CHP'NİN YENİ YÖNETİMİ DEM'E TESLİM OLDU
Konuyu köşesine taşıyan Sabah Gazetesi yazarı Mahmut Övür, "Ne yazık ki bizde böyle olmuyor. Artık tahammül sınırlarını zorlasa da PKK'nın siyasi ayağı DEM'in farklı bir tavır koymasını kimse beklemiyor. Ama şaşırtıcı olan Cumhuriyeti kuran parti CHP'nin yeni yönetiminin DEM'le neredeyse bire bir örtüşen bir tavır alması. Daha önce Kılıçdaroğlu döneminde adı konmasa da "oy için" CHP'nin savrulduğu, pazarlık yaptığı görüldü ama bu kadar açık ve pervasız bir biçimde DEM'le bütünleşeceği kimsenin aklına gelmezdi." ifadelerini kullandı.
İşte Övür'ün "CHP kendi ayağına sıkıyor" başlıklı 25 Aralık tarihli yazısı:
Ortada çok ciddi ve hedefi faklı bir terör saldırısı var... PKK'nın boyunu aşan, Türkiye'nin bölgesel hesaplarını bozmaya çalışan, Irak'a daha da istikrarsızlaştıran bir saldırı bu. Dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun, böyle bir terör saldırısı karşısında bütün partiler, sivil toplum örgütleri, sendikalar, meslek odaları topyekun harekete geçer ve ortak tavır alır.
Ne yazık ki bizde böyle olmuyor. Artık tahammül sınırlarını zorlasa da PKK'nın siyasi ayağı DEM'in farklı bir tavır koymasını kimse beklemiyor.
Ama şaşırtıcı olan Cumhuriyeti kuran parti CHP'nin yeni yönetiminin DEM'le neredeyse bire bir örtüşen bir tavır alması. Daha önce Kılıçdaroğlu döneminde adı konmasa da "oy için" CHP'nin savrulduğu, pazarlık yaptığı görüldü ama bu kadar açık ve pervasız bir biçimde DEM'le bütünleşeceği kimsenin aklına gelmezdi.
Düşünsenize Meclis'te grubu bulunan 4 parti AK Parti, MHP, İyi Parti ve Saadet Partisi PKK terörünü kınayan ortak bir bildiriye imza atıyor ama CHP atmıyor. CHP Grup Başkanvekili "zıp zıp" Ali Mahir Başarır şöyle bir gerekçeye sığınıyor:
"CHP bireysel olarak tekil açıklamasını yapmıştır, tepkisini ve önerilerini ortaya koymuştur. Ne CHP ne DEM ne AKP ne de bir başka parti bu hassas konuda iradesini ortaklaştırmak zorunda."
Mantığa bakar mısınız? Ne yazık ki CHP'yi terör karşısında kimse ortaklaşmak zorunda değil diyen bir akıl yönetiyor. Güya sosyal demokrat parti olacaklar. Dönüp, İspanya'da Sosyalist Parti'yle muhafazakar Halkçı Parti'nin, hatta Bask milliyetçi partilerinin bir belediye meclis üyesinin ETA tarafından öldürülmesi karşısında nasıl yanyana geldiklerine bir baksın. Bundan utanırlar mı bilemem ama CHP esasında kendi ayağına sıkıyor. Küçük siyasi hesaplar ve İmamoğlu'nun siyasi aktör olması uğruna CHP'yi kimliksiz hale getiriyorlar.
CHP'Yİ PKK'NIN VAGONU YAPTILAR
Daha önce PKK'yı kınamak için ilk sırada yer alan CHP'nin son yıllarda terörün siyasi ayağı HDP/DEM Partisi'nin vagonu haline geldiğini yazan Hürriyet Gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi ise, "CHP en ön safta yerini alırdı. Bu adeta CHP'nin tarihi bir misyonuydu. Ta ki Kemal Kılıçdaroğlu'na kadar. Kılıçdaroğlu ne zaman ki HDP'nin peşine takıldı, CHP başından beri en güçlü desteği verdiği Irak ve Suriye tezkeresine 'hayır' oyu verdi. Eğer CHP ve HDP'nin istediği olsa 90'lı yıllardan bu yana Irak'ın içlerinde oluşturduğumuz kalıcı ve geçici üsleri, Suriye'de şehitler vererek Fırat Kalkanı, Barış Pınarı ve Zeytin Dalı harekâtıyla oluşturduğumuz tampon bölgeleri boşaltmak zorunda kalacaktık. ABD, buralara PKK'yı yerleştirecekti." dedi.
