Orta Doğu'daki gerginlik devam ederken, geçtiğimiz günlerde Başkan Erdoğan ve Bahçeli iç cephede birlik olmanın önemine dikkat çekmişti.
Orta Doğu'daki gerginlik devam ederken, geçtiğimiz günlerde Başkan Erdoğan ve Bahçeli iç cephede birlik olmanın önemine dikkat çekmişti.
Başkan Erdoğan (Fotoğraf: AA)
BAHÇELİ'DEN EZBER BOZAN ÇIKIŞ
MHP lideri Devlet Bahçeli'nin DEM Parti ile tokalaşıp "Türkiye partisi olun, teröre cephe alın" çağrısı yaptı. Bu ses getiren hamle sonrası Bahçeli'den siyasetin gündemini değiştiren bir çıkış daha geldi.
Ezber bozan bir çıkış yapan Bahçeli, "Teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Türkiye'ye getirilirken her türlü hizmete hazırım diyen teröristbaşı buyursun terörün bittiğini ilan etsin. Bu çağrımı anlamayanlar, saptırmaya çalışanlar çoktur." ifadelerini kullandı.
MHP lideri Devlet Bahçeli. (Fotoğraf:AA)
Yaşanan bu gelişmelerin hemen ardından Türk Havacılık ve Uzay Sanayii'ne 23 Ekim 2024 tarihinde zamanlaması ve yeri manidar bulunan bir terör saldırısı gerçekleştirildi.
Saldırıyı gerçekleştiren 2 terörist etkisiz hale getirilirken, 5 vatandaşımız ise şehit oldu.
Teröristlerin üzerlerinden çıkan ekipmanlar. (Fotoğraf: Takvim.com.tr Fotoğraf Servisi)
ZAMANLAMA VE YERİ MANİDAR
Saldırının Başkan Erdoğan'ın Rusya'ya bağlı olan Tataristan Cumhuriyeti'nin başkenti Kazan'da bulunduğu sırada gerçekleşmesi ve TUSAŞ'ın hedef alınması da beraberinde birçok soruyu getirdi.
PROJEYİ Mİ ÖNLEMEK İSTEDİLER?
Yerli ve milli projelerin hayata geçirildiği TUSAŞ'ta birçok projeye imza atılıyor. Bunlar arasında ilk uçuşunu 21 Şubat 2024'te yapan, 5. nesil savaş uçağı kategorisine giren Milli Muharip Uçağı KAAN da bulunuyor.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Rusya'ya bağlı Tataristan Cumhuriyeti'nde düzenlenen BRICS Zirvesi'ne katıldı. (AA)
Emekli Kurmay Albay, Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi ve ASAM Başkanı Dr. Eray Güçlüer, Batılı güçlerin, Türkiye'nin savunma sanayisini dışa bağımlı tutarak, silah dengesizliğinden elde ettiği güçle, siyasi taleplerinin kabul görmesini ve böylece de Türkiye üzerindeki milli çıkarlarını gerçekleştirme niyetinde olduklarına dikkat çekerek, "TUSAŞ'tan rahatsızlar. Zira TUSAŞ bağımlılıktan kurtulmamız ve kendi milli çıkarlarımızı, milli politikalarımız üzerinden yürütmemizin önünü açan önemli bir tesis. Ve görüyoruz ki hainler TUSAŞ'a zarar verebilecek kapasite silah ve teçhizatla geldi. Bu da gösteriyor ki sadece saldırıp, kaçmak ya da çatışma çıkarmak için değil kritik önemdeki bazı noktaları yok etme emri ile oradaydılar. Şükür bertaraf edildi, başaramadılar. KAAN gibi, milli uçak motorunun yakında tamamlanacak olması gibi neredeyse bitme çizgisine varan projelerimiz varken böyle bir saldırı... Zamanlaması çok manidar! Açık ki bu alçaklar, bu projeleri önlemek istedi."değerlendirmesinde bulundu.
Terör ve Güvenlik Uzmanı, Emekli İstihbarat Albay Coşkun Başbuğ da TUSAŞ'ın sadece Türkiye değil dünyada havacılık sektörünün kalbi olduğunun altını çizerek, "ABD'nin gelir kapısı savunma sanayisidir. Türkiye, TUSAŞ'la yerli ve milli savunma sanayisini hem üretip hem de ihraç ederek bu anlamda ABD'ye darbe vuran şirketlerin başında. Saldırı ile savunma sanayimizin hedeflendiği açıktır ancak 'bir taşla çok kuş vurma' çabası da var. Saldırının zamanlaması düşünülünce hemen akla BRICS toplantısı geliyor. Toplantının olduğu gün böyle bir saldırı gerçekleşmiş olması bence tesadüf değil. 'Avrupa Birliği güdümünden çıkma!', 'Yüzün batıya dönük olsun' mesajları veriliyordu zaten." şeklinde konuştu.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Rusya'ya bağlı Tataristan Cumhuriyeti'nde düzenlenen BRICS Zirvesi'ne katıldı. (AA)
KANLI MESAJ
Hürriyet Yazarı Abdülkadir Selvi de benzer bir noktaya değindi.
Selvi,iki konuda Türkiye'ye kanlı bir mesaj verildiğine dikkat çekerek, saldırının zaman ve mekân ayarlı olduğunu vurguladı.
"Türkiye'ye, 'NATO ve AB ekseninden uzaklaşıp Çin ve Rusya eksenindeki BRICS'e yaklaşırsan, fay hatlarını harekete geçiririz' mesajı verildi" diyen Selvi, "MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın tanımıyla, Türkiye savunma sanayisinde "Kuantum sıçraması" yaptı. Orta Doğu'da sınırlar kanlı çizilirken, Karabağ'da, Libya'da, Irak ve Suriye'de PKK ve DEAŞ'la mücadelede, Irak ve Suriye'de İHA'larımızla, SİHA'larımızla, füze sistemlerimizle, gün sayan Kaan'ımızla savaş meydanlarının kaderini değiştiriyoruz. O nedenle savunma sanayimizin kalbi olan TUSAŞ hedef alındı." ifadelerini kullandı.
YENİ SÜREÇLE PKK YENİDEN SAHAYA SÜRÜLDÜ
Yeni süreç başladığında PKK'nın yeniden sahaya sürüldüğü yorumunda bulunan Selvi, "1 Ekim'de Meclis'in açılışında Başkan Erdoğan'ın yaptığı çağrı ve ardından MHP Lideri Bahçeli'nin DEM'lilerin ellerini sıkması ve yaptığı açıklamalarla belirli bir noktaya geldi. Ömer Öcalan'ın İmralı'ya giderek Öcalan'la görüşmesi ile ileri bir noktaya taşındı.
Bahçeli'nin, 'Öcalan Melis'te DEM Parti grubunda terörün bittiği ve PKK'nın tasfiye olduğunu açıklasın' mesajını vermesinden 28 saat sonra TUSAŞ saldırısı gerçekleştirildi. Türkiye'ye 'Size terörü bitirme ve PKK'yı tasfiye etme fırsatı tanımayacağız' mesajı verildi.
Türkiye'nin karşı mesajı ise Irak ve Suriye'deki PKK inleri vurularak verildi." şeklinde değerlendirmede bulundu.
Rojger kod adlı PKK'lı Ali Örek sosyal medya paylaşımları. (Fotoğraf: Takvim.com.tr Fotoğraf Servisi)
Sabah Gazetesi Yazarı Mahmut Övür'den de hain saldırının kodlarına ilişkin çarpıcı değerlendirmeler geldi.
KÜRESEL KİRLİ HESAPLAR DEVREDE
TUSAŞ saldırısını Türkiye'ye "ayağını denk al" mesajı şeklinde yorumlayan Övür, İsrail'in küresel kirli hesaplarına dikkat çekti.
Övür, "Israrla iç cephe vurgusu yapan Cumhur İttifakı partileri, büyük oranda bu mesajı doğru okudu. Bunun son çarpıcı örneği Devlet Bahçeli'nin, hiçbir milliyetçi partinin üstlenemeyeceği bir riske girerek, "teröristbaşı" dediği Öcalan'a çağrı yapmasıydı. Peki muhatapları bu çağrıya kendi ölçülerinde bir riske girerek cevap verebilecekler mi?" dedi.
Teröristlerin geldiği taksi. (Fotoğraf: Takvim.com.tr Fotoğraf Servisi)
Övür, köşe yazının devamında şu ifadelere yer verdi:
"Siyasi hava olumlu ancak o havayı PKK zehirlemeye devam ediyor. Buna da halktan ciddi tepki var. Aslında terörle sonuç almaya çalışan bütün örgütlerin genetiğinde barış korkusu hep var ve hiç değişmiyor. Bir grup silahları bırakmak isterken, bir başka grup silaha daha çok sarılarak şiddeti artırıyor. Bu duruma PKK'yı bir aparat olarak kullanan ABD ve İsrail'in desteğini de eklemek gerekiyor."
