'Suçüştü yakalanan' İBB'ye Bakan Murat Kurum'dan çok sert uyarı: Acilen tedbir alın kaçak yapıları yıkın

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum katıldğı canlı yayında önemli açıklamalarda bulundu. İBB'nin Vaniköy'deki kaçak villa skandalı ile ilgili konuşan Kurum,"Sanki bu süreçte onları engelleyen varmış gibi, biz oraya gidince, apar topar 'biz de yıkıma gelmek istiyoruz' deniyor. Senin elinden tutan mı vardı? Niye yıkmadın buraya kadar? Nasıl algıyı yürütürüz, bakanlık söyledi ama biz o işin önüne atlatırız, geçeriz anlaşıyla oraya geliyorlar. Çok açık söylüyorum. Bunlar suçüstü yakalandılar" dedi. Öte yandan uyarıda Kurum, İBB'ye kaçak yapıları yıkması konusunda çok sert uyarıda bulundu.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :06 Eylül 2024 , 22:46 Güncelleme Tarihi :07 Eylül 2024 , 13:00
’Suçüştü yakalanan’ İBB’ye Bakan Murat Kurum’dan çok sert uyarı: Acilen tedbir alın kaçak yapıları yıkın

İÇİNDEKİLER

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Vaniköy'de izinsiz inşaattaki ruhsatsız ve kaçak yapıların yıkımına ilişkin, "Bugün akşam saatlerinde yıkım tamamlandı. Bundan sonra sökülen ağaçların yeniden dikilmesi ve orada tahribatın giderilmesi adına peyzajların düzenlenmesi bir de o molozların dışarıya çıkarılması işi var. Onları da İl Müdürlüğümüz takip edecek." dedi.



Bakan Kurum, bir televizyon programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Vaniköy'de Boğaziçi Öngörünüm Bölgesi'nde izinsiz inşa faaliyetlerinin gerçekleştirildiği alanla ilgili sürecin sorulması üzerine Kurum, "dünyanın incisi" denilen İstanbul Boğazı'nda resmen bir çevre katliamı yaşandığını söyledi.


Kurum, Vaniköy'deki durumun Boğaz'ın en güzel yerinde "basit tadilat" diye izin verilen ancak işin içeriğine girildiğinde bunun basit tadilat olmadığının tüm Türkiye ve kamuoyunca görülen ve tartışılan bir olay olduğunu belirtti.

Boğaziçi'ndeki yetkinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Boğaziçi İmar Müdürlüğü'nde olduğunu aktaran Kurum, "Buraya basit tadilat izni vermişler. '90 gün sürede bu basit tadilatı yapın.' demişler. Bu arada gitmişler, gelmişler, o kaçak yapıları, kesilen ağaçları görmemişler. Kamuoyuna yansımış, günlerce kamuoyunda tartışılmış, 'Buraya kaçak yapı yapılıyor, ağaçlar kesiliyor, çevre katliamı var ve buna ilişkin hiç kimse tedbir almıyor.' denilmiş. Buna rağmen görmezlikten gelinmiş ki yetki Boğaziçi İmar Müdürlüğü'nde. Biz de görür görmez hemen 'Burada bir kaçak yapı inşaatı, ağaçların kesilmesi söz konusu.' diye Boğaziçi İmar Müdürlüğünü yazılı, sözlü uyarıyoruz. Diyoruz ki 'Bu plan dışında, basit tadilat gerektiren bir iş değil. İmar planına, Boğaziçi Yasası'na uygun değil. Burada acilen tedbir alın ve bu kaçak binaların yıkımını gerçekleştirin, müsaade etmeyin.' diyoruz." diye konuştu.


1 AY ÖNCE UYARDIK: "YIKIN, AĞAÇLARIN KESİLMESİNE MÜSAADE ETMEYİN"
Yazılı uyarıyı yaklaşık 1 ay önce yaptıklarını, "Yıkın, ağaçların kesilmesine müsaade etmeyin." uyarılarına rağmen harekete geçilmediğini, inşaatı da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü ekiplerinin durdurduğunu ve belediyeye yazı yazılarak, suç duyurusunda bulunulduğunu aktaran Kurum, buranın yıkılması için bir süre verildiğini ancak yine konuyla ilgilenen olmadığını dile getirdi.

Bakan Kurum, yaşanan süreçle ilgili şunları ifade etti:

"Diyoruz ki 'Biz 3 gün önce bu inşaatı yıkmaya gidiyoruz.' Bildiriyoruz, Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü ekipleri, yıkım ekipleriyle Vaniköy'e gidiyor ve o kaçak yapıların yıkım sürecini başlatıyoruz. Sanki görmezden gelen bunlar değilmiş gibi, sanki bu süreçte onları durduran, engelleyen varmış gibi hemen biz oraya gittik ya apar topar 'Biz de yıkıma gelmek istiyoruz.' Ya arkadaş senin elinden tutan mı vardı, niye gitmedin bugüne kadar, niye yıkmadın? Biz sana söylemişiz yık diye. Biz 'yıkacağız' dediğimiz yerde onlar da 'Biz bu işe nasıl dahil oluruz, nasıl algıyı yürütürüz, Bakanlık söyledi ama nasıl biz o işin önüne atlarız, geçeriz?' anlayışıyla oraya geliyorlar."


