Başkan Erdoğan'dan Deyrizor'da yaşanan gelişmelere ilişkin değerlendirme: Oranın gerçek sahibi Arap aşiretleridir

Başkan Recep Tayyip Erdoğan günübirlik çalışma ziyareti kapsamında gittiği Soçi ziyaretinin ardından yurda döndü. Başkan Erdoğan, yurda dönüşü esnasında uçakta bulunan gazetecilerin merak ettiği soruları da yanıtladı. Gündeme ilişkin birçok soru yanıtlayan Erdoğan, Suriye'de Deyrizor’da Arap aşiretlerle PKK'lı YPG'li teröristlerin arasındaki çatışamadan Suriye ile normalleşme adımları hızlanmasının mümkün olup olmadığına ve Kerkük'te yaşanan olaylara kadar birçok soruya cevap verdi. Başkan Erdoğan, Deyrizor'da yaşananları önemli bulduğunu ifade ederek, "Oraların gerçek sahipleri bu terör örgütleri değildir.Aşiretlerin bir araya gelmek suretiyle PKK’ya, YPG’ye karşı koydukları tavır, haysiyetli bir onur mücadelesidir." dedi. Öte yandan Erdoğan, Suriye rejimiyle ilişkilerin normalleşmesinin Suriye'nin terörle mücadelede konusunda somut adımlar atmasına bağlı olduğunu ifade etti. Başkan Erdoğan, Kerkük konusunda ise Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’a durumu yakından takip etmeleri gerektiği konusunda talimat verdiğini söyledi.

Giriş Tarihi :05 Eylül 2023 , 12:44 Güncelleme Tarihi :05 Eylül 2023 , 14:56
Başkan Erdoğan’dan Deyrizor’da yaşanan gelişmelere ilişkin değerlendirme: Oranın gerçek sahibi Arap aşiretleridir

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, günübirlik çalışma ziyareti kapsamında gittiği Rusya'nın Soçi kentinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya geldi. Ziyaretin ardından yurda dönen Başkan Erdoğan, Türkiye'ye dönüşünde uçakta gazetecilerin gündeme dair merak ettiği soruları yanıtladı. Bu sorulardan birisi de Suriye'de Deyrizor'da Arap aşiretlerle PKK'lı YPG'li teröristlerin çatışmasına ilişkindi. Bir süredir devam eden çatışmalara ilişkn yöneltilen soruda bu konunun Putin ile görüşmelerde gündeme gelip gelmediği soruldu.

İşte gazetecinin sorduğu soruya Başkan Erdoğan'ın verdiği yanıt:

Doğrusu konuyu Sayın Putin açmadı. Ben şöyle kısa bir özet açtım ve Suriye'deki bu gelişmelerde PKK'ya YPG'ye karşı artık Arap aşiretlerin bir bütün haline geldiğini, hatta şu anda katılımın artmasıyla Arap aşiretlerin güçlendiğini görüyoruz. Sayın Putin de bölgenin sahipleri olarak Arap aşiretlerinin bir araya gelerek, terör örgütüne karşı mücadele vermesinin önemli olduğunu söyledi.



Şu anda yaşanan, Arap aşiretlerinin birlik, beraberlik içerisinde kendi topraklarına sahip çıkma hamlesidir, adımıdır. Bu bakımdan yaşananları önemli buluyorum. Arap aşiretler oraların gerçek sahipleridir. Oraların gerçek sahipleri bu terör örgütleri değildir. Ne PKK ne YPG buraların sahibi değil, bunlar sadece terörist. Aşiretlerin bir araya gelmek suretiyle PKK'ya, YPG'ye karşı koydukları tavır, haysiyetli bir onur mücadelesidir. Hem millidir hem yerlidir.



Terör örgütünün bölge halkı için ne kadar büyük bir tehlike olduğu bir kez daha görülmüştür. Bir terör örgütünü başka bir terör örgütüyle yok etmenin de mümkün olmadı umarım görülmüştür. Terör örgütü PKK/YPG'nin, terör faaliyetleriyle bölge halklarına yaşam hakkı tanımadığını, bu örgütlere destek veren ülkelerin görmesi gerekir. ABD ve Rusya'ya PKK/YPG'nin terör faaliyetleri ve ülkemizi tehdit eden faaliyetlerine yönelik bilgilendirmeleri sürekli yapıyoruz.


Deyrizor'daki petrolün kontrolü için bu terör örgütünün yapmayacağı katliam, terörist faaliyet yoktur. Bu konuda muhatap ülkelere gerekli uyarılarımızı yaptık, yapıyoruz. ABD'nin bu terör örgütüne yaptığı mühimmat ve silah yardımının bölgenin huzuruna hizmet etmediği görüldü. Terör örgütüne verilen her silah, bölgede akan kanın sürmesine, Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğünün bozulmasına hizmet etmektedir.



Öte yandan Başkan Erdoğan'a Suriye ile ilgili de bir soru yöneltildi.

Gazetecinin sorusu şu şekildeydi:

Suriye ile normalleşme adımları kapsamında bakanlar ve bürokratlar düzeyinde görüşmeler gerçekleşmişti. Rusya'nın da normalleşmeye destek verdiğine dair açıklamalar da yapılmıştı. Sayın Putin ile bu konu gündeme geldi mi?Normalleşme adımlarının hızlanması söz konusu mudur?

Başkan Erdoğan, soruya şu şekilde yanıt verdi:
Öncelikle şunu ifade edeyim; Esed bizim normalleşme ile ilgili Türkiye-Rusya-İran-Suriye formatında atılan adımları maalesef uzaktan, tribünden seyrediyor.

Yani işin içerisinde bir türlü yer almıyor. Biz ise Suriye'nin bu işin içerinde yer alacağını ümit ederek bu çalışmalara kapımızı açtık, "Biz buna varız" dedik. Ancak hala Suriye tarafında olumlu bir tavır yok. Temenni ederiz ki sürecin devamında onlar da masada yerini alır.


Terörle mücadele, siyasi süreç, sığınmacıların güvenli, gönüllü ve onurlu dönüşleri kapsamlı şekilde dörtlü dışişleri bakanları toplantısında ele alınıyor. Bu başlıklarda ilerleme kaydedilirse Suriye rejimiyle de ilişkilerin normalleşmesi mümkündür. Suriye rejimi ile yürütülen Dörtlü Sürecin başından itibaren önkoşulsuz olması gerektiğini söyledik. Biz bu sürecin aşamalı bir şekilde, belirttiğim üzere önkoşulsuz olarak ileriye taşınması gerektiğini düşündük.



Bunun gerçekleşmesi için de Suriye rejiminin sahadaki gerçeklere uygun bir şekilde hareket etmesi, sürece zarar verebilecek yaklaşımlardan kaçınması çok önemli. Malumunuz, bizim bu süreçten temel beklentimiz terörle mücadelede somut adımlar atılması. Bunun yanı sıra, gönüllü ve güvenli geri dönüşler için gerekli koşulların oluşturulması ve BM himayesindeki siyasi sürecin canlandırılmasıdır. Bahsettiğim bu alanlarda gelişme sağlanması sürecin ileriye taşınmasına yardımcı olacaktır. Ancak, evvelce de belirttiğim üzere sınırlarımızı ve vatandaşlarımızı tehdit eden terör unsurları bertaraf edilmeden, nüfus hareketliliği riskleri ortadan kaldırılmadan, bizim güvenliğimizi ön planda tutan yaklaşımımızın değişmesi söz konusu değildir. Türkiye, komşularının toprak bütünlüğünden yanadır. Suriye'deki iç savaşın başından beri de bu ülkenin toprak bütünlüğüne en büyük tehdidin bu ülkede konuşlu terör örgütleri olduğunu söylüyoruz. Ülkemizi tehdit eden terör örgütleriyle mücadelemiz de son terörist etkisiz hale gelinceye kadar sürecektir. Suriye'nin kuzeyini, Türkiye'yi tehdit eden terör örgütlerinden temizlemek için o bölgedeyiz.

Ayrıca Başkan Erdoğan'a Kerkük'te yaşanan gelişmelere ilişkin olarak Irak merkezi hükümetinin tavrını nasıl karşıladığı soruldu.Gazetecinin sorusu şu şekildeydi:

IKBY ile birlikte PKK ile mücadele konusunda yeni bir süreç oluşturulabilir mi? Afrika'daki darbeler konusundaki değerlendirmenizi merak ediyorum. Zira sömürgeciliğe karşı bir uyanış olarak mı algılamak lazım yoksa demokrasinin sekteye uğratılması mı?

Başkan Erdoğan, soruya şu şekilde yanıt verdi:

Afrika ülkelerinin takındığı bir tavır var. Diğer taraftan diriliş halinde olan ülkeleri, direnen ülkeleri susturmak, durdurmak için adım atan ülkeler var. Mesela İngilizlerin tavrı… İngilizlerin Rusya ile münasebetlerinin nasıl olduğunu biliyoruz, tamamen ters. Bir taraftan da Kıbrıs'ta bize de çelme takmaya çalışıyorlar. Bu konuyu da Sayın Putin ile ele aldık. Rusya'nın Kıbrıs'a ofis açma olayındaki duruşu, Kıbrıs ile ilgili gelişmeler ve şu anda tahıl koridoruyla ilgili gelişmeler Türkiye'nin bölgedeki ağırlığını her şekilde hissettirmekte.

"BAKAN FİDAN'A VE MİT BAŞKANI İBRAHİM KALIN'A TAKİP ETMELERİNİ SÖYLEDİM"
Kerkük konusuyla ilgili olarak da gerek Dışişleri Bakanım Hakan Fidan gerekse istihbarat birimlerimiz konuyu sıkı takip ediyorlar. İşin sıkı sıkıya takibi neticesinde gerek Irak Başbakanı Sayın Sudani ile yapılan görüşmeler gerekse oradaki muhataplarıyla yapılan görüşmeler neticesinde şu anda Kerkük'te nispeten sakin bir hava var. Dışişleri Bakanım Hakan Fidan'a ve MİT Başkanı İbrahim Kalın'a durumu yakından takip etmeleri gerektiğini de söyledim.. Barzani ailesiyle görüşmeler yapıldı, Sudani ile görüşmeler yapıldı. Dün de Dışişleri Bakanım Hakan Fidan'ın İran'da yaptığı açıklamalar neticesinde bugün itibariyle hava sakin gözüküyor. Konuyu takip ediyoruz. Bölgenin barış ve huzuru için Kerkük'ün yapısını bozacak faaliyetlerden uzak durulmalı. Kerkük'ün yapısını bozacak her eylem, Irak'ın bütünlüğünün bozulması demektir. Türkmen yurdu Kerkük, yüzlerce yıldır farklı kültürlerin bir arada barış içinde yaşadığı coğrafya olmuştur. Bu coğrafyanın huzurunun, bütünlüğünün bozulmasına izin vermeyeceğiz.

KERKÜK'TE NELER YAŞANIYOR?



Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ne (IKBY) bağlı Peşmerge güçleri, 2014'te terör örgütü DEAŞ'ın ortaya çıkmasından sonra Irak ordusunun Kerkük'te boşalttığı üslere konuşlanmaya başlamış ve 3 yıl boyunca kentte denetimi fiilen ele almıştı.

IKBY'nin 25 Eylül 2017'de düzenlediği sözde "bağımsızlık referandumu" ve Kerkük'ü ilhak girişiminin ardından, merkezi hükümete bağlı güçler 16 Ekim 2017'de Kerkük'e girerek kentteki Peşmerge varlığına son vermişti.

Irak ordusu KDP binasını boşaltıp Kerkük Operasyonlar Komutanlığı karargahı yapmıştı.

KDP, söz konusu binanın daha önce kendileri tarafından kullanıldığını ve yeniden kendilerine verilmesi gerektiğini belirtiyor.

Binanın Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin talimatıyla boşaltılarak KDP'ye devredilme hazırlıklarına karşı başlatılan protestolar, 25 Ağustos'tan beri devam ediyor.

Karargah önündeki gösterilere Kerkük'teki Sünni Arap Aşiretleri, Türkmenlerden farklı gruplar ve Kays el-Hazali liderliğindeki Asayib Ehlilhak Hareketi taraftarından bazı kişiler destek veriyor.

OPERASYON TALİMATI
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, sokağa çıkma yasağı ilan edilen Kerkük'te olay çıkaranlara karşı güvenlik güçlerinin operasyon başlatması talimatı verdi.

SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI İLAN EDİLDİ
Irak Başbakanı ve Silahlı Kuvvetler Komutanı Muhammed Şiya es-Sudani'nin Sözcüsü Yahya Resul, Başbakan Sudani'nin, kentte meydana gelen olaylar nedeniyle sokağa çıkma yasağı ilan ettiğini duyurdu. Sudani, Kerkük Ortak Operasyonlar Komutanlığına verilen binanın boşaltılarak KDP'ye devredilmesi talimatı üzerine Türkmenler ile Araplar çadırlar kurarak kararı protesto etmişti. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) 25 Eylül 2017'de düzenlediği başarısız referandum girişimi sonrası merkezi hükümete bağlı güçler 16 Ekim 2017'de Kerkük'e girerek IKBY'ye bağlı Peşmerge güçlerini kentten çıkarmıştı.

IRAK GENELKURMAY BAŞKANI YARULLAH, KERKÜK ŞEHRİNE GELDİ
Irak Genelkurmay Başkanı Abdulemir Yarullah'ın Kerkük'te yaşanan gerginliğin ardından kente geldiği ve Kürdistan Demokrat Partisi'ne (KDP) verileceği iddia edilen ordu karargahında yetkililerle güvenlik toplantısı yaptığı bildirildi.

Kerkük Valiliğinden yapılan yazılı açıklamaya göre, Kerkük Ortak Operasyonlar Karargahı'ndaki toplantıya Yarullah'ın yanı sıra Kerkük Valisi Rakan Said el-Cuburi ile birçok ordu, polis ve istihbarat görevlisi de katıldı.

Genelkurmay Başkanı Yarullah'ın, "Irak Başbakanı Mumammed es-Sudani'nin talimatıyla Kerkük'te güvenliği tesis etmek için geldik." ifadelerinin yer aldığı açıklamada, toplantının sonucuna dair bilgi paylaşılmadı.

IRAK FEDERAL MAHKEMESİNDEN KARAR ÇIKTI
Son bilgilere göre Irak Federal Mahkemesi Kerkük'teki ordu karargahının boşaltılıp Kürdistan Demokrat Partisi'ne (KDP) verilmesi kararını durdurdu.

Mahkeme tarafından yapılan yazılı açıklamada Kerkük Arap Milletvekili Vasfi Asi'nin ordu karargahının KDP'ye verilmemesi için Federal Mahkeme'de açtığı davanın görüşülerek karara bağlandığı bildirilirken şu ifadelere yer verildi:

Başbakan'ın (Muhammed Şiya es-Sudani) Kerkük'teki Ortak Operasyonlar Gücü karargahının boşaltılması yönündeki kararını durdurma kararı alındı. Mahkemenin bu kararı, tüm yetkililer için kesin ve bağlayıcıdır.

TÜRKMEN VE ARAPLAR KARARA KARŞI ÇIKTI
Ordu binasının Kürdistan Demokrat Partisi'ne (KDP) devredilmesi kararına, kentteki Türkmen ve Araplar karşı çıktı. Bina önünde toplanan protestocular ile KDP'liler arasında çatışma çıktı. Olaylarda bir kişi ölürken, çok sayıda eylemci de yaralandı.

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani'nin emriyle kentte sokağa çıkma yasağı uygulaması başlatıldı. Irak Türkmen Cephesi (ITC) Başkanı Hasan Turan, Kerkük Ortak Operasyonlar Komutanlığı ana karargah binasının, Petrol Bakanlığı'na ait olduğunu ve hiçbir partinin orayı siyasi faaliyeti için kullanmasını istemediklerini anlattı.

Turan, "Türkmenler olarak bu sembol binanın siyasi amaçlı kullanılmasını kabul etmeyeceğiz" ifadesini kullandı. Gösterilere; Sünni Arap Aşiretleri ve Kays el-Hazali liderliğindeki Asayib Ehlilhak Hareketi taraftarından da destek verdiği anlaşıldı. İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan ise "Kerkük"te oyun kurmaya çalışanlar unutmasın ki gözümüz, gönlümüz oradadır. Kerkük, Türk yurdudur, Türk'ün öz yurdudur ve öyle kalacaktır" şeklinde sert bir açıklama yaptı.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN