Dr. Esra Albayrak Katar’da dijitalleşme ve ailenin dönüşümünü anlattı: “Aile aklı yeniden işlevsel hale getirilmeli"

Birleşmiş Milletler’in desteklediği Uluslararası Aile Yılı’nın 30. yıldönümü etkinliklerinde, Katar’ın Doha şehrinde düzenlenen “Aile ve Güncel Megatrendler” temalı konferans, dijital çağda ailenin önemini vurgulayan sunumlarla gerçekleşti. 30-31 Ekim tarihinde düzenlenen etkinlikte Enstitü Sosyal tarafından yapılan “Dijital Çağda Ailenin Dönüşümü: Yeni Nesil Bağlar ve Dinamikler” başlıklı araştırmanın bulgularını sunan Dr. Esra Albayrak, yürüttükleri Aile Gelişim Programı’na ve dijitalleşmenin olumsuz etkileriyle başa çıkmak için ailelere yönelik farkındalık artırıcı eğitimlerin önemine değindi.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :01 Kasım 2024 , 17:08 Güncelleme Tarihi :01 Kasım 2024 , 18:30
Dr. Esra Albayrak Katar’da dijitalleşme ve ailenin dönüşümünü anlattı: Aile aklı yeniden işlevsel hale getirilmeli

İÇİNDEKİLER

Birleşmiş Milletler'in desteklediği Uluslararası Aile Yılı'nın 30. yıldönümü etkinliklerinde, Katar'ın Doha şehrinde düzenlenen "Aile ve Güncel Megatrendler" temalı konferans, dijital çağda ailenin önemini vurgulayan sunumlarla gerçekleşti. Nun Eğitim ve Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı ve Enstitü Sosyal İcra Kurulu Üyesi Dr. Esra Albayrak, konferansta; Katar Danışma Meclisi Üyesi Riem el-Mansurî, Utah Senatörü Stuart Adams, Katar Vakfı Temel Eğitim Proje Yöneticisi akademisyen Abeer M. Al-Khalifa ile özel bir oturumda yer aldı. Oturumda; dijitalleşmenin aile içi bağlar üzerindeki etkilerini anlatarak, "aile aklı"nın her toplumda yeniden devreye sokulması gerektiğine vurgu yaptı.

Esra Albayrak Katar’da dijitalleşme ve ailenin dönüşümünü anlattı. (Takvim.com.tr/Arşiv)Esra Albayrak Katar’da dijitalleşme ve ailenin dönüşümünü anlattı. (Takvim.com.tr/Arşiv)

DİJİTALLEŞMENİN AİLEYE ETKİLERİ VE "AİLE AKLI"
Albayrak, Enstitü Sosyal tarafından yapılan "Dijital Çağda Ailenin Dönüşümü: Yeni Nesil Bağlar ve Dinamikler" başlıklı araştırmanın bulgularını sunarken, dijitalleşmenin aile içi iletişim, paylaşım ve dayanışma üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerine değindi. Dijital araçların aşırı kullanımının aile bireylerini izole ettiğini, bu durumun çocukların gelişimi ve aile bağları üzerindeki olumsuz sonuçlarını ortaya koydu. Dijitalleşmenin, özellikle nesiller arası aktarımı kesintiye uğratarak aile bağlarını zayıflattığını belirten Albayrak, çözüm olarak aile aklının yeniden işlevsel hale getirilmesi gerektiğini vurguladı. Ailelerin dijital dünyanın getirdiği risklerle baş edebilmesi için dengeli teknoloji kullanımı konusunda bilinçlenmesi gerektiğini belirtti.

Esra Albayrak Katar’da dijitalleşme ve ailenin dönüşümünü anlattı. (Takvim.com.tr/Arşiv)Esra Albayrak Katar’da dijitalleşme ve ailenin dönüşümünü anlattı. (Takvim.com.tr/Arşiv)

EBEVEYN EĞİTİM PROGRAMLARI VE POLİTİKA TAVSİYELERİ
Albayrak, Enstitü Sosyal olarak yürüttükleri Aile Gelişim Programı'na ve dijitalleşmenin olumsuz etkileriyle başa çıkmak için ailelere yönelik farkındalık artırıcı eğitimlerin önemine değindi. Ebeveynlere dijital okuryazarlık kazandırmak, çocukların dijital ortamda daha güvenli büyümelerini sağlamak için yapılan çalışmalardan bahsetti. Bu programlar kapsamında, aile içi iletişimi güçlendirmek için ailelerin teknoloji kullanımına dair bilinçli ve örnek bir yaklaşım geliştirmelerinin teşvik edilmesi gerektiğini vurguladı.

Esra Albayrak Katar’da dijitalleşme ve ailenin dönüşümünü anlattı. (Takvim.com.tr/Arşiv)Esra Albayrak Katar’da dijitalleşme ve ailenin dönüşümünü anlattı. (Takvim.com.tr/Arşiv)

AİLE İÇİ GÜVEN VE İLETİŞİMİ SAĞLAMA
Konferansta ayrıca, Gazze'de yaşanan insani krizler ve zorunlu göçler nedeniyle parçalanma riski altında olan ailelerin korunması konusuna dikkat çekildi. Toplumlar üzerinde derin etkiler bırakan bu tür krizlere karşı, ailelerin korunması ve desteklenmesi gerekliliği vurgulandı. Gazzeli ailelerin güçlendirilmesi için uluslararası kamuoyuna düşen sorumluluklara dikkat çekilerek çağrıda bulunuldu.

Ayrıca dünyada çatışma ve yoksulluk nedeniyle tehlike altında olan farklı kültürlerdeki ailelerin yaşamsallığına ve işlevselliğine dikkat çekilerek aile içi bağların bir çatışma çözüm aracı olarak nasıl işlevsel hale getirilebileceği konusunda kapsamlı değerlendirmeler yapıldı.

Albayrak, dijital çağda güvenli bir aile ortamının oluşturulmasının önemine değinerek, ailelerin bir çatışma çözüm aracı olarak dayanışmayı nasıl artırabileceğine yönelik öneriler sundu.

Esra Albayrak Katar’da dijitalleşme ve ailenin dönüşümünü anlattı. (Takvim.com.tr/Arşiv)Esra Albayrak Katar’da dijitalleşme ve ailenin dönüşümünü anlattı. (Takvim.com.tr/Arşiv)

DİJİTALLEŞMENİN GELECEĞİ VE FIRSATLAR
Albayrak, teknolojinin bilinçli kullanımı ile aile içi ilişkilerin güçlenebileceğini, yapay zeka ve dijital araçların aile bağlarını destekleyecek şekilde kullanılabileceğini ifade etti. Bu amaçla, dijitalleşmenin toplum üzerindeki etkilerini ele alan yeni araştırmalar yapılmasının ve bu doğrultuda aile politikalarının geliştirilmesinin gerekli olduğunu belirtti.

Konferans, toplumun temel yapı taşı olarak aileyi merkeze alan bir "aile aklı"nın işlevselliğinin artırılması çağrısıyla son buldu.

ʺDijital Çağda Ailenin Dönüşümüʺ (enstitusosyal.org)ʺDijital Çağda Ailenin Dönüşümüʺ (enstitusosyal.org)

İşte "Dijital Çağda Ailenin Dönüşümü: Yeni Nesil Bağlar ve Dinamikler" başlıklı araştırma raporun özeti:

Son yıllarda, bilgi iletişim teknolojileri ailenin yapısını önemli ölçüde etkileyen, özellikle aile içi ilişki dinamiklerini zorlayan ve sınayan bir unsur hâline gelmiştir. Bu araştırma, bilgi iletişim teknolojilerinin kullanımına bağlı olarak gelişen dijitalleşmenin aile içi ilişkiler üzerindeki etkisini araştırmak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bu sayede, dijitalleşmenin aile içi ilişkilerdeki değişimleri ve bu değişimlerin aile bireyleri arasındaki iletişim, bağlılık ve çatışma üzerindeki etkilerini analiz etmektedir.

Araştırma kapsamında, ilgili alan yazını taranmış, farklı ülkelerden uygulamalar incelenmiş, alandaki güncel tartışmaların izi sürülmüştür. Yapılan saha araştırması kapsamında, İstanbul'da 11 ilçede, 16 aileden 48 kişi ile derinlemesine mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Mülakatlar, anne-baba ve 13 ila 25 yaş aralığındaki çocuk ile ailenin evinde aynı gün ve saatlerde yapılmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler, nitel veri analizi tekniklerinden içerik analizi ile çözümlenmiştir. Görüşme yapılan aileler, amaca uygun örneklem metoduyla seçilmiştir. Mülakatlar neticesinde hazırlanan ön rapor, arasında özel sektörden ve kamu kurumlarından yönetici, eğitimci ve uzmanlık pozisyonundaki 30 kişinin bulunduğu sağlama çalıştayında değerlendirilmiş ve geri bildirimler alınmıştır. Aynı zamanda yine farklı aktörlerden katılımcıların bir araya geldiği bir yuvarlak masa toplantısında konu incelikli bir biçimde analiz edilmiştir.

Bu kapsamda ortaya çıkan sonuçlar şu şekilde özetlenebilir:

Aile içinde birlikte geçirilen zaman giderek azalmaktadır.

Ailelerin birlikte geçirdikleri zaman önemli ölçüde azalmıştır. Zira yoğun eğitim ve iş saatleri ile şehir yaşamının hızı, ailelerin birlikte vakit geçirmesini sınırlamaktadır. Evde ve beraber oldukları süreler kısıtlı olan aile bireyleri, genellikle geç saatlere kadar çevrim içi olarak iş veya eğitimlerini sürdürmekte, aynı zamanda sosyal medyayı da çoğunlukla akşam saatlerinde kullanmaktadır.

Dijital çağda çocuklar (AA)Dijital çağda çocuklar (AA)

Dijitalleşmeye yabancı olan ebeveynler, otokontrollerini sağlama noktasında ciddi sorun yaşamaktadır.

Ebeveynler, genellikle çocuklarına kıyasla dijital dünyanın olumlu ve olumsuz yönleri konusunda daha az farkındalığa sahip görünmektedirler. Bununla birlikte, ebeveynler başta Facebook, Instagram ve WhatsApp durum özellikleri başta olmak üzere sosyal medyayı aktif bir "paylaşım" mecrası olarak kullanmaktadır. Buna karşın, ebeveynlerin, kendi dijital deneyimlerinin yoğunluğunu göz ardı ettikleri ve dijitalleşmeyi çocuklara ait bir sorun alanı olarak değerlendirdikleri görülmektedir. Bu durum, çocukların ebeveynlerine yönelik "anne-baba" algılarını dönüştürmeye başlamakta, ebeveynlerinin ilgisi ve rollerinin gereklerini yerine getirmedikleri yönünde şikayetçi olmalarına yol açmaktadır.

Ebeveyn kontrol stratejilerinde, içerik denetimi süre denetiminin gerisinde kalmaktadır.

Ebeveynler, aktif bilgi iletişim teknolojilerinin kullanıcıları olmanın yanı sıra, ilgili araçlar, platformlar ve içerikler konusunda çocukları kadar bilgiye sahip değildir. Ebeveynlerin dijitalleşme farkındalıklarını azaltan bu durum, etkili kontrol stratejilerini oluşturmalarını engellemektedir. Bu kapsamda, ebeveynlerin çocuklarına yönelik içerik odaklı kontrollerinin sınırlı olduğu, daha çok süre odaklı kontrolün yoğun olduğu görülmektedir. Bu durum, ebeveynlerin, çocuklarının dijital mecralardaki faaliyetlerini anlamalarını, desteklemelerini ve düzenlemelerini amaçlayan çabalarını sekteye uğratmaktadır.

Algoritmalar geliştikçe sosyal medya bağımlılığı artmakta, TV ve dijital içerikler giderek sadece "yalnız başına izlenecek" aktiviteler hâline bürünmektedir.


Katılımcıların tümü tarafından hem TV hem de dijital platformlardaki içeriklerin "aile ile izlenebilecek" şekilde üretilmediği dile getirilmiştir. İçeriklerde özellikle cinsellik, şiddet, geleneksel normlara aykırı davranışlar ve aile içi ilişkilerin negatif yönlerine, giderek daha fazla odaklanıldığından söz edilmektedir. Bu durum, ebeveynlerle çocuklarının birlikte içerik tüketmesini de sınırlamakta, ev içinde bireyselleşmeyi ve yalnızlaşmayı artırmaktadır. Kendi odalarına çekilenlerin yanı sıra, aynı odada farklı cihazlarla farklı içerikler tüketen aile üyelerinin sayısı yükselmektedir. Sonuç olarak, ortak zamanın önemli bir kısmı dijital dünyada farklı içerikler ve araçlar eşliğinde geçirilmekte, aile içinde konuşulacak ortak konuların sayısı giderek azalmaktadır.

Dijital çağda çocuklar (AA)Dijital çağda çocuklar (AA)

Çocuklar sosyal medyada pasif, oyun oynamada ve dizi izlemede aktiftir.

Bilgi ve teknoloji araçlarının kullanımında, anne-babalar ve çocukların aktif olduğu alanlar farklılaşmaktadır. Çocukların yaşları arttıkça sosyal medyayı "paylaşım" yapma yönüyle daha az kullandıkları, genel itibarıyla "takip eden" konumunda kaldıkları görülmektedir.


Hem çocuklarda hem ebeveynlerde sosyal medya hesaplarını kullanmaya başlamada "çevre etkisi" görülmektedir.

"Arkadaşlarımın telefonu olduğu için aldım" ve "arkadaşlarımın sosyal medyası olduğu için ben de kullanmaya başladım" şeklinde yorumlara sık rastlanmaktadır.

Aile içinde roller dönüşmektedir.

Ebeveynlerin çocukluk çağlarında mevcut dijital araçların ve onlara erişim imkânlarının bu denli yaygın olmadığı açıktır. Böylece, ebeveynler, hem verimliliği kanıtlanmış iyi uygulama örneklerinden hem de kendi çocukluklarına ait temel referanslara dayanarak aileleri için iyi bir dijital arabuluculuk, rehberlik ve destek sağlamaktan yoksundur. Aile üyeleri şimdiye değin benzeri yaşanmamış bir nesiller arası iletişim, bilinç ve tutum farklılığıyla yüzleşmektedir. Bu durum ebeveynler açısından ciddi bir "bocalamayı" beraberinde getirmekte, üst jenerasyonlarıyla ilişkilerini gerginleştirmekte ve çocuklarına yönelik sergileyecekleri tutumlar konusunda "kafa karışıklığı"na yol açmaktadır. Bu sorunlar, yeni tür bir ebeveynlik anlayışının geliştirilmesi ihtiyacını doğurmaktadır.

Ebeveynlerin geleceğe yönelik kaygıları artmaktadır.

Teknoloji kullanımı, ebeveynlerin karşılaştığı diğer zorluklarla birlikte, nispeten kontrol edilebilir görünmektedir. Böylece, teknoloji, çocukların geleceklerini yönetme ve optimize etme vaadini yerine getiriyor gibi görünmektedir. Ancak, aynı zamanda dijital dünyanın karmaşıklığı, şeffaf olmayışı ve sürekli değişim döngüsü bu vaadi tehdit etmektedir. Ebeveynler, bu nedenle "şimdilik kontrol edebildiklerini" düşündükleri dijitalleşmeye karşı daha çok kaygılı hissetmektedir. Diğer yandan, tüm görüşmeciler günümüzde hem ebeveynliğin hem de çocuk olmanın "zor, ciddi ve çeldirici" olduğuna dair yorumlarını dile getirmişlerdir.

Dijital çağda çocuklar (AA)Dijital çağda çocuklar (AA)


Koşullarından, yaşadığı evden ve yiyip içtiklerinden memnuniyetsiz bir ebeveyn ve çocuk kuşağı doğmaktadır.

Dijital içerikler, özellikle çocuklar ve gençlerde koşullarıyla yetinememeyi arttırmakta; bedeniyle, ailesiyle, sosyal çevresiyle, toplumuyla uyum sorununun ve gelecekten umutsuz olma duygusunun derinleşmesine yol açmaktadır.

Sosyoekonomik gelir grubu alt düzeyde olan ailelerde televizyon izleme oranları oldukça yüksektir.

Dijital araçların kullanımı, sosyoekonomik düzeye ve aile üyelerine göre farklılaşmaktadır. Örneğin, televizyon ebeveynler, telefon gençler, tablet ise daha çok küçük çocuklar tarafından kullanılmaktadır. Ancak dikkat çeken bir diğer husus, televizyon izlenme oranlarının sosyoekonomik gelir düzeyi düşük hanelerde daha yoğun olduğu ve içeriklerin "ailece izleme" kapsamında gerçekleşmesidir. Televizyonda şifreleme seçeneğinin olmaması ve "yetişkin filtresi"nin uygulanmaması sonucunda ebeveyn denetimleri azalmaktadır. Bu yönüyle televizyon gerek çocuklar gerek ebeveynler tarafından daha "sakıncalı" bir dijital araç olarak görülmektedir.

Dijitalleşmeye bağlı yeni toplumsal normlar gündeme gelmektedir.

Mülakatlar esnasında tüm ebeveynler ve çocuklar sofrada telefonla ilgilenme davranışının "uygun olmadığı" yönündeki görüşlerini ifade ederken, bu hususun toplumsal/kültürel bir norm hâline geldiği görülmektedir. Öte yandan, telefona karşı bu hassasiyetin TV için geçerli olmadığı görülmektedir. Özellikle, bazı evlerde, ailenin gün içinde bir araya geldiği tek zaman dilimi olan akşam yemeklerinde televizyonun açık kaldığı görülmektedir.

Çocuklarda ekran maruziyeti sonucunda çeşitli fiziksel ve ruhsal sorunlar ortaya çıkmaktadır.

Dijital araçların kullanım artışına bağlı olarak çocuklarda sırt ve boyun ağrısı, göz hastalıkları, dikkat eksikliği, baş ağrısı, sinirlilik-agresyon ve aşırı duygusallık-ağlama gibi bazı sağlık sorunları daha yoğun görülmektedir. Uyku problemlerine ise ağırlıklı olarak ebeveynlerde rastlanmaktadır. Ebeveynler, uykuya geçmek ve "zihin boşaltmak" amacıyla uyumadan önce sosyal medya hesaplarını veya gündemi kontrol ettiklerini ifade etmektedir. Sabah uyanır uyanmaz "telefona bakma refleksi" ise katılımcıların çoğunun dile getirdiği ortak bir yanıt olmaktadır.

Ebeveynler ve çocuklar, dijital mecralarda hak, görev ve sorumlulukları ile şikayet mekanizmaları konusunda yeterli bilgiye sahip değillerdir.

Katılımcıların bir kısmı, dijital ortamda gerek kendilerinin gerekse de sosyal çevrelerinden kimi tanıdıklarının "zorbalık ve baskıyla" karşı karşıya kaldıklarını ifade etmişlerdir. Buna karşın, yaşadıkları bu sorunlara karşı nasıl önlem alacaklarını veya hangi şikayet mekanizmasına başvuracakları konusunda net bir bilgiye sahip olmadıkları görülmektedir.

Bilgi iletişim teknolojilerinin yaygınlaşması, eğitimde yeni tip eşitsizlikler doğurmaktadır

Eğitimde dijitalleşmenin yaygınlaşması, bir yandan fiziksel olarak "orada olmayı" önemsiz kıldığı için görece olumlu bir etken olarak görülürken öte yandan yeni eşitsizlikleri beraberinde getirmektedir. Söz gelimi, dijitalleşmeye yönelik kendi kendini kontrol edebilme becerisine sahip ebeveyn ve çocuklarda, aile içi ilişkilerin daha güven odaklı geliştiği gözlenmekteyken, aksi durumda gerilimler artmaktadır. Bu durum hem ebeveynlerin hem de çocukların dijital okuryazarlığa sahip olmalarının önemini ortaya koymaktadır. Diğer yandan dijital cihazlara ve sabit internet erişimine sahip olmayan hanelerde yaşayan çocuklar arasında eğitime erişim açısından bir eşitsizlik ortaya çıkmakta, söz konusu durum eğitimde dijitalleşmenin artışıyla perçinlenmektedir.

Dijital çağda çocuklar (AA)Dijital çağda çocuklar (AA)

Bilgi iletişim teknolojileri ile kurulan iletişim, "hâlâ" yüz yüze sosyalleşme ihtiyacının yerine geçmemektedir.

Özellikle pandemiyle birlikte "ekrana yapışan çocuklar", dijitalleşme aracılığıyla öğrenme, bilgi edinme, başkalarıyla bağlantı kurma, sosyalleşme gibi kazanımların yanı sıra okula gitmek, arkadaşlarıyla yüz yüze temasa geçmek, aileleriyle "takılmak" ve yaşamın içinde bilfiil olmak istemektedir. Diğer bir deyişle, dijital imkânlar arttıkça gerçek manada "orada olma" ihtiyacı da artmaktadır. Bu durum, dijitalleşmeye yönelik "kontrollü maruz kalma"nın önemini göstermektedir.

Bu sonuçlar çerçevesinde öneriler şöyle sıralanabilir:

Aile fertlerinin birlikte izleyebileceği diğer bir deyişle her yaş grubuna hitap eden dijital içeriklerin yaygınlaştırılması gerekmektedir. Bununla beraber hâlihazırda izlenme oranları yüksek program ve dizilerde de "ebeveyn suçlayıcı" temalar azaltılarak aile içi ilişkilerin önemine ilişkin içerikler oluşturulmalıdır.

Aile fertlerinin birlikte izleyebileceği diğer bir deyişle her yaş grubuna hitap eden dijital içeriklerin yaygınlaştırılması gerekmektedir. Bununla beraber hâlihazırda izlenme oranları yüksek program ve dizilerde de "ebeveyn suçlayıcı" temalar azaltılarak aile içi ilişkilerin önemine ilişkin içerikler oluşturulmalıdır.

Ebeveynlerin ve çocukların dijital okuryazarlığı arttırılarak, dijital araçları ve platformları güvenli ve etkin şekilde kullanmaları sağlanmalıdır.

Ebeveynlere yönelik dijitalleşmenin olumsuz yönlerine karşı otokontrollerini geliştirebilecekleri eğitim programları inşa edilmelidir. Söz konusu eğitim programları yerel yönetimler, akademi, özel sektör ve sivil toplum aktörlerinin katılımıyla ülke geneline yaygınlaştırılmalıdır.

Sosyal medya platformlarında 18 yaşın altındaki kullanıcılar için 20.00'den sonra bildirimlerin, otomatik oynatmaların ve hedef odaklı reklamların devre dışı bırakılması gerekmektedir. Bu hususta başta Instagram, TikTok, Twitter ve SnapChat olmak üzere kullanıcıların en yoğun kullandığı sosyal medya şirketlerine belirli regülasyonlar uygulanmalıdır.

Millî Eğitim Bakanlığına bağlı tüm örgün ve yaygın eğitim merkezlerinde eğiticilere yönelik internet güvenliği ve veri koruma konferansları verilmelidir. İlköğretim ve ortaöğretim kademelerinde rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetleri tarafından bir dönem içinde düzenli aralıklarla interaktif eğitimlerin yapılması sağlanmalıdır.

Okullar çocukların sosyalleşme alanları olmalı, ders dışı saatlerde güvenilir ve tanıdık okullarında zaman geçirecekleri sosyal ve kültürel etkinliklerin sayısı artırılmalıdır.

Örgün eğitim merkezlerinde yapılması zorunlu olan ödev, proje ve sınavlarda dijital kaynaklara bağlılık azaltılmalıdır. Öğretmenlerin "bilgiyi yorumlamaya dair" ölçme ve değerlendirme sistemini yaygınlaştırmaları gerekmektedir.

İstihdam piyasasında iş-yaşam dengesinin gözetilmesi, özellikle beyaz ve mavi yakalı çalışanların mesai saatleri dışında online toplantı ve organizasyonlarının azaltılması gerekmektedir. Bu kapsamda yasal düzenlemeler yapılabileceği gibi ilgili kamu kurumları tarafından iş yerlerine dağıtılmak üzere çalışanlarının iş-yaşam dengesine azami ölçüde dikkat etmeleri için rehber niteliğinde broşürler hazırlanmalıdır.

Dijitalleşmeye yönelik ebeveyn eğitim programları interaktif bir biçimde dizayn edilmelidir. Söz gelimi "hikaye anlatımı yöntemiyle" ebeveynlik modelleri geliştirebilir.

Kamu destekli aile ve ilişki terapileri devlet hastaneleri ve yerel yönetimlerde artırılmalı, bu hizmetlere sosyoekonomik gelir düzeyi farketmeksizin ailelerin erişimleri sağlanmalıdır.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde farklı toplumsal aktörlerin dâhil edildiği ve öncelikli gündemi dijitalleşme karşısında aile içi ilişkilerin sıhhati olan; proaktif, kısa orta ve uzun vadeli çözümler geliştirebilen bir yönetişim mekanizması kurulmalıdır.

Yönetişim mekanizması, her yıl mayıs ayının son haftalarında kutlanan "aile günleri" kapsamında tematik olarak dijitalleşmenin aile üzerindeki etkilerine dikkat çekmelidir. Özellikle aile içi ilişkileri canlı tutmak yönünde farkındalık çalışmaları gerçekleştirilmeli, sloganlar üretilmeli ve konferans, seminer gibi etkinlikler düzenlenmelidir. Aynı zamanda dikkat çekici dijital içerikler üretilmelidir.

Ebeveyn izni olmaksızın 18 yaş altındaki çocukların internet deneyimlerinden kişisel bilgilerinin alınması ve buna yönelik algoritmalar geliştirilmesini önleyecek yasal düzenlemeler gerekmektedir. Üretken yapay zekâ sistemleri, internette mevcut birçok veriyi izinsiz kullanabildiği için telif hakları ve fikrî mülkiyet ile ilgili ciddi sorunlar ortaya çıkmaya devam etmektedir.



ARAŞTIRMA RAPORUNUN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN