İngiltere'de 26 Ekim 2023'te yasallaşan "Çevrimiçi Güvenlik Yasası" çocukların sosyal medya platformlarında korunmasına yönelik sıfır tolerans yaklaşımını benimsiyor ve platformların içeriklerinden sorumlu tutulmasına olanak sağlıyor.
"Sosyal medya şirketleri ülke egemenlikleriyle çatışıyor" başlıklı dosya haberin üçüncü bölümünde, İngiltere'nin "Çevrimiçi Güvenlik Yasası" ile sosyal medya şirketlerinin hesap verebilirliğini güvence altına alma çabası ele alınıyor.
Yasanın gelecek yıl tümüyle yürürlüğe girmesiyle Ofcom (İngiliz medya denetim kuruluşu), işleyişi denetleyecek ve bu kapsamda yeni yükümlülüklerini yerine getirmeyen şirketlere karşı harekete geçme yetkisine sahip olacak.
Şirketler, 18 milyon sterline kadar ya da dünya çapındaki nitelikli gelirlerinin yüzde 10'una kadar (hangisi daha büyükse) para cezasına çarptırılabilecek.
Ofcom'dan gelen bilgi taleplerini yerine getirmeyen şirketlerin üst düzey yöneticileri hakkında da cezai işlem başlatılabilecek.
Ayrıca Ofcom, medya platformlarının, çocukların cinsel istismarı ve sömürüsü ile ilgili yaptırım bildirimlerine uymaması durumunda şirketleri ve üst düzey yöneticileri (kusurlu bulundukları durumlarda) cezai olarak sorumlu tutabilecek.
İngiliz medya denetim kuruluşu Ofcom, yasanın yükümlülüklerine ilişkin halen kamu istişarelerinde bulunmayı sürdürüyor.
İngiltere Başbakanı Keir Starmer da geçen ay aşırı sağcı grupların başlattığı şiddeti körüklemekle suçladığı sosyal medya şirketlerinin zararlı olduğu düşünülen içerikleri platformlarından kaldırmak için daha fazlasını yapmamaları halinde hükümetinin yasayı sertleştireceğine dair ipuçları verdi.
Starmer, aşırı sağın şiddet eylemlerinden sonra sosyal medya platformlarının üzerinde daha geniş şekilde durulması gerektiğini kaydetti.
"TOPLUMLARA VE DEMOKRASİLERE ZARAR VERİYOR"
Sosyal medyanın etkileri üzerine çalışmalar yapan CCDH Araştırma Yöneticisi Hood, sosyal medya şirketlerinin sorumlulukları ve İngiltere'deki yasal mevzuatlara ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Hood, internet ve sosyal medyanın dünyanın dört bir yanındaki toplumlara büyük faydalar sağladığını ancak çevrimiçi platformların, toplumların yaşamında bir takım istenmeyen sonuçlara da yol açabileceğine dikkati çekti.
Bu sonuçların, toplumlara ve demokrasilere gerçek zararlar verebileceğinin giderek daha açık hale geldiğine dikkati çeken Hood, İngiltere'de sosyal medyada yayılan dezenformasyon sonrası başlayan aşırı sağcı şiddet olaylarının da bunlardan biri olduğuna dikkati çekti.
Hood, bu olayların dezenformasyona sebep olan hesaplar tarafından yönlendirildiğini ve sosyal medyada hedefe konan Müslümanlar ve göçmenlerin olaylardan zarar gördüğünü bildirdi.
İngiltere'de sosyal medyadaki dezenformasyonun yol açtığı olumsuz etkinin benzerinin dünyanın farklı bölgelerinde de görüldüğüne işaret eden Hood, bu platformların nasıl yönetildiği ve kime karşı sorumlu olduklarının asıl sorulması gereken sorular olduğunu belirtti.
"PLATFORMLAR İÇİN HESAP VEREBİLİRLİK YOK, ÖDEYECEKLERİ BEDEL DE YOK"
Hood, sosyal medya şirketlerinin ülkelerin yasal mevzuatlarına uymaları gerektiğine işaret ederek, bu bağlamda, İngiltere'de gelecek yıl tam olarak yürürlüğe girecek olan Çevrimiçi Güvenlik Yasası'na değindi.
CCDH Araştırma Yöneticisi Hood, sözlerini şöyle tamamladı:
"İngiltere'de Çevrimiçi Güvenlik Yasası, dünyanın çeşitli yerlerinde yavaş yavaş başlayan sosyal medya düzenlemelerinin hedeflediği şeyi yapmaya çalışıyor, bu da sosyal medya platformları için bir tür hesap verebilirlik. Şu anda sosyal medya platformları, kullanıcılara zarar vereceğini bildikleri kararlar alabiliyor ya da kullanıcılara onları güvende tutmak için bir şeyler yapacaklarına dair söz verip daha sonra bu sözü tutmayarak sonucunda zarar verebiliyorlar. Bu platformlar için hesap verebilirlik yok, ödeyecekleri bir bedel de yok. İşte değişmesi gereken şey bu. Sosyal medya şirketleri zarara neden olan bu kasıtlı kararları aldıklarında bir tür hesap verebilirliğin olması gerekiyor. Çevrimiçi Güvenlik Yasası'nın izlediği yol, sosyal medya platformlarını kendi kuralları ve bu kuralları nasıl uyguladıkları, aldıkları kararlar ve sistemler konusunda sorumlu tutmaya çalışmaktır."