"HERHANGİ BİR SİYASİ PARTİNİN, KANALIN, İDEOLOJİNİN GÜDÜMÜNDE DEĞİL"
Büyük Aile Platformu Genel Sekreteri Eryılmaz, toplumun her kesimden insanın katıldığı etkinlikle ilgili bir kamu spotu başvuruları olduğunu, Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun da (RTÜK) bunu kabul ettiğini, duyurularına ilişkin kamu spotunun bazı ulusal kanallarda yayınlandığını, bu nedenle sanki devlet destekli gösteri yapıyorlarmış gibi bir algı oluşturulduğunu anlattı.
Buluşmaların tamamen sivil bir etkinlik olduğuna dikkati çeken Eryılmaz, "Programın özelliği zaten bu. Herhangi bir siyasi partinin ya da siyasi kanalın, siyasi ideolojinin güdümü altında değil. Burada 200'den fazla sivil toplum kuruluşu var bugün. Bunlar arasında ulusal, milliyetçi, muhafazakar görüşlü olanlar var. Mütedeyyin insanlarımız, dindar olanlar, az dindar olanlar var. Aleviler, Sünniler var. Farklı görüşten insanlar var. Çünkü bizim iddia ettiğimiz ve yapmaya çalıştığımız konu ailemizi korumak. Herkes ailesine değer veriyor." değerlendirmesini yaptı.
Eryılmaz, yaptıkları saha araştırmalarına göre insanların yüzde 94'ünün ailesine güvendiğini, kendisiyle ya da çevresiyle alakalı problemleri ailesinde çözdüğünü kaydeden Eryılmaz, böyle bir durumda kendileri için de ailenin ortak payda olduğunu söyledi.
Toplumun her kesiminin ailesine güvendiğini, aileyi merkeze aldıran, onu korumaya dair bir çalışma yaptıklarında toplumun tamamını kuşatan bir etkinlik, buluşma veya platform ortaya koyulduğunu dile getirdi.
Eryılmaz, geçen yıl da herhangi bir siyasi figürün yer almadığını, 35 bin insanın çocuklarıyla pikniğe gider gibi ailecek geldiği Saraçhane'de LGBT propagandası ve dayatmasına karşı yağmur altında 1,5 kilometre sessiz yürüyüş gerçekleştirdiklerini kaydetti.
"YATAK ODALARINI SOKAĞA İNDİRMELERİNİ İSTEMİYORUZ"
Gençlerin bireysel hak ve özgürlükleri vurgulayıp "LGBT'lilerin yaşam hakkı yok mu?" diye sorduklarını anlatan Eryılmaz, "Bunların yaşam hakkını ellerinden alan yok ki. Onların yaşam tarzlarını, yatak odalarını sokağa indirmelerini istemiyoruz. Bunun topluma özendirilmesine, topluma tavsiye edilmesine, gençlerimizin gözüne sokulmasına, medyada, dijital platformlarda, sosyal medyada bunun teşvik edilmesine, bunun propagandasına karşıyız. Bu propagandanın yasaklandığı birçok ülke var. Bizim ülkemizde de yasaklanmasını istiyoruz." dedi.
Eryılmaz, şöyle devam etti:
"Onlar da vatandaş, biz de vatandaşız. Ama onlara bir şey söylediğinizde hemen sizi şikayet edebiliyorlar ve 'toplumsal cinsiyet eşitliği' kavramından dolayı, mevzuatımızda bunlar yer aldığından dolayı biz onlara bir şey söylediğimizde suç oluyor. Halbuki biz onları kurtarmak için buradayız. Bizim arzu ettiğimiz şey tıpkı Rusya'daki, Macaristan'daki, Sırbistan'daki gibi bunun teşvik edilmesinin önlenmesi. Bugün nasıl televizyonlarda içki reklamı görmüyorsak, sosyal medyada, dijital platformlarda da bunun teşvik edici unsurlar olarak gözümüze sokulmasını istemiyoruz. Tek derdimiz bu. Yoksa birilerinin tercihiyle ilgili değil bu mevzu. Asıl özgürlük alanı kısıtlanan bizleriz. İstemediğimiz bir şey, marjinal bir grup tarafından bize dayatılıyor."
MAHALLE BASKISI UYARISI
Eşcinselliğe ilişkin propaganda ve dayatma örneklerinin iş, sanat ve spor alanında, medya ile film sektörü gibi birçok alanda fazlasıyla yapıldığını söyleyen Eryılmaz, "gökkuşağı kol bandı takmadı diye bir oyuncunun kadro dışı bırakılabildiğini", "akademisyenlerin bu konuda tez hazırlayamadığını", "psikologların, psikiyatrların olumsuz bir şey konuştuklarında belgelerinin, profesörlük ünvanlarının ellerinden alınabildiğini" aktararak, tüm bunların da birer dayatma olduğunu ifade etti.
İş dünyasında LGBT'lilerin istihdam edilmesiyle ilgili bir dayatmanın da söz konusu olduğunu, uluslararası sözleşmelerde bir iş insanının önüne bile "toplumsal cinsiyet eşitliği" kavramı geçen anlaşmalar konulduğunu ifade eden Eryılmaz, sözlerini "Biz bu propaganda ve dayatmaya karşıyız. İşin özü bu. Bununla alakalı da tüm sivil toplum kuruluşlarını harekete geçiriyoruz. Toplumdaki insanlarımızın artık bu tehlikenin farkına varmalarını arzu ediyoruz ve bununla alakalı da kanun değişikliği istiyoruz. Bir sivil toplum kuruluşu olarak bunu en iyi şekilde duyurabileceğimiz bu hakkımız da var. Bunu da kullanarak, resmi izinlerimizi alarak bir etkinlik düzenliyoruz ve halkımızı oraya bekliyoruz." diye tamamladı.