Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, 17 Şubat 1931'de Adana'da söylediği "Türk demek aynı zamanda Türkçe demektir" sözüne işaret ederek, "Sadece çağın ve zamanın felsefi ruhuna farklı anlamlar yüklemekle sınırlı kalmamalıyız. Bunun yanında, belki daha da ötesinde, gözlerini açan tarihin, ayağa kalkan coğrafyanın bilcümle mesajlarını satır satır almanın ve anlamanın sırrına erişmeliyiz." ifadesini kullandı.
Başta Türkiye'nin içinde bulunduğu bölge olmak üzere, yerkürenin her köşesine hızla kayan, giderek sertleşen risk ve tehdit kuşağının, günbegün yaygınlaşan anlaşmazlık ve ihtilaf alanlarının tedbirli bir hazırlık içinde takip edilmesi gerektiğinin altını çizen Bahçeli, "İçimize kapanarak, yabancı değer yargılarına kapılarak, kaynağımızdan koparak, baş döndüren kaotik gelişmelerin ilerleyiş ve istikametini lehimize çeviremeyiz." diye konuştu.
Türk coğrafyasından süzülüp gelen kardeşlik ve kültür hazineleriyle yekvücut halinde tarihe mühür vurulması gerektiğini söyleyen Bahçeli, "Bunun için de oku en uzağa fırlatacak gerilmiş yay gibi pozisyon almalıyız. Siperlerimizden çıkıp görüş açımızı 360 dereceye ulaştırmalıyız. Nefret, şiddet ve ihanetle teçhiz edilmiş hastalıklı bir güruhu önümüzden ve ömrümüzden cesaretle ayıklamalıyız. Sökün eden Türk Devri'nin, şafağı söken Türkiye Yüzyılı'nın hiç sönmeyecek meşalesi altında el ele birleşmeli, ferden ferda kenetlenmeliyiz." değerlendirmesinde bulundu.
Türk Devletleri Teşkilatı'nın 11. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nin, heyecanlarını kamçıladığını, hedeflerini kanatlandırdığını ifade eden Bahçeli, "Türk Dünyasının Güçlendirilmesi: Ekonomik Entegrasyon, Sürdürülebilir Kalkınma, Dijital Gelecek ve Herkes İçin Güvenlik" temasıyla düzenlenen, imzalanan sekiz anlaşmayla da perçinlenen zirvenin, fikri ve siyasi müktesebatı yeni umutlarla ikmal ettiğini dile getirdi.
Türk Devletleri Teşkilatı'nın, 15 yıllık uzun sayılmayacak mazisine rağmen İsmail Gaspıralı'nın "dilde, fikirde, işte birlik" fikriyatının kurumsal ve eylemsel çatı kuruluşuna dönüştüğünü vurgulayan Bahçeli, "Zirvede, Sayın Cumhurbaşkanımızın ileri seviyeye ulaşan ülkü birliğini ifadeyle, İsmail Gaspıralı Bey'in meşhur sözünü ihtiva eden hatıra parayı Türk devlet ve hükümet başkanlarına takdimi, medyunuşükran duyulacak bir adamlık ve alicenaplık örneği olarak sivrildi." sözlerini sarf etti.
"Türk Dünyası 2040 Vizyonu hedefleri kademe kademe inşallah gerçekleşecektir" diyen Bahçeli, Türk Dünyası Vizyonu'nun tezahür etmesi maksadıyla milliyetçi ülkücü hareketin üzerine ne düşüyorsa eksiksiz ve gecikmeksizin yapmanın azminde olduklarını söyledi.
"ORTAK ALFABE DİRİLİŞ BEYANNAMESİDİR"
MHP Genel Başkanı Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
"Ülküde birliğin, ülkede birliğin, ilkede birliğin tıpkı derelerin çağlayıp denizlerle buluşması gibi, Türk Devri'nde gerçekleşeceğine canıgönülden inanıyor, Türkistan'da tarihin yeniden kaleme alınacağını ümit ediyorum. Türk Devletleri Teşkilatı dünya çapında huzur, güvenlik, istikrar, refah ve barış markası olmaya; karanlığın ortasından güneş gibi parlamaya sonuna kadar namzettir, buna da ziyadesiyle layıktır. Gönül ve ülkü birliğiyle aşılamayacak hiçbir engel yoktur."
