14 Mayıs'a giden yolda her siyasi çevreden seçmenin desteğini almak adına direksiyon bir sağa, bir sola kıran Kemal Kılıçdaroğlu, seçim gecesi hezimeti yaşamaktan kurtulamadı. Çalışma arkadaşlarına faturayı kesen ve daha milliyetç bir politika izlemeye karar veren Kılıçdaroğlu seçmenini ikna çabasında. Ancak sadece Kılıçdaroğlu'na oy verenler değil parti yönetiminde de moraller sıfır düzeyinde.
SIĞINMACILARI HEDEF ALDI
Kılıçdaroğlu'nun sürekli değişen siyaset tarzını değerlendiren Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür, CHP içindeki moral bozukluğunun kolay kolay ortadan kaldırılamayacağını vurguladı. Siyasi mühendislikle bir yere varılamayacağını belirten Övür, 28 Mayıs bu anlayışı değiştirmek için bir milat olacağını yazdı.
Övür'ün yazısında önemli bölümler şu şekilde:
Yedili koalisyonun cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, 14 Mayıs yenilgisini geçici de olsa atlatmak için hiç zaman kaybetmedi.
Önce muhalif seçmenin sorgulamaması ve öfkesini kendisine yöneltmemesi için rotayı aşırı milliyetçiliğe kırdı. Elini masaya vurdu, "vatan" kavramını öne çıkardı ve yaklaşık 6 milyon Suriyeli sığınmacıyı da yeni düşman ilan etti. Böylece bir taşla birkaç kuş vurarak hem Sinan Oğan-Ümit Özdağ ikilisine selam yolluyor hem de öfkeli seçmenini diri tutmuş oluyordu.
FATURA ADIGÜZEL VE TUNCAY'A
Tabii bu arada partisini de ihmal etmedi. Orada da CHP'lilerin yenilgiyi sorgulamamaları için kişileri şeytanlaştıran bir yöntem izledi.
Herkes gecenin, yani yenilginin sorumlusu olarak Onursal Adıgüzel veya Tuncay Özkan'a saldırırken, siyaset mühendisliğiyle yenilginin asıl sorumlusu Kılıçdaroğlu'na soru sormak kimsenin aklına gelmiyordu.