İstanbul'un 1453 yılındaki fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet'in emriyle Khora Kilisesi'ndeki mozaikler, freskler korundu ve bu eserler sıvayla kapandı.
2. Bayezid tarafından camiye çevrilen yapıya minare eklendi. 29 Ağustos 1945 yılında Türkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu kararıyla ise Kariye Camii, Kariye Müzesi'ne çevrildi. Sıvayla kapanmış olan mozaikler ve freskler tekrar ziyaretçiler için açıldı.
Farklı dönemlerde çeşitli yapılandırma süreçlerinden geçen mekan, 21 Ağustos 2020 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi doğrultusunda ise yeniden cami statüsüne çevrildi. Kariye Camii'nde 6 Mayıs itibarıyla da cemaatle namaz kılınmaya başlandı.
Yeniden hizmete açılan Kariye Camii'ne yerli ve yabancı ziyaretçiler yoğun ilgi gösterdi.
Camiyi ziyaret eden turist Marry Simmons, yapıdaki mozaikleri gördüğünü ve çok beğendiğini dile getirerek, "Hikayeleri çok sevdim, sanatsal çalışmalar çok yaratıcı. Bu ülkede camiler çok kıymet görüyor. Yaradılış, hayat ve ibadete dair çok farklı açılar var. Bunları her yönüyle içeren güzel bir şehriniz var." dedi.
Gezgin John Roberts da, "Burası çok güzel, tarihi bir bina. Mozaikler göz alıcı. Camiye çevrilmesine dair net bir görüşüm yok. Fakat tüm din mensupları olarak bir arada olmamız önemli. Binaya göz kulak olunup, içerideki her şeyin güvenceye alınmasını görmekten çok mutluyum. Camideki her şey çok güzel." diye konuştu.
"BÖYLE BİR MEKAN BİZİM İÇİN BÜYÜK KAZANÇ"
Camide şükür namazı kılan Musa Tombul da şunları söyledi:
"4 yıldır bekliyordum burasının açılışını, bugüne nasip oldu. İlk olarak da 'Ya Rabbi zalimi, zalime musallat eyle. Ümmet-i Muhammed'i mansur ve muzaffer eyle' diye dua ettim. İnşallah kabul olur. Bu duaya insanlığın ihtiyacı var. Böyle bir mekanda bu duayı etmeye müşerref oldum. Böyle bir mekan bizim için büyük kazanç."
Fatih'te oturan Haydar Şenbahar, "Mutluyuz elhamdülillah. Rabbimize şükürler olsun, bugünleri bize gösterdi. Geldik, ziyaret ettik. İnşallah zaman zaman buraya gelip, namazlarımızı eda edeceğiz. Allah'u Teala bu durumda olan bütün mescitleri aynı şekilde namaz kılınan bir mekan haline geldiğini bize göstersin." ifadelerini kullandı.
"BAZI FRESKLER, İNCİL'DE BİLE OLMAYAN BAZI SAHNELERİ KAPSIYOR"
Kariye semtinde oturan yazar Burak Kızıldaş ise şu bilgileri verdi:
"Ayasofya'dan aslında mana bakımından daha da büyük bir yer. Çünkü burası, okuma bilmeyen Hristiyanlar, Hristiyanlık tarihini öğrensin diye yapılan bir mabet. Mesela burada Meryem annemizin vefat sahnesi var. O İncil'de bile bulunmuyor. Buradaki bazı freskler, İncil'de bile olmayan bazı sahneleri kapsıyor. Ortodoks Hristiyanların hac merkezlerinden birisi, kutsal bir yer. Aynı zamanda Osmanlı'nın kılıç hakkı burası. İstanbul'un fethinden sonra cemaati kalmayınca 2. Bayezid döneminde camiye çevrilen bir yapı."
Kızıldaş, yapının kullanım bakımından Ayasofya ile aynı kaderi paylaştığına dikkati çekerek, "Camiden müzeye döndürülen, fetih ruhunun mahzen gibi gömüldüğü, kaybedildiği mabetlerden bir tanesi. Hamdolsun, asli hüviyetine kavuştu. Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere tüm emeği geçenlerden Allah razı olsun." dedi.
Ev hanımı Halime Kurt ise "Çok mutluyum, çok heyecanlıyım. Ayasofya birinci, burası ikinci. Cumhurbaşkanımıza ne kadar teşekkür etsek azdır. Ülkemiz için de burası hayırlı ve uğurlu olsun." şeklinde konuştu.