İzmir, iş bilmez, kabiliyetsiz bir yönetim tarafından bataklığa dönüştürüldü. Tarihi, turizmi ve ticareti ile 1000 yıllardır çekim merkezi olan İzmir'imizin, hak ettiği değeri, hak ettiği hizmeti, hak ettiği yatırımı alamaması, etrafımızdaki şehirlerin ise yerel yöneticilerinin kabiliyetleri ile modern yaşanabilir bir hale gelmesi, hem gıpta ile uzaktan seyretmeyi hem de "Kahretsin neden biz bu haldeyiz" diyerek milyonlar gibi beni de isyan etme noktasına getirdi. Bu bir parti meselesi değildir, bu, vizyon, kabiliyet meselesidir, memleket sevdasıdır. Bakın Eskişehir'e, bakın Konya'ya, bakın kardeşim bakın ve sesimizi yükseltelim. Siyasi hayatım boyunca Cumhuriyetin kurucu değerlerine inandım, bu inanç doğrultusunda sol siyasette yıllarımı geçirdim. Gelin görün ki, bugünkü sol siyaseti gördüğümde yıllarımın heba olduğunu söyleyebilirim. Bir tek ben miyim böyle düşünen, hayır. Binlerce eşim dostum, arkadaşımla görüşüyorum, acaba yanılıyor muyum diye... Hayır benim gibi düşünen binlerce arkadaşım, yoldaşım, dostum var.
"BUNUN PARÇASI OLAMAZDIM"
2019 yılında İzmir Büyükşehir ve Menemen Belediye Meclis Üyesi olarak seçildim. İnandığım ilkeler doğrultusunda, seçildiğim şehre hizmet etmek, katkıda bulunmak tabii ki en büyük isteğimdi. Çok kısa bir zaman içerisinde Menemen Belediyesi'nde gördüğüm usulsüzlükler, haksızlıklar, yolsuzluklar, halkın sesi, emekçinin sesi, ezilenlerin sesi olduğunu söyleyen bir partiden seçilen şehriemine hiç uygun değildi. Bunlara itiraz edip ses çıkardığımda ise seçildiğim partiden bile eleştiri almak, "Sus otur yerine, görme bak işine sen" denmesi ise yaşadığım en acı olaydı. Bu benim gördüğüm yolsuzluk, usulsüzlük ve millete olan ihaneti, kolluk kuvvetleri ve yargı da görmüş olacak ki sonuç itibarıyla hesap vermesi gerekenler şu anda adalet önünde hem millete hem devlete hesap veriyorlar. İşte burada önemli bir karar vermek zorundaydım. Ya takım tutar gibi tüm bu yaşanan olumsuzluklara, ihanetlere göz yumup partide kalacaktım ya da önceliğim millet, memleket diyerek isyan edip tüm siyasi baronları karşıma alacaktım. Kolay oldu bu kararı vermem. "Hayır ben sizin kurduğunuz bu ihanet çarkının bir parçası olmayacağım" dedim. "Önemli olan yaşadığım şehir, memleket ve millet" dedim. Bunun bedeli neyse ödemeye hazırdım.
"3 YILDA YAPTIK"
Menemen'de yaşanan hukuki ve görevden alma süreçlerinden sonra, AK Parti'den seçilen Belediye Başkanı Aydın Pehlivan kolları sıvayıp "Haydi arkadaşlar 22 yılda birikmiş borç ve bir yığın sorunu çözme zamanı" deyince en az onun kadar heyecanlanmıştım. Gelinen süreçte AK Partili Aydın Pehlivan ve ekibiyle 22 yılda yapılamayanı 3 yılda yaptık. Menemen Belediyesi borç batağından çıkıp ilçesine, milletine yatırımlar yapan bir belediye oldu. Demek ki isteyince, memleket, millet deyince, önceliğiniz seçildiğiniz kent olunca kendi ikbalinizi değil milletin menfaatini düşününce oluyor muş. Burada Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere bu hizmet sürecine katkı koyan tüm cümle Cumhur İttifakı kadrolarını da unutmamak gerekiyor.
