Dağılan muhalefete siyaset dersleri... Milletin Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ı tercihinin özeti! Tek kelime: Güven

Girdiği tüm seçimleri kazanan Başkan Recep Tayyip Erdoğan, 14 ve 28 Mayıs'ta tüm muhalefet partileriyle, FETÖ ve Kandil'in ortak çalışmasını milletin desteğiyle boşa çıkardı. Uzun yıllardır verdiği sözleri tutan, başarılı projeler ve hizmetlerle Türkiye'yi kalkındıran Erdoğan, seçmenlerde 'güven' duygusunu güçlendiriyor. Seçimin ardından dağılan ve birbirlerini ağır ithamlarla suçlamaktan geri durmayan muhalefet, hala ayağa kalkabilmiş durumda değil. Sabah gazetesi yazarı Melih Altınok, "Siyasi husumetten gözü kör olmamış her kesimden seçmen Erdoğan'da olup da muhalefet aktörlerinde olmayanı görüyor. Tek kelime: Güven." sözleriyle durumu açıkladı. Sabah gazetesinin bir diğer yazarı Hasan Basri Yalçın da, Akşener'in konuşömasına değinerek, artık açıklamalarına ciddiyet atfedilemeyeceğini belirtti.

Giriş Tarihi :28 Ağustos 2023 , 09:24 Güncelleme Tarihi :28 Ağustos 2023 , 13:24
Dağılan muhalefete siyaset dersleri... Milletin Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ı tercihinin özeti! Tek kelime: Güven

İÇİNDEKİLER

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, 20 yıl süren iktidarın ardından 28 Mayıs'ta tamamlanan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 52 oranıyla Kemal Kılıçdaroğlu'nu geride bırakarak bir kez daha göreve seçildi. Muhalefetin tek çatı altında toplandığı ve tek adayla girdiği seçimden hezimetle çıkmasının ardından, adeta dağıldır.

TEK KELİME: GÜVEN
Yenilginin ardından birbirlerine ağır suçlamalar yönelten muhalefet temsilcileri, yerel seçimler için de kavga ve pazarlıklara erken başladı. Seçmenin takdirinden uzak partiler, yenilgi için milleti hedef almaktan çekinmiyor. Milletle beraber yürüyen Başkan Erdoğan, projeleri ve verdiği vaatleri yerine getirmesiyle her daim seçmenin güvenini ve takdirini kazanmış durumda.

Başkan Erdoğan'ın muhalefet temsilcileri karşısında en önemli kozlarından birinin 'güven' olduğu vurgulayan Sabah gazetesi yazarı Melih Altınok, mevcut hiçbir siyasetçinin Erdoğan ile bu konuda karşılaştırılamayacağını vurguladı.

Altınok'un yazısından önemli bölümler şu şekilde:
"Mayıs yenilgisi sonrası oluşan yeni dengede yer kapma yarışına giren muhalefet cephesi "sebebi" konuşacak halde değil.
Aynı ninnilerle takipçilerini oyalıyorlar. Tıpkı seçim öncesi olduğu gibi...

Oysa siyasi husumetten gözü kör olmamış her kesimden seçmen Erdoğan'da olup da muhalefet aktörlerinde olmayanı görüyor.
Tek kelime: Güven.

Pandemi, sonrasında gelen küresel ekonomik kriz, savaşlar derken kurumlara ve otoritelere güveni görülmemiş şekilde azalan bireyler bu belirsizlikte sığınacak liman arıyor.

İnsanlar evinde sosyal medya başında oturup sonunu getirecek virüsü, mülteci akınını, küresel ısınmayı, işten atılmayı kısacası "korkusunu beklerken" mazinin güvenli kollarına kaçıyorlar.

"KESİN İP VAR..."
İzledikleri eski dizilere tekrar başlayanlar çok.

Seçmen de iyi bir yönetmen gibi, Erdoğan'ın final sahnesinde hesabı mutlaka ödeyeceğini, düğümü çözeceğini, işi kotaracağını, bir şekilde gemiyi yürütüeceğini biliyor. Çünkü defalarca şahit oldu. Bu yüzden beğenmese de eleştirse de başta onun olduğunu bilmek güvende hissetmesini sağlıyor.
Anlamak isteyen için de iktidardaki yirmi birinci yılında hala yüzde 52'yi aşan oy almasının da başka bir izahı yok zaten.

Hiç kimsenin hiçbir şeye inanmadığı, Cem Yılmaz'ın David Copperfield skecinde olduğu gibi, "kesin ip var..." diye söylendiği bir çağda 85 milyonluk ülkede bunca yıl, bu kadar insanın güvenini kazanmak boru değil.

Var mı mevcutlar arasında tüm Türkiye'de böyle yoğun bir konsesüs sağlayacak tek bir isim?

Erdoğan'ın daha kısa bir süre önce sandıkta üst üste koyup yendiği aktörleri saymayacaksınız herhalde?"

"PEK BİR ANLAMI YOK"
Meral Akşener'in konuşmasına değinen Sabah gazetesi yazarı Hasan Basri Yalçın, artık bu açıklamaların ciddiyetle değerlendirilemeyeceğini, herhangi bir soruna çare olamayacağını vurguladı. Yalçın, masaya dönüş kararını hatırlatarak Akşener'in siyasi kariyerinin büyük ölçüde sona erdiğini söyledi.

Altınok gibi muhalefetteki 'güven' sorununa dikkat çeken Yalçın'ın yazısından önemli bölümler şu şekilde:
Meral Akşener 26 Ağustos'ta açıklama yapacak diye bir ay önceden duyurdular. O nedenle de millet acaba ne diyecek diye merak etmiş olabilir. Bense yapacağı açıklamayı işin açıkçası pek umursamadım. Hem tahmin edebiliyordum hem de söylediği sözlerin takipçisi olacağını pek düşünmediğim için ne söylese pek bir anlamı yoktur diye düşünüyordum.

Tam da beklediğim gibi oldu. Meral Akşener yine bol hamasetle süslenmeye çalışılmış ama genel itibariyle çelişkiler barındıran bir konuşma yaptı. Yine çok sertti. Yine gereksiz yükselmeler falan vardı.

Ama özü itibariyle ne dedi derseniz kısaca kendi başımıza yürümek istiyoruz dediğini söyleyebilirim. Ancak Akşener'in aslında pazarlık için el yükselttiğini söylemek daha doğru olur. Yerel seçimlere aylar kaldı. İyi Parti hacminde bir partinin tek başına gireceği bir seçimde il belediyesi alma ihtimali imkansıza yakın.

"PAZARLIK YAPMAK ZORUNDA"
Belediye kazanmayı gözden çıkarmış olsalar bile oy oranlarının Türkiye genelinde yüksek çıkacağını düşünmek de çok mantıklı değil. Belediye seçimlerde oyunu ziyan etmek istemeyen seçmen genelde şansı olan partilere oy verme eğilimi göstereceğinden İyi Parti'nin bu planla oylarını ülke çapında artırma ihtimali de düşük. Makul bir değerlendirmeyle İyi Parti'nin yine pazarlık yapmak zorunda olduğunu söyleyebiliriz.

Zaten genelde böyle oluyor. Akşener olur olmaz diye hesap yapmadan bir laf atıyor ortaya sonra gerçeklikle yüzleşiyor. Düşünsenize. Başbakan olacağım diye ciddi ciddi açıklama yapıyordu. Kılıçdaroğlu'nu desteklerken buldu kendini. Aynı tavrın devam edeceğini düşünüyorum.

"SİYASİ VADESİ DOLMUŞTU"
Hadi bu sefer hedef küçülttü diyelim. Sabırlı ve uzun vadeli siyaset yapmaya çalıştığını düşünelim. Seçmene yeni bir alternatif kurmaya çalıştığını farz edelim. Bunun da seçmen nezdinde ne kadar değeri olabilir?

Akşener şimdiye kadar siyasette yapacağım dediği ne varsa tersini yaptı. Üç günün içinde masa devirerek tarih yazmaya çalışan bir siyasetçiden masaya geri dönen bir kişiliğe dönüştü.

Aslında Akşener'in o gün siyasi vadesi dolmuştu. Artık kendi seçmeni bile Akşener'e güvenerek bir yola çıkmaz. Aklı başında her gözlemci bunu görür. O nedenle Akşener bir müddet daha profesyonel siyasete devam edecektir ama her şeyin gazı çoktan kaçtı.

Bu saatten sonra Akşener'in beyanatları dinlenir, üzerine yorum yapılır ve kenara bırakılır. Kimsenin bir ciddiyet atfedeceğini düşünmüyorum.