Kemal Kılıçdaroğlu'nun ikinci tur öncesi söylem değişikliği yapmasını da eleştiren Şener, 14 günlük kısa bir sürede söylem değişikliği yapmanın bir etkisi olmayacağını söyledi.
SÖYLEM DEĞİŞİKLİĞİNE TEPKİ
Şener, Kılıçdaroğlu'nun kaybettiği oyları milliyetçi oylar üzerinden telafi etmeye çalıştığını vurguladı.
Şener şu ifadeleri kullandı:
İlk tur söylemleri ile ikinci tur söylemleri arasında farklılaştırma oluşturmak eksileri daha görünür hale getirir ve seçmenin algısını bozar. Anlaşılır, net, ne söylüyorsan baştan beri onu söylemeyi devam ettireceksin. Aynı üslubu kullanman lazım. Yüzde yüz söylem değişikliği faydalı olmaz.Kemal Kılıçdaroğlu ilk turda milliyetçi oyları kaybettiğini düşünüyor. İkinci turda da bunu telafi edebilmek için çok şiddetli bir şekilde HDP tabanını rahatsız edebilecek üsluplar kullanıyor. Bu neye yol açar HDP seçmenin ürkmesine yol açar. Kemal Bey'i avantajlı hale getiren HDP oylarıdır.
HİLE İDDİALARINA YALANLAMA
"İkinci tura giderken mevcut tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Şener, 14 Mayıs seçimlerinde vatandaşların huzur içerisinde sandık başına gittiklerini, çok önemli bir olumsuzluğun da ortaya çıkmadığını söyledi.
Şener, "Seçimlerin genel olarak düzgün bir şekilde yapıldığı ve yönetildiği kanaati vardır. Ben bunu da son derece önemli görüyorum. Elbette bazı sandıklara yapılan itirazlar, yasal prosedürler içerisinde ortaya çıkan hadiselerdir. Bunu bir olumsuzluk diye nitelemek de mümkün değildir." ifadelerini kullandı.
Şener, seçimlerde hile yapıldığıyla ilgili bazı iddialar ortaya atıldığını aktardı.
Şener, şöyle konuştu:
"Doğrusu böyle bir noktada ben sorumluluğun muhalefette olduğunu düşünürüm. Çünkü, Millet İttifakı partileri ve yöneticileri, genel başkanları iki yıldır seçim güvenliğiyle ilgili her türlü önlemi aldıklarını, bütün sandıklara ve sürece hakim olduklarını ve asla hiçbir oyu zayi etmeyeceklerini seçmene taahhüt etmişlerdir. Bunu defalarca konuşmuşlardır. Her sandıkta bu partilerin temsilcileri vardır. İl ve ilçe seçim kurullarında bu partilerin temsilcileri vardır. Bütün sandıklardaki ıslak imzalı tutanaklar ilçe seçim kurulunda liste haline getirir. İlçelerdekileri, il seçim kurulunda liste haline getirilir. Hatta il, ilçe seçim kurulunda halka statüsünde partilerin temsilcileri vardır. Sonra Yüksek Seçim Kurulu'na gider."
KANDİL'DEN AÇIKLAMALAR ETKİLEDİ
Şener, seçim sürecinin en başından itibaren Cumhur İttifakı tarafından hem Kılıçdaroğlu'na hem Millet İttifakı'na yöneltilen en büyük eleştirinin "FETÖ ve PKK terör örgütleriyle bağlantı, iltisak olduğu" yönünde yapıldığı hatırlatılarak, "Hatta HDP'nin, Yeşil Sol Parti'nin içinde bulunduğu ittifak tarafından Kılıçdaroğlu'na yönelik destek açıklaması da bunun bir delili olarak ortaya konuldu. Sizce bu FETÖ ve PKK suçlaması sonuca etkili oldu mu?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Seçimin akışını izlediğimiz zaman ilk turda ve ilk tur öncesindeki kampanya sürecinde şu tabii bütün seçmenin dikkatini çekmiştir. Nedir o? Kandil'den çok sık açıklamalar yapılıyordu. Yani Kemal Bey'i desteklediklerine dair işte Tayyip Erdoğan ve Cumhur İttifakı'na bitireceklerine dair açıklamalar yapılıyordu. Defalarca yapılmıştır. HDP'de daha doğrusu Yeşil Sol Parti yeni ismiyle o da aynı şekilde destek açıklaması yapmıştır."
Şener, her parti, her vatandaş, legal veya illegal her örgütün birtakım açıklamalar yapabileceğini, destekte bulunabileceğini aktardı.
Şener, şöyle devam etti:
"Bunu demokrasinin işleyişi içerisinde doğal karşılamak lazım. Ama bu seçmen algısını nasıl etkiler, o önemli. Fakat şu var, bu açıklamaların sadece sözden ibaret olmadığı anlaşılmıştır. Şu bakımdan anlaşılmıştır, CHP'nin çok düşük oy oranına sahip olduğu özellikle HDP'nin seçmen oranının yüksek olduğu illerin tamamında Kemal Kılıçdaroğlu'nun oy oranı Tayyip Erdoğan'ın oy oranını geçmiştir. Yani bu CHP'nin oyu olmadığına göre elbette bir taraftan HDP'nin diğer taraftan Kandil'den açıklamaların etkilenerek yönlendirdiği oylar olduğu açıktır. Ama bu tek taraflı bir ilişki midir? Çift taraflı bir ilişki midir? O ayrı bir konu. Bu görüntü, Türkiye'de ilk turda milliyetçi ve devletçi seçmen kitlesini ürkütmüş ülkenin bütünlüğüyle ilgili, güvenlikle ilgili algılarını bozmuştur."