Eurovision şarkı yarışması tüm dünyada büyük ilgi gören ve merakla takip edilen bir platform.
2003 yılında Sertab Erener "Everyway That I Can" ile birinci, 2010 yılında da MaNga "We Could Be The Same" isimli eseriyle ikinci olarak Türk toplumuna büyük gurur yaşattı.
Sosyal medyada birçok kişi "Türkiye neden yarışmaya katılmıyor?" sorusunu sorup hayıflansa da Eurovision'un politikleşen tutumu ve organizasyonun siyasi arenaya dönmesini ıskalıyor.
Gelelim Eurovision'un bir yarışmadan ziyade siyasi, politik ve dayatmacı bir arenaya döndüğünü gösteren somut emarelere...
EUROVISION DEĞİL 'ZIO'VISION!
Rusya - Ukrayna savaşında, Rusya'nın yarışmaya katılımını engelleyen Eurovision yönetimi, Gazze'de 35 bin Müslüman'ı şehit eden İsrail'i kelimenin tam anlamıyla başının üstünde taşıdı.
Soykırımcı İsrail'i temsil eden Eden Golan'ın yarışmaya katılmasının önü açıldı. 7 Ekim'e atıfta bulunan "October Rain"in sözlerinin düzenlenmesi istendi. Golan şarkının yeni versiyonu olan "Hurricane" ile finale kaldı. Yarışmayı beşinci sırada tamamladı.
Organizasyonda Filistin'i destekleyenler ise tefe kondu. Filistin bayraklarının yarışma ortamına sokulması yasaklandı. Göstericiler gözaltına alındı. Sahneye kefiye ile çıkan İsveçli şarkıcı Eric Saade ise Avrupa Yayın Birliği tarafından hedef gösterildi.
TÜRKİYE'NİN FİLİSTİN HASSASİYETİ HEDEF ALINDI
Eurovision Şarkı Yarışması'nın yarı finalinde Türkiye'nin Filistin hassasiyetinin hedef alınması platformun politik yüzünü bir kez daha açık etti.
Sertab Erener'in konuk olarak sahne alıp "Everyway That I Can" adlı eseri seslendirdiği esnada kadraja ısrarla İsrail bayrakları sokuldu.
LGBT'NİN BİR NUMARALI SPONSORU
Eurovision aynı zamanda aile ve toplum yapısını temelden bozmaya niyetli olan küresel sapkınlık projesi LGBT'nin bir numaralı sponsoru konumunda.
"SAKALLI KADIN" SKANDALI UNUTULMUYOR
Bilindiği üzere daha önce platformda 2014 birincisi olarak 'sakallı kadın' formundaki Thomas "Tom" Neuwirth isimli trans bir birey "Rise Like a Phoenix" şarkısıyla kazanmıştı.
TRANS BİREY NEMO VE LGBT TEMALI ŞARKIYA BİRİNCİLİK VERDİLER
2024 Eurovision'u da İsviçre temsilcisi Nemo, LGBT temalı "The Code" isimli şarkısıyla 591 puan toplayarak kazandı. Gerçek adı Nemo Mettler olan sanatçı pembe tüylü bir ceket, pembe saten etek ve tüylü kadın ayakkabılarıyla sahne aldı.
Ödülün LGBT bireyi yarışmacı, LGBT temalı sahne ve LGBT temalı şarkıya verilmesi Eurovision'un küresel sapkınlık projesine hizmet ettiğinin göstergesi olarak kayıtlara geçti.
NEREDEYSE ÜRYAN ÇIKTI
Finlandiyalı 'Windows95man' mahlaslı Teemu Keisteri isimli yarışmacı da ahlaki çürümüşlüğün bir başka sembolü oldu. Sahneye ten rengi iç çamaşırıyla neredeyse üryan çıkan Keisteri büyük tepki çekti.
SİSTEMATİK LGBT DAYATMASI
Eurovision'un yayıncı kuruluşu EBU Türkiye'nin LGBT'ye geçit vermeyen net ve kararlı tutumunu hedef alması ise dikkatlerden kaçmadı.
Sertab Erener'in konuk olarak sahne aldığı platformda LGBT dayatması yapıldı. LGBT boyaları sürünüp bilekliği takan bir şahıs gösterildi.
BATI'NIN ÇÜRÜMÜŞLÜĞÜNÜN VESİKASI
Gelinen bu noktada Eurovision'un bir müzik yarışmasından ziyade aile, toplum ve manevi değerlerin hedef alındığı bir organizasyon olduğu yadsınamaz bir gerçek.
Soykırımcı İsrail'i finalle ödüllendirip Filistin bayraklarını yasaklayan, Ukrayna'ya koşulsuz destek verip topyekün Rusya'yı şeytanlaştıran Eurovision, seneden seneye politik tutumunu artırıyor.
Platformda sahnelenen 'hastalıklı' şarkılar ve performanslar Batı'nın çürümüşlüğünün yansıması olarak kayıtlara geçiyor.
"DAYATILAN ÜNİFORMAYI REDDEDİYORUM!"
Meseleye ilişkin Sabah Yazarı Yüksel Aytuğ da bir yazı kaleme aldı. Aytuğ Eurovision da yapılan "Cinsiyetsiz, dinsiz, milliyetsiz..." dayatmaya dikkat çekti.
Aytuğ yazısında şu ifadelere yer verdi:
"Fotoğraf, bu yılki Eurovision'da birinci olan İsviçreli şarkıcı Nemo'nun final performansından.
İlk bakışta kadın mı erkek mi olduğunu anlayamıyorsunuz. Tam bir cinsiyetsiz. Ayağında külotlu çorap, üzerinde etek ve ethol... Ne yazık ki bizde de son zamanlarda etek giyip sahneye fırlayan delikanlılar (!) türedi.
Küreselci üst akıl, insanları insan yapan her şeyi yok edip, onları kimliksiz, kişiliksiz, cinsiyetsiz, dinsiz, milliyetsiz ve hepsinden önemlisi "akılsız" bir sürüye dönüştürmeye çalışıyor. Böylece dünyayı koca bir "bilinçsizler ordusuna" çevirip tek elden kolayca yönetmeyi hedefliyorlar.
Unutmayın, askeriyede kuraldır. Eğitim alaylarına gelen herkesi, kimliğini dışarıda bırakmaya ve sadece bir askeri birliğin üyesi yapmaya çalışırlar. Bunun da en kestirme yolu onlara tek tip üniforma giydirmektir. Böylece disiplini içselleştirme ve emre koşulsuz itaat etme refleksi kazanırlar. Üst akıl bu kez de zehirli şırıngasını saplamak için uluslararası bir şarkı yarışmasını seçmiş.
Vatan savunması için askeri üniforma giymeye sonuna kadar evet. Ama dünyayı yönetmeye hevesli baronların biçtiği yukarıdaki üniformaya ebediyen hayır!"