Peki İyi Parti'deki kriz nereye gidiyor? Akşener CHP yandaşları tarafından ittifaka zorlanırken parti dağılma tehlikesi ile karşı karşıya... Konuyu köşesine taşıyan Sabah Yazarı Mahmut Övür CHP'nin İYİ Parti'siz HEDEP'le ittifak planına dikkat çekti.
Övür, "İyi Parti'deki kaos ve kargaşanın arkasında sadece iç kavga yok, daha büyük siyasi bir kavga ve hesaplaşma var." ifadelerini kullandı.
Övür'ün yazısı şu şekilde:
"İyi Parti'de olup bitenler, Meral Akşener'in öfkesi, hırsı veya süreci yanlış yönetmesiyle açıklanamaz bir noktaya geldi. Kaybolan 132 milyon liranın gündeme gelmesi, listelerin parayla satılmasının yeniden piyasaya sürülmesi veya 5 yıl önce yaşanan taciz iddialarının ortalığa saçılması, hatta polis otellerinde fuhuş iddialarının seslendirilmesi bir iç kavgadan daha fazlasına işaret ediyor ve makul bulunmuyor.
Üstelik bu iddiaların büyük çoğunluğunu da CHP'yle ittifakı terk edip kendi adayını çıkartacağını söyleyen Meral Akşener'in ağzından duyuyoruz. Bu işte bir terslik var. Ya Akşener siyaseti iyi bilmiyor ya da dışarıdan bir el Akşener'i acayip sıkıştırıyor.
Aslında ikisi de doğru. Akşener'in kurduğu İyi Parti'nin adına yakışacak kadar "iyi" olmadığı, toplama kadrolardan oluştuğu, parasal ilişkilerin hâkim olduğu, bir siyasi aks oluşturamadığı, hatta en başta HDP'yi PKK'nın yanına konumlandırdığı hâlde CHP'ye eklemlendiği herkesin malumu.
Bu ilkesiz siyaset İyi Parti'yi "partiye" dönüştürmediği gibi kötü yönetilmesinin ve gelgitler yaşamasının da önünü açtı. Ama bugün yaşanan sorunlar sadece buradan kaynaklanmıyor. Başka bir elin de devrede olduğu çok açık. Hatırlayın, Akşener, kendi deyimiyle "CHP'nin yancısı" olmaktan vazgeçtiğinde partinin hem içi hem de dışı kaynamaya başladı.
HEDEF İYİ PARTİ'Yİ BİTİRMEK
Bu tam bir siyasi operasyondu. Hedef de İyi Parti'yi sadece ittifaka zorlamak değil, dağılmasını sağlamak. Çünkü İyi Parti'nin her ihtimalde CHP-HEDEP ittifakına itiraz edeceği hesabı yapılıyor. Böylece İyi Parti devreden çıkacak, "laik milliyetçi" seçmeni de doğal olarak CHP'ye yönelecek. Bu aynı zamanda CHP'nin HEDEP'le açık ittifak yapmasını da kolaylaştıracak.
Dikkat ederseniz, kurultayda ilk işareti veren CHP Genel Başkanı Özgür Özel, çok rahat bir biçimde HEDEP'le açık bir "işbirliği" yapacağını söyledi ve söylemeye de devam ediyor. Bu da İyi Parti'yi gözden çıkardıkları anlamına geliyor. Geriye bir tek şey alıyor: İyi Parti'nin içinin daha çok karışması, kirli çamaşırların ortaya dökülmesi ve İyi Parti seçmeninin büyük oranda CHP'ye yönelmesi... Şimdilik başardıkları da söylenebilir.
İyi Parti seçmeninin CHP'ye yönelmesi garanti olunca HEDEP'le açık ittifak yapmak ya da sol partilerle kol kola girmek de hiç zor olmayacak.
İMAMOĞLU PLANI
Bu projenin tek önceliği de İstanbul'u kazanmak... Aslında bu yerel seçimlerin tek amacı bu: İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu 2028 seçimlerine güçlü bir siyasi aktör olarak götürmek. Bunun için tıpkı CHP kurultayında olduğu gibi "her yol mübah" sayılıyor. Çünkü İstanbul kaybedilirse İmamoğlu'nun siyasi hayatının biteceği konuşuluyor.
28 Mayıs seçimleri sonrası Akşener'in "CHP ile ittifak yapmayacağız" açıklamasıyla bu planı bozduğu açık açık söyleniyor. Akşener de artık şunu biliyor: İyi Parti bir kez daha HEDEP'le aynı ittifakta buluşursa sadece seçim kaybetmez, partinin kapısına da kilit vurulur. Bu gerçeği büyük ihtimalle İyi Parti'nin kurucu isimleri Koray Aydın ve Müsavat Dervişoğlu da biliyor ki hiç sesleri çıkmıyor.
Anlayacağınız, İyi Parti'deki kaos ve kargaşanın arkasında sadece iç kavga yok, daha büyük siyasi bir kavga ve hesaplaşma var."
İYİ Parti'deki krizi köşesine taşıyan bir diğer isim ise Milliyet Yazarı Zafer Şahin oldu. "Bu saatten sonra İyi Parti zor toparlanır." diyen Şahin şu ifadeleri kaleme aldı:
"Türk siyasetinin hiçbir döneminde İyi Parti'de bugün yaşananlara benzer bir olay vuku bulmadı.
Ortaya atılan iddialar vatandaşın sadece İyi Parti'ye değil bütün siyaset kurumuna olan güvenini zedeleyecek nitelikte. Ve sanki şu ana kadar ortaya dökülenler sadece buzdağının görünen yüzü. Turpun büyüğü hala heybede duruyor.
Bugün kötü adam ilan edilen partinin eski saymanı Ümit Dikbayır'ı şahsen tanımam. Bir kez TV programına çıkmışlığımız var. Birbirimize karşı iyi hisler beslemediğimizi saklayamam. Ancak o bile bence bu tartışmanın mağduru.
Çünkü İyi Parti yönetimi fısıltı gazetesi aracılığıyla Dikbayır hakkında yaydığı iddiaların hiçbirini somutlaştıramıyor. O ise kendinden emin bir şekilde "Buyurun yargı önünde hesaplaşalım" diyor. Genel Merkezden bu açık çağrıya verilen anlamlı bir cevap yok!
Başka bir itibar suikastı ile hedefe konulan Adnan Beker için de benzer şeyler söylemek mümkün.
Beker, Ankaralı bir siyasetçi. Seçim döneminde de seçim sonrasında da partisi ve Millet İttifakı için söyledikleri ortada.
Beker, HDP ile kurulan örtülü ittifaka karşı çıktı. İyi Parti'nin bu yüzden oy kaybettiğini söyledi.
Seçimden sonrasında TBMM'ye gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı partisinin aksine ayakta alkışlayarak karşıladı. Yerel seçimde CHP ile ittifaka karşı çıktı.
Sanıyorum onun kötü kişi ilan edilmesinde bu saydıklarımız da etkili oldu.
Özetle… İyi Parti'de işler iyi gitmiyor.
Sebebi ne olursa olsun dedikodu ile siyaset yapılmaz.
Yanlış yapanı belgesiyle birlikte kulağından tutup kapının önüne koyan, yargının önüne çıkaran lidere kimse bir şey demez. Hatta alkışlar.
Ama süreç dedikodu boyutundan öteye gitmiyorsa… İşte o zaman ortada gizlenen, saklanan başka bir durum var demektir…
Bu saatten sonra İyi Parti zor toparlanır."