Yaşanan bu olayların zamanlaması ise oldukça manidar.
SURİYE'NİN KUZEYİNDEKİ 'TERÖRİSTAN' HAYALLERİ
VARAN 1: Türkiye, Suriye'nin kuzeyinde 'teröristan' hayali kuran PKK/YPG'nin seçim tezgahını dağıttı. Mehmetçik korkusu PKK ve türevlerine sandık toplatırken; 18 Ağustos'ta sözde seçimler için bir daha nabız yoklanacağı belirtildi.
Ankara ise güney sınırlarında bir 'teröristan' kurulmasına kesin surette müsaade etmeyecek. Başkan Recep Tayyip Erdoğan çok net bir dille 'askeri harekat' mesajı verdi.
ANKARA - ŞAM HATTINDA NORMALLEŞME ZEMİNİ ARAYIŞLAR
VARAN 2 Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, Türkiye ile ilişkilerin onarılması için tüm girişimlere açık olduğunu söyledi.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan da Esad'a cevaben "Biz Suriye'yle bu ilişkileri geliştirmekte geçmişte nasıl birlikteysek yine aynı şekilde birlikte hareket ederiz. Suriye'nin de iç işlerine karışmak gibi bir derdimiz, bir hedefimiz asla olamaz. Çünkü Suriye halkı bizim kardeş halklar olarak beraber yaşadığımız bir topluluktur. Nasıl ki biz Suriye'yle ilişkilerimizi çok çok canlı tuttuysak geçmişte, ailece görüşmelere varıncaya kadar biliyorsunuz Sayın Esed'le biz bu görüşmeleri yaptık. Yarın olmaz diye bir şey kesinlikle mümkün değil, yine olur. Suriye'nin iç işlerine karışmak gibi de bir derdimiz asla yok" açıklamasında bulundu.
Ankara - Şam hattında hız kazanan normalleşme zemini arayışlarının akabinde hem Kayseri'de hem de Suriye'nin kuzeyinde patlak veren provokasyonlar kafalarda soru işareti bıraktı.
ASTANA'DA 'SURİYE' KONU BAŞLIKLI ERDOĞAN - PUTİN ZİRVESİ
VARAN 3 Suriye'nin kuzeyindeki kışkırtma ve Türk varlığına karşı ayaklanmanın Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın katılacağı Astana Zirvesi'nden hemen önce olmadı.
Erdoğan'ın bu zirvede Rusya Devlet Başkanı Putin'le 'Suriye' konu başlıklı önemli bir görüşme gerçekleştirmesi bekleniyor. Ankara - Şam hattındaki olası diyalogdan huzursuzluk duyan unsurların da ortamı sabote etmek için iç karışıklıkları körükleyebileceği ön görülüyor.
A Haber Ankara Temsilcisi Murat Akgün, Kayseri ve Suriye'deki tehlikeli kışkırtmalara ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
"ŞU ANDA HUZURLA YAŞIYORLARSA BU TÜRKİYE SAYESİNEDİR"
Türk bayrağının yakılmasının 'kabul edilemez' olduğunun altını çizen Akgün, "Oradaki insanlar şu anda Kuzey Suriye'de huzur içerisinde yaşayabiliyorsa bunun Türkiye sayesinde olduğunu unutmamaları lazım" ifadelerini kullandı.
Akgün şöyle konuştu:
ABD'DE YAKLAŞAN SEÇİMLER VE SURİYE'DEKİ AMERİKAN VARLIĞI
Biraz daha geniş bir çerçeveden bakacak olursak malum ABD'de seçimlere az bir süre kaldı. Adaylardan Trump'ın kazanması halinde ABD'nin Suriye'deki varlığını sonlandıracağına dair çok güçlü beklentiler var.
Terör örgütü PKK/YPG'nin Türkiye'nin baskılarıyla iki defa ertelenen, Ağustos ayında yapmaya çalışacağı sözde seçimler söz konusu.
Esad rejimi uzun zamandan beri Türkiye'yle masaya oturmak için kabul edilmesi mümkün olmayan şartlar öne sürüyorlardı. Bir anda çok daha makul bir zemine geldiler. Bütün bunları Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da karşılıksız bırakmadı ve geçtiğimiz hafta itibariyle sıcak mesajlar verdi. Yani Suriye ile diyalog sürecinin başlayacağının sinyalleri gelmeye başladı.
"HER AN HER ŞEYİN OLABİLECEĞİ PUSLU BİR ORTAM"
Oldukça karmaşık, her an her şeyin olabileceği puslu bir ortam söz konusu. İşte böyle bir ortamda bölgeye yakın aktörler de kendi pozisyonlarını güçlendirmeye, diğer aktörlerin pozisyonlarını zayıflatmaya çalışıyorlar.
YANIT BEKLEYEN SORULAR
Türk bayrağını yakanlar, Türk varlığına saldıranlar o bölgenin insanları mıdır? Eğer o bölgenin insanı ise hangi saikle bunu yapmışlardır? Şu anda huzurlarını Türkiye'ye borçlular.
Eğer dışarıdan geldilerse bu sızma nasıl gerçekleşmiştir? Bunlar kimin adamlarıdır? Önümüzde yanıt bekleyen sorular bunlar.
TÜRKİYE'DEKİ SURİYELİ SAYISI İLE İLGİLİ SIKINTI BİR KEZ DAHA ORTAYA ÇIKTI
Türkiye'deki olaylara döndüğümüz zaman bir taciz olayı söz konusu. Bu tacizi gerçekleştiren kişi tutuklanmıştır. Tacize uğrayan çocuk devlet korumasındadır. Bütün bunları protesto etmek başkadır, bunların bir anda hiçbir alakası olmayan Suriyelilere yönelmesi şiddete evrilmesi kabul edilemezdir.
Bütün bunlar bir kez daha şunu da ortaya koyuyor; Türkiye'deki Suriyeli mülteci sayısı ile ilgili sıkıntı bir kez daha ortaya çıkmıştır. Toplumun belirli bir kesiminde bu konuda belirli bir sıkıntı ve huzursuzluk vardır. Bunun çözümü bugünden yarına olacak bir şey değildir.