BAKAN KURUM'DAN İBB'YE UYARI

Murat Kurum, "Bir soruşturma başlatacak mısınız?" sorusu üzerine "Bunlar suçüstü yakalandılar, çok açık söylüyorum. Bu basit tadilat değil." dedi.

İBB'ye seslenen Kurum, "Boğaz'da bunun onlarca örneği var. İBB'yi uyarıyorum, Boğaz'da kaçak yapı varsa yapılmasına müsaade etmeyin. Varsa yapılan, durdurun ve o kaçakların yıkımını gerçekleştirin." dedi.

"Böyle başka yapılar da mı var?" sorusu yöneltilen Kurum, "Kendileri de biliyor, var mı yok mu? Dolayısıyla varsa kaçak yapı durdursunlar, yıkımını gerçekleştirsinler. Yarın biz yıkıma gittiğimizde bizim peşimizden gelmeyin." ifadesini kullandı.

Kurum, bu şekilde tespit ettikleri başka yerler olup olmadığı sorusuna ilişkin, "Arkadaşlar çalışıyor. Bütün Boğaz'da imara aykırı ne varsa gidip tespitlerimizi yapıyoruz. Bu tespitler çerçevesinde de gereken işlemi yapacağız. Buradan uyarmış olalım. Kendilerini göreve davet ediyoruz. Mevcut görevlileri, Boğaziçi İmar Müdürlüğünün, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yetkisi sınırları içerisinde olan işle alakalı lütfen 'oyuncak' diye tabir ettikleri İstanbul Boğazı'na sahip çıksınlar. Onlar çıkmazsa biz Boğaz'ın talan edilmesine müsaade etmeyeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

BAŞKA KAÇAK YAPILAR VAR MI?
"Başka yazı gönderdiğiniz yer var mı?"
sorusu üzerine Kurum, yakında göndereceklerini dile getirdi.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Kurum, Vaniköy'deki izinsiz inşaatın yıkımındaki son duruma ilişkin de "Bugün akşam saatlerinde yıkım tamamlandı. Bundan sonra sökülen ağaçların yeniden dikilmesi ve orada tahribatın giderilmesi adına peyzajların düzenlenmesi bir de o molozların dışarıya çıkarılması işi var. Onları da İl Müdürlüğümüz takip edecek." bilgisini paylaştı.

İMAMOĞLU İLE GÖRÜŞECEĞİZ
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile görüşüp görüşmediğine dair soruya Kurum, "Ne zaman arasa İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı cebimden bana ulaşmıştır. Yine ulaşır, ne zaman arasa da açarım. (Bakan olduktan sonra) Aradı, 'görüşelim' dedi. Görüşeceğiz, davet edeceğiz kendisini. Bizim görüşmeme gibi bir durumumuz yok. Önümüzdeki haftalarda çağıracağız, görüşeceğiz." dedi.

İZMİR KÖRFEZİ'NDEKİ DURUM
Murat Kurum, İzmir'de bundan yaklaşık 20-25 gün önce balık ölümlerinin gündeme geldiğini, Bakanlığın da ekiplerini hemen bölgeye sevk ettiğini, bilim insanlarının buraya yönlendirildiğini, TÜBİTAK gemisiyle körfezden numuneler alındığını, ekiplerin iç, orta ve dış körfezden numuneler alarak denizin durumunu anlamak adına çalışma yürüttüğünü söyledi.

İzmir Körfezi'nde gördükleri tablonun içler acısı olduğuna dikkati çeken Kurum, "İzmir Körfezi bitmek üzere. Bu tabloyu görür görmez de hemen böyle bir toplantı yapma ihtiyacını hissettik. Bilim insanlarımızı, sivil toplum kuruluşlarımızı, ilgili ilçe belediyelerimizi, Büyükşehir Belediyemizi de davet ettik. Dedik ki 'Burada bir bilim kurulu oluşturalım, bu bilim kurulu bilimsel anlamda çalışsın ve önerilerini, fikirlerini de kanunun, yönetmeliğin tarif ettiği şekliyle hangi kurumu tarif ediyorsa, hangi kurumun yetkisindeyse sorumluluklarını yazalım." diye konuştu.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İzmir Körfezi'nde yaşanan toplu balık ölümleri, kötü koku ve kirliliğin sebeplerinin araştırılması ve önlenmesi amacıyla oluşturulan ʺİzmir Körfezi Bilim Kurulu Heyetiʺ üyeleriyle körfezde yapılan incelemeye katıldı.Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İzmir Körfezi'nde yaşanan toplu balık ölümleri, kötü koku ve kirliliğin sebeplerinin araştırılması ve önlenmesi amacıyla oluşturulan ʺİzmir Körfezi Bilim Kurulu Heyetiʺ üyeleriyle körfezde yapılan incelemeye katıldı.

Toplantıya İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay'ın katılmadığını aktaran Kurum, "O Dünya Sağlıklı Kentler Birliği Toplantısı'na gitmiş Türkiye'yi, İzmir'i temsilen. (Toplantıya) Başkan vekili arkadaş katıldı. Enteresan, İzmir Körfezi ölmek üzere, bitiyor ve İzmir Büyükşehir Başkanı sağlıklı kentler konferansına gidiyor. İzmir'e bakış açısını aslında net şekilde anlatıyor bu durum." değerlendirmesinde bulundu.

"İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ, KÖRFEZİ BİR FOSEPTİK ÇUKURU GİBİ KULLANMIŞ"
Bakan Kurum, bu körfezin neden bu hale geldiğine ilişkin soru üzerine şunları belirtti:

"Şu an olması gereken oksijen seviyesi, bir balığın, canlının orada yaşayabilmesi için 4,5 miligram litre ki normal şartlarda 6 olması lazım. Bizim ölçümlerimize göre, iç körfezin liman bölgesinde oksijen sıfır. Canlı yaşamaz. Zaten kokuyor, çamuru da görebiliyorsunuz. Amonyak değeri olması gerekenden 50 kat fazla. İçinde bir sürü zararlı maddeler var. Dip çamuru artık körfezi doldurmuş. Tabiri caizse İzmir Büyükşehir Belediyesi, körfezi bir foseptik çukuru gibi kullanmış bugüne kadar. 2002'den beri de atık su arıtma tesisiyle ilgili yeni bir yatırım yok."

Şu anki atık su arıtma tesisinin kapasitesinin 605 bin metreküp olduğunu, gelen atık suyun ise 700 bin metreküpün üzerinde olduğunu vurgulayan Kurum, "Yani her gün 100-150 bin metreküp atık suyu denize bırakıyorlar. Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi tam kapasiteli çalışmıyor. 'Büyük Kanal Projesi' diye millete anlattıkları bir projede yağmur suyu ve kanalizasyon hatları beraber yapılmış, ayrılmamış ve doğrudan denize bırakılıyor. Buraya gelen 7 dere var. Derelerden 1'i sadece Tarım Bakanlığı sorumluluğunda, gerisi büyükşehir sorumluluğunda. Hiçbirini ıslah etmemişler." ifadesini kullandı.

"YAPMAZSA HER TÜRLÜ HUKUKİ SÜRECİ BAŞLATIRIZ"
Murat Kurum, İzmir Körfezi'yle ilgili bundan sonra ne yapılacağına yönelik soruya şöyle cevap verdi:

"(İzmir Büyükşehir Belediyesi) Sorumluluğunu yerine getirecek. Biz bilim insanlarımızla çalışacağız. Bilim insanlarımız bize, eylülün sonuna kadar acil eylem planı çıkaracaklar. Ekimin sonuna kadar da kalıcı çözümleri ortaya koyacaklar. Bu eylem planları çerçevesinde atık su arıtma tesisinin kapasitesi artırılacak, derelerin ıslahı yapılacak, yağmur suyu ve kanalizasyon hatlarının ayrılması gerekiyor. (Bunları) Büyükşehir yapacak, asli görevi. Yapmazsa her türlü hukuki süreci başlatırız, cezai işlem, suç duyurusu dahi. Ben ne yapacağım? İzleyeceğim, denetleyeceğim, yol göstereceğim, takip edeceğim, evsel atıklardan kaynaklı kirliliğin takibini yapacağım ve bize, ilgili bakanlıklarımıza bir sorumluluk, görev kanunun emrettiği şekilde varsa biz de elimizi taşın altına koyacağız ama yetkiden kaçmak, sorumluluk üstlenmemek yok."

"İLK EVİM İLK İŞYERİM" PROJESİ İHALELERİNİN HAZİRAN 2025'E KADAR TAMAMLANMASI PLANLANIYOR
"Yarısı Bizden Kampanyası"
nda yeni bir başvuru süreci yürüttüklerini anlatan Kurum, başvuru tarihinin önünün açık olduğunu, isteyenlerin başvurabileceğini dile getirdi.

Bakan Kurum, "İlk Evim İlk İşyerim Projesi"ne ilişkin, "Daha önce açıkladığımız sosyal konutlarla ilgili bunun bir kısmına başladık. Ancak depremden sonra ister istemez ağırlığımızı, önceliğimizi deprem bölgesine verdik. Orada evi olmayan, evi yıkılmış, konteynerde kalan vatandaşlarımız var. Orayı hızlandırabilmek adına bu sosyal konut, 'İlk Evim İlk İş Yerim' projelerini biraz öteledik." bilgisini verdi.

Kurum, deprem bölgesinde yıl sonuna kadar bütün işlerin ihale edilmesi talimatını verdiğini, ardından da sosyal konut ve "İlk Evim İlk İş Yerim" projesini de etap etap bitireceklerinin altını çizerek, "Tahminim, 2025'in Haziran'ına kadar bu işlerin hepsini ihale etmiş olacağız. Deprem bölgesinin yıl sonuna kadar bütün ihalelerini bitireceğiz. 'İlk Evim İlk İş Yerim', buradaki sosyal konutlardan kalan eksikler var. O eksikleri de inşallah 2025'in Haziran'ına kadar ihale etmiş olacağız. 2026'da inşallah yeni projelerimizi başlatıyor olacağız." dedi.

"EYLÜL AYI İÇERİSİNDE 100 BİN KONUTUN TESLİMİNİ GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ"
Deprem bölgesinde 76 bin konutu teslim ettiklerini anlatan Kurum, "Eylül ayı içerisinde Sayın Cumhurbaşkanımızın da katılımıyla Hatay'da yapmayı planlıyoruz ama daha netleşmedi, Hatay'da 100 bin konutun teslimini gerçekleştireceğiz. Yıl sonu 200 bin konut bitirilmiş ve teslim edilmiş olacak. " bilgisini verdi.




"NİYE YIKMADIN BUGÜNE KADAR?"

Sanki buradaki çevre katliamına göz yumanlar onlar değilmiş gibi izliyorlar. Diyoruz ki, 'Yık, yıkmazsan biz yıkarız'. Ki inşaatı durduran biziz. Süre veriyoruz 'yık' diyoruz. Maalesef ilgilenen, o tarafa bakan yok. Bu inşaatı yıkmaya gidiyoruz, yıkım ekipleri ile birlikte Vaniköy'e gidiliyor ve yıkım sürecini başlatıyoruz. Sanki bu süreçte onları engelleyen varmış gibi, biz oraya gidince, apar topar 'biz de yıkıma gelmek istiyoruz' deniyor. Senin elinden tutan mı vardı? Niye yıkmadın buraya kadar? Nasıl algıyı yürütürüz, bakanlık söyledi ama biz o işin önüne atlatırız, geçeriz anlaşıyla oraya geliyorlar. Çok açık söylüyorum. Bunlar suçüstü yakalandılar. Boğaz'da onlarca örneği var.



"İMARA AYKIRI NE VARSA TESPİTE EDİYORUZ"

İBB'yi uyarıyorum. Boğaz'da kaçak yapı varsa müsaade etmeyin. Varsa yapılan durdurun ve o kaçakların yıkımını gerçekleştirin. Buradan Habertürk'ten tüm Türkiye duysun. Varsa kaçak yapı durdursunlar. Yarın biz yıkıma gittiğimizde bizim peşimizden gelmeyin. Arkadaşlarımız bütün Boğaz'da çalışıyor, imara aykırı ne varsa gidip tespitlerimizi yapıyoruz. Gereken işlemi yapacağız. Buradan uyarmış olalım. Kendilerini göreve davet ediyoruz. İBB Boğaziçi İmar Müdürlüğü yetkisi sınırında olan İstanbul Boğazı'na sahip çıksınlar. Aksi halde biz müsaade etmeyeceğiz.Bunların tek adamı şov yapmak. Engelleyen yok ki. Yazmışım, durdurmuşum, mühürlemişim 'yık' demişim. Tebligat yapmışım. Biz bu tespitleri 1 ay önce yaptık. Durdurduk, bildirdik, süre verdik. Yıkıma yönelik işlem yapmadılar. Seyrettiler, izlediler, görmezden geldiler. Biz oraya gidince onları engelleyen varmış gibi, şov yapmak üzere oraya konuşlandılar. Nerenin imara uygun olduğunu, nerenin kaçak olduğunu kendileri biliyorlar. Tedbirleri alsınlar, kaçak yapıları yıksınlar. Proje değişikliği yapılan inşaatları lütfen durdursunlar.



"ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA GÖRÜŞECEĞİZ"

İBB Başkanı ne zaman arasa cebimden bana ulaşmıştır. Yine ulaşır, ararsa açarım. Bakan olduktan sonra aradı, 'görüşelim' dedi. Görüşeceğiz, kendisini davet edeceğiz. Görüşmeme durumumuz gibi bir şey olabilir mi? Seçimde yarıştık, milletimizin takdiri başımızın üstüne. Biz onu başkan olduktan sonra tebrik ettik, o da bizi bakan olunca tebrik etti. Önümüzdeki haftalarda çağıracağız, görüşeceğiz. Bütün konuları görüşmeye hazırız. İstanbul'un, milletimizin ihtiyacı için yetkimiz dahilinde yapılabilecek ne varsa yapmaya hazırız. Planla ilgili destek, yerle ilgili bir destek, personelle ilgili destek, makul ve mantıklı gerekçeleri olan her işi yapmaya hazırız. Hiçbir belediye şunu diyemez. Dün İzmir'deydim. Ondan önce Adana'daydım. Antalya, Adana Büyükşehir Başkanımız gelir. Talepleri varsa bizim yapacağımız bir şey ise niye yapmayalım. Bunlara destek olmayalım diye bir anlayışımız olabilir mi?

İzmir'de bundan yaklaşık 20-25 gün önce balık ölümleri gündeme geldi. Ekiplerimizi bölgeye sevk ettik. TÜBİTAK gemimiz var. Numuneler aldık. Bilim insanlarımızı görevlendirdik. Ekiplerimiz oraya gitti, numuneler aldı. Gerçekten gördüğümüz tablo içler acısı. İzmir Körfezi bitmek üzere. Bu tabloyu görür görmez de hemen açıkçası üzülerek böyle bir toplantı yapma ihtiyacını hissettik. Bilim insanlarımız, STK'lar ve ilgili ilçe belediyelerimizi, büyükşehir belediyemizi davet ettik. 'Burada bilim kurulu oluşturalım, bilimsel anlamda çalışsın, önerileri, fikirlerini, yönetmeliğin, kanunun tarif ettiği şekliyle sorumluluklarını yazalım' dedik. Musilajda ne yaptık? Hatırlayın, bir koordinasyon kuruluyla Marmara'da başarıyla yürüttük.Toplantıya büyükşehir belediye başkanı katılmadı. Dünya Sağlıklı Kentler Birliği toplantısına gitmiş. Başkan vekili arkadaş katıldı. İzmir Körfezi ölmek üzere, bitiyor ve İzmir Büyükşehir Başkanı sağlıklı kentler konferansına gidiyor. İzmir'e bakış açısını net bir şekilde anlatıyor bu durum.

Eleştirecek olsam 'toplantıya katıl' demem. O da yememiş içmemiş, sağlıklı kentler toplantısına katılmış. CHP Kongresinde boy gösteriyor bugün. Yurt dışında İzmir Körfezi'nin sağlıksız olduğunu, 25 yıl yönettiklerini mi anlattı merak ediyorum. Denizde incelemeler yaptık. Şu an olması gereken oksijen seviyesi, bir canlının yaşayaması için 4,5 mg/litre. Bizim ölçümlerimize göre iç körfezin liman bölgesinde oksijen sıfır. Canlı yaşamaz. Zaten kokuyor, çamuru da görebiliyorsunuz. Amonyak değeri olması gerekenden 50 kat fazla. İçinde zararlı maddeler var. Dip çamuru Körfezi doldurmuş. Tabiri caizse, İzmir Büyükşehir Belediyesi körfezi foseptik çukuru gibi kullanmış. Şu anta atıksu arıtma kapasitesi 605 bin metreküp. Gelen atıksu 700 binin üzerinde. Kapasite 600. 100-150 bin atıksuyu denize bırakıyorlar. Büyük Kanal Projesi diye anlattıkları projede yağmur suyu ve kanalizasyon hatları beraber yapılmış, doğrudan denize bırakılıyor. Buraya gelen derelerde bir tanesinde Tarım Bakanlığı sorumluluğunda, diğeri büyükşehirde. Islah etmemişler. Burada atıksu kapasite artımı yapmayan, altyapıyı yenilemekten, dereleri ıslah etmekten aciz İzmir Büyükşehir Belediyesi'der.

Seçim meydanlarında 'Biz İzmir Körfezi'ni temizleyeceğiz, kulaç atacağız' diye vaat veriyor. 'Bu balıklar gemiden getirdiler' diyenler de onlar. Bakan gelmiş, bakan yardımcıları gelmiş, bir sürü bilim insanı gelmiş. Üniversitelerden gelmişler. Sen yoksun. Neredesin? Sağlıklı Kentler Konferansı'nda sağlıklı olmayan kenti anlatıyor.



Sorumluluğunu yerine getirecek. Sonuçta biz bilim insanlarımızla çalışacağız. Bilim insanlarımız neyin doğru olduğunu söylüyorsa. 10 sene önce proje yapılmış. Navigasyon ve sirkülasyon kanalı yapalım demişler, hiçbir adım atılmamış. O günkü şartlarda proje doğru imiş, kısmen yararlıymış. Şimdi tartışıyoruz. Bilim insanlarımız Eylül'ün sonuna kadar acil eylem planı, Ekim'in sonunda kalıcı çözümü ortaya koyacaklar. Atıksu arıtma tesisinin kapasitesi artırılacak, derelerin ıslahı yapılacak. Yağmur ve kanalizasyon hatlarının ayrılması gerekiyor. Büyükşehirin sorumluluğu değil mi bunlar? Asli görevi bunlar. Yapmazsa her türlü hukuki süreci başlatırız. Cezai işlem, suç duyurusu dahil. Orada canlılar ölecek, insan sağlığı hiçe sayılacak. Biz de izleyeceğiz, yok öyle. Ben izleyeceğim, denetleyeceğim, yol göstereceğim, takip edeceğim, evsel atıklardan dolayı kirliliğinin takibini yapacağım. Kanunun emrettiği şekilde sorumluluğumuz varsa elimizi taşımızın altına koyacağız. Bilim insanlarımız bize neyi önerecekse onu herkes üstüne vazife edinecek.

Türkiye'nin en büyük çevre projesini başlattık. İzmit Körfezi'ndeki dip çamurunu alıyoruz. Deniz suyunu süzüyoruz. Dip çamurunu bertaraf tesislerine yolluyoruz. Türkiye'nin en büyük çevre projesi. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ile yapıyoruz. İlk etabı bitti. 2028'e kadar inşallah bitirmeyi hedefliyoruz. 2010'da tasarladıkları buna benzer projeymiş, ancak adım atılmamış.

İzmir'de yağmur suyu kanalıyla yakın İlbank üzerinden 300 milyona yakın destek oluyoruz. Engelliyoruz diye bir şey yok. Kocaeli Büyükşehir'e verdiğimiz desteği kat be kat fazlasını verdik. İzmir'de deprem oldu. Bayraklı'nın bütün sokaklarını gezmiş insanım. Söz verdik ve gerçekleştirdik. Körfez temizlenecek. Burası Mavi Vatanımızın en kritik noktası. Milli mücadelemizin başlangıç noktası. Konsere para bulacaksınız, Körfeze para bulamayacaksınız, olmaz. İzmir'de sokağı dinleyin, vatandaşlarımızın ciddi rahatsız olduğunu görüyoruz. Bu insanlar bunu hak etmiyor. Yazık değil mi? Acil eylem 1 ay içinde çıkar çıkmaz herkes sorumluluğunu yerine getirecek.Biz de bunu izleyeceğiz, takip edeceğiz, uyaracağız.

Yarısı Bizden'de sayın Cumhurbaşkanımız İstanbul'a bu projeyi müjdelediler. Mayıs ayı itibarıyla başvuruları aldık. İstanbul'da ciddi başvuru oldu. Burada gerek hibe gerek kredi noktasında devletimizin yardım ve desteklerine ilişkin. 700 bin kredi, 700 bin hibe 100 bin taşınma olmak üzere açıklandı. Şu an Yarısı Bizden'de yeni başvuru süreci yürütüyoruz. Tarihin önü açık, isteyen başvurabilir. Gerek bina bazında gerek parsel bazında tüm başvuruları arkadaşlarımız değerlendiriyor. Müteahhitlerin süreci daha rahat yönetilmesi adına hak edişlerin yüzde 30'ların verilmesi gibi hızlandıracak adımlarızı atıyoruz. Biz bir taraftan deprem bölgesini yürütüyoruz bir taraftan da İstanbul'da önemli iradeyi ortaya koyuyoruz. İstanbul'da 1,5 milyon riskli konut var. 600 bini hemenyarın dönüşmesi gereken konut. Bu noktada sorumluluk makamı olarak biz de kentsel, deprem dönüşümü ile ilgili elimizi, gövdemizi taşın altına koyacağız.

Bunun bütçesi Hazine ve Maliye Bakanlığımızca ayrıldı. Biz burada kendi kaynağımızı üretecek çalışmalar yapıyoruz. Sonuçta devletimiz güçlü. Sayın Cumhurbaşkanımız deprem varken bu iradeye ortaya koydular. Vatandaş ve belediyelerimizden gelen talep noktasında bu dönüşümü hızlı bir şekilde yürüteceğiz. Rezerv alanlarda konutlar üreteceğiz. Deprem toplanma alanı, sosyal donatı alanlarına ilişkin adımlarımızı atacağız. Okul, yeşil alanlar yapacağız. Bu konutların yapımını başlattık.Başakşehir, Sultangazi'de yapıyoruz. 800 bin üzerinde konutu dönüştürdük, devam edeceğiz. Birinci öncelik deprem bölgesi ise ikinci önceliğimiz İstanbul'da koyulması gereken iradedir. Gerçekten siyasette itibar sahibi olmak verdiğin sözleri tutmaktan geçiyor. O yüzden sayın Cumhurbaşkanımızın liderliği ile her seçimden galip çıkıyoruz. Yerel seçimde de milletimiz bize destek verdi. Mayıs seçimlerinde sayın Cumhurbaşkanımızı yüzde 52 oyla seçen irade Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan vatandaşlarımız. Vatandaş ülke yönetimini sana veriyorum, yerel yönetimde seni uyarıyorum dedi. Düzeltmesi gerekenleri düzelt demiştir. Biz de üzerimize düşen görevlerimizi yerine getireceğiz. Kimse boşuna heveslenmesin. Milletimiz bizi bekliyor. Çalışacağız, üreteceğiz. Umutun, geleceğin icraatı olmaya AK Parti olarak devam edeceğiz.

Daha önce açıkladığımız sosyal konutların bir kısmını başlattık. Ağırlığımızı, önceliğimizi deprem bölgesine verdik. Orayı hızlandırabilmek adına sosyal konut İlk Evim İlk İşyerim projelerini biraz öteledik. Vatandaşa bunu anlatıyoruz. Bizim milletimiz ferasetlidir. Bu takvimi de buradan arkadaşlarımıza söyleyeyim. TOKİ Başkanlığımız sosyal konutlarla ilgili ilan etsin. Arkadaşlara talimatım yıl sonuna kadar deprem bölgesinde ihale edilmesi gereken bütün işleri ihale edin. Ardından da bizim sosyal konut, İlk Evim İlk İşyerim'i etap etap bitireceğiz. 2025 Haziran'ına kadar bu işlerin hepsini inşallah ihale etmiş olacağız. Deprem bölgesini bu yıl sonuna kadar bütün ihalelerini bitireceğiz. 2025 yılın Haziran'ına kadar İlk Evim İlk İşyerim, sosyal donatı alanlarından kalan eksiklikleri ihale etmiş olacağız. 2026'da inşallah yeni projelerimizi başlatıyor olacağız.



"76 BİN KONUT TESLİM ETTİK"