Ortak alfabe kararına da değinen Bahçeli, "Bu gelişme tarihi bir adımdır, makus talihin ters döndüğünün işaretidir. Aynı zamanda Türk kültür hayatının diriliş beyannamesidir. Türkiye, Azerbaycan ve KKTC'nin ortak alfabeye hazır olması Türk birliğinin müjdesidir. Türk dünyasına birlik ve beraberliğin cemresi düşmüştür." görüşünü paylaştı.
Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan'ın yeni alfabeye geçiş için inisiyatif başlatmasıyla da ayrılan suların birleşeceğini, hasretin biteceğini söyleyen Bahçeli, "Issık Gölü'nün hatıraları, Ötüken sancağının hedefleri, asırlar sonra hakiki mana ve mecrasına kavuşacaktır." dedi.
KKTC'nin, Bişkek Zirvesi'ne onur konuğu ve gözlemci üye ülke olarak katılmasının, kısa zamanda resmi üyelikle taçlanmasının dileği olduğunu ifade eden Bahçeli, gözlemci üye ülke Türkmenistan'ın da resmen üye olmasının samimi niyazı olduğunu belirtti.
Bahçeli, gelecek dönemi Türk Dünyası Yüzyılı yapmak için çağrıda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, Türk Devletleri Teşkilatı'nın devlet ve hükümet başkanlarına teşekkür etti.
"BİZİM YOLCULUĞUMUZ TÜRK DÜNYASI YÜZYILI VE TÜRKİYE YÜZYILI'DIR"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, İzmir'de yaptığı konuşmayı değerlendiren Bahçeli, "İzmir'de, partisinin içine sürüklendiği çalkantılardan muzdarip olduğunu itiraf eden ve telaşla ülke gündemine döneceklerini açıklayan CHP Genel Başkanı'nın, dönüş yolunda uçuruma savrulmamasını, döneyim derken batma tehlikesini yabana atmamasını temenni ederim. Onlar dönsün dursun, dikkat etsinler fazla dönüş denge ve şuur kaybına yol açıp yere de düşürebilir. Düşen tutunacağı dalı seçemez. Ancak dönen dönsün biz dönmeyiz yolumuzdan. Dönenlere, devşirilenlere, demlenenlere, devrilenlere, satanlara, saklananlara, kaçanlara, kaypaklara, korkanlara aldırmadan, bizim yolumuz Türk Devri'dir, bizim yolculuğumuz Türk Dünyası Yüzyılı ve Türkiye Yüzyılı'dır." ifadesini kullandı.
"SAYISIZ İFTİRALARLA BİZİ SUSTURMAYA ÇALIŞSALAR DA BAŞARILI OLAMAMIŞLARDIR"
MHP Genel Başkanı Bahçeli, Türk Yüzyılı ve Türk Devri'nin, sağduyunun saf ışığı, mazlum gönüllerin taze nefesi, beşeriyetin barış timsali olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Türk Yüzyılı ve Türk Devri, Hüseyinzade Ali Bey'in tohumlarını saçtığı Turan ülküsünü filiz filiz büyütecek, gölgesiyle huzur verecek bereket iklimi ve yeryüzü saadetidir. Gerçeği bilen, başkaları farklı düşünüyor diye onu haykırmaktan çekiniyorsa hem budala hem de alçaktır. Bir insanın 'Benden başka herkes aldanıyor' demesi kuşkusuz zordur, fakat sahiden herkes aldanıyorsa üretilecek hiçbir bahane de yoktur. Yıllarca bir hayal peşinde koştuğumuzu söyleyip aldandığımızı ve aldattığımızı ileri sürenler, şimdi mahcubiyet kazanının dibinde kalın bir tortu halindedir. Merhum Cemil Meriç, 'Yürümesini bilmeyenler koşanlara kızarlar' demişti. Ülküsü olmayanlar, inancı ve iradesi bulunmayanlar, önümüze taş koyup sayısız iftiralarla bizi susturmaya çalışsalar da başarılı olamamışlardır. İmanlı kalplerin, millet sevdalısı dava insanlarının haklı çıkmasından ödleri patlıyordu. Çünkü inanmış bir Türk milliyetçisi için zor diye bir şeyin olmadığını, imkansızın da sadece zaman alacağını onlar bilmese de şerefli mazimiz ve kahraman dava arkadaşlarımız bunun canlı tanıklarıdır. Kalem elimizde, kader önümüzde, kardeşlik bağrımızda, tarihi baştan ayağa yeniden yazmak elimizdedir. Bu fırsat kaçmamalı, Türk Birliği hayal safhasında kalmamalıdır."
Bahçeli, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Ben her şeyden önce bir Türk milliyetçisiyim. Böyle doğdum, böyle öleceğim. Türk birliğinin, bir gün hakikat olacağına inancım vardır. Ben görmesem bile, gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapayacağım" sözünü hatırlattı.
"Biz de Türk milliyetçisi olarak doğduk, öyle yaşadık, öyle öleceğiz" diyen Bahçeli, şunları paylaştı:
"Düz, sade ve mütevazi hayatımız, ülkülerimizle anlam bulmuş ve bilenmiş, ülkücülüğümüzle berraklaşmış ve bıçkınlaşmıştır. Kuru gürültülere pabuç bırakmayacağız. Hamaset ve habaset tuzaklarına takılmayacağız. Sistemli ve şiddetli tahriklere aldırmayacağız. Vatan ve millet sevgimizin rüştünü şehadetlerle, fedakarlıklarla, mağduriyet ve mahpusluklarla tescilledik, gerekirse aynılarını bir kez daha yaşamaktan kaçmayacağız, kaçınmayacağız."
Devlet Bahçeli, "Allah ecelden aman verirse, Türk Birliği'ni mutlaka göreceğiz, maksadımıza ve muradımıza da ereceğiz." diye konuştu.
"VAHŞET İLE MEDENİYET, AYNI ÇERÇEVEDE DURAMAZ"
İsrail'in, kanlı saldırılarının bölgenin tamamına aşama aşama teşmil amacında olduğunu ifade eden Bahçeli, "Gazze'de 50 bine yakın insanın hayatına mal olan katliamların Lübnan'a sıçraması, bu ülkede yaklaşık 3 bin insanın ölümü takdir edersiniz ki fazla söze ihtiyaç bırakmayacak vahamettedir. İsrail ile İran arasındaki gerilimin, zaman zaman çatışmaya dönen karşılıklı restleşmelerin yaygın mahiyetli savaş ihtimaline yakın ve yatkın olduğu da inkar edilemez bir gerçektir. İsrail'in durdurulması, ateşkes rejiminin temini, ardından iki devletli barış ortamının tezahürü sadece Orta Doğu için değil, dünyanın tamamı için akut bir güvenlik ve sükunet gereğidir." değerlendirmesinde bulundu.
Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın da sonlandırılarak barış ve müzakere etabına geçilmesinin yalnızca savaşan tarafların değil, başta Türkiye olmak üzere diğer bütün ülkelerin ortak çıkarına olduğunu kaydeden Bahçeli, "Dünyanın ilkel angajmanlarından ve düşman kamplarını andıran cepheleşme girdabından derhal sıyrılması, ulaşılması gereken bir gündem olmalıdır. Vahşet ile medeniyet, vandallık ile merhamet, zalim ile masum aynı hizada, aynı kategoride, aynı çerçevede duramaz." dedi.
Dünyanın adeta bir ateş hattında, namlu ucunda olduğunu dile getiren Bahçeli, küresel statükonun sarsılmakta, uluslararası sistemin sancılı, insan hak ve özgürlüklerinin zifiri karanlıkta olduğunu söyledi.
ABD SEÇİMLERİ
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "Avrupa'da artan siyasi belirsizlikler ve ABD başkanlık seçim sonuçları münasebetiyle gün yüzüne çıkan kaygılı bekleyişler fazlasıyla dikkat çekicidir." ifadesini kullandı.
Almanya'da üç ortaklı koalisyon hükümetinin dağılmasının, erken seçim şartlarını doğurduğunu dile getiren Bahçeli, ekonomik, ticari, siyasi ve diplomatik kutuplaşmaların yumuşama yerine daha da katılaşacağı bir dönemin kapılarının açıldığını belirtti.
ABD başkanlık seçimlerini değerlendiren Bahçeli, şu görüşleri paylaştı:
"Türkiye'de bazı çevrelerin fil ile eşek arasına sıkışıp kalmaları, Trump'ın seçilmesinden dolayı karalar bağlamaları, Kamala Harris'in kaybedişinden dolayı neredeyse yas tutacak noktaya gelmeleri akılla ve mantıkla izah edilemeyecek garabettir. ABD'deki Demokratların ve Cumhuriyetçilerin holiganlaşmış taraftarlarına ülkemizde de tesadüf etmek utanç duyulacak bir köksüzlüktür. Biden'ın, içimizdeki sömürgeleşmiş işbirlikçileriyle dayanışma halinde Sayın Cumhurbaşkanımızı seçimle değiştirip devirme planları şimdi tuzla buz olmuştur. Allah'ın işine bakınız ki değişen ve devrilen, akli melekelerinin dahi kendisini terk ettiği Biden'dan başkası değildir. Düşmez kalkmaz bir Allah'tır, düşüp de kalkamayan Biden ve Harris'tir."
ABD'deki seçime Türkiye merkezli baktıklarını ifade eden Bahçeli, kimin kazanıp kaybettiğinden daha çok ABD-Türkiye ilişkilerinin nasıl bir boyut ve içerik alacağıyla ilgili analiz ve değerlendirme yaptıklarını söyledi.
Donald Trump'ın ilk döneminden farklı bir profil sergilemesinin, dostluk ve müttefiklik hukukunun doğasına müzahir hareket etmesinin, iki ülkenin de müşterek hayrına olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Uluslararası siyaset denkleminde, ülkeler arasında kurulan ikili veya çoklu diyaloglar bağlamında, köklü dostluk veya kategorik düşmanlıktan bahsetmek hem doğru hem de doğal kabul edilemez. Asıl mesele milli çıkarlarımızdır." değerlendirmesinde bulundu.
Sürekli değişkenlik gösteren, pek çok argümana ve parametreye bağlı olan ülkeler arası ilişkilerin saygıya, barışçıl arayışlara, küresel adalet ve hukuk ölçülerine uygunluğunun temel bir kriter olduğunu belirten Bahçeli, "Bir tarafın geri adımlarla taviz üstüne taviz vermeye zorlandığı, diğer tarafın dayattığı, zorladığı, sürekli alan genişlettiği, yaptırım ve baskı mekanizmalarıyla toksik ağlar kurduğu ilişkiler sisteminin kalıcı ve sürdürülebilir olması akıl dışı bir ihtimaldir. Türkiye ile ABD arasında İkinci Dünya Savaşı sonrasına tekabül eden yakın ve yoğun diyaloglar manzumesinde yepyeni ve temiz bir sayfa açılmalıdır." diye konuştu.
Husumeti körükleyen, huşuneti köpürten ekonomik ve politik engellemelerin demokrasi ahlakıyla, aklıselimle ve egemenlik haklarıyla bağdaşmayacağının ortada olduğunu kaydeden Bahçeli, "Mayın tarlasında münakaşa inatları, uçurum kenarlarında müzakere ısrarları, bitmek tükenmek bilmeyen ağız dalaşları, devamlı sahne alan güç gösterileri, ancak ve ancak çözümsüzlüğe hizmettir. Türkiye ile ABD arasında çözülemeyecek hiçbir sorunun olmayacağı hususundaki temkinli iyimserliğimizi ve iyi niyetli iradi vasfımızı koruma ve bunu da sürdürme çabasındayız." sözlerini sarf etti.
Akıl ve ahlakı hiçe sayan emrivakilerin, şükran ile hüsran arasında yaşanan gelgitli tutumların, siyasetin konusu olmaktan çok, stratejik hesaplaşmaların ve sinir harplerinin ilgi sahasına gireceğini dile getiren Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"ABD Başkanı Trump'ın göreve gelir gelmez İsrail ile Filistin arasında barışı mı yoksa soykırımı mı destekleyeceği, Ukrayna ile Rusya arasında üçüncü yılını dolduran savaşa yönelik müspet sözlerini tutup tutmayacağı, Suriye'den Amerikan askerlerini çekip çekmeyeceğinin yanı sıra, PKK/YPG/PYD terör örgütlerine nasıl bakacağı, eski bildik ve kabul edilemez politikalara bağlı kalıp kalmayacağı, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs meselesi etrafında, uluslararası hukukun yanında durup durmayacağı, Türkiye'nin egemenlik haklarını yok sayıp saymayacağı, hepsinden daha önemlisi ülkemizi isabetli ve hakkaniyetli okuyup okumayacağı hiç kuşkunuz olmasın ki belli olacak, bizim de tavrımız bu vesileyle tecelli edecektir."
"Türkiye, dönem dönem sorgulasak da bir NATO ülkesidir" diyen Bahçeli, "Bu ittifak mimarisinin gerek ve yeter şartlarını ihtiva eden kurumsal ve hukuksal niteliklerine özelde ABD'nin, genelde diğer tüm üye ülkelerin riayeti başlıca sorumluluktur. Türkiye Cumhuriyeti bağımsız bir ülkedir, her türlü iç ve dış vesayet yok hükmündedir. Her ülkenin bağımsızlığına, meşru, hukuki ve egemenlikle örtüşen kapsamlı çıkarlarına saygımız tamdır. Ancak aynı saygıyı başkalarından görmek ve şahit olmak da en tabii hakkımızdır." ifadesini kullandı.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, "ABD'deki partilerin içimizdeki havarilerine diyorum ki fil ile eşek arasında papatya falı açmayın, kayıp-kazanç çetelesi tutmayın, gelin de bozkurtu görün, gelin de bozkurtla yürüyün. Ona buna özenmeyin ve imrenmeyin, bozkurt ayaktayken, fil ile eşeğin arkasına düşmeyin." dedi.
PKK'NIN SONU YAKLAŞTI
Türk ve Türkiye Yüzyılı'nın, huzurun yüzyılı olacağını söyleyen Bahçeli, buna inandıklarını, bu hedefe ulaşmak için çalıştıklarını ve mücadele ettiklerini aktardı. Devlet Bahçeli, şöyle devam etti:
"Önümüzdeki süreçte ülkemizin terör kamburundan kurtulması muhtemel değil, muhakkak bir akıbettir. Terör ve bölücülük sorunuyla daha fazla yaşamamız, böylesi bir kanlı külfete daha çok katlanmamız imkansızdır. Bölücü terör örgütü PKK için son yaklaşmıştır. Hiçbir terörist için emniyetli bir alan kalmamıştır. Terör örgütünü kaynağında imha etmek, bölücülüğün yuvalandığı siyasi ve sivil toplum kolonlarını kesmek, milli beka meselesidir.
Hem siyaset alanında boy gösterip hem de silahlı teröristlere sırt dayamak başı ezilmesi gereken gayrimeşru ve gayrihukuki menfur bir çelişkidir. Bu vahim çelişkinin yörüngesine sabitlenip hıyaneti gerekçelendirmeye, hatta demokrasi ve milli irade kavramlarını silah gibi kullanmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Silah varsa siyaset yoktur. İhanet varsa demokrasi yoktur. Şiddet varsa sevgi ve barış dili kupkurudur."
Bahçeli, MHP'nin, siyasetteki tutarlılık ve ahlaki çizgisinden kopmadan, dün söylediklerini bugün tekzip edecek zaaf emaresi göstermeden, milli birlik ve kardeşliğin müdafaasından yana olduğunu belirterek, şunları dile getirdi:
"Bize akıldanelik yapanlar, ileri geri konuşanlar, har vurup harman savuranlar, tantanayla oyalananların her şeyden önce fırsatçı kurnazlığıyla ve istismar yamyamlığıyla sonuç alamayacaklarını, sıtma ile ölüm arasında bir seçeneğe zorlamalarının beyhude bir çırpınış olduğunu idrak etmeleri bizatihi önerimdir. Bizim ülkücülüğümüzü sorgulamaya, vatanseverliğimizi tartıya çıkarmaya cüret ve teşebbüs eden yeni yetme siyaset döneklerine, kalbimizdeki dava ve vatan aşkının bir günlük sadakasını versek alayına ömürleri boyunca yetecektir."
Yaptıkları, söyledikleri her şeyin arkasında olduklarını, utanacak, sıkılacak ve mahcubiyet duyulacak bir açıklarının olmadığını ifade eden Bahçeli, gelecek seçimlerin değil, gelecek nesillerin ve geleceğin süper güç Türkiye'sinin hedef ve hesabında olduklarını vurguladı.
Geçmişte çekilen acıların ve akan gözyaşlarının geleceği perdelemesine tahammül edemeyeceklerini söyleyen Bahçeli, "Torunlarımızın aynı felaketlere muhatap olmasını asla, kata, bihakkın istemiyoruz. Günü kurtarmanın değil, geleceği kurmanın ve kurgulamanın istikametinde sağlam adımlarla ilerlemenin samimi düşüncesindeyiz. Ülkücü olmanın, ülkücü yaşamanın, hayata da ülkücü olarak gözlerimizi kapamanın sırrını ve esasını bu kapsamda tarif ve telakki ediyoruz." diye konuştu.
"TERÖRÜN BİTMESİ MİLLİ ÜLKÜDÜR"
"Ülküyle yanıp tutuşan dava neferlerinin konforlu alanlara tenezzülden ziyade, risk alarak, mihnetleri atlatarak, saldırıları aşarak Türk milletine ve Türkiye'ye fani hayatlarını bir siyaset ve düşünce mihverinde adamalarının şeref kadar değerli olduğunun farkındayız" diyen Bahçeli, şu düşünceleri aktardı:
"Oyumuz artıyormuş, oyumuz azalıyormuş, arkadaşlar, aziz milletim; vatan tehdit altındayken, milli güvenlik duvarlarımız hain akınlarla sallanıyorken, oy ve seçim endişesiyle başımızı kuma gömmek bizim kitabımızda yazmayan alçalma ve aşağılanma halidir. Böyle bir şeyi de tamamen reddediyoruz. Terörün bitmesi milli ülküdür. Bu ülkü, siyasi namus simgemizdir. Kürt kardeşlerimizle kucaklaşarak milli birlik ve kardeşlik hukukunu Türkiye'nin düşmeyecek kudret ve kuvvet mevzisi haline getirmek geleceğe ve geçmişe sadakat nişanemizdir."
Kara kampanya mucitlerinin hepsinin sorunlardan beslendiğini vurgulayan Bahçeli, kronik sorunları çözmek amacıyla dik duruşla ve delikanlıca er meydanına çıkacak Cumhur İttifakı'ndan başkasının olmayacağını, olmasının da ham bir hayal olduğunu belirtti.
Devlet Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:
"Değil elimizi, gövdemizi dahi sıra dağların altına sere serpe yatırmaya hazırız, kararlıyız ve sonuna kadar da inançlıyız. Siyasi ganimet avına heveslenerek, rehavet anımızı ve yumuşak karnımızı kollayıp bunun üzerinden siyaset yapan zübüklere ve ziyana düşmüş siyasetin zillet simalarına Türk milleti en etkili cevabı mutlaka verecektir. Biz, 'Ne Mutlu Türküm Diyene' sözünü haykırırken, enternasyonal marşı söyleyen, orak-çekiçli gelecek tasarlayan, PKK'nın, DEM ve seleflerinin kayığına binen martaval siyasetçilerin, yakamızdan ve yarınlarımızdan tarla kongreleriyle düşen maskaraların mücadelemizi kundaklamasına, kararlılığımızı köreltmesine müsaade etmeyeceğiz."
Akıl doğruyu gösterirken iyi ve kötüyü ayıranın ise gönül olduğunu anlatan Bahçeli, "Aklımızla, imanımızla, irfanımızla, gönlümüzle Türklüğün, Türkiye'nin ve Türk milletinin yıkılmaz son kalesiyiz, teslim alınamaz son cephesiyiz. Terör bitecek, bölücülük tasfiye edilecektir. Gayemiz ve gayretimiz buna yöneliktir." dedi.
ÖZGÜR ÖZEL'E KAYYUM TEPKİSİ
Esenyurt, Mardin, Batman, Halfeti belediye başkanlarının geçici olarak görevden uzaklaştırılmalarından sonra CHP ile DEM Parti'nin kent uzlaşması çatısı altında nasıl tek yumurta ikizine dönüştüğünün belgelendiğini söyleyen Bahçeli, şunları paylaştı:
"DEM'in otobüsüne binip fitne ve fesat çığırtkanlığı yapan CHP Genel Başkanı siyasi istikbalini PKK'nın hunhar emellerine ve mağara deliklerine devretmiştir. DEM Eşbaşkanı'nın Şeyh Sait ve Seyit Rıza güzellemesi, Kürt kardeşlerimiz adına malum rezilliğe sözcülük yaptığını iddia etmesi, kimin nerede durduğunu ve terörle nasıl bir ortaklık içinde olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir."
ŞEYH SAİT VE SEYİT RIZA HAİNDİR
Kapanmış meselelerin açılmasının ve kabuk bağlamış yaraların deşilmesinin Türkiye'nin toplumsal barışını hazmedemeyenlerin sinsiliği ve art niyetliliği olduğunu kaydeden Bahçeli, şunları söyledi:
"Şeyh Sait ve Seyit Rıza, yaşadıkları dönemin hainleridir, bölücü teröristleridir, cumhur, Cumhuriyet ve devlet düşmanlarıdır, hak ettikleri gibi de cezalandırılmışlardır. DEM'in silahtan ve terörden uzaklaşmaya yanaşmaması, tacizlerini yaygınlaştırması, elbette Türk Ceza Kanunu gereğince ele alınmalıdır, konunun ise Kürt kardeşlerimle hiçbir ünsiyet, hususiyet ve illiyet yakınlığı yoktur. PKK'lı Bese Hozat'ın Kandil ve kent uzlaşması bahanesiyle CHP'nin ve DEM'in sokağa çıkmasını kışkırtması, bu hain siparişe CHP'den de herhangi bir itirazın gelmemesi ayıplı ve ahlaken yitik bir siyasetin içyüzünü deşifre etmiştir."
MANSUR YAVAŞ'IN KONSER SKANDALI
"CHP'li belediyelerin müzikli eğlence ve konser şölenlerine hazine kaynaklarını astronomik şekilde peşkeş çekmeleri, israfa gömülmeleri, sıra vatandaşlarımıza gelince bir tas çorba ile bir tabak pilavı reva görmeleri, maskeleri düşüren kepazeliktir" diyen Bahçeli, şöyle devam etti:
"Neymiş, bir sanatçıya ödenen para 69 milyon lira değil de 45 milyon liraymış. Bu kafa normal bir kafa değildir. Bu tevil hamulesini kaldırmaya kimsenin takati de yetmeyecektir. Suçluların telaşıyla kıvrananların şifreli özrü kabahatlerinden büyüktür. Haydi halkımızdan utanmadınız, be hey densizler, be hey sonradan görmeler Allah'tan da mı korkmadınız? Belediye başkanlarının işi gücü bırakıp bugünden cumhurbaşkanı adaylığına soyunmaları, anketlerin palavralarıyla caka satmaları en başta İstanbul ve Ankara'ya nankörlük, kendi adlarına da namertliktir."
Ziya Paşa'nın "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde" sözüne atıfta bulunan Bahçeli, "Lafları boş, siyasetleri kof, karınları tok, eserleri yoktur. Milletimiz, bu yeteneksiz, iş bilmez, adap bilmez, vefa bilmez kifayetsiz muhterislere muhtaç ve mecbur olamaz, olmamalıdır." diye konuştu.
Bahçeli, Türk ve Türkiye Yüzyılı'nda ayak bağlarının sökülüp atılacağını, milli birlik ve dayanışma ruhunun, kötülüğü ve kötüleri ülke gündeminden sürüp çıkaracağını dile getirdi.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ikmali ve imkanlarıyla toplumsal ayrışmanın izlerinin, yönetimde kaynaşmayla silineceğini belirten Bahçeli, şunları kaydetti:
"Daha doğru bir ifadeyle, arzumuz ve talebimiz bu şekildedir. Milli hedef ve menfaatleri maksimize edip iç ve dış tehditleri minimize etmek ortak görevimizdir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türkiye Cumhuriyeti'ni önümüzdeki yüzyılda sırtlayacak yönetim yapısıdır. Yasama, yürütme ve yargı arasındaki çizgiler netleşmekle kalmamış, devlet hayatında denge, düzen ve istikrar egemen olmuştur. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, toplumsal ayrışma ve ayrımcılığa set çekmiştir. İnsan-insan ilişkileri, insan-toplum irtibatları, insan-devlet bağları hukuki ve siyasi bir çerçevede daha da sağlamlaştırılmış, sağlıklı bir bünyeye kavuşmuştur."
