları ifade etti:
"Bu istişarelerimizin meyvelerini her alanda beraber topladık. Sorunların çözümü noktasındaki pek çok müjdeyi de yine bu toplantılar vasıtasıyla kamuoyuyla paylaştık. İnşallah bundan sonra sizlerle yine bir araya gelecek ve bu adımları da birlikte atacağız. Son dönemde adeta bir siyasi şantaj olarak kullanılan bu vize sorununu en kısa sürede hal yoluna koyacağız. Sizlerin her alanda önünüzü açmak, yolunuza çıkan engelleri ortadan kaldırmak için canla başla çalışmayı sürdüreceğiz. Buradan tüm iş dünyamıza seslenmek istiyorum, dünyanın ve bölgemizin içinde bulunduğu konjonktür belki de bizlere tarihimizin en büyük fırsatlarını sunuyor. Bu fırsatları, enerjimizi tüketecek iç tartışmalarla, sahte gündemlerle heba edemeyiz. Boşa harcayacak tek bir anımız dahi olmadığının altını çizmek istiyorum."
Türkiye'nin 14 ve 28 Mayıs seçimleriyle altın değerinde bir 5 sene daha kazandığını belirten Erdoğan, havalimanından Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne gelene kadar caddelerde oluşan görüntünün unutulacak bir tablo olmadığını söyledi.
"Milletimin böyle bir tabloyu hazırlaması, böyle bir tabloyu ortaya koyması, burada duadan başka bize düşen bir şey yok. Ya Rab, beni bu milletin bir evladı olarak yarattığın için sana sonsuz hamdüsenalar olsun" diyen Erdoğan, yüklerinin ağırlığının farkında olduklarını, gelecek 5 yılı da dolu dolu değerlendireceklerini dile getirdi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Sizler de gördünüz. Seçim dönemi boyunca söylemedikleri yalan, atmadıkları iftira kalmadı. Bugüne kadar yapmadıkları, yapamadıkları ne tür yalanlar varsa bunların hepsini söylediler. Sizler zaten iş adamları olarak neyin yapılabileceğini, neyin yapılamayacağını gayet iyi bilenlersiniz. Ama öyle yalanlar, öyle yalanlar ortaya konuldu ki hakikaten, tabii ki insanoğlu bu tür şeyler karşısında 'Ya yapar mı? Acaba böyle bir şeyi gerçekleştirir mi?' sorusunu kendine soruyor. Ama karşısındakinin sırtında yumurta küfesi yok. Rahat rahat atabiliyor. Rahat rahat söyleyebiliyor. Önemli olan ne? 'Ha şu seçimi bir atlatalım hele'. Ya bugüne kadar yaptıklarınız ortada. Ne yaptınız? 10'u aşkın büyükşehir belediye başkanınız var. Bu belediye başkanlarınız İstanbul'da ne yaptı? Ankara'da ne yaptı? İzmir'de ne yaptı? Şunları bir ispatlayın ya. 'Şunu da yaptık' deyin. Yani yaptıklarını söylemiyorlar maalesef. Ama ben İstanbul'da yaşıyorum, Ankara'da yaşıyorum. İzmir'i devamlı takip ediyorum, görüyorum."
"BUNLAR, KENDİ HEZİMETLERİNE MİLLETİ DE ORTAK ETMEK İSTEYEN ZAVALLILAR"
29 Mayıs itibarıyla milletin bankadan para çekemeyeceğini iddia edenlerin, döviz kuru ve sebze fiyatlarının uçacağı hezeyanına kadar "tüm tuşlara bastığını" vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ne oldu? İşte dün 29 Mayıs'tı. Ne oldu, bankalar filan falan hepsi kapandı mı? Hepsi artık kasaları masaları filan falan boşalttılar mı? Ne oldu? Hepsi yalan. Ama işte biliyorsunuz, yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Artık yatsıyı filan geride bıraktık. Millete ve iş dünyasına korku salmak adına piyasa spekülasyonu dahil her türlü çirkefliği sergilediler. Sırf üç beş oy daha fazla alabilmek için siyasi tarihimizin en rezil kampanyasını yürüttüler. Ne yaparlarsa yapsınlar muvaffak olamadılar. Bu ülkenin ekonomisini, bunlar Londra tefecilerine teslim edeceklerdi, edemediler. İş dünyamızı ürkütmeyi, panikletmeyi başaramadılar. İnşallah bundan sonra da bu hedeflerine ulaşamayacaklar. Sizlerden, ağızlarını her açtıklarında Türk ekonomisiyle ilgili sürekli kötü tablolar çizen felaket tellallarına prim vermemenizi istiyorum. Bu işleri en iyi sizler biliyorsunuz. Bunlar kendi hezimetlerine milleti de ortak etmek isteyen zavallılardır."
Erdoğan, bunlara aldırmadan, 21 yıldır olduğu gibi yine işlerine bakarak kendi gündemlerine odaklanacaklarını ve ellerindeki imkanları en güzel şekilde kullanmaya çalışacaklarını belirtti.
Yeni pazarlar, yeni müşteriler bulmanın peşinde koşacaklarını dile getiren Erdoğan, "Gerek ülkemize yatırımlar çekecek gerekse o ülkelerde bizler yatırımlara gireceğiz. Daha fazla üretecek, daha fazla ihracat yapacağız. Ve bu konuda 5 ilkemiz var. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme. Bunu ülkemiz başarır mı? Başarır ve başaracağız. İnşallah daha çok sayıda insanımıza istihdam oluşturacağız. Türkiye'nin yumuşak gücünü, Türkiye'nin artan itibarını ekonomik olarak da fırsata dönüştürmeye gayret edeceğiz." ifadesini kullandı.
"TÜRKİYE, KENDİNE GÜVENENİ ASLA YARI YOLDA BIRAKMAYACAK"
Erdoğan, devletine ve hükümetine güvenen hiç kimsenin 21 yıldır mağdur olmadığını, ülkenin potansiyeline inanan hiç kimsenin pişmanlık yaşamadığını, bundan sonra da Türkiye Cumhuriyeti'nin, iş insanıyla, işçisiyle, çiftçisiyle, üreticisiyle, depremzedesiyle, mazlum ve mağduruyla kendine güveneni asla yarı yolda bırakmayacağını vurguladı.
İş insanlarından yatırımlarını daha da arttırmalarını, Türkiye vizyonunun inşasına omuz vermelerini isteyen Erdoğan, Hizmet Şeref Belgesi almaya hak kazanan delegeleri tebrik etti.