2004-2005'te böyle bir siyasi irade ortaya konduğunu hatırlatan Fidan, "Daha sonra bu siyasi iradenin erozyona uğradığını ve giderek ortadan kalktığını, bambaşka bir siyasal zihnin ve iklimin Avrupa Birliği'ne Türkiye ile alakalı hakim olduğunu gördük." ifadesini kullandı.
Fidan, AB ile ilişkilerde her iki taraf lehine de ilerletilmesi gereken alanlar arasında gümrük birliğinin güncellenmesi, vize, daha farklı ticari imtiyazlar, ve göçle mücadele meselesi gibi konuların yer aldığını dile getirdi.
Bunların AB ile yoğun bir şekilde çalışılması gereken konular olduğunu vurgulayan Fidan, bu konularda bile ciddi bir çalışmanın halihazırda zaman zaman istedikleri şekilde olmadığını söyledi.
Fidan, Avrupa Parlamentosu seçimlerinin bu yaz yapılacağına işaret ederek, şu anda AB'de bu konuda büyük bir bekleyiş olduğunu ve ortaya çıkacak siyasi tabloya göre olayların tekrar şekilleneceğine ilişkin bir algı bulunduğunu ifade etti.
Türkiye'nin seçim sürecini takip ettiğini kaydeden Fidan, "Bizim inancımız, parlamento seçimlerinin sonuçlarından bağımsız Avrupa Birliği kurumlarıyla Türkiye arasındaki ilişkilerin daha pozitif gündemle daha ileriye taşınması." dedi.
Fidan, son yıllarda özellikle bölgede gündeme gelen olayların Türkiye, AB ve NATO ilişkilerinin güvenlik perspektifini daha da ön plana çıkardığına dikkati çekerek, Türkiye ile AB arasında gerek ikili düzeyde gerek NATO içerisinde güvenlikle alakalı tartışılması gereken çok ciddi konular olduğunu kaydetti.
Özellikle bölgesel ve küresel güvenlik konusunda iki tarafın neler yapabileceğinin tam tartışılmadığı değerlendirmesinde bulunan Fidan, bu tartışmanın başlatılması gerektiğini söyledi.
Fidan, bu tartışmanın sağlıklı yapılamaması nedeniyle bundan gelecek ciddi menfaati iki tarafın göremediğini, bunun ortaya çıkardığı boşluk ve risklerin çok fazla farkında olamadıklarını dile getirdi.
Bakan Fidan, iki tarafın da çok nitelikli, jeostratejik bir güvenlik işbirliği tartışmasını hem NATO içerisinde hem NATO dışında iki taraflı başlatması gerektiğine inandığını belirtti.
FİLİSTİN KONUSUNDA TEK VE ÇOK TARAFLI ÇABALAR SÜRDÜRÜLÜYOR
Fidan, Türkiye'nin, üye olduğu bütün uluslararası platformlarda İsrail'e baskı oluşturması için alınabilecek tüm tedbirler için her türlü baskıyı tek ve çok taraflı devam ettirdiğini söyledi.
Bunun Birleşmiş Milletler (BM), İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), üye olunan bölgesel, ekonomik ve siyasi işbirliği teşkilatları nezdinde sürdürüldüğünü aktaran Fidan, "Bu sadece orada var olan trajedinin önlenmesi ile alakalı değil, daha büyük küresel krizlerin ve savaşların, bölgesel savaşların çıkmasıyla alakalı bir konu. Bu konuyu görmemek için gerçekten çok dar görüşlü olmak lazım. Gazze krizinin, oradaki insanlık trajedisinin ne türden felaketlerin habercisi olduğunu bütün insanlığın, ilgili kamuoyunun gerçekten görmesi lazım." diye konuştu.
Fidan, Türkiye'nin bu konudaki ortak çabaları devam ettirdiğini, İspanya'nın gerek devlet gerek AB içerisinde attığı adımlar ve teklif ettiği konular açısından tamamıyla arkasında olduklarını belirtti.
Bakan Fidan, barış konferansı düzenlenmesi, Filistin devletinin tanınması ve güvenlik garantilerinin ortaya çıkmasının gerçekten çözüm yolunda gündeme gelen çok önemli alternatif teklifler olduğunu kaydetti.
Fidan, buna benzer tekliflerin başka yerlerden de geldiğini ve Türkiye'nin de hazırladığı tekliflerin olduğunu aktararak, "Amacımız bu sorunun kalıcı bir şekilde, adil bir şekilde çözülmesi. Bunun için ne türden adım atılması gerekiyorsa yaptırımsa yaptırım, baskıysa baskı, uluslararası ittifak şeklinde hareket etmekse etmek, uluslararası hukuka başvurmaksa başvurmak. Bütün metotları kullanarak bu zulmün durması ve bu sorunun kalıcı olarak çözülmesi, amacımız bu." diye konuştu.
Bakan Fidan, bu konuda göstermiş olduğu dayanışma için de İspanya hükümetine ve Albares'e teşekkür etti.