'BİLGİYE SAHİP OLAN İNSANLIĞA YÖN VERİR'
Erdoğan, geçtiğimiz bin 400 yıla damgasını vuran Emevi, Abbasi, Endülüs Babür, Selçuklu ve Osmanlı gibi geride iz bırakan devletlerin ayırıcı vasfının ilimde yakaladıkları seviye olduğunu ifade ederek, "Bilim alanında ileride olduğumuz asırların, insanlık tarihine damga vurduğumuz dönemlerle aynı olması elbette tesadüf değildir. Bu dönemler İslam şehirlerinin giriş kapısına 'Bilgi ve erdem, kılıç ve silahtan üstündür' yazıldığı örnek dönemlerdir. Ne zaman ki önceliklerimiz değişmiş, ilmiye sınıfı topluma rehberlik etme vasfını yitirmiştir, işte o vakit gerileme ve çöküş de başlamıştır. İlmin merkezinin doğudan batıya kaymasıyla birlikte askeriyede, ticarette, üretimde, diplomaside, kültür ve sanatta da merkez yer değiştirmiştir. İslam dünyası yerinde sayarken veya kan kaybederken üniversitelerin öncülüğünde Amerika ve Avrupa yükselen güç haline gelmiştir. Tarihin bize öğrettiği hakikat şudur; bilgiye sahip olan insanlığa yön verir. Buna karşılık ilim ve akademide geriye düşen diğer alanlarda da geriye düşmekten kurtulamaz. Sürekli gelişmenin, ilerlemenin, gücünü muhafaza etmenin yolu bilimde, kültürde ve sanatta mümbit bir iklime sahip olmaktan geçer. Bizim üniversitelerimizin üzerine titrememizin arkasında işte bu anlayış vardır" diye konuştu.
'BAŞLATILAN CADI AVINI DAHA DÜN GİBİ HATIRLIYORUZ'
Erdoğan, üniversitelerin varlığının önemini vurgulayarak şunları söyledi:
"Üniversiteler araştırmaları ve ilmi keşifleri öne çıkarak insanlığın ortak bilgi hazinesine katkı yapabiliyor, yetiştirdikleri bilim adamlarıyla isimlerinden söz ettiriyorsa hem millet hem de devlet güvende demektir. Ama bunların herhangi birinde sıkıntı varsa bunun olumsuz sonuçlarını da toplumun tüm fertleri hissedecektir. Biz gerek bir asırlık Cumhuriyet tarihimiz gerekse bu topraklarda bin yıllık serencamımız boyunca her iki duruma da şahitlik ettik. Nitekim 27 Mayıs darbesi öncesinde üniversitelerin görevlerini yapmak yerine vesayet planlarının bir parçası olarak kullanıldığını gördük. Aynı şekilde 12 Mart ve 12 Eylül'den önce de üniversitelerimiz karışmış, bilimin değil ideolojik çatışmaların merkezi haline gelmiştir. Daha yakın tarihte 28 Şubat döneminde ise üzülerek ifade etmek isterim ki hafızamıza yüksek öğretim adına utanç verici sahneler kazınmıştır. Okulu ile inanç değerleri arasında tercihe zorlanan, başörtüsünden dolayı ikna odalarına alınan kızlarımızın yaşadığı zulmü asla unutamayız. Özgürlüğün ve özgür düşüncenin simgesi olan üniversitelerde üstelik de bizzat hocalar kullanılarak başlatılan cadı avını daha dün gibi hatırlıyoruz"
'BİLİMİN 81 VİLAYETİN TAMAMINA YAYILMASINI KOLAYLAŞTIRDIK'
Erdoğan, 28 Şubat döneminde kendilerinin de zorluklar yaşadıklarını hatırlatarak, "'Benzer durumları maalesef biz de yaşadık. Hükümetlerimizin ilk yıllarında kimi üniversiteler milli iradeyi hazmetmekte zorlanmış, vesayet dönemlerinden kalan alışkanlıklarını devam ettirmeye çalışmışlardır. Darbe çığırtkanlıklarının yapıldığı Cumhuriyet mitinglerinden, kılık kıyafet konusunda ısrarla sürdürülen yasakçı tavra kadar çeşitli alanlarda biz de buna şahitlik ettik. Ancak hayata geçirdiğimiz reformlarla statüko bekçiliği olarak gördüğümüz bu direnci kırmayı başardık. Demokrasiyi güçlendiren, özgürlükleri artıran, temel insan hak ve hürriyetlerinin kullanımını bir ayrıcalık olmaktan çıkartan hamlelerimizden üniversitelerimizin de istifade etmesini sağladık. Böylece bu kurumlarımızın asıl varlık gayelerinin önündeki tüm engelleri kaldırdık. Üniversite sayısını 76'dan 208'e çıkartarak isteyen her gencimizin evine en yakın yerde yüksek öğrenime katılmasının yolunu açtık. Üniversitelerimiz vasıtasıyla bilginin, kültürün ve bilimin 81 vilayetimizin tamamına yayılmasını kolaylaştırdık" ifadelerini kullandı.