CHP'Lİ MİLLETVEKİLİ TANAL SALONDAN ÇIKARILDI
Mahkeme başkanı, duruşmanın başında, CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal'ın "mahkeme başkanına sataştığı" gerekçesiyle dün salondan çıkartıldığını anımsattı. Tanal'ın bu celse de salonda olduğunun görüldüğünü belirten başkan, Tanal'ın salondan çıkarılmasını istedi. Mahmut Tanal, bunun üzerine salondan ayrıldı.
Daha sonra tanık ifadeleri alındı. Tanık Yusuf Mert, motokurye olduğunu ve olay günü sipariş götürdüğünü söyledi.
Trafik ışıklarında beklerken kaçan şahıslarla karşı karşıya geldiğini belirten Mert, "Motorda oturan kişide kask vardı, arkaya binende yoktu. Motoru hızlı kullanıyorlardı, o dikkatimi çekti. Herhangi bir silah görmedim. Plakanın '35 E' kısmı dışındaki kısmı bantlıydı. Başka bir bilgim, görgüm yok." dedi.
Tanık Yavuz Süleymanoğlu ise sanık Aytaç Ataç'ı, bir kafenin sahibi olması nedeniyle tanıdığını söyledi.
Ateş'i tanımadığını, arkadaşının kendisini telefonla araması üzerine cinayetten haberdar olduğunu anlatan Süleymanoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Arkadaşım, bizim olduğumuz yere yakın bir yerde ocak başkanının öldürüldüğünü söyledi. Ben de kim olduğunu sorunca 'Sinan Ateş' dedi. Ben de bir gürültü duymadığımı söyledim. Aytaç, 'Ne olmuş?' diye sordu. Ben de rahmetlinin ismini söyleyerek 'Öldürmüşler' dedim. Aytaç, ardından Tolgahan'ı aradı. Karşı tarafın ne söylediğini bilmiyorum. Aytaç'a 'Ne olmuş?' diye sorduğumda 'Bilmiyormuş' dedi."
Tanık Gönül Ergin de olay günü doktor randevusu olduğunu, işinin bitmesi sonrası arabada seyir halindeyken silah sesi duyduğunu belirtti.
Olay anını görmediğini anlatan Ergin, "Etrafa bakınırken sol elindeki ucu uzun silahla koşan birini gördüm. Kişinin başında bere veya maske yoktu. Kendisini bekleyen motorun arkasına binip hareket ettiklerini gördüm. Vurulan şahsın kim olduğuna dair bilgim yoktu. Motora binen şahsın fotoğrafını çektim. Polisler sorunca WhatsApp'tan atabileceğimi söyledim, ardından gönderdim." ifadelerini kullandı.
"SİLAHLARIN KAYBOLMAMASI İÇİN OFİSE GÖTÜRDÜM"
Tanık Ahmet Keçik ise olay günü Ateş'in Çukurambar'daki ofisinden camiye gittiklerini kaydetti.
Namaz sonrası ofise doğru dönerken bir şahsın aracın arkasından aniden çıkıp seri şekilde Sinan Ateş'e ateş etmeye başladığını aktaran Keçik, şöyle konuştu:
"Hatırladığım kadarıyla gövdesine doğru ateş etti. Bunun üzerine ben bir aracın arkasına geçtim. Şahıs sürekli rahmetliye ateş ediyordu. Rahmetlinin belindeki silahını gördüm. O an kendimi savunma ihtiyacı duydum ve belinden silahı aldım. Şahsa hedef almadan birkaç kez ateş ettim. Rahmetliyi kontrol ettiğimde tepki vermiyordu. Selman abi de yaralıydı. Hem Selman abi hem de rahmetli yaralı olunca silahların kaybolmaması için iki silahı ofise götürdüm. Ofiste çalışan ablaya, 'Silahlar kaybolmasın' diyerek teslim ettim. Sonra geri döndüm. Rahmetlinin yaralarına tampon yapmaya başladım. Polisi ve sağlık ekiplerini aradım."
Doğukan Çep'in avukatı Emine Tosun, tetikçi Eray Özyağci'nin "Reisi vurduk" diye bir ses duyduğu yönündeki savunmasını Keçik'e sordu. Keçik, "Kendisi Ülkü Ocakları Başkanı olduğu için ona 'Başkan' derdim. Hiç 'Reis' diye hitap etmem." yanıtını verdi.
Duruşmada daha sonra sanık Doğukan Çep'in cinayetin ardından kaldığı otelin sahibi olan tanık Gökhan Türkmen dinlenildi. Türkmen, Ateş'in vefatını ertesi gün haber sitelerinden öğrendiğini, olayla ilgili bilgisinin olmadığını söyledi.
Sanıklardan Alper Atay'ı spor kulübü başkanı olduğu için tanıdığını kaydeden Türkmen, "Doğukan Çep'i tanımıyorum. Yılbaşı günü Alper Atay, benden bir oda talep etti. Odayı kimin için istediğini bilmiyorum. Yılbaşı olduğu için odaların dolu olduğunu ancak personel adına kullanılan odayı ayarlayabileceğimi söyledim. Alper'in odada kalıp kalmadığını bilmiyorum. Yanında bir arkadaşı vardı ama kiminle kalacağına dair bir bilgi vermedi." dedi.
Mahkeme heyeti başkanı, Türkmen'e savcılıktaki ifadesi ile mahkemedeki ifadesinde çelişkiler bulunduğunu söyledi.
Savcılık ifadesinde, odada kimin kalacağını sormasına üzerine Atay'ın kendisine sanıklardan Caner Güney'i gösterdiğini söylediği hatırlatılan Türkmen'e, duruşma salonunda teşhis yaptırıldı. Türkmen, Atay'ın gösterdiği kişinin Güney olmadığını, kendisine gösterilen kişinin beyaz tenli bir şahıs olduğunu iddia etti.
4. GÜN NELER YAŞANDI?
Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmanın 4 gününde (4 Temmuz) sabah beyan verirken rahatsızlanan Sinan Ateş'in annesi Saniye Ateş'in dinlenmesine devam edildi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den oğlunun katilini bulmasını isteyen Ateş, "Oğlum kaç sefer çelik yelekle geldi bilemezsiniz. Benim 38 yaşındaki gelinim neden çelik yelekle geziyor? Ben bu mahkemenin sonucunu görür müyüm, görmez miyim bilmiyorum ama kimin zerre dahli varsa Allah bin beterini yaşatsın. Kısasa kısas istiyorum, kanıma kan istiyorum." ifadelerini kullandı.
BOZKURT CİNAYET ANINI ANLATTI
Daha sonra saldırı sırasında Ateş'in yanında olan ve olayda yaralanan müşteki Selman Bozkurt dinlendi. Ateş'in öğrencisi Ahmet Keçik'le birlikte camiye gitmek için Çukurambar'daki ofisten ayrıldıklarını anlatan Bozkurt, "Abim, 'Sosyal medyada yine başladılar. Bana saldırabilirler, sağa sola iyi bakın' diye telkinde bulundu. Camiye gittiğimizde başıyla işaret ederek yanına çağırdı ve 'Şu silahın birini al, namaz kılarken rahatsız edecek' dedi. Ben de aldım belime taktım." diye konuştu.
Bozkurt, olay anını şu sözlerle anlattı:
"Arabaların arasından şahıs çömelir vaziyette abimin karşısına çıktı ve art arda ateş etmeye başladı. Şahıs sürekli atış halindeydi. Silahı zar zor çıkardım ve arabanın diğer tarafından dolanıp havaya bir iki el ateş ettim. Abimi yerde o vaziyette görünce dizlerimin üzerine yığıldım. Olayın şokundaydık. Sonrasında Ahmet, 'Silah kurulu, yaralısın ver, bir şey olur' deyip silahı aldı. Sonra ayrı ambulanslarla hastaneye götürdüler. Bir haftaya yakın yoğun bakımda kaldım. Kendisi yoğun tehdit ve hakaretlere maruz kalıyordu. Kendisi bu durumdan çok mustaripti."
Selman Bozkurt
AVUKATLARIN SORULARINI YANITLADI
Daha sonra sanıklar ve avukatları, müşteki Bozkurt'a soru sorma talebinde bulundu. Bozkurt'un avukatı bu talebin reddine karar verilmesini istedi ancak mahkeme heyeti, Bozkurt'un aynı zamanda olayın görgü tanığı olması nedeniyle soru sorulmasına izin verdi.
Doğukan Çep'in avukatı Emine Tosun'un, "Eray Özyağci bel altı mı, bel üstü mü ateş etti?" sorusuna Bozkurt, "Olay çok hızlı gerçekleşti. Şahsın hedef gözettiğini sanmıyorum. Peş peşe ateş açtı. Abimin neresinden vurulduğunu görmedim." cevabını verdi.
Bozkurt, Ahmet Keçik'in silahları ofise götürmesi talimatını kendisinin verip vermediği yönündeki soruyu ise "Hayır, ben öyle bir talimat vermedim." diye yanıtladı.
"Sinan Ateş'e isabet eden atış sizin tarafınızdan yapılmış olabilir mi?" sorusu üzerine Bozkurt, böyle bir şeyin mümkün olmadığını söyledi.
Müşteki avukatları ise beyanlarında, sanıklar Serdar Öktem ve Mustafa Ensar Aykal'ın kilitli telefonlarının incelenebilmesi için Apple'a yazı yazılarak telefonlarının şifrelerinin istenmesini talep etti.
Müşteki Ayşe Ateş'in avukatı Ali Yücel, dönemin Ankara Asayiş Şube Müdür Yardımcısı Kerem Gökay Öner'in savcılığa suç duyurusu dilekçesi sunduğunun öğrenildiğini, bu dilekçede sanık Tolgahan Demirbaş sokakta değil, Olcay Kılavuz'un evinde gözaltına alındığının yer aldığını anlattı. Yücel, söz konusu suç duyurusu dilekçesinin istenmesini ve Öner'in tanık olarak dinlenmesini talep etti.
Ayşe Ateş
TANAL SALONDAN ÇIKARILDI
Mahkeme başkanı, davanın bugünkü celsesinin tamamlandığını ifade ettiği sırada, müşteki taraflarından kendisine yönelik "söylemde bulunulduğunu" bildirdi.
CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal'ın, bu kişinin kendisi olduğunu belirtmesi üzerine başkan, Tanal'ın salondan çıkartılmasını istedi.
Görevlilerin salondan çıkartmaya çalıştığı Tanal, "Siz yargılamayı kapattıktan sonra tekrar açamazsınız. 'Çık dışarı' deme, efendi ol." karşılığını verdi.
Mahkeme başkanı ise "Burada herkes kanun önünde eşit. Dışarıdaki sıfatlarını, dışarıda bırakacak." dedi.
Mahkeme heyeti, duruşma salonunda ses ve görüntü kaydı yaptığı belirlenen kişiler ile müştekilere yönelik "kafa salladığı" tespit edilen sanık Doğukan Çep hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.
EŞİ AYŞE ATEŞ DİNLENDİ
Mahkemede dinlenen, Sinan Ateş'in eşi müşteki Ayşe Ateş, sözlerine "Sinan'ın katlinde dahli olan hiçbir suçlu ve yakınının başsağlığı dileğini kabul etmiyorum." diyerek başladı.
Davanın başlangıcından bu yana, sanıkların yazdığı "senaryo ve yalanları" sabırla dinlediklerini belirten Ateş, "Şimdi biraz da mahkeme heyeti gerçekleri dinlesin. İki kız çocuğu babası tertemiz bir akademisyen, bir eş, bir baba nasıl katledildi, onu dinleyin sayın hakim. Üç gündür karşınızda türlü türlü yalanlarla savunmalar yaptılar." dedi.
"KİRALIK KATİL ARIYORLARMIŞ"
Ayşe Ateş, beyanında şunları söyledi:
"Rahmetli eşim, 'Ayşe, Olcay Kılavuz ve Ahmet Yiğit Yıldırım beni öldürmek için kiralık katil arıyormuş, kapı kapı geziyorlarmış' diye defalarca bana söyledi. Sinan, görevi bıraktıktan sonra önce bot hesaplardan tehditler ve hakaretlere başladılar. Orhun Haber denilen hesaptan, 'Bir ihanet ateşi' başlığıyla türlü türlü iftiralarda bulundular. Bu Orhun Haber sitesinin sahibi Ülkü Ocakları Başkan Yardımcısı Mert Kerim Ejder. Ahmet Yiğit Yıldırım'ın talimatıyla eşim hakkında karalama kampanyası başlatıldı. Tamamı mesnetsiz ve yalan olan bu iftiralar, eşimin katliyle sonuçlandı."
Bu süreçte eşinin yanında olan arkadaşlarının da tehditlere maruz kaldığını belirten Ateş, "Bu işi tetikleyen Mersin olayıdır. Çağrı Ünel, eşimin yakın arkadaşıdır. Akşam Çağrı'yla bir telefon görüşmesi oldu, 'Kardeşim bunlar iyice azıttı, kendine dikkat et' dedi. Çağrı da eşimin yanında olduğunu söyledi. Sonrasında Ahmet Yiğit Yıldırım'ın talimatıyla 11 kişi Çağrı Ünel'e sopalar ve bıçaklarla saldırdı. Çağrı da kendini korumak için ateş etti ve bir kişi vefat etti. O çocuğun katili de Ahmet Yiğit Yıldırım ve Ülkü Ocakları Genel Merkezi yöneticileridir. Ben, MHP ve Ülkü Ocakları içine sızmış suç çetesini hedef alıyorum." ifadelerini kullandı.
Ünel olayının ardından eşine, "Sinan, bunların gözü dönmüş, bu işleri bırak gidelim." dediğini anlatan Ayşe Ateş, eşinin bunu kabul etmeyerek, "Ben yanlış bir şey yapmıyorum. Devletim beni korur." yanıtını verdiğini söyledi.
Ateş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la görüşmesi sırasında da eşinin bu sözlerini ilettiğini kaydederek, "Bunlar, devlete kafa tutan bir suç çetesi. Cumhurbaşkanımız, 'Kızım sana söz veriyorum katilleri yakalanacak' dedi. Ancak bu duruşma salonunda üç gündür müşahede ettiğim tablo benim karşımda. Cumhurbaşkanımızın iradesine meydan okuyan karanlık bir suç örgütü var." dedi.
Eşi ve kendisinin FETÖ mensubu olduğuna yönelik iddialarla ilgili konuşan Ateş, "Ben FETÖ'cüysem, Sinan FETÖ'cüyse gidip suç duyurusunda bulunun." dedi.
Ayşe Ateş, eşinin görevi sırasında bazı kişilerin dövülmesi talimatını verdiği yönündeki beyanlarla ilgili de "Eşim birilerini dövdürdü. O zaman Sinan'ı karşıma alıp 'Sen bir akademisyensin. Bu işler sana yakışmıyor neden yapıyorsun?' dedim. Bana, 'Ayşe, MHP Genel Merkezinden gelen talimatları yapıyorum. Eğer yapmazsam bana da ceza keserler.' dedi. Nitekim bir süre sonra rahmetli eşim, Devlet Bahçeli tarafından hiçbir gerekçe sunmaksızın görevden alındı. Belki bir bildiği vardı, belki verdikleri bir talimatı yapmadı." ifadelerini kullandı.
AYŞE ATEŞ, İLK KEZ BAZI SİYASETÇİLERİN İSMİNİ VERDİ
Mahkemenin araştırması ve soruşturmanın derinleştirilmesi için beyanda bulunacağını aktaran Ateş, söyleyeceklerini, öldürüleceği korkusuyla bugüne kadar söyleyemediğini belirterek, şöyle devam etti:
"Bugün burada bunları söyleyemezsem bir daha söyleyemem. Bunlar benimle beraber mezara gitmesin. Aslında Sinan, tehditler başladığında, 'Ayşe, İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın benim öldürülmem için Ahmet Yiğit Yıldırım ve Olcay Kılavuz'a talimat vermiş, onlar da beni öldürmek için kapı kapı adam arıyorlarmış' dedi. Katline ferman veriyorlar ve en sonunda iki çocuk babası masum bir akademisyeni öldürtüyorlar. Ömrüm yettiğince bu dünyayı size dar edeceğim.
Burada sadece kiralık katiller, torbacılar, gaspçılar, ayakçılar, çantacılar oturmuş, işin asıl failleri dışarıda. Devlet neden bana koruma verdi? Asıl failler dışarıdaki devlet bana koruma verdi. Kendiniz yazar, kendiniz oynarsınız ama bu devlet namusunu temizler. Bu mahkemeden ne sonuç çıkar bilmiyorum ama bunların hepsi kayda geçsin."
Ayşe Ateş, mahkemedeki taleplerini, "İfademi aynen kabul ediyor ve bu ekstra bilgilerin eklenmesini, dosyanın ayrılan 17 şüphelisi ve ismini verdiğim kişilerin sorgulanmasını ve adaletle yargılanmasını, eksik ifadelerin hızlı bir şekilde alınmasını, bu iki dosyanın da birleştirilerek boşlukların doldurulmasını istiyorum. Adil bir yargılama talep ediyorum, bütün insanlar için adalet istiyorum." şeklinde sıraladı.
ATEŞ'İN KARDEŞLERİ DİNLENDİ
Sinan Ateş'in kardeşi Selma Kazanç ise dedesi, babası ve annesinin ülkücü olduğunu, bu camiaya lafının olmadığını belirtti.
Kazanç, "Ülkü Ocaklarının birçok kurumunda görev aldık bundan da gurur duyuyorum ama içine sızmış insanların asla bizim olduğumuz dönemdekilerle ilgisi yok. Ben MHP'ye, Ülkü Ocaklarına iftira atmam. Ahmet Yiğit Yıldırım ve Olcay Kılavuz'un bir karın ağrısı vardı. Kılavuz ve Yıldırım'ın sürekli tehditleri devam etti. Sonraki süreçte evde otururken Sinan, 'Benim kalemimi kırmışlar. Bunların derdi benim canımla' dedi. 'Kim?' diye sorduk. 'İzzet Ulvi Yönter, Olcay Kılavuz, Ahmet Yiğit Yıldırım, Semih Yalçın' diye sıraladı." dedi.
Sinan Ateş'in kardeşi Sevda Ateş Yörükoğlu da adalet istediklerini belirterek, Türk adaletine güvendiklerini söyledi.
Kardeşinin tehditler nedeniyle çelik yelek giymeye başladığını anlatan Yörükoğlu, "Çelik yelek giydikten sonra bizim dikkat etmemizi söyledi. Sinan'a bir çok yerde suikast uygulanmaya çalışıldı. Eray Özyağci, Sinan'ı öldürdüğünü, Doğukan Çep azmettirdiğini söylüyor. Evet, Sinan'ı Eray öldürmüş olabilir ama Eray sadece tetiği çekti. Doğukan da sadece azmettirici olduğunu iddia ediyor. Sinan'ın katilleri ne Eray'dır ne de Doğukan'dır. MHP'nin içinde olan insanlardır." beyanlarında bulundu.
NELER YAŞANMIŞTI?
Ateş, Çankaya ilçesi Çukurambar semtindeki Kızılırmak Mahallesi'nde 30 Aralık 2022'de uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetmiş, cinayetle ilgili 22 kişi hakkında dava açılmıştı.
Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş ve olay sırasında beraberindeki Selman Bozkurt'un "müşteki" sıfatıyla yer aldığı 22 sanıklı iddianamede, "müşterek fail" olarak yer alan sanıklar tetikçi Eray Özyağci, Vedat Balkaya ve Suat Kurt'un "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, müşteki Selman Bozkurt'a yönelik "tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 13'er yıldan 20'şer yıla kadar hapis, Doğukan Çep ve Tolgahan Demirbaş'ın ise cinayete azmettirmekten ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.
Özyağci'nin ayrıca "ruhsatsız tabanca bulundurmak ve taşımak" suçundan 1 yıldan 3 yıla, Demirbaş'ın ise "zincirleme şekilde kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme" suçundan 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor.
Sanıklar Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Mehmet Yüce, Mustafa Uzunlar, Aşkın Mert Gelenbey, Murat Can Çolak, Osman Bayraktar, Caner Güney, Umut Ersoy, Çağlar Zorlu, Aytaç Ataç, Emre Yüksel, Serdar Öktem, Erdem Karadeniz, Alper Atay, Mustafa Ensar Aykal'ın ise "tasarlayarak kasten öldürmeye yardım" suçundan 15'er yıldan 20'şer yıla kadar hapsi talep ediliyor.
Eski cinayet büro amiri Aykal'ın ayrıca kamu görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanarak maktule ait kişisel bilgileri hukuka aykırı olarak temin ettiği gerekçesiyle ayrıca 3 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.