"O dönemde TCMB ile Hazine ve Maliye Bakanlığı arasında yapılan bir protokol var. Yapılan işlemin mevzuatsal dayanağı var. Beni üzen noktayı paylaşmak isterim: Maalesef sanki, TCMB döviz rezervleri gizli saklı şekilde belirli kurum veya kişilere aktarılmış gibi bir anlayış var. Türkiye, ciddi bir bürokratik geçmişi, geleneği olan, kurumları olan bir ülke. Türkiye'nin bir evladı olarak, böyle bir ülkede, iletişim ve bilgi teknolojilerinin bu kadar geliştiği bir çağda, Merkez Bankası gibi dünyaya açık bir kurumda 'rezervler ne oldu' şeklinde bir tartışmayı, kuruma da Türkiye'ye de yakıştıramam. Rezervler kur oynaklıklarını ve sığ piyasalarda manipülasyonları engellemek ile ekonominin dış finansman ihtiyacını karşılamak için kullanılmıştır. TCMB'nin 128 milyar dolar rezerv kullanımı soruluyorsa bu dönemde ülkenin dış yükümlülüklerindeki değişim ile yerleşik kesimlerin dış varlıklarındaki artışa bakarsanız bu soruya cevap aramazsınız. Rezervler, kurda oynaklığı önlemek, piyasa manipülasyonları ile suni devalüasyonla ülke ekonomisini krizi sürüklemenin önüne geçmek, ithalatçıların ihtiyaç duyduğu dövizi temin etmek yani cari açığı finanse etmek ve içerdeki hanehalkı ile firmaların döviz taleplerini karşılamak için mevzuata uygun daha doğrusu tüm dünyada olduğu gibi TCMB işlemleri ile piyasa satılmıştır. Sanki TCMB rezervleri kayıtsız bir şekilde, mevzuata aykırı bir şekilde elden çıkartılmış gibi bir algıyı ne TCMB ne de Türkiye kamuoyu hak etmektedir.
Bilişimin, iletişimin bu kadar yaygınlaştığı ve şeffaflaştığı bir zamanda TCMB gibi ülkenin en kurumsal kurumları başında gelen bir kamu kurumunda kayıtsız usulsüz bir şekilde rezerv elden çıkarmak teknik olarak da teorik olarak da mümkün değildir."
Bunu da anlamayan olacaktır. Oksijen harcamaya değmez.
Salih Tuna ise, Berat Albayrak'a atılan alçak iftiralara tepki göstererek, "Sizce "128 milyar dolar" kampanyasından biraz olsun utanmışlar mıdır?
Ben hiç sanmam. Çünkü "utanma duygusu" ahlaktandır. Müfterinin ahlakı olmaz." ifadelerini kullandı.
İşte Tuna'nın 5 Ekim yazısı:
Dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ı yıpratmak için ekonomi yönetiminin IMF'yle görüştüğü iftirasını attıkları dönemde, CHP'lilerin önde gidenlerinden Faik Öztrak otel odalarında IMF yetkilileriyle görüşürken yakalanmıştı.
Algı için yapmayacakları kepazelik yoktu. Zaten çok geçmeden "128 milyar dolar nerede?" şamatasına başlamışlardı.
Sağa sola, parti binalarına dev flamalara "128" yazmakla kalmamışlar, profil fotoğraflarını bile "128" yapmışlardı.
İçlerinden bir Allah'ın kulu çıkıp da "Arkadaşlar, önce IMF ile görüştüler dedik, şimdi de '128 milyar dolar nerede?' diyoruz. O kadar rezervleri olsa IMF ile neden görüşsünler? Ki, bizim Kemal Derviş'imiz IMF'den 1 milyar dolar kredi almak için Meclis'ten bir gecede 20 yasa çıkarttırmıştı. Birazcık mantıklı mı şey yapsak?.." demedi.
Bilemiyorum, belki diyen çıkmıştır da Engin Özkoç zekâlının biri, "TCMB rezervinde 127 milyar vardı, 1 milyar da IMF'den kredi alarak 128'e tamamlayıp öyle götürdüler..." diyerek bunları "ikna" etti.
Ne kadar "ikna" olsalar da CHP Milletvekili İlhan Kesici bir canlı yayında dayanamayıp "Para kaybolmaz, gidin bakın Merkez Bankası'na görürsünüz..." deyince panik oldular.
E herhalde gidip bakacak değillerdi. Zira peşinde oldukları gerçek değil, algıdan ibaretti.
Ne mi yaptılar?
Ne yapacaklar; algılarına zarar veren İlhan Kesici'yi anında boğuntuya getirip şamatalarına kaldıkları yerden devam ettiler.
Sayın Berat Albayrak da bu müfterilere dava açtı. Mahkeme oybirliğiyle iftira kampanyasının organizatörü CHP'yi 60 bin TL tazminat cezasına mahkûm etti. Berat Bey de bu paranın tamamını Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı'na bağışladı.
Hayır, özür dilemediler.
Geçen gün Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'na öyle bir sunum yaptı ki "128 milyar dolar" iftiralarını adeta gözlerine soktu.
Dedi ki: "TCMB'nin 128 milyar dolar rezerv kullanımı soruluyorsa, bu dönemde ülkenin dış yükümlülüklerindeki değişim ile yerleşik kesimlerin dış varlıklarındaki artışa bakarsanız bu soruya cevap aramazsınız. Rezervler, kurda oynaklığı önlemek, piyasa manipülasyonları ile suni devalüasyonla ülke ekonomisini krizi sürüklemenin önüne geçmek, ithalatçıların ihtiyaç duyduğu dövizi temin etmek, yani cari açığı finanse etmek ve içerideki hane halkı ile firmaların döviz taleplerini karşılamak için mevzuata uygun, daha doğrusu tüm dünyada olduğu gibi TCMB işlemleri ile piyasaya satılmıştır. Sanki TCMB rezervleri kayıtsız bir şekilde, mevzuata aykırı bir şekilde elden çıkartılmış gibi bir algıyı ne TCMB ne de Türkiye kamuoyu hak etmektedir. Bilişimin, iletişimin bu kadar yaygınlaştığı ve şeffaflaştığı bir zamanda TCMB gibi ülkenin en kurumsal kurumları başında gelen bir kamu kurumunda kayıtsız usulsüz bir şekilde rezerv elden çıkarmak teknik olarak da teorik olarak da mümkün değildir..."
Sizce "128 milyar dolar" kampanyasından biraz olsun utanmışlar mıdır?
Ben hiç sanmam.
Çünkü "utanma duygusu" ahlaktandır. Müfterinin ahlakı olmaz.