Bugüne kadar, Türkiye'de hiç kimsenin "ikinci sınıf insan" muamelesi görmediğini ifade eden Bahçeli, hiçbir vatandaşın bu ülkenin "ötekisi", "zencisi" ve "yabancısı" sayılmadığını anlattı.
"KÜRTLER DE ALEVİLER DE MİLLİ BİRLİĞİMİZİN ANA DAMARLARIDIR"
Bahçeli, devletin güçlü olduğu dönemlerde, toplumsal ve kültürel farklılıkların sis bulutunun içine gömülmüş bir vadi gibi olduğunu aktararak, "Doğal farklılıklar vardır ama görünmezler, omuz omuza ortak bir hedefe yürüyen toplumsal kesimler, ayrı kategoride olsa bile, yürünecek yol, varılacak hedef olduğu müddetçe farklılıklarından değil aynılıklarından bahsedilmesi kesin bir yargıdır." ifadesini kullandı.
Devletin gücünü kaybetmesi ve egemenliğini bölüşmesi halinde sisin dağılarak farklılıkların genişleyen çatlaklardan sızması ve büyümesinin kaçınılmaz olduğunu söyleyen Bahçeli, şöyle devam etti:
"İşte felaket de budur. İntisap veya vatandaşlık esasının büyüyen bu çatlakların yıkıcı etkisiyle terk edilmesi, devletin etnik kimlikler üstünde yeniden inşa edilmeye çalışılmasına yol açar ki bu süreç kanlı ve çetin bir boğuşmaya çanak tutmak, davetiye çıkarmaktır. Türkiye, etnik ve mezhebi toplulukların gevşek koordinasyonuyla, gelip geçici karar ve koalisyonuyla kurulmamıştır. Ne Kürt kardeşlerimiz ne de Alevi kardeşlerimiz hiçbir zaman göz ardı edilecek değersizliğe havale edilmemiştir. Kürtler de Aleviler de bizim canımız, cananımız, kardeşimiz ve milli birliğimizin ana damarlarıdır."
"GELECEĞİMİZ BİR, DOSTUMUZ BİR, DÜŞMANIMIZ DA AYNIDIR"
Etnik ve mezhep temelli hassasiyetlerin yoğun krizlere dönüşünü basiretle engellemek, Türkiye karşıtlarının koz olarak kullanmasını tümüyle bertaraf etmek için toplumsal ayrışma kanallarının Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin kaynaştırıcı ve kuşatıcı mekanizmalarıyla işlevsiz ve tesirsiz hale getirilmesinin mümkün olacağını belirten Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye Cumhuriyeti Devleti, milletimizin bütün güzelliklerinin, bütün değerlerinin, bütün miras ve emanetlerinin kucaklaşma asaletiyle temsil edilmelerini hukuki ve siyasi esaslara bağlayabilecektir. Yüksek demokrasi standardının ihyası, ebedi kardeşliğin, tarihi ve kültürel beraberliğinin temelleri bu doğrultuda daha da tahkim ve takviye edilmiş olacaktır. Bizim amacımız ve acımız bir olduğu kadar, geleceğimiz bir, dostumuz bir, düşmanımız da aynıdır. Ayrımız gayrımız hiç yoktur."
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü Sözleşmesi'nde "Savaşlar insanların kafalarında başlar. Öyleyse barışın savunma siperlerinin de insanların kafalarında kurulması gerekir" ifadelerinin yer aldığını aktaran Bahçeli, "Her şey kafada başlıyorsa, kalplerimizi tekleştirip kafa kafaya vererek birbirimize sarılmalı, nifak cephesini yerle bir etmeliyiz. İş işten geçtikten sonra ah vah etmenin, nedamet gösterilerinin hiçbir anlamı olmayacaktır." diye konuştu.