Deprem bölgesinde 76 bin konutu teslim ettik. Depremden yaklaşık 40 gün sonra temellerimizi attık. 3 ay içinde 180 bin konutun yapımını başlattık. Şu an inşaatı başlayan konut sayısı 312 bine geldi. 150 bin çalışanımız var. 4 bin 400 köyde 159 şantiyede çalışıyoruz. Dünyanın en büyük, en geniş, en çok çalışanın olduğu şantiyedir. Herhangi malzeme, ekipman, işçi sorunumuz yok. Yıl sonuna kadar kalanını ihale edeceğiz. 2025 sonunda deprem bölgesinin ayağa kalktığını göreceğiz. Hatay'da Meclis binanın yanındaki Kapalıçarşı'nda, Adıyaman'da Ulu Camii meydanının ayağa kalktığını göreceğiz. Malatya Bakırcılar Çarşısı'nın yeniden ayağa kalktığını göreceğiz. Kahramanmaraş'ta Azerbaycan mahallesi ile Trabzon Caddesi'ndeki hareketi göreceğiz. Esnafın yüzünün güldüğünü Allah'ın izniyle inşallah hep beraber göreceğiz. Bu mücadeleyi sürdürüyoruz. Osmaniye, Adana, Diyarbakır, Gaziantep'te, 11 ilimizin her noktasında, köy, belde, ilçemizde vatandaşa sözümüzü tutmak için bu mücadeleyi yapıyoruz. Şu an istihdamımızın yüzde 16'sı, genç nüfusumuzun yüzde 20'si, ihracatımızın yüzde 8'i deprem bölgesinde gerçekleşiyor. Deprem bölgesi bizim için çok kıymetli bölge. Var gücümüzle çalışıyoruz.

O günlerde gidip deprem bölgesinde 'bedava konut yapacağız' diyenler vardı. Neredeler onlar? Belediyelerle yapacaklardı hani? Niye yapmıyorlar? Bir tane konut göstersinler bana. Milletimizin bunu çok iyi görmesi lazım. Bunlar seçim meydanlarında ağız dolusu sözler veriyorlar. Bedava konut vereceğiz, emekliye para dağıtacağız vs. Peki nerede? İnsanlara sözümüzü tutuyoruz. Peki Ulu Cami'yi senden önce başlatmışız. Olan işe engel olma. Bırak biz yapalım, onu da yapmıyor. Proje durmuş, orada çalışan yok.

Eylül ayı içinde sayın Cumhurbaşkanımızın katılımıyla Hatay'da 100 bin konutun teslimini gerçekleştireceğiz. Yıl sonu 200 bin konut teslim edilecek. Önümüzdeki yıl inşallah istiyoruz ki, bütün depremzede kardeşlerimiz evine girsin. 441 bin hak sahibi var. 39 bini ticari. Bazısı yerinde dönüşüme başvurmuş, bazısı kendi yapıyor. Biz hak sahibi 441 bin vatandaşımızı 2025'in sonuna kadar evlerine, dükkanlarına, işyerlerine yerleştirmek için gece gündüz çalışıyoruz. Yıl sonunda 200 bini bitirmiş olacağız. Sonra 240 bini daha bitireceğiz inşallah. Antalya, Malatya, Elazığ, Muğla'da yangın, selde, Kastamonu'da, Rize'de, Bartın'da sözlerimizi tuttuk. Bunun gururuyla konuşuyorum.

Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman ve Malatya'da büyük yıkımlar gerçekleşti. Biz şöyle planladık; yüzde 50-60'ını şehrin çeperinde yapalım. Kalanı da demografik yapı bozulmasın, yeşil alanı, sosyal donatısıyla, parklarıyla yeniden ayağa kalksın diye planladık. 1 yıl sonra Antakya inşallah eskisinden çok çok daha güzel olacak. Çekim merkezi olacak. Ulu Cami'de yeniden ezanlar yükselsin, esnafımızın, insanımızın yüzü gülsün, derdimiz bu. Antakya, Samandağlılar orada yaşasın istiyoruz.Kırıkhanlılar, Kırıkhan'da yaşasın istiyoruz. İskenderun'da zeytin bahçelerin eteğinde yine İskenderunlular yaşasın istiyoruz. Rezerv alanlarda yıkılan binalar olduğu gibi sağlam ve az hasar görmüş binalar var. Gittik yerinde inceledik, projemize engel olmayan, revizyon yapıp kurtarabileceğimiz, az hasarlı ve hasarlı binaları proje dışına aldığımız yerler oldu.

Rezerv alanlarda projemize engel değil ama vatandaş yıkılmasını istemiyor, istemediği yere girmeyeceğiz. Zorunlu olmadığımız bir yer varsa bunu vatandaşa rağmen yapmayacağız. Hak sahibi dışında kimseye bir şey vermiyoruz. Zaten orada evi var, ona veriyoruz. Antakya'da diyelim ki 10 bin hak sahibi var. O alanda kim yaşıyorsa yine ona vereceğiz. 11 bin yapmıyoruz. 8 bin de yapmamaya çalışıyoruz.

Bilim insanlarımız bize neyi tarif ediyor? Asi Nehri'nin kenarında yeşil şeritler oluşturduk. Orada ne kadar vatandaşımız yaşıyorsa onların sığacağı şekliyle proje yaptık. Yatay mimari esaslı zemin artı 4 katı geçmeyecek. Hatay'ın ihtiyaçlarını içerir ve giderir proje oldu. Girdiğimiz rezerv alanlarda kim varsa onlara vereceğiz bu konutları. Girmediğimiz yerler varsa onların da arsaları zaten kendilerinde kalıyor. Biz şehrin çeperinde yaptığımız o konutlardan hak sahiplerine kurayla belirliyoruz. Kimsenin arsasına gelip başka vatandaşı taşıma sözkonusu değil. Sağlam binayı vatandaşımıza rağmen de yıkmıyoruz.



VANİKÖY'DE TAHRİBAT NASIL DÜZELTİLECEK?

Vaniköy'de bugün akşam saatlerinde tamamlandı. Sökülen ağaçların yeniden dikilme ve tahribatın giderilmesi adına peyzajların düzenlenmesi işi var. Molozların dışarı çıkarılma işi var. Onları da il müdürlüğümüz takip edecek ve yürütecek.

Marmara'da atıksu arıtma tesisleri, dere ıslahları, belediyeler yetkisinde yapılması gereken işler var. Bir takvim süreci belirledik. Söylemekten imtina etmeyeceğim. Büyükşehir belediyelerinin yapması gereken işleri yapmadığını izliyoruz. Onlara hatırlatıyoruz. Arıtma tesislerinin, dere ıslahlarının yapılması gerekiyor. Bu noktada takibimizi yürütüyoruz. Körfez Belediyemiz arıtma tesisi yapıyor, yağmur suyunu körfeze bırakmıyor mesela. Ben AK Partili belediyeye de ceza kesiyorum, CHP'li belediyeye de ceza kesiyorum. Ayırmak olur mu? Vergi gelirlerinden belediyelere ne kadar pay düşüyorsa onlara gönderiyoruz.

Kasım Bey bizim arkadaşımız. Partimizde yıllarca milletvekilliği yapmış, MKYK üyeliği yapmış, sayın Cumhurbaşkanımızın danışmanlığını yapmış. Özelde de görüştüğümüz arkadaşımız. Şanlıurfa'ya ziyarete gittiğimde kendisiyle valilikte bire bir görüştüm. Şehrin sorunlarını, beklentilerine ilişkin görüş alışverişinde bulunduk. Nasıl AK Partili ve Cumhur İttifakı belediyelerini destekliyorsak, diğer belediyelere de aynı anlayışla bakacağımızı kendisine ifade ettik. Kasım Bey partisinden istifa etti. O görüşmede istifa edeceğini söylemedi, şehrin sorunlarını konuştuk. Şu an bağımsız belediye başkanı olarak Şanlıurfa halkının iradesiyle görevini yapıyor. Partimize katılıp katılmama iradesi kendisinindir. Arkadaşımızdır. Katılmasıyla ilgili Şanlıurfa adına Kasım Bey adına kendi kararına her zaman saygı duyarız. İleride AK Parti'ye katılmak ister kendisinin takdiridir. Böyle bir tercihte böyle bir kararda kendisi nasıl hareket edecek, kendisine sormak lazım.

Ben görüştüm, görüşüyorum, görüşeceğim. Bağımsız da olsa, başka partili de olsa görüşeceğim. Kendisi bizim arkadaşımız. 'Partimize dahil ol' diye bir şey sözkonusu yok.Varsa bir irade elimizden geleni yapmaya çalışırız. Şahsi olarak ben Murat Kurum olarak Kasım Bey'in partimize katılmasını isterim. Şahsi görüşümdür, kendisinin takdiridir. Kasım Bey istifa ettikten sonra da görüştüm telefonla. Kendisi ve Şanlıurfa için hayırlı olsun dedim.

Mansur Bey'le geçen karşılaştık. Önceki bakanlık döneminde de görüştük. Talep olması halinde onunla da görüşürüz tabii ki. Biz geriye dönüp, bakmayız. Milletimiz böyle takdir etti, başımızın üstünde. Biz bir adım gelene iki adım giden anlayışla çalışıyoruz. Kişilik olarak da öyleyim. Benim derdim iş. Milletimiz bizden ne bekliyor? Oturduğumuz makamlardan şehirlere hizmet etmemizi bekliyor. İftira atmamızı, yalan söylememizi, adam kayırmamızı beklemiyor. 22 yıldır da sayın Cumhurbaşkanımızı milletimiz seçiyorsa, Mayıs'ta bu iradeyi ortaya koymuşsa nedeni budur. Kürt, Laz, Çerkez, Alevi, Sünni kim olursa olsun kucakladık. Gittiğim yerde CHP'li belediye başkanlarıyla oturuyorum, konuşuyorum. Ayırabilir miyiz? Millet bize ne der?

İklim Kanunu çıkaracağız. Bundan sonraki 50-100 yılı ilgilendiren mesele. Sel, heyelan, afetler, yangınlarda iklim değişikliğini net hissediyoruz. Karadeniz bundan 10-20 yıl sonra Akdeniz iklimine dönecek. Dünya sıcaklığı ortalama 1,5 santigrat derece artmış durumda. Bu anlaşmanın amacı da 2 santigrat dereceye çıkmasın diye. Paris Anlaşması'yla tedbirler alınıyor. Biz 2053'e ilişkin net sıfır emisyonu hedefledik. Ürettiğin kadar tüketeceksin. Bu gazları tükettiğin kadar yutacaksın. Kanun da bununla ilişkin. Ulaştırma, hayvancılık, tarım ve bütün sektörlerde, sanayide herkesin emisyon hedefi olacak, yutak alan miktarı olacak. İklim Kanunu bunun zorunluluk haline getirecek. Yaşamımızda iklim değişikliği ile mücadele olacak. İnşallah Ekim'de İklim Kanunu'nu çıkaracağız. Dünyayı en az kirleten ülkelerden bir tanesiyiz. Gayret ediyoruz, emin olun çok büyük sorumluluklar alarak, gelecek nesillere güzel ülke bırakmak adına bu mücadeleyi kararlılıkla yürütüyoruz.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN