Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli Ramazan Bayramı münasebetiyle bir mesaj yayımladı.
Bahçeli, "Sadece Türk ve İslam coğrafyalarının değil, tüm dünyanın da bayramların manevi iklimine muvafık şekilde kucaklaşması, münakaşayı ve hegemonya mücadelelerini ikame edecek iyi niyetli ve kalıcı ilişki ağlarının kurulması yaşanabilir bir dünya için elzem ve mecburidir. İnsanlık vicdanı zulme karşı seferber olmalıdır" dedi.
MHP lideri Devlet Bahçeli
Bahçeli mesajında şu ifadeleri kullandı:
"Bir yanda tekrarına cümlemizin ulaşmasını niyaz ettiğim Mübarek Ramazan-ı Şerif'i uğurlarken, diğer yanda bayram günlerine kavuşmanın sevincini ve sıcaklığını yaşıyoruz. Evvelemirde dileğim, her günümüzün bayram tadında ve tavında geçmesidir. Ramazan ayında yaptığımız ibadetlerin, ettiğimiz duaların, hakkını vererek tuttuğumuz oruçların kabul ve makbul olması gönülden temennimdir.
Bölgesel ve küresel huzursuzluk sarmalının gittikçe sertleştiği günümüzde milli birlik ve dayanışma ruhumuzun takviye ve tahkimi her alan ve aşamada temin edilmelidir. Maddi, mekanik, melez ve menfaat temelli bir dünya tablosunun insanlığın değer ve miras zenginliğini sürekli tahrip ettiği, hoşgörü ve merhamet duygularını tehlikeli ölçülerde zedelediği izahtan varestedir.
Siyasi, ticari, diplomatik ve ekonomik cepheleşmelerin medeniyet ve milletler arasında çok boyutlu kriz ve anlaşmazlıklara yol açtığı, hatta çatışma ve savaş ortamlarına davetiye çıkardığı pek çok tecrübeyle sabittir. Maalesef beşeriyetin pençesine düştüğü anlam ve maneviyat bunalımı devamlı derinleşip genişlemektedir. Bundan mülhem huzursuzluk ve güvensizlik yaygın haldedir.
Öngörülemez bir dünyanın önüne geçilemeyen karmaşa ve kaos girdabı devamlı surette yoğunluk kazanmaktadır.
MHP lideri Devlet Bahçeli
"KÜRESEL ÇAPTA BARIŞ, İSTİKRAR VE SÜKUNETE AKUT İHTİYAÇ VAR"
Rusya ile Ukrayna arasında süregelen savaş, Gazze'yi ablukaya alan İsrail soykırımı, İran ile İsrail'in karşılıklı alarma geçmesi, terörizmin hunhar eylem ve emelleri, yeni bir dünya savaşının telaffuz edilmesi küresel çapta barış, istikrar ve sükunete akut ihtiyaç olduğunu resmetmektedir. Adil, adaletli, huzurlu, güvenli ve müreffeh bir geleceğin inşası her ülkenin, her toplum ve milletin ortak sorumluluğudur. Aksi halde nevzuhur bir ortaçağın doğuşu, bugüne kadar elde edilen kazanımların mahvı kaçınılmazdır. Sadece Türk ve İslam coğrafyalarının değil, tüm dünyanın da bayramların manevi iklimine muvafık ve müzahir şekilde kucaklaşması, sıkılı yumrukların açılması, münakaşayı ve hegemonya mücadelelerini ikame edecek iyi niyetli, dostane ve kalıcı ilişki ağlarının kurulması yaşanabilir bir dünya için elzem ve mecburidir. İnsanlık vicdanı zulme karşı seferber olmalıdır. Zalimlerin şiddet ve nefret politikalarına karşı aynı cenahta bulunmak haysiyet ve hakkaniyet gereğidir.
Milyarlarca insan aç ve yoksul haldeyken, hak ve hürriyetlerden mahrumiyet içinde çırpınırken, sınırlı ve sayılı seviyedeki sözde ayrıcalıklı ve kaymak tabakanın servet ve lüks içinde hayat sürmesi, bunun yanında eşitsizliğin ve haksızlığın küreselleşmesi elbette iyimser bekleyişleri acze düşürmektedir. Esasen çözülmesi gereken ilk düğüm de budur.
Denetimsiz hırsın, dizginsiz nefsin, dipsiz heva ve hevesin peşinde sürüklenen; daha çok kazanma, daha çok yeme, daha çok hakimiyet kurma, daha çok elde etme gayesiyle hiçbir insani ve vicdani eşik tanımayanların dünyayı ateşe vermek için adeta yarış halinde olduklarını inkar etmek mümkün değildir. İnsanı saran sert kabuğun kırılarak özün ortaya çıkarılması, yeniden ortak değerler ve maneviyat dairesinde buluşulması mutlak hedef olmalıdır.
Bayramın vaaz ve vaat ettiği yakın ve yalın gerçek de bu hedefin tezahürünün gönül birliğiyle ifa ve ifadesidir. Bayramın mehabetinde küslük ve kutuplaşma yoktur. Bayramın muhabbet ikliminde dargınlık ve ayrılık yoktur. Bayramın mana ve muhteva iradesinde sıla-i rahim güzelliği, vuslat aydınlığı, ayrı kalmış ellerin yeni baştan tutuşmasının yanı sıra mesafeli gönüllerin samimiyetle kavuşması ve kaynaşması yer almaktadır.