"İZMİR'DE NEDEN OLMASIN"
Biz Menemen'de başardık, İzmir'de neden başarmayalım. İzmir'i bu girdiği girdaptan, yaratılan bataklıktan çıkarıp hak ettiği yere taşımak, inanmış kadrolarla hiç de zor değil. İzmir en iyisini hak ediyor. İzmir'imiz en güzel yatırımları hak ediyor. İzninizle ben buradan Sayın Cumhurbaşkanımızdan bir talepte bulunacağım. Sayın Cumhurbaşkanım; İzmir'in size ihtiyacı var. İzmir'in AK Parti'ye ihtiyacı var. İzmirliler, burada yaşayanlar, bu kabiliyetsiz, vizyon yoksunu, sadece kendi ikballerini düşünen zihniyete mecbur değiller. Sayın Cumhurbaşkanım; ben size inanıyorum. Ben sizin memleket sevdanıza inanıyorum. Ben sizin millet aşkınıza inanıyorum. Ben sizin liderliğinizde AK Parti belediyeciliğinin neler başardığını Menemen'de bizzat yaşıyorum. Bu sürece katkı koymaktan ayrıca onur duyuyorum. İzmir'de de bunu yapabiliriz. İzmir'i bu bataklıktan, bu kabiliyetsiz yönetimden kurtarmanın zamanı geldi de geçiyor. Ege'nin incisi güzel İzmir'imiz ve İzmir'de yaşayanlar bunu fazlasıyla hak ediyor. O zaman mesele milletse, mesele İzmir se, biz bunu yaptık, yine yaparız.
'3 ŞEYDEN KURTULMAMIZ GEREKİYOR'
Birincisi, 2019 yerel seçimlerinde İzmir'in en küçük ilçelerinden biri olan Seferihisar'da belediye başkanıyken, Türkiye'nin 3. büyük şehri İzmir'e şehriemin olarak seçilen, sözleriyle yaptıkları birbirini tutmayan, seçildiği kente yabancı, sorunlarından bihaber, başka başka hayalleri için belediye başkanlığını basamak olarak gören, kendisini partisinin de üstünde görüp şehrinin dertlerini çözmek yerine siyaseti dizayn etmeye çalışan, aslında ikisini de beceremeyip eline yüzüne bulaştıran, 2019 yerel seçimlerinde CHP'den aday olduğunu zannettiğimiz Büyükşehir Belediye Başkanı'ndan kurtulmamız gerekiyor.
İkincisi, İzmir'e bilerek isteyerek, tasarlayıp planlayarak ihanet edenlerden, milleti aptal yerine koyup 5 yıl hiç bitmeyecek zannedenlerden, şehri yerine bir avuç insanın yaşam kalitesini ve refahını düşünüp onun için çalışanlardan, Türkiye'nin en az borçlu finansal yapısı "İzmir Modeli" adıyla üniversitelerde akademisylenler tarafından panellere konu olan bir durumdayken, görevi devraldığı 2019 Nisan ayından beri yönettiği belediyeyi 52 ayda borç batağına sürükleyip, piyasadaki itibarını yok edip, İzmir Modeli'nden, gırtlakta borç modeli haline getiren, çalışanların sosyal haklarını ödeyemez hale getiren kabiliyet yoksunlarından kurtulmamız gerekiyor.
Üçüncüsü ise şu... Milletine inanmayanlardan, şehrine güvenmeyenlerden, başka vesayet odaklarının kuklası olanlardan, hayalleri ve rüyaları ne memleket ne millet olanlardan kurtulmamız gerekiyor.
'BU ZİHNİYETİ REDDEDİYORUM'
Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Alevi bir yurttaşım, bununla da gurur duyuyorum. Bizi yani Alevileri oy deposu olarak görüp seçimden seçime hatırlayıp sanki mecburmuşuz gibi gören bu zihniyeti reddediyorum."