Milli Eğitim Bakanlığı, tüm öğretim kademelerindeki zorunlu derslere ilişkin "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" yeni müfredat taslağını önceki gün yayınladı.
Milli Eğitim Bakanlığı, tüm öğretim kademelerindeki zorunlu derslere ilişkin "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" yeni müfredat taslağını önceki gün yayınladı.
TÜRK HARİTACILIĞINDA ÖNEMLİ KONULAR COĞRAFYA MÜFREDATINDA
Coğrafya derslerinde, Türkiye'nin mutlak ve göreceli konumu belirlenecek. Bu süreçte çeşitli analiz yöntemleri kullanılarak Türkiye'nin konum özelliklerinin önemi vurgulanacak, öğrencilerin bu konudaki görüş ve duyguları alınarak milli bilinçlerinin gelişmesi desteklenecek.
Türkiye'nin konum özelliklerinin önemi vurgulanırken, Mavi Vatan ve Gök Vatan'la ilgili haritalar da ele alınacak.
Ortaöğretim Coğrafya Dersi Öğretim Programı'nda Mavi Vatan'la ilgili şu öneriler yer aldı:
Türkiye'nin konum özelliklerinin önemi vurgulanırken Mavi Vatan ve Gök Vatan'la ilgili haritalar da ele alınır. Bu süreçte Türkiye'nin Adalar Denizi ve Doğu Akdeniz'deki hukuksal ve coğrafi haklarını görmezden gelen talepler karşısındaki haklı mücadelesine yer verilerek vatanseverlik değerine vurgu yapılır. Kıbrıs Adası'nın Türkiye ve Türk dünyası açısından önemine değinilir.
Mavi Vatan (Karadeniz, Akdeniz, Adalar Denizi, Marmara Denizi) ele alınırken Türkiye'nin BM Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne taraf olmamasının nedenleri, günümüzde/gelecekte uluslararası sulardaki hakları veya KKTC ile yürüttüğü Su Temin Projesi araştırılabilir. Toplanan bilgiler düzenlenir ve çözümlenir. Bu bilgiler harita üzerinde incelenir.
Mavi Vatan'daki hidrokarbon enerji kaynakları, Türkiye'nin yurt dışında yaptığı üretim faaliyetleri, Türkiye sanayisinde yerli üretim, uluslararası sularda enerjinin geleceği; tarım, maden ve sanayi faaliyetlerine yönelik ulusal ve uluslararası kuruluşlar, uzay madenciliği, maden kazalarını önleme ve Türkiye'nin öncelikli gelişme alanları konularında panel hazırlama görevi verilir.
Ulaşım sistemlerinin çeşitlenmesinin nedenleri belirlenir. Bu çeşitlenmenin sosyoekonomik, çevresel ve politik sonuçları yorumlanır. Bu süreçte Mavi Vatan'ın Türkiye'nin deniz ulaşımındaki önemine değinilir.
Türkiye'nin deniz yolu ile yaptığı ticarette Mavi Vatan'ın önemine ilişkin soru-cevap etkinliği yapılabilir.
Bu süreçte Türkiye'nin denizlerdeki hukuksal ve coğrafi haklarını görmezden gelen talepler karşısındaki haklı mücadelesine yer verilerek, vatanseverlik olgusuna vurgu yapılacak.
Türk haritacılık tarihi ve Türk haritacılar Biruni, Takiyüddin, İbrahim Mürsel, Piri Reis, Matrakçı Nasuh, Seydi Ali Reis, Ali Macar Reis, Katip Çelebi gibi Türkiye'de haritacılık çalışmaları, siyasi ve askeri bir araç olarak haritalar, Milli Mücadele Dönemi'nde haritaların kullanımı gibi konulara yer verilecek.
Derslerde ayrıca Türkiye'nin iklim projeksiyonları ve Türkiye Cumhuriyeti İklim Değişikliği Eylem Planı konularında araştırma görevleri verilecek.
Mavi Vatan (Karadeniz, Akdeniz, Adalar Denizi, Marmara Denizi) ele alınırken Türkiye'nin BM Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne taraf olmamasının nedenleri, günümüzde ve gelecekte uluslararası sulardaki hakları veya KKTC ile yürüttüğü Su Temin Projesi araştırılabilecek. KKTC'nin, Türkiye ve Türk dünyası açısından önemine değinilecek.
STRATEJİK MADENLER YENİ TASLAK MÜFREDATTA
Coğrafya dersinde ayrıca öğrencilere gıda güvencesi, gıda güvenliği ve tedarik zinciri kavramlarının neler çağrıştırdığı sorulacak. Tarımsal faaliyetler ve gıda güvencesi kapsamında çözümlenen bilgilerden sonuçlar çıkarılacak ve bu sonuçlara ilişkin paylaşımda bulunulacak.
Paylaşımlarda gıda güvencesi, gıda güvenliği ve tedarik zincirini bozan dünyadaki önemli olaylara (savaşlar, salgın hastalıklar, küresel iklim değişikliği, afetler vb.) değinilerek bu durumun Türkiye ve dünya ekonomisine etkisine yer verilecek.
Madenlerin kullanım alanları, bulunabilirliği ve ekonomiye katkılarından hareketle stratejik madenler tanımlanacak. Bu süreçte başta bor madeni olmak üzere Türkiye'nin stratejik madenlerinin dağılışı, haritalar üzerinden incelenecek.
Stratejik madenlerin, ülke ekonomisi ve ülkeler arası ilişkilerdeki yerine yönelik önermeler sunulacak.
Bu süreçte Türkiye'nin enerji koridoru olma özelliği ve Mavi Vatan'ın enerji üretimi açısından önemi ele alınacak. Öğrenciler, ayrıca enerji kaynaklarının kullanımında meydana gelebilecek değişim ve gelişime yönelik mevcut verilere dayalı öngörülerde bulunacaklar.
Ayrıca Türkiye'de savunma sanayisi başta olmak üzere yerli sanayi üretiminin dış politikadaki önemine değinilecek.
Akıllı ulaşım sistemleri, bölgesel ticaret anlaşmaları, serbest ticaret bölgeleri, Türk-İslam eserlerinin turizm faaliyetlerine katkısı, Türkiye'nin UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan varlıkları, sakin şehirler ve coğrafi işaretler konularında araştırma görevleri verilebilecek.
MUHALEFETİN 'ERMENİ SORUNU' HAZIMSIZLIĞI
Öte yandan yeni müfredat taslağında muhalefetin hazmedemediği ifadeler de yer alıyor.
12. sınıf T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi müfredatında "Pontus meselesi, Ermeni sorunu/tehciri, 1915 olayları" olarak adlandırılan ifadeler yeni müfredat taslağında "asılsız Pontus iddiaları-asılsız Ermeni iddiaları" olarak yer aldı.
Söz konusu tanım başta T24 olmak üzere Diken ve birçok muhalif gazetede rahatsızlık yarattı.
ERMENİ SOYKIRIMI YALANI VE GERÇEKLER
Her yıl 24 Nisan'da, Ermenilerin bir yalanı neredeyse tüm dünyayı esir alıyor. Ermenilerin Türkiye'ye yönelik bir baskı aracına dönüştürmeye çalıştığı sorunun çıkış kaynağı ise Batılı ülkeler. Osmanlı Devleti'ni çökertmek isteyen Rusya ve Batılı ülkeler, 1800'lü yıllardan itibaren azınlıkları örgütlemeye başladı. Toprak vaadi ile kışkırtılan Ermeniler, çeteler oluşturarak Osmanlı'ya karşı terör eylemlerine başladı. Özellikle 1890'lardan itibaren Ermeni çeteler saldırılarını artırdılar. Batılı ülkelerden güç alan Ermeniler, Osmanlı'ya karşı ayaklanmaya ve bazı tavizler istemeye başladı.
KATLİAMLARA BAŞLADILAR
Kurdukları Taşnak ve Hınçak gibi örgütlerin saldırıları dayanılmaz bir hale dönüştü. 1912'den itibaren özellikle Rusya, Fransa ve İngiltere'nin desteğini alan Ermeniler, doğuda Rus ordularına yardım etti. 1. Dünya Savaşı sırasında da Ermeni askerlerin Rus ordusu içinde yer alması ve Ermeni çetelerin katliamlara varan saldırıları üzerine Osmanlı Devleti tehcir kararı almak zorunda kaldı. Ermeniler, Osmanlı Devleti'nin kendini korumak amacıyla aldığı tehcir kararı sırasında açlık ve salgın hastalıklar nedeniyle yaşanan ölümleri soykırım olarak nitelendirerek Türkiye'ye karşı kullanıyor.
İLK BAŞBAKAN KAÇAZNUNİ'DEN İTİRAF
Ermenistan'ın ilk başbakanı Ovanes Kaçaznuni'nin 1915 olayları başta olmak üzere dönemin Türk-Ermeni ilişkilerini içeren 'Taşnak Partisi'nin Yapacağı Bir Şey Yok' adlı raporu hem tarihi bir itiraf hem de diaspora baskısı altında kalan ABD gibi ülkelere sözde soykırım yalanı konusunda ışık tutacak nitelikte. Kaçaznuni bu itirafları 1923 Parti Konferansı'nda söyledi.
TEHCİR UYGUNDU
Raporda, "Dünya Savası öncesinde gönüllü silahlı birliklerin oluşturulması hataydı. Tehcir kararı amacına uygundu. Türkiye, savunma içgüdüsüyle hareket etmişti. Ermenistan'da Taşnak diktatörlüğü kurmuşlardı. Denizden denize Ermenistan projesi gibi emperyalist bir talebe kapılmışlar, bu yönde kışkırtılmışlardı. Müslüman nüfusu katletmişlerdi. Ermeni terör eylemleri Batı kamuoyunu kazanmaya yönelikti. Taşnak yönetimi dışında suçlu aranmamalıydı. Taşnak Partisi'nin artık yapacağı bir şey yoktu; intihar etmeliydi" deniliyor.
TAŞNAK İŞKENCESİ
Kaçaznuni'nin, Taşnaksutyun Partisi'nin Bükreş'te yapılan konferansına sunulan 1923 tarihli raporunda öne çıkanlar şöyle:
Taşnak birlikleri, bastıkları Müslüman köylerinde Orta Çağ'dan kalan işkence yöntemleri uyguladılar ve yağma yaptılar. Ermeni devletinin içinde bulunduğu parasal krizi bu şekilde aşmaya çalıştılar. Türklere ait malların hükumetin elinde toplanmasını isteyen Taşnak yetkililerinin raporu, Ermenistan Devlet Arşivleri'nde bulunmaktadır.
Ermeni köylülerin bizzat Ermeni hükumetinin inanılmaz baskı ve zorbalığı altında yaşadıkları da belgeleniyor. Taşnak Hükumeti Komiseri V. Agamyan'ın ordudan firarları önlemek bahanesiyle soruşturma veya mahkeme olmaksızın insanları cezalandırdığı ve kurşuna dizdiği belgelere yansımaktadır. Agamyan, firarla suçlanan kişilerin eşlerini, annelerini ve kız kardeşlerini toplayıp, çırılçıplak soyup, köy meydanında bütün insanların gözü önünde kaz yürüyüşünü taklit etmek zorunda bırakmıştır.
HAYDİ YAĞMALA, ÖLDÜR
Ermeni gönüllü birlikleri sistemi, Ermenistan'da ve komşu ülkelerde anarşi ve yağmayı sistemli hale getirmiştir. Gönüllü birliklerin ruh halini yansıtması bakımından hep bir ağızdan söyledikleri şu şarkı bestelenmiş bir itiraftır: "Haydi yık, yağmala, öldür ve tak omzuna ceketini, özgürce dolaş!"
Taşnakların Türklere ve Kürtlere karşı giriştiği katliamlar yanında Ermeni köylülerine de şiddet ve baskı uygulaması, Ermeni halkı içinde de geniş tepkiye yol açmıştır. Dahası bazı Ermeni belgeleri, Ermeni köylülerinin Türk ordusuna gösterdiği sıcak duyguları yansıtmaktadır.
KURGUDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL
Yaklaşık 170 bilimsel çalışmaya imza atan "20. Yüzyılda Uluslararası Ermeni Terörizmi Tarihi" kitabının yazarı Rus tarihçi Prof. Dr. Oleg Kuznetsov, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarının kurgu olduğunu belirtti.
1. Dünya Savaşı'na katılan ülkelerde ordunun güvenliği için çeşitli tedbirlerin alındığını, Rus Çarlığı'nda da Alman ve Yahudilerin sürgün edildiğini belirten Kuznetsov, "Tüm bunlar düşmanın safına geçilmemesi ve ordunun güvenliğinin sağlanması için yapıldı. Bu, askeri siyasetin bir parçasıdır" ifadelerini kullandı.
Kuznetsov, Ermeni çetelerin bu dönemde Osmanlı'ya karşı faaliyetler sürdürdüğünü hatırlatarak "Doğal olarak Ermeniler, savaş hattına uzak bölgelere sevk edildi" dedi. 1915 olaylarının soykırım olarak ileri sürülmesinin jeopolitik oyunun ürünü olduğuna işaret eden Kuznetsov, "Ermeniler, tarihi ve yasal belgelerle bu propaganda teriminin (soykırım) geçerliliğini doğrulamanın mümkün olmadığını biliyor. Bu yüzden sözde Ermeni soykırımı iddiaları, kurgudan başka bir şey değil" dedi.
GERÇEKLER ÇARPITILIYOR
Ermenilerin 1915 olayları iddialarına ilişkin araştırmalar yürüten yabancı uzman ve tarihçiler, bu iddiaların somut kanıtlar yerine, gerçekleri yalanlama ve çarpıtmalara dayandığını ifade ediyor.
1915 olaylarıyla ilgili birçok yayını bulunan İrlandalı tarihçi Dr. Pat Walsh, "Ermenilerin yerlerinin değiştirilmesi, Ermeni devrimci grupların siyasi hedeflerini elde etmek için harekete geçmesinin bir sonucu olarak ortaya çıkan bir durumdur. Osmanlı'nın, Ermenileri yok etmeye yönelik bir planı ya da niyeti olduğuna dair hiçbir kanıt yoktur" dedi.
Osmanlı'nın yer değiştirme kararının, savaş koşullarında gerçekleştiğine işaret eden Walsh, "Tarihçiler, 1914 Birinci Dünya Savaşı'nın genel tarihi bağlamını göz ardı ederek karmaşık olayları saptırmamalı ve basitleştirmemeli" uyarısında bulundu.