''BU MİLLETİ COŞTURAN EN ÖNEMLİ HUSİYET ŞEHADET BİLİNCİDİR''
TBMM Başkanı Kurtulmuş, bu milletin önemli bir hususiyetinin ise işgale karşı, yabancıya karşı direnmek olduğuna dikkati çekerek, "O gün uçakları kullanan pilotların, onlara emir veren terör örgütünün liderinin ve arkasındakilerin aslında buralı olmadığı, milli olmadığı, Türkiye'ye ait olmadığını hisseden milletimiz bir işgal teşebbüsüyle karşı karşıya kaldığını gayet iyi anlamış ve sokaklara, meydana çıkmıştır. Çünkü bu milletin kitabında işgalciye karşı eyvallah etmek yazmaz. Çünkü bu milletin kitabında, kim olursa olsun, hangi güçle karşısına gelirse gelsin işgalciye eyvallah etmek bu millete yakışmaz." şeklinde konuştu.
Bu milletin en temel özelliklerinden birisinin vatanı savunmadaki olağanüstü gayreti olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Bu milleti Çanakkale'de coşturan, Dumlupınar'da, Kocatepe'de, İstiklal Savaşı'mızın her tarafında Trablusgarp'ta, Allahuekber Dağları'nda bu milleti ayağa kaldıran, coşturan en önemli hususiyetin şehadet bilinci olduğunu biliyoruz." dedi.
"DEMOKRASİ, BU MİLLETİN EN ÜST DEĞER SİSTEMATİĞİDİR''
15 Temmuz'dan çıkarılacak önemli dersler olduğunu dile getiren Kurtulmuş, "demokrasinin bu milletin en üst değer sistematiği olduğu"nun bu derslerin başında geldiğini bildirdi.
Demokrasiyi yok sayan, ortadan kaldırmaya çalışan güçlerin hepsine karşı mücadele etmek mecburiyetinde olunduğunu 15 Temmuz'da gördüklerini anlatan Kurtulmuş, demokrasinin insan hakları ve özgürlüklerin kapısı olduğunu, demokrasinin olmadığı yerde ne insan haklarının ne özgürlüklerin ne bireysel hakların olacağını söyledi.
''85 MİLYON İLE HER BİRLİKTE MÜCADELE EDECEĞİZ''
"Hayat standartlarının yükseldiği hiçbir demokratik olmayan ülke görülmemiştir." diyen Kurtulmuş, demokrasiyi ortadan kaldıranların sadece yönetime el atmak değil aynı zamanda ülkenin bütün kaynaklarını ele geçirmek ve ülkeyi bütün alanlarda geri götürmek için bunu istediklerini belirtti.
Milletin o gece sokaklara çıkarken bütün bu kazanımlardan vazgeçmeyeceğini ortaya koyduğunu ve demokrasiye sonuna kadar sahip çıktığını anlatan Kurtulmuş, "Bundan sonra bizlerin de alacağı en büyük ders; demokrasinin en yüksek seviyeye çıkmadığı her durum, Türkiye'de demokrasi karşıtları için hazırlanmış bir ortam demektir. Onun için diyoruz ki hep beraber, TBMM'de temsil edilen ve edilmeyen bütün siyasi partiler, 85 milyon bütün millet varlığımızla birlikte demokrasiyi en yüksek seviyeye çıkarmak için mücadele edeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
Kurtulmuş, 15 Temmuz'un en önemli derslerinden birisinin de "devlet adına hiçbir vesayet odağının millete karşı yönetme isteği içerisinde olmaması gerektiği" olduğunu vurgulayarak, "Bunun için demokrasiyi korumakla birlikte, demokrasi düşmanı vesayet odaklarına karşı da hiçbir ayrım gözetmeksizin hiçbirini bir diğerine karşı öncelemeksizin vesayet odaklarının tamamına karşı her zaman ve her ortamda mücadele etmek de bizim 15 Temmuz'dan çıkardığımız önemli derslerden birisidir." ifadelerini kullandı.
"SADAKAT, BİZATİHİ MİLLETİN KENDİSİNEDİR, MİLLETİN TAMAMINADIR"
TBMM Başkanı Kurtulmuş konuşmasını şöyle sürdürdü:
"15 Temmuz'un bize belki de ağır bedellerle öğrettiği bir diğer husus ise devlet kurumlarının güçlü olması gereğidir. Devlet kurumlarının içerisine sızan FETÖ örgütlenmesinin devlet kurumlarının sadece içinde bir tarafgirlik oluşturması değil, aynı zamanda devletin kurumlarının ruhunu ortadan kaldırdığını da hepimiz biliyoruz. Onun için 15 Temmuz'dan elde ettiğimiz bu dersle devlet kurumlarının ruhunun çok sağlam bir şekilde ortaya konulması, kurumların sadece kendine verilen görevleri, milletin tayin ettiği görevleri yerine getirmesi ve bunu yerine getirirken de kamunun bütün kurumlarının güçlendirilmesi en önemli siyasi görevlerimizden birisidir.
Ayrıca 15 Temmuz'dan çıkaracağımız bir diğer ders ise şeffaflık meseledir. Şeffaflık sadece hesap verebilirlik bakımından değil, demokraside devlet kurumlarının işletilmesi bakımından da hayati unsurlardan birisidir. Şeffaflığı en ileri seviyede sağlamak için devletin içerisinde liyakat, ehliyet ve sadakat prensipleri içerisinde kamu görevlilerinin iş yapmasının temin edilmesidir. Ehliyet ve liyakatin yanında özellikle millete sadakat meselesinin ne kadar önemli olduğunu 15 Temmuz'da çok ağır bir faturayla ödeyerek görmüş olduk. Liyakati, ehliyeti olsa bile sadakati millete, devlete, anayasal düzene ait olmayanın bu millete vereceği hiçbir şey yoktur."
Devletin içindeki hiyerarşiye ya da anayasal düzene değil de kendisine emir veren başkalarına tabi olanların devlete ne büyük bir zarar verdiğini 15 Temmuz'da gördüklerini kaydeden Kurtulmuş, "Sadakat ne sözde bir hocaya ne de karanlık bir locayadır; sadakat, bizatihi milletin kendisinedir, milletin tamamınadır." dedi.
Kurtulmuş, "15 Temmuz bize bir cümlelik ders verdi; kurallara dayalı bir sistem ve mutlaka vatana, millete güvenen bir toplumsal yapı. Bunu sağlayabilmek için bütün gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
''DARBELER HALKI İKİYE BÖLER''
Türkiye'nin çok partili siyasi hayatında beş sefer halktan oy almadıkları halde idareye el atmak isteyen birtakım şaibeli grupların istilasına uğradığını söyleyen Kurtulmuş, 1960 darbesinin 1971 muhtırasından; 12 Eylül'ün 1960 darbesinden; 27 Nisan muhtırasının 12 Mart muhtırasından; 28 Şubat'ın da kendisinden önceki darbelerden hiçbir farkı olmadığını vurguladı.
Milletin beş darbe ve darbe benzeri olay karşısında ağır bedeller ödediğini dile getiren Kurtulmuş, "Bu bedellerin en başında gelen; toplumsal kamplaşma ve kutuplaşmadır. Her darbe, darbenin yanlıları, darbenin karşıtları diyerek halkı ikiye böldü." dedi.