Başarmanın sınırının, mücadelenin sonunun bulunmadığını vurgulayan Bahçeli, şunları söyledi:
"Gelecek Türkiye'nindir, gelen Türk asrıdır. Türk milleti yeni yüzyılda, yeryüzüyle gökyüzü arasında artacak ve kızışacak rekabete stratejik ve tarihi müktesebatıyla aktif olarak katılacak, her alanda ve her sahada 'ben de varım' diyecektir. Tereddüt geçirdiğimiz anda önümüzün kesilmesi mukadderdir. Tenakuza düşmemiz halinde mevcudu kaybetmemiz mutlaktır. Üzerinde yaşadığımız vatan coğrafyasının jeopolitiği, süzülerek damıtılan jeokültürel tecrübeler tereddüt ve tenakuzun hangi feci akıbetleri tetikleyeceğini çok söze hacet bırakmadan ihsas ve işaret etmektedir. İçe kapanırsak, birbirimize düşersek, kardeşçe yaşamak yerine kutuplaşıp kavgayı tercih edersek, dahası çağın gelişmelerini yorumlamakta geç kalırsak, uyarıyorum ki, çok ağır bedeller ödememiz kaçınılmazdır. Allah muhafaza, merhum Mithat Cemal Kuntay'ın 'Üç İstanbul' isimli romanında dile getirilen, 'Ölü vatanına gömülmüyor, diri vatanına basamıyor' tespiti tezahür edebilecektir. Aslına bakarsanız içi dışı fitne kazanı gibi kaynayıp fokurdayan çarpık siyasi zihniyetlerin arzusu da budur.
MHP'nin medeniyet tasarımı, millet tarif ve tahlili malum siyasi partilerin anlayıp açıklamayacağı kadar derin ve muhtevalıdır. Türkiye düşmanlarının tadilatından geçip kaynağıyla bağlarını koparan muhalefet partilerinin akıntıya kapılan kütük misali sığ ve kısır bir polemik gündeminde sürüklenmeleri, seçenek ve ümit olmaktan çıktıklarının bize göre çarpıcı göstergesidir."
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Demli çay baş göz üstüne ama DEM'lenmiş, devrilmiş, dejenere olmuş bir siyasete elbette ve her zaman 'hayır' diyorum ve demeyi de sürdüreceğiz." dedi.
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda, CHP'nin ve diğer muhalefet partilerinin siyasi gündemlerinin Türkiye'nin gerçekleriyle örtüşmediğini söyledi. Muhalefetin kendi derdine düştüğünü, çıkar ve güç savaşlarıyla kendi içlerine gömüldüğünü ifade eden Bahçeli, muhalefetin siyasi iflas bayrağını çektiğini kaydetti.
"Özgür Bey, demli çay içip içmediğimizi merak etmiş, boşuna zahmet etmesin, harman yeri dişlemesin, çalı dibi gezmesin, çayı severiz sağlık açısından ve doktorların tavsiyesine uyarak açık olursa daha da severiz." diyen Bahçeli, demin çayda, gemin atta olmasını beklediklerini dile getirdi.
"ÖZGÜR BEY, CANIN DEMLİ ÇAY MI ÇEKİYOR?"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e "Özgür Bey, maşallah ayakkabı mağazası gibisiniz, Allah için siz de her ayağa uygun bir numara olduğu görülüyor." ifadeleriyle seslenen Bahçeli, "Özgür Bey, canın demli çay mı çekiyor?" sorusunu yöneltti.
Özel'in bu konuda net olmasını isteyen Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Şayet herhangi bir sancın yoksa net söyle, özne yüklem uyumsuzu cümleler kurma. Senin için de bir bardak çay ayıralım ama demi çaydan başka bir maksatla istersen kusura kalma, duyacağın laflara ise sakın alınma. Söylediğimiz sözler sana ağır geliyorsa üzülme, bu sene olmadı, seneye hazmedersin. Adam yerine koyup bir bardak çay ikram etsek de kısa süre sonra seni ve zihniyetini koyduğumuz yerde bulamayacağımızın farkındayız.
Demli çay baş göz üstüne ama DEM'lenmiş, devrilmiş, dejenere olmuş bir siyasete elbette ve her zaman 'hayır' diyorum ve demeyi de sürdüreceğiz. CHP'nin DEM'lenmesi, çayın dem alması gibi değildir. Bu DEM, başka bir demdir, kime değerse değirmen gibi öğütmekte, yeminli Türkiye düşmanlarına yem etmektedir. CHP'yi DEM'leyen DEM'lemiş, deney tüpü veya tek kullanımlık çay poşeti gibi kullanan kullanmış, kısaca çok yazık etmişlerdir. Özgür Bey şu sözlerim her daim kulağında çınlasın: Demi çayda seviyorsa ağzın, Türkiye sevdasıyla oluşmuşsa ahlakın bir de millete bağlılıkla olgunlaşmışsa aklın, ne işin var düğünde, düğün senin evinde, gir oyna, çık oyna. DEM'lenip Kandil'e oluyorsan meze, kalbin sızlamıyorsa bölücülük melanetine, üstelik el etek öpmekle arıyorsan melce, ne işin var cenazeevinde, cenazeevinin tam orta yerinde, gir ağla, çık ağla."
"DEM'İN İSTANBUL'DA SAHNE ARKASINDA CHP İLE EL ELE VERMESİ İŞE YARAMAYACAK"
"31 Mart seçimlerine 48 gün kala CHP, kısık ateş altında, gizli pazarlıklar sarmalında, sandık ittifakı kisvesiyle DEM'in, yani PKK'nın çekim alanına girmiştir." diyen Bahçeli, bunun dışında söylenenlerin beyhude olduğunu ifade etti.
Bahçeli, "31 Mart'ta Cumhur İttifakı Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerini yerel yönetimlerle kenetleyecektir. DEM'in özellikle İstanbul'da yaptığı ayak oyunları, sahnenin önünde sözde aday çıkarıp, sahne arkasında CHP ile el ele vermesi hiçbir işe yaramayacaktır. DEM'lenmiş CHP, Türkiye'den kopmuştur." dedi.
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu hatırlatan Bahçeli, "Görevdeyken muhalefet etmiş olsak da sınıf arkadaşım Sayın Kılıçdaroğlu'nun ahı tutacak, adam edip siyasete taşıdıklarının vefasızlığı bumerang gibi bir gün ters dönecektir. 31 Mart'ta Türk milleti kargaşa ve kaos imal eden partilere sandıkta nal toplatacaktır." ifadesini kullandı.
"SALDIRIYI LANETLİYORUM"
AK Parti Küçükçekmece Belediye Başkan adayı Aziz Yeniay'ın Kanarya Mahallesi'ndeki seçim çalışması sırasında düzenlenen silahlı saldırıyı hatırlatan Bahçeli, "Cumhur İttifakı Küçükçekmece Belediye Başkan adayımızın seçim çalışmaları esnasında yapılan ve demokrasimizi de hedef alan silahlı saldırıyı buradan lanetliyor, yakalanan faillerin cezalarını çekmelerini içtenlikle ümit ve temenni ediyorum." diye konuştu.
Devlet Bahçeli, 48 gün sonra "zillet yönetimi" altında bulunan belediyelerin cumhurun iradesiyle birleşip küllerinden yeniden doğacağını ve meşale gibi yüzyılı aydınlatacağını söyledi.
CHP'nin, milli ve manevi değerlerle çatışma halinde olduğunu belirten Bahçeli, "CHP, istiklal ve istikbal haklarımızla çelişki içindedir. DEM'lenip değersizleşen CHP, Türkiye'nin karşısındaki mihraktır." dedi.
"BÜYÜKERŞEN'İN AKLINDA NE VARSA DİLİNE O YANSIMIŞTIR"
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'in Osmanlı'ya yönelik sözlerine tepki gösteren Bahçeli, Büyükerşen'in sözlerinin CHP'nin özeti olduğunu bildirdi. Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Büyükerşen, kahredici bir bühtanın lekesiyle siyasi hayatını noktalamak üzeredir. Keşke temiz mazisiyle, saygın ilim ve siyaset insanı vasfıyla anılsaydı. Fakat sonunda ecdadımıza ve tarihimize husumet besleyen karanlık iç yüzünün ortalığa saçılmasıyla bütün her şeyi silip atmıştır. 15 Ocak 2024 tarihinde, Eskişehir'de CHP'nin aday tanıtım toplantısı sırasında yaptığı konuşmada, 'Bu parti nasıl adam olacak diye düşünüp durmuşumdur' diyen Büyükerşen esasen haklıdır. Cevap konusunda yardımcı olmak ise görevimizdir. Çünkü CHP'nin adam olması diye bir şey asla ve kata mümkün değildir. Hatırlatırım ki Osmanlı tabiri devletin adıdır, milletin adı ise Türk'tür. Osmanlı İmparatorluğu Türk milletinin medarı iftarıdır.
Osmanlı İmparatorluğunu karalamaya, aşağılamaya teşebbüs etmek bir haçlı kafasıdır. Sırpsındığı'nın, Kosova'nın, Niğbolu'nun, Varna'nın ve Moğaç'ın acısını unutmayanların Yılmaz Büyükerşen'in şahsında mücessem hale gelmesi biliniz ki utançların en utancı, düşmanı takdis edenlerin en son çırpınışıdır. Türklüğe karşı bin yıldır sinmiş kin ve nefret, saklandığı yerden bugünkü CHP yönetimini görünce yeniden doğrulmuştur. Bu tam bir hesaplaşmadır. Bu bitmemiş hesabın bugünkü taşeronu DEM'lenmiş CHP'dir, Büyükerşen de sadece maşadır."
Eskişehirlilerin "kötü ve köhne zihniyeti" hak etmediğini belirten Bahçeli, Eskişehir Büyükşehir Belediyesinin ecdada hakaret eden "müflis CHP yönetimiyle" devamı diye bir şeyin akla ve milli ahlaka aykırı olduğunu söyledi.
Osmanlı İmparatorluğunun Türk, Türkiye ve Türk milleti olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Büyükerşen'in aklında ne varsa diline o yansımıştır. Yazıklar olsun diyorum. Haydi tarihten feyzalmadın diyelim, peki yaşından, başından da mı utanmadın? Tekfur zihniyetine, Bizans varislerine, Haçlı yanaşmalarına verilecek cevabın tarihi; 31 Mart 2024'tür." dedi.
"AKILLARINI BAŞLARINA ALSINLAR"
"CHP'nin başını çekti işbirlikçi zihniyet milleti oluşturan kimlikleri sorgulamakta, tahrikleri ısrarla sürdürmektedir." diyen Bahçeli, MHP'nin bu konudaki duruşunun net olduğunu söyledi.
İlkeleri ve kırmızı çizgilerinin "Tek vatan, tek bayrak, tek millet, tek devlet ve tek dil" ülküsü olduğunu belirten Bahçeli, "Varsa denemek isteyen, bu değerleri çiğnemeye azmeden, 'Ben bunları kabul etmiyorum' diyen, buradan açıklıyorum ki; akıllarını başlarına alsınlar, bir kere daha düşünsünler. Burada biz varız ve buna izin vermeyiz. Dün vermedik, bugün vermeyiz, yarın da vermeyeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
"TÜRKİYE İLE MISIR'IN ÇÖZEMEYECEĞİ SORUN YOKTUR"
Devlet Bahçeli, Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın 12 yıllık aradan sonra gerçekleştireceği Mısır ziyaretinin ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile görüşecek olmasının bölge barış ve istikrarına önemli bir katkı olduğunu belirtti.
Bu ziyarette ticaret, enerji ve savunma alanlarında güçlü temas ve işbirliğinin doğmasının her iki ülkenin de çıkarına olduğunun altını çizen Bahçeli, şunları kaydetti:
"Türkiye ile Mısır arasında kurulacak sağlam diyalog köprülerinin inanıyorum ki önemli, öncelikli ve müspet sonuçları olacaktır. İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'a askeri operasyon yapma ihtimalinin iyice gün yüzüne çıktığı bir dönemde Türkiye ile Mısır'ın kırgınlıkları, anlaşmazlığa neden olan konu başlıklarını bir kenara bırakarak ortak tarih, kültür ve inanç ekseninde bir araya gelmesi, Orta Doğu'da dengeleri değiştirecektir. Türkiye, İsrail'in bu muhtemel operasyonuna karşıdır. Aynı şekilde Mısır da karşıdır.
Türkiye ile Mısır'ın beraberce çözemeyeceği, üstesinden gelemeyeceği bir sorun yoktur. Buzların erimesi, soğukluğun giderilmesi, siyasi mesafelerin silinmesi hem Türkiye'nin hem de Mısır'ın eşzamanlı olarak gücüne güç katacak, Doğu Akdeniz'den Etiyopya'ya kadar oluşacak yeni eksenin caydırıcılık özelliği tüm dikkatleri de üzerine çekecektir."
"FİLİSTİN'İN GÜVENLİĞİ TÜRKİYE'NİN GÜVENLİĞİDİR"
ABD Başkanı Joe Biden'ın, "İsrail, Gazze'de aşırıya kaçtı" değerlendirmesinin samimiyet içeriyorsa gereğinin derhal yapılmasını talep eden Bahçeli, aşırılığın ve dökülen kanların hesabının "terör devleti" İsrail'den sorulmasını istedi.
Bahçeli, konuşmasını şöyle tamamladı:
"İsrail ile Filistin arasında kalıcı barış derhal tesis edilmeli. 1967 sınırlarına haiz, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen, siyasi ve toprak bütünlüğünü sağlamış Filistin devleti muhakkak surette tanınmalıdır. Aksi halde sadece Orta Doğu ile sınırlı kalmayacak silahlı çatışmalar, dünyayı A'dan Z'ye sarıp ateşe verebilecektir. Unutulmasın ki Filistin'in güvenliği Türkiye'nin güvenliğidir. Biz, güvenlik haklarımızdan, soydaşlarımızın ve din kardeşlerimizin inanç ve insan haklarından taviz veremeyiz, vermeyeceğiz."