Şeriat İslamdır!

İslâm'a iman eden bütün mü'minler şeriatın insanlarıdır. Şeriat da müminlerin Hayat Nizâmı'dır. Günümüzde karalanarak, Şeriat diye yaftalanan davranışların ise İslam ile alakası yoktur. Şeriatizme karşı çıkmak, fıtrata karşı durmaktır

takvim.com.tr takvim.com.tr
Kaynak GAZETE
Giriş Tarihi :07 Ağustos 2012
Şeriat İslamdır!

İÇİNDEKİLER

Şeriat İslâmî bir kavram olup kaynaklarımızda şöylece tarif edilmektedir. Şeriat:
Allah'ın insanlar için koyduğu ve elçisi Muhammed (s.a.) aracılığı ile duyurduğu Kurân yasaları bütünüdür.
Bu şekildeki tanımıyla Şeriat, İslâm'dır. Şeriat İnsanı, bu Yüce Şeriat'e bütün varlığıyla inanan ve onu yaşamak ve yaşatmak aşkını ruhunda taşıyan kişidir. İslâm ve Şeriat, Mü'min ve Şeriat İnsanı eş manalıdır. Bu itibarla, İslâm'a iman eden bütün mü'minler şeriat insanıdır. İslâm anlamına Şeriat bizim Hayat Nizâmı'mızdır.
Mü'minlerin büyük çoğunluğu bu gerçeği bilmediği içindir ki, İslâm Dini'ne karşı inkârında şuurlu fertler ve gruplar, şeriat ve şeriatçı kelimelerini kalkan yaparak yüce dinimize saldırmaktadırlar.
Küfür yobazlığı, devrimcilik taassubu, ve çağdaşlık özentisi yürütülen ve gerçekleri tahrif adına esasına dayanan bu çalışma, şüphesiz şeriat ve şeriat düşmanlığı oluşturmakta ve geliştirmektedir. Onların şeriat kavramından anladıkları ve çağrışım yaptıkları düzen modelini şöylece çizebiliriz: «İlim ve tekniğe karşı , tutucu ve karanlık fikirler, babadan oğula geçen fert ve zümre istibdadı, kadına hak ve hürriyet tanımayan katı doğmalar, sömürücü kişi ve düzenlere karşı sabrı ve kanaati öneren öğütler, hürriyeti kısıtlayan cihad ülküsü, ilkel ceza yasaları, sıkıcı dînî merasimler, yaşama arzularını körelten emirler ve yasaklar...» Evet, ürkülen, kaçınılan, suçlanan, yasaklanan, mahkûm edilmek için karşısında saf tutulan ve adına da şeriat dedirtilen düzenin muhtevası budur. İnsan fıtratı (doğası) ve hayatın gerçekleri ile çatışan bu tür olumsuz bir düzen anlayışının İslâm Şeriati ile ne alâkası vardır?
Bir ilgisi olmak şöyle dursun şerîatimiz, bu gibi insan doğasıyla çatışan hayat felsefeleri ve tatbikatını yürürlükten düşürmek için Rabbimiz tarafından gönderilmiş bir nizamdır.

ŞERİAT İLMİ EMREDER
Şerîatimiz, imanî, iktisadî, içtimaî (sosyal) hukukî ve ahlâkî yapısıyla bir bütün olarak incelendiğinde aşağıda sunulacak gerçekler apaçık görülecektir;

Şerîatımızda ilim ve tekniğe karşı çıkan karanlık bir tutuculuk yoktur. İlmi, İslâm'ın hayatı, mü'minin sevgilisi kılan mutlak bir gelişim anlayışı ve yarışı vardır.
Şerîatimizde kadına hak ve hürriyet tanımayan katı doğmalar yoktur. Onu, kız çocuğu, eş ve ana olarak yücelten, bir cemiyet mimarı olarak değerlendiren, rûhî ve fizikî yapısındaki zerafetten ötürü de özel bir ilgi ve şefkate lâyık gören kurallar vardır. Şeraitimizde kadını eşlik ve analık görevinden koparmak, büroda, fabrikada ve reklâm işlerinde sömürmek, şehvetperestlere peşkeş çekmek ve çıkarlara âlet etmek isteyen zâlim fertlere, gerici ve geriletici düzenlere karşı onu ev merkezli toplum hayatı ile koruyan kurallar vardır.
Özel şartları içinde kocaya, kadına ve de yargıya boşama hakkı veren insan onuruna saygılı boşama/boşanma yasaları vardır.
Şeraîtimizde emperyalistlerin ve mutlu azınlığın iktisadî sömürülerine boyun eğdirici sabrı ve kanaati öğütleyen yasalar yoktur. Zulüm ve sömürü karşısında ibâdet aşkıyla kükremeyi, İslâmî muhtevasıyla sosyal adaleti fiilen gerçekleştirmeyi, fert olarak da meşru kazançlarla yetinmeyi emreden değişmez kurallar vardır.
Şerîatimizde yakan-yıkan cihad ülküsü yoktur. İnançlara ve yaşama baskı yoktur. İnsan doğasıyla örtüşen İslâma çağrı, kültürel etkinliklerle sekülarizmden sakındırma vardır. Yalnızca haklar ve hürriyetlere karşı silah kullananlara, emperyalist işgalcilere ve kullandıkları terörist örgütlere kaşı silahı öneren cihad görevi vardır.
Şerîatimizde insani erdemlerle çelişen ceza yasaları yoktur.
Şahıs ve toplum haklarını, ferdî güveni ve sosyal düzeni anarşist, zalim ve ahlâksız fert emellerine yağmalatmayan, suçun cinsine göre cezayı içeren ve şerâpa adalet olan kurallar vardır.
Şerîatimizde donuk dinî merasimler yoktur. Aklın, kalbin ve bedenin iştirak ettiği, huzur veren, maddî hayatın yeknesaklığını gideren, aşk yüklü sosyal faydaları büyük ibâdetler vardır. Şimdi soruyoruz:
Gerçek muhtevası ve güzelliği içerisinde tanıdıktan sonra hangi aklı başında düşünebilen insan şeriatimize karşı çıkabilir?

ŞERİAT İNSANI HAK'TAN YANADIR
Şeriatimize karşı çıkmak fıtrata ve tekâmüle karşı durmaktır. Şeriatimizi yermek lüzumluyu ve saygıdeğeri yermektir...
Gerçek şerîat insanı nasıl benimsenmez ve sevilmez ki o, üstün insan örneğidir. Çünkü; - Şeriat insanı Hak'dan yanadır.
- Şeriat insanı ilimden ve tekâmülden (gelişimden)yanadır. Şeriat insanı güzel ahlâktan, sevgiden, adaletten, merhametten, aftan ve sulhtan yanadır.
- Şeriat sosyal adaletten yanadır.
- Öz ifadeyle, Şeriat insanı Mukaddes İslâm Şeriat'tinden yanadır.
Gerçeğin bilgisinden yoksun yetiştirildikleri, devamlı ve düzenli bir şekilde aldatıldıkları için inançta ve gayede şeriatla, yaşantıda şeriat insanı ile kaynaşamayan zümreler bir derece mazurdurlar.
Ancak, bu uğurda asgarî arzu ve atılımı göstermedikleri için de şüphesiz birinci derecede mesuldürler. Fakat şeriatlarını tanıtamayan ve gