Hamd olsun bu fedakârlık bilinci, bu feragat kültürü büyük Türk milletinde fazlasıyla merbut ve mevcuttur.
Anadolu'nun vatanlaşması öncelikle akılla bezenmiş bir hazırlığın, ahlakla bilenmiş bir haysiyetin, imanla billurlaşan büyük bir hedefin hayranlıkla anılacak mükafatıdır.
953 yıl evvel bu topraklarda kahramanlık korkaklığı yere sermiştir.
953 yıl evvel bu topraklarda Hakk'ın sesi batılın nefesini kesip atmıştır.
Malazgirt'te, tarihin rotası, beşeriyetin yörüngesi, medeniyetler arasındaki gerilimin ana kulvarı değişim, hatta dönüşüm göstermiştir.
Bu nedenle asırlardır muhasım odakların Türk milletine karşı beslediği intikam duygusu hiç bitmemiş, hiç de azalma emaresi göstermemiştir.
Malazgirt ovasında Bizans ölümcül bir darbe almakla kalmamış, İstanbul'un kapıları Efendimizin müjdesine mazhar olan aziz milletimize açılmıştır.
Anadolu coğrafyasının adalete susamışlığı, huzur ve kardeşliğe muhtaçlığı Malazgirt Zaferi'yle son bulmuş, 30 Ağustos Dumlupınar Zaferi'yle de teyit edilmiştir.
Anadolu'nun fethi yalnızca silahın, savaşın, cenk meydanlarındaki başarının, kahramanca çarpışmanın eseri görülemez, görülmemelidir.
Şayet kazanılmış zaferler onu hazmedecek, kaldıracak, adım adım ileriye taşıyacak fazilet, merhamet, dirayet, irade ve insaniyetle perçinlenmezse kalıcı olmaz, olamaz.
Her büyük zafer layık olmayanlar için ağır bir yüktür.
Nitekim CHP ve DEM'lenen ortakları için tarihi zaferlerimiz yük olarak değerlendirilmekte, bu yüzden tahribine niyet edilmektedir.
Türk milleti elde ettiği zaferleri kanının son damlasına, alın terinin son zerresine kadar hak etmiş muzaffer bir millettir.
Bu nedenle hem tarih yapmış, hem de tarih yazmıştır.
Türk milleti tarihten çekilip alındığında geriye yalnızca masal yığını, kuru kuruya anlatılan yavan olaylar ve anılar geçidi kalacaktır.
Malazgirt aynı zamanda gönüllerin, aynı zamanda özlemlerin, aynı zamanda ümitlerin fethidir.
Türk milleti fetihle birlikte kutlu varlığına bir daha kapanmamak üzere bir istikbal sayfası aralamıştır. Bu sayfa tertemizdir, nice fani ömrün marifetiyle pekişmiştir.
30 Ağustos 1922 tarihinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları işgali reddederek tarihimizin şanlı zaferlerine yenisini eklemişler, Türk milletinin gücünü sınamaya cüret edenlere tarihi bir ders vermişlerdir.
Malazgirt Zaferi'yle birlikte Büyük Taarruz; Türk milletinin var olma azminin yüreklerde çınarlaştığı birbirini tamamlayan iki ayrı milat olmuş ve tarihteki ayrıcalıklı yerlerini almışlardır.
Ne büyük bir tevafuktur ki, Anadolu'yu vatan yapan muhteşem zaferle, bu tarihten tam 851 yıl sonra aynı gün başlayan ve 30 Ağustos'ta zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz son yurdumuzu karanlıktan aydınlığa taşıyan, Anka Kuşu'nu küllerinden doğuran, Türk tarihini birbirine bağlayan muazzez nitelikli kader ve kavşak eşikleridir.
Geride kalan onca süre sahip olunan vatanın stratejik önemine uygun olarak kendi jeopolitiğini ve beşeri zenginliğini geliştirmiştir.
Selçuklu'dan Osmanlı'ya, oradan da Cumhuriyetimize köklü bir maddi ve manevi veraset olarak intikal etmiştir.
Vatanı korumak; vatan kurmak, vatan kurtarmak kadar şerefli bir görevdir.
Aziz Türk milletinin ruh kökü olan Cumhur İttifakı bu şerefe müstahaktır ve vatanı sonuna kadar koruyacak, işbirlikçilere ve ihanet cephesine göz açtırmayacaktır.
Türk vatanında aklı kalanlar, Türk milleti üzerinde hesap yapanlar unutmasınlar ki, Sultan Alparslan'ın ahfadı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün anıları heybetle ve heyecanla ayaktadır.
Terör örgütlerini kullanarak zehir saçanlara, 953 yıllık fütuhat mirasının rövanşını alabilmek için zulmü rehber edenlere Malazgirt'teki Bizans İmparatoru'nun pespaye durumunu, İzmir'de denize dökülen müstevlilerin kepaze hallerini dikkatle hatırlatmak isterim.
Bilinmelidir ki, 953 yıldır üzerinde yaşadığımız bu kutsal topraklar; muzaffer atalarımızın emaneti olup, muhafaza ve müdafaası her türlü mülahazanın üzerinde tutulması gereken bir vatan sorumluluğudur.
Bu hazineyi yağmaya heves edenler ağır sonuçlarına her seviyede katlanacaklardır.
Dün içimize fitne sokmaya çalışan tekfurlara, Türk milletini yok etmeye kararlı güçlere nasıl cevap verilmişse, bugün de bu büyük milletin iradesinin yeniden şahlanarak hak edenlere Osmanlı'nın şamarını indireceği muhakkaktır.
Türkiye Cumhuriyeti yaşayacak, Türk ve Türkiye Yüzyılının destanı yazılacak, Türk vatanı sonsuza kadar var olacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle; Malazgirt Zaferi'nin 953'üncü yıldönümünde büyük ecdadımız Sultan Alparslan'ı ve cesur neferlerini; Büyük Taarruz'un ve 30 Ağustos Zaferi'nin 102'üncü yıldönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, Milli Mücadele kahramanlarımızı, aziz şehitlerimizi saygıyla, şükranla, rahmetle anıyorum.
Zaferlerimiz kutlu olsun diyorum.