GİZLENEN VİLLALAR
Son olarak CHP'li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun mal beyanından mülk kaçırma oyunu tescillendi. İmamoğlu'nun Sarıyer Emirgan'da yaklaşık 1,5 milyar TL (50 Milyon Dolar) değerinde 3 villası olduğu ve bunları mal beyanında göstermediği ortaya çıktı. İmamoğlu İnşaat'ın müdürü Tuncay Yılmaz'ın paradan kule skandalında olduğu gibi bu skandalda da başrolde olması dikkatlerden kaçmadı. Gelişme üzerine köşeye sıkışan İmamoğlu, "Oradaki mülkümüz de İmamoğlu İnşaat'ın üzerindedir" diyerek mal beyanında yer almayan 1,5 Milyar TL değerindeki 3 villaya sahip olduğunu kabul etti.
CHP'de dönen bu kirli para ilişkilerinin merkezinde İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve yakın çevresinin olması dikkat çekti.
"DERİNLEŞTİKÇE VAHİM BİR TABLO ORTAYA ÇIKACAK"
Konuyu köşesine taşıyan Sabah Yazarı Mahmut Övür, ortaya çıkanların sadece buzdağının görünen kısmı olduğuna dikkat çekerek, "Derinleştikçe ve paranın izi sürüldükçe çok daha vahim bir tablo çıkacak." dedi.
Övür şu ifadeleri kaleme aldı:
"Yerel seçimlere birkaç gün kaldı. Ortalık toz duman. Bir yanda İstanbul seçimlerini kirleten "paradan kule yapma" görüntüleri diğer yanda İBB Başkanı ve adayı Ekrem İmamoğlu'nun mal beyanında göstermediği 50 milyon dolarlık üç villa meselesi...
İkisi de sadece buzdağının görünen kısmı... Derinleştikçe ve paranın izi sürüldükçe çok daha vahim bir tablo çıkacak. En önemlisi de yeni nesil bir siyasetçinin "para gücüyle" siyaseti şekillendirme operasyonunun arka planı aydınlanacak. Bu gerçek çok değil, altı ay önce CHP İstanbul il kongresi ve CHP olağanüstü kurultayıyla sokağa yansımaya başladı.
O günlerde, partide başlayan genel başkanlık tartışmalarına ilişkin, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sanki bugünleri haber verircesine şöyle diyordu:
"Partinin ilkelerine bağlı, geçmişi temiz biri çıksa hemen bırakırım"
Kimi kastettiği açıktı ve onun "temiz" olmadığını söylüyordu. Sonra bir adım daha attı ve CHP'ye yönelik medya kuşatmasının arkasında da aynı gücün olduğunu ima etti:
"Köşe yazarları üzerinden parti içi meseleler tartıştırılıyor. Ben kimin nereden ne kadar maaş aldığını iyi biliyorum"
Gördüğünüz gibi para gücüyle siyaseti yönlendirme meselesi daha o günlerde konuşulmaya başladı. Sonrası malum, siyaset delege satın alma iddialarıyla çalkalandı. Şimdi bu, "para kuleleri" ve milyon dolarlık villa meselesiyle daha da büyüdü. Bütün bunlar da sadece buzdağının görünen kısmı...
İşin hiçbir yasal dayanağı olmadığını da bizzat o dönem CHP'nin mali işlerden sorumlu genel başkan yardımcısı Bülent Kuşoğlu, gazeteci Nuray Başaran'a açıkladı:
"Parti için açılmış ve toplanmış bir kampanya paramız da bağış hesabımız da yok. Elden bağış bile olsa bu 15 milyon liranın o dönemin en üst limiti olan 50-55 bin liralık makbuzu olmak zorunda. Kaldı ki banka kayıtları da yok."
Ortada ne kampanya var, ne bağış hesabı, ne de makbuz.
Peki o paralar nasıl toplanmış?
İşin bamteli tam da burası. Ortada siyasi partiler yasasına göre bir kampanya olmadığı gibi bağışlar da yasaya göre değil, keseye (ihaleye) göre olmuş... CHP'nin Şişli ve Maltepe Belediye başkanlarının gönderdikleri 200-300 bin TL gibi paralara bakılırsa esas büyük para İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden gelmiş. Bu yüzden "para kuleleri" dahil her olayda İmamoğlu'nun siyasi yol arkadaşı "kafa koparan" Fatih Keleş'i, "kara kutu"su Tuncay Yılmaz'ı ve milletvekili Turan Taşkın Özer'i görüyoruz. Paranın izi sürülse, son 5 yılda İstanbul'da bu ekibin siyaseti "para" gücüyle nasıl dizayn ettiği ortaya çıkacak.
En son İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı kayıt dışı para soruşturması kapsamında "tanık" sıfatıyla ifade veren iş adamı Hasan Şenyurt, 200 milyonluk bir başka para trafiğinin ses kaydını savcıya dinlettiğini belirtiyor ve şöyle diyordu:
"Bu para kayıt dışı para. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin yani milletin parası. Bu para CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat'ın işadamı Hüseyin Köksal'a verdiği çakarlı milletvekili arabasıyla taşıdığını biliyorum."
İnanılır gibi değil, bu skandal siyasi pişkinlikle atlatılır mı bilemem ama vatandaş olup bitenleri sessizce izliyor ve not ediyor.
İstanbullunun nasıl vahim bir tablo ile karşı karşıya kaldığını ve nasıl tepki vereceğini de CHP'den istifa eden Gürsel Tekin söylüyor:
"Bunlar değişimci değil çürümüş adamlar. Onlara ne destek olacağım!"