KANDİL KILIÇDAROĞLU'NU DESTEKLEMİŞTİ
Kandil'in Kılıçdaroğlu'nu desteklediğini belirten Selvi, "Bu kara leke CHP'nin siciline işlendi. Kılıçdaroğlu bunun mükafatını cumhurbaşkanlığı seçiminde HDP desteğini sağlayarak aldı. Kandil'deki terör baronları Kılıçdaroğlu'nun seçim kampanyasını yürüttü. Ama bu millet, Kılıçdaroğlu ile Kandil arasındaki bir işbirliğinden kuşkulandı. Kılıçdaroğlu seçilirse ülkeyi bunlara peşkeş çeker dedi, oy vermedi. Kılıçdaroğlu seçimi büyük ölçüde PKK ile kurduğu ilişki yüzünden kazanamadı." ifadelerini kullandı.
TARİHTE İLK KEZ OLUYOR: CHP ORTAK BİLDİRİDE YER ALMADI
Özgür Özel'in bu durumu daha da ileti götürdüğüne dikkat çeken Selvi, bu durumun CHP tarihinde bir ilk olduğuna dikkat çekerek, "PKK'nın siyasi kolu olan DEM Parti katılmadı bir de PKK lokomotifinin peşine takılan Özgür Özel'in CHP'si katılmadı. Bu CHP tarihinde ilk kez oluyor. CHP'den Grup Başkanvekilliği ve Meclis Başkanvekilliği yapan Akif Hamzaçebi bu duruma isyan etti. Gece yarısı, "CHP Grubu bu bildirileri daima imzalamıştır. Ama (Bir bakalım, bilgi alalım' türünden cümleler bu bildiriye destek beyanında bulunmamanın gerekçeleri olamaz" diye tweet attı. Efendim Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Meclis'e bilgi versinmiş... Elbette ki doğru bir talep. Milli Savunma Bakanı, Meclis'e bilgi vermeli. Ama o sırada Yaşar Güler, Harekât Merkezi'nde PKK'ya yönelik operasyonu yönetiyor. Diğer yandan da şehitlerimizin naaşı Türkiye'ye getiriliyor. Çatışma durumu devam ediyor. Sen imzanı koy, bu talebinde ısrar et. Ben de seni destekleyeyim. Ortak bildiriye imza atmayıp PKK'nın siyasi uzantısı ile aynı safta yer alan CHP, sonra kendisi bir bildiri yayınladı."
"21 satır ve 205 kelimeden oluşan bildirinin tek bir yerinde dahi PKK terör örgütü geçmiyor. PKK'ya PKK diyemeyen bir bildiri. Bu ayıp CHP'ye yeter. Bu ayıp Özgür Özel'e yeter. Manisa'daki şehit cenazesinde yuhalandı, protesto edildi. Peki Özgür Özel bundan sonra şehit cenazelerine nasıl gidecek? Fotoğrafını paylaştığı Manisalı şehidimiz Enes Budak'ın ailesinin yüzüne nasıl bakacak? " dedi.
CHP VE TERÖRÜN SİYASİ AYAĞI NE ZAMAN ORTAK OLDU?
CHP yönetimi son dönemde yaşanan terör saldırıları sonrası yaptığı açıklamalarla PKK'yı lanetlemek yerine siyasi ayak HDP/DEM Parti ile aynı noktada buluşuyor. Peki, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu partisi olan CHP, terörün siyasi ayağı ile nasıl aynı noktaya geldi? Milat olarak değerlendirilen ilk adım nasıl atıldı? Konuyu köşesi taşıyan Hürriyet Gazetesi yazarı Nedim Şener, CHP'nin terörün siyasi ayağı HDP/DEM Parti'nin çizgisine nasıl geldiğini yazdı. Şener yazısında şu ifadeleri kullandı:
Kılıçdaroğlu, "CHP'yi, PKK/HDP çizgisine oturtacağını" söylediği o yemekte birçok milletvekili varmış. CHP tarihi yazacakların ibretle yer vermeleri gereken o konuşmanın detayını CHP'li Tanju Özcan'dan aktarayım:
"24'üncü Yasama dönemiydi, 'Yeni CHP' diye bir tanım vardı. Sayın Kılıçdaroğlu geldiğinde bunu kullanıyordu. Genç milletvekilleri olarak da 15 günde bir yemek düzenliyorduk. Yemekte Aykut Bey vardı, Tokat Milletvekili Orhan Bey vardı, Hüseyin Aygün vardı, değişik değişik görüşler insanlar vardı.
Sayın Kılıçdaroğlu da bizim yemeklerimize ara sıra katılıyordu. Bir gün geldiğinde Tokat milletvekilimiz Orhan Düzgün 'Efendim şu yeni CHP'den ne anlamalıyız?' diye sordu. Kılıçdaroğlu uzun uzun anlatmaya başladı.
Orhan Bey dedi ki; 'Efendim ortaokul çocuğuna anlatır gibi anlatın iki cümleyle biz halka anlatalım'. Kılıçdaroğlu da dedi ki; 'Sayın Baykal partiyi MHP'ye yakın bir çizgiye oturtmuş, ben de BDP'ye yakın bir çizgiye oturtmaya çalışıyorum'. O zaman HDP değil BDP vardı."