Kırk yıllık zaman diliminde hayatını kaybeden sivil vatandaşlarımızın yanında; asker, polis, korucu şehit ve gazilerimizin muhterem ailelerinin, yakınlarının ve sosyal muhitlerinde yer alan sevenlerinin sandık gücü bugünkü CHP'nin alacağı oy miktarının çok üstünde olmalıdır. Doğal ve doğru olanı da budur. Bedel ödemiş, acı çekmiş, gözyaşlarını içine akıtmış, şehit tabutu kaldırmış millet evlatlarının mecmuuyla demlenmiş CHP'nin oyları arasında büyük fark ortaya çıkmalıdır. Eğer bu fark oluşmuyorsa, son kırk yıla damga vuran terör zulmü nereye konulacak, bölücü ihanetin milli iradenin önüne geçmesi nasıl hazmedilecektir?"
"BUNLAR TÜRKİYE KARŞITLIĞINDA BULUŞAN, SANDIĞI VE DEMOKRASİYİ KÜÇÜMSEYEN YENİ YETME YOBAZ ZİHNİYETLERDİR"
Merkezi yönetimle birebir uyumlu yerel yönetimlerin tezahürü Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerine, aynı zamanda milletin refah, mutluluk ve güven beklentisine doğrudan hizmet olduğunu vurgulayan Bahçeli, Cumhur İttifakı olarak bu kutlu hizmete talip olduklarını söyledi.
Devlet Bahçeli, "Bizde laf cambazlığı, kuyu kazma çaşıtlığı, eşkıya cazgırlığı, emperyalizm candanlığı, milli değerler cahilliği, terör ve bölücülük casusluğu değil; Türk ve Türkiye sevdasıyla yoğrulmuş kocaman ve inanmış bir yürek vardır. Bu suretle zulmetin ve zilletin karanlığı Allah'ın izniyle yarılacaktır." dedi.
Zülfü Livaneli'nin bir TV kanalında yayımlanan ödül töreninde yaptığı konuşmayı hatırlatan Bahçeli, şöyle devam etti:
"Türkiye'ye yabancıların gözüyle bakan Livaneli soy isimli bir zat, beş para etmez aklının dibine çöreklenmiş kiri, pası bayağı bir dille açık etmiştir. Neymiş, 31 Mart seçimlerinde, ya gerici ordular, avcı taburları ya da hareket ordusu kazanacakmış. Bildiğimiz ve takip ettiğimiz kadarıyla Türkiye'de gerici ordu değil, kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri vardır ve düşman çatlatmaktadır. Yine avcı taburları diye bir şeyi ne gören, ne duyan, ne de şahit olan söz konusudur.
Meselenin püf noktası, Livaneli'nin bu tarihi çarpıtmasını ve milli iradeye layık gördüğü alçak iftirasını gülümseyerek ve hatta sevinç içinde dinleyen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanından sadra şifa tek bir itiraz gelmemiş olmasıdır. Alın birisini vurun ötekine. Çünkü bunlar Türkiye karşıtlığında buluşan, millete en ağır hakaretleri reva gören, sandığı ve demokrasiyi küçümseyen yeni yetme yobaz zihniyetlerdir."
Millete gerici demenin küfür, kifayetsizlik olduğunu ifade eden Bahçeli, millete gerici demenin Türkiye'ye geriden bakmak olduğunu söyledi.
Bahçeli, bu sözlere İstanbulluların cevabını, 31 Mart 2024'te sandıkta oylarıyla vereceklerini kaydetti.
"BİR DAHA İSTANBUL'UN YILLARINI ÇALMAYA CÜRET ETMEMELİ"
Devlet Bahçeli, 31 Mart'ta İstanbul'un muradına kavuşacağını belirterek, avcı taburları hezeyanını toplumsal bünyeye aşılamak isteyen asıl gerici ve kör taassubun mağlup ve mahcup edileceğini söyledi.
Bahçeli,"Mevsimlik belediye başkanlığı yapan, boş zamanlarında belediyeye uğrayan, bunun dışında her taşın altından çıkan, politikada ayak oyunlarıyla meşgul olan şahsa İstanbullu kardeşlerimin son yapacağı, tezkeresini eline tutuşturup Saraçhane'den yollamaktır. Sonrasında nereye gidiyorsa gitmeli, bir daha da İstanbul'un yıllarını çalmaya cüret etmemeli." diye konuştu.
Devlet Bahçeli, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Aydın, Antalya, Mersin, Muğla, Hatay, Eskişehir, Tekirdağ, Diyarbakır, Mardin ve Van'ın makus ve meyus talihinin Cumhur'un muhterem ve muteber iradesiyle değişeceğini, emanetin ehline teslim edileceğini söyledi.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak var olan belediye başkanlıklarının sayısını artırmanın, Cumhur İttifakı'nın kesin ve ezici başarıya ulaşması için insanüstü bir emekle çalışmanın öncelikli görev ve sorumlulukları olduğunu vurgulayan Bahçeli, görevden kaçmayacaklarını, hedeflerden sapmayacaklarını kaydetti.
Vatanın her yöresinde geceli gündüzlü vatandaşlarla buluşacaklarını dile getiren Bahçeli, umutları tazeleyeceklerini, üretken belediyeciliği müjdeleyeceklerini belirtti. Bahçeli, "Cumhur İttifakı'nın ortak iradesiyle yerel yönetimlerdeki ölü toprağını kaldırıp son beş yıllık fetret devrine son vereceğiz." dedi.
Sadece ABD değil! PKKyı kim besliyor? Neden üs bölgesi hedef alındı? Nasıl saldırdılar?
ABD'de kız çocuklarına yönelik cinsel istismar, pedofili ve fuhuş ağı oluşturmak suçlamasıyla yargılanırken hapishanede ölü bulunan Amerikalı milyarder Jeffrey Epstein davasına değinerek, "İsmini zikretmekten bile utandığım bir günah adasında, serveti ve şöhreti olan insanlık defolarının, reşit olmayan kız çocuklarına karşı iğrenç muameleleri hiçbir bahaneyle izah edilemeyecek türden bir skandal, hatta barbarlıktır. İsrail masum bir halkın kanını dökerken, ABD'de bir sinagogun altında deşifre edilen yasa dışı tünellerden insan ticaretine, pedofiliye ve organ mafyasına dair bulgular elde edilmiş, sonuçta oluk oluk pislik akmıştır." değerlendirmesinde bulundu.
Hiçbir vicdanın kabul etmeyeceği bu karanlık tabloyu medeniyet ve modernlik diye yutturmaya kalkmanın aklın, ahlakın ve mantığın ihlal ve inkarından başka bir şey olmadığını ifade eden Bahçeli, Batı'nın çürüyen devlet ve toplum bünyesinin saçtığı habis virüslerin aynı anda dünyanın diğer coğrafyalarına da bulaştığını, bu durumun medeniyet ve milletleri baştan ayağa tehdit ettiğini söyledi.
Bahçeli, "Bu kapsamda bizim İnsanlığın Huzur Projesi'ni hazırlama konusunda ne kadar haklı ve isabetli bir karar aldığımız sanıyorum daha da iyi anlaşılacaktır." diye konuştu.
ABD ve İngiltere'nin müştereken Yemen'e saldırmasının, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki mezalimlerinin sadece mazlumların değil, insan haklarının, insanlık onurunun, bölgesel huzur ve istikrarın hiçe sayılması olduğunu vurgulayan Bahçeli, dünyanın en yoksul ülkelerine saldırarak suçsuz, günahsız insanları gelişmiş füzelerle vurmanın yalnızca vandallık değil, acizlik ve korkaklık olduğunu kaydetti.
Hakim uluslararası sistemin çöküş aşamasına geçtiğinin, bağlayıcılığını ve inandırıcılığını tamamen yitirdiğinin altını çizen Bahçeli, "21'inci yüzyılda soykırım suçu işleyen İsrail'in Lahey'deki yargılanması yeni gelişmeleri tetikleme ihtimali taşımakla birlikte, bu terör devletine destek veren ABD'nin de gittikçe irtifa ve itibar kaybettiği açıktır. İnancım odur ki, İsrail ve ABD günü geldiğinde damla damla akıttıkları kanların hesabını muhakkak vereceklerdir. Bize göre bilhassa Amerikalılar, ABD'ye sahip çıkmalı, böyle gelse de böyle gitmeyeceğini bariz olarak görmelidirler." değerlendirmesinde bulundu.
"ARTIK YETTİ DİYORUZ, ARTIK YETER DİYORUZ"
ABD'nin sözde müttefik bir ülke olduğunu ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti:
"Türkiye'ye karşı yapmadığı kötülük, oynamadığı oyun, tezgahlamadığı saldırı, saçmadığı nifak son 74 yıldır neredeyse kalmamıştır. Bugün ABD'yi sorgulamak demek bir yönüyle terörizmi sorgulamak demektir. Bugün ABD'yi sorgulamak demek darbeler tarihiyle yüzleşmek demektir. Ekonomik krizlerin altına bakınız, karşınıza çıkacak husumet yüz bellidir. Terör saldırılarının, bölgesel gerilimlerin, komşu ülkelerdeki iç kargaşa ve kaosun arkasına bakınız, yine aynı mihrak çıkacaktır. FETÖ'nün, DEAŞ'ın, PKK'nın, YPG'nin, devşirilmiş siyasetçilerin ve kimliksiz sivil toplum kuruluşlarının sahipleri açık açık söylüyorum, Brüksel-Washington hattındadır. Artık yetti diyoruz, artık yeter diyoruz, gözümüzün içine baka baka sırtımıza hançer yemeye sabır ve tahammülümüzün kalmadığını cümle aleme haykırıyoruz."
Türk milleti ve Türkiye diriliş, yükseliş safhasına geçtikçe, milli birlik ve kardeşlik hissiyatı perçinlendikçe ya bir terör saldırısı ya da yaptırım tehdidinin sökün ettiğini belirten Bahçeli, "İsrail'in Gazze soykırımına karşı insanlığın yanında duran Türkiye'ye karşı cevap terör kanalından verilmektedir. Lütfen dikkat buyurunuz, 7 Ekim 2023 tarihinde başlayan İsrail saldırılarına eşzamanlı olarak Türkiye'ye yönelik terör kartı devreye sokulmuş, o günden bugüne 31 vatan evladı şehit edilmiştir." dedi.
"PKK, TÜRK MİLLETİNİN CAN DÜŞMANIDIR"
Bahçeli, yıllardan beri terörü ve terör örgütünü, yalnızca kanlı eylemlerinden ibaret bir suç ve cinayet şebekesi gibi görmekten uzak bir anlayışla daha yukarıdan yorumlama ve değerlendirme çabası içinde olduklarını belirtti.
40 yıldır kanlı eylemleriyle ülkenin ilk gündemi haline gelen PKK terörünün bir sonuç değil bir vasıta, bir amaç değil bir araç olduğunun bilindiğini vurgulayan Bahçeli, millet varlığına kasteden PKK terörüyle mücadele ve teröristlerin imhasının yıllardır en üst seviyede ve büyük bir fedakarlıkla sürdürüldüğünü kaydetti. Bahçeli, bu uğurda çok sayıda şehit verildiğini, çok sayıda vatandaşın hayatını kaybettiğini ve yaralandığını vurguladı.
Terör örgütünün 2002'de kabul edilen siyasallaşma stratejisinde "Kürt kimliğinin tanınması kapsamında yerel dilin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasının" birinci öncelikli hedef olarak ortaya konulduğunu ifade eden Bahçeli, şunları kaydetti:
"Halbuki Kürt kökenli kardeşlerimin terör örgütüyle en küçük bağ ve bağlantısı olmamış, bilakis bölücü terör en fazla Kürt kökenli kardeşlerimin kanını dökmüştür. PKK, Türk milletinin can düşmanıdır. Hiçbir millet evladı bu cinayet şebekesine müsamaha göstermez, göstermemiştir, tam tersini düşünen varsa da onlar bu milletin şerefli bir mensubu asla olamayacaklardır. Yıllardır PKK terörüyle haklı ve meşru mücadelemize köstek olan, terörizmin çok sayıda can kaybına göz yuman uluslararası camia, İsrail saldırıları karşısında sessiz kalmayı tercih ederek ikiyüzlü siyasetini bir kez daha belgelemiştir. PKK'nın siyasi talep listesinin ön sıralarında yer alan bazı konularda etnik bölücülüğün zemin kazanması ve köprübaşını tutması bu tehlikeli anlayışın somut yansımasıdır. Eli kanlı, geçmişi kanlı terör örgütünün yıkımını hatırlamak istemeyenlere, terör saldırılarını kınamaktan imtina edenlere diyorum ki, unutuldu sanılmasın, bütün şehitlerimizin acıları anılarımızda sıcaklığını korumaktadır."
Terör örgütü PKK'nın bazı saldırılarını anımsatan Bahçeli, yıllardır süren terörle mücadelede güvenlik kuvvetlerinin yanında yer alan ve devlete bağlılıklarını hayatları uğruna ispat eden kahraman yöre halkını ve onların temsilcileri olan korucuları kutladı. Bahçeli, hayatlarını kaybeden tüm vatandaşlara ve tüm şehitlere rahmet diledi.
"ALENİLEŞMİŞ BİR HAÇLI OPERASYONUDUR"
Bahçeli, Türkiye'nin on yıllar boyunca başka alanlara ayırması gereken maddi kaynaklarını haklı olarak ve yüksek meblağlarda terörle mücadeleye aktardığına dikkati çekti.
Yıllardır süren bu eylemlerin arkasındaki stratejik nedenleri, küresel aktörleri, yerli işbirlikçilerini, tarihsel köklerini ve emellerini dikkate almadan yapılacak analizlerin asla doğru olmayacağı kanaatinde olduğunu ifade eden Bahçeli, "Bu açıdan PKK terörünü, silahsız bölücülükten, bölücü faaliyetleri de bölgemizdeki küresel projelerden bağımsız düşünmek ve birbirinin içinden çıktığını görmeden tek tek ele almak hepimizi yanlış sonuçlara ve yanlış sebeplere götürecektir." dedi.
Bahçeli, son 40 yılda Irak coğrafyasında yaşananlara bakıldığında PKK terörünün arkasında Türkiye üzerinde hesabı olanların isimlerini görmenin mümkün olduğunu söyledi.
Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye, PKK'nın ve bölücülüğün arkasındaki küresel aktörleri bilmesi ve görmesiyle, son yıllarda tepkisini en üst düzeyde göstermiştir. Milli güvenliğimizi bu denli etkileyen bir meselede bölücü örgüte verilen açık veya gizli dış desteği muhatap ülkelerin yüzüne çarpmaktan da kaçmamış ve çekinmemiştir. Tarihi Şark Meselesi dediğimiz emellerin peşindeki küresel aktörler tarafından, bölücülük ve silahlı uzantılarının çok maksatlı ve çok destekli bir uluslararası yıkım enstrümanı olarak kullanılması alenileşmiş bir Haçlı operasyonudur. ABD'nin komşumuz Irak'a yönelik iki ayrı savaşının siyasi sonuçlarını sebepleri ile birlikte analiz ettiğimiz vakit, karşımızda yıllardır Türkiye'yi bir kıvama getirmek için kullanılan bölücülük ve bölücü terör saldırıları görülecektir. Gelişmeler, ülkemizi ve bölgemizi tanzim etmek isteyen küresel gücün uzun vadeli ve bizim için felaketle sonuçlanacak bir senaryoyu sahnelediğini bütün çıplaklığıyla ortaya koymuştur."
ABD'nin PKK/YPG ile ilişki ve irtibatının saklanacak bir yönü kalmadığını vurgulayan Bahçeli, devlet arşivlerinin PKK ile Avrupa, PKK ile ABD arasındaki ilişkileri doğrulayacak, sağlamasını yapacak bilgi ve belgelerle dolu olduğuna işaret etti. Bahçeli, "Türkiye hiç kuşkusuz bu alçak ilişkileri görmezden gelmeyecek, içten içe ve adına sözde dost dediği müttefikler tarafından altının oyulmasına seyirci kalmayacaktır." diye konuştu.
"CUMHURBAŞKANLIĞI KABİNESİ'NE VE KAHRAMAN TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNE İNANCIMIZ VE GÜVENİMİZ TAMDIR"
MHP'nin her zaman milletin huzur ve güvenliğine musallat olan PKK terör örgütü ile etkili ve anlayacakları yöntemlerle mücadeleyi savunduğunu belirten Bahçeli, bu konuda hükümetlerin ihtiyacı olan her desteği vermeye hazır olduğunu her ortamda açıkladığını, terörle ve bölücülükle mücadelede siyasi, sosyal, ekonomik bütün tedbirlerin alınmasının gereğinden ısrarla bahsettiğini anımsattı.
"Elbette terör son bulmalı, şiddet ortadan kalkmalı, vatandaşlarımız huzur, emniyet ve sükunet bulmalıdır." ifadesini kullanan Bahçeli, bunun aksini savunmanın ve söylemenin mümkün olmadığını belirtti. Bahçeli, "Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı Kabinesi'ne ve kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerine inancımız ve güvenimiz tamdır. Bilinmelidir ki dağda, bayırda, sınır hattında mücadele ettiğimiz hainlerin siyasi cephesi olan DEM'cilerin TBMM'de bulunmaları adalet ve hukuk garabeti, siyaset ve demokrasi ayıbıdır. Hiçbir terörist veya yandaşı, dağda, bayırda, ovada, belediyede, şehirde ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde barınamamalı, tutunamamalıd��r." diye konuştu.
Terörle mücadelenin aslında bölücülükle mücadelenin sadece bir bölümü olduğuna dikkati çeken Bahçeli, şunları kaydetti:
"Eli silah tutan bölücüyü zararlı, buna karşılık silahsız bölücüyü meşru ve zararsız kabul etmek, bölücülük ve terörle mücadeleyi sekteye uğratacak en büyük gaflettir. Devlet gaflete düşmez, devlet ihanete göz yummaz, devlet hukuk içinde meşru mücadelesinden asla taviz vermez. Türkiye Cumhuriyeti, sınır içi güvenliği sağladığı gibi, sınır ötesi güvenliği de temine muktedirdir. Sayın Cumhurbaşkanı'mız başkanlığında toplanan güvenlik toplantısında alınan kararları desteklemekle birlikte Irak'ın kuzeyindeki dağlık bölgeyi içine alacak şekilde, bu ülkeyle koordineli ve karşılıklı uzlaşmayla, süresi belirlenmiş ve derinliğine 60 kilometreye kadar inen buradan Hatay'a kadar uzanacak 'Türkiye'nin Güvenlik ve Geleceği İçin Huzur Hattı' kurulmalı, bu hattın içine sinek bile sokulmamalıdır. Güven ile kuşkunun, güvenlik ile korkunun, işbirliği ile çekişmenin, bağımsızlık ile teslimiyetin, taviz ile onurun arasında yapacağımız tercih bellidir. Sonu ne olursa olsun vatan ve milletin müdafaası can pahasına yapılacaktır."
"CAN ATALAY'LA İLGİLİ KARARIN TBMM'DE DERHAL OKUNMASINI İSTİYORUZ"
"PKK'nın siyasi cephe örgütü olarak faaliyet gösteren sözde siyasi partinin yöneticileri ve milletvekillerinin, devlete meydan okumanın, PKK'ya yardım ve yataklık suçu işlemelerinin bedelini en ağır şekilde ödemek durumunda olduğunu" ifade eden Bahçeli, şu değerlendirmede bulundu:
"'Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamamanın gerekçesi olmaz' diyen Bay Zühtü'ye sormak isterim ki, acaba şehitlerimizin dökülen kanlarının gerekçesini, feryat figan eden analarımızın gözyaşlarını izah edecek yürek sende ve senin gibi düşünen diğer mahkeme üyelerinde var mıdır? Sen yanlış mahkeme kararının derdindesin, biz aziz vatanın derdindeyiz. Sen ve senin gibileri PKK hukukunun kafesindesiniz, biz Türkiye Cumhuriyeti'nin var oluş ve istiklal hukukunun peşindeyiz. Yani anlayacağınız geceyle gündüz gibi ayrıyız.
Mahkum Can Atalay'la ilgili kararın da Türkiye Büyük Millet Meclisinde derhal okunmasını istiyoruz. Altını çizerek açıklıyorum, önümüzdeki yeni sürecin bir sonucu olarak, ayrıntılı bir bölücülükle mücadele stratejisi hazırlanmalı, mutlaka uygulanmalıdır."
Türkiye'nin güvenliğini, milli birliğini ve bütünlüğünü hedef alan husumet cephesinin, hayata geçirmeye çalıştığı alçak senaryo karşısında Türkiye'nin hareketsiz kalmasının düşünülemeyeceğini kaydeden Bahçeli, şunları söyledi:
"Milletimiz, geleceğimize kastetmek isteyen iç ve dış merkezli şer ittifakına ve ihanet odaklarına hak ettikleri karşılığı verme zamanının geldiğine inanmaktadır. Bilinmelidir ki, bu cennet vatan hepimizindir. Aynı kaderin mensupları olarak Türkiye'mizin bir kaos ortamına sürüklenmesini önlemek hepimiz için tarihi bir vazifedir. Herkes üstüne düşen sorumluluğu basit siyasi hesapları bir kenara bırakarak yerine getirmelidir. Allah muhafaza, bu yapılmazsa üzerinde siyaset yapacağımız bir ülke ve uygun bir zemin gelecekte aransa bile bulunamayacaktır."
MHP'nin, bütün kesimleri milli hassasiyetler konusunda çok dikkatli davranmaya ve düşünmeye davet ettiğini belirten Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti'nin bölünmesine, ortak değerlere dayanan milli birliğin tahrip edilmesine hiçbir hainin gücünün yetmeyeceğini ve kimsenin bundan şüphe duymaması gerektiğinin altını çizdi.
"AĞIR SONUÇLARLA YÜZLEŞECEKLER"
"Verilecek toprağımız, çizilecek sınırımız, kaybedilecek insanımız ve terk edilecek ilimiz yoktur." ifadesini kullanan Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye'yi bölmeyi amaçlayan etnik tahrikleri hayasızca sürdürmeye, etnik köken farklılıklarına dayalı bir ayrışma, bölünme ve çatışma sürecini Türkiye'nin karşısına çıkarmaya yeltenenler tarihi bir hataya düşecekler, ağır sonuçlarla yüzleşeceklerdir.
PKK'nın maşası mihrakların, devlete, Anayasa'ya ve kanunlara meydan okuyarak sürdürdükleri provokasyonların hukuk düzeni içinde karşılığını bulması acil bir konu olarak artık önümüzdedir. Teröristler bugün sadece dağlarda aranmamalıdır. Sözcüleri ve temsilcileri vasıtasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine girmişlerdir ve onlara karşı devlet vakarı hukuk sınırları içinde kesinlikle devreye girmelidir. Anayasa'mızın değişmez hükümlerinde ifadesini bulan devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne ve üniter yapısına alenen aykırı olan bölücü emeller fani bedenimizi çiğnemeden sonuç alamaz. Cumhur İttifakı terörü bitirmeye yeminlidir. Cumhur İttifakı iç ve dış işgal cephesine direnmeye azimlidir. Milletimiz müsterih olsun, bir Türk dünyaya bedeldir."
Bahçeli, 12 Ocak'ta Irak'ın kuzeyinde şehit düşen askerlere rahmet, gazilere şifa diledi. Bahçeli, "Şehitler ölmez, vatan bölünmez. Ölüler toprağa, kahramanlar da kalplere gömülür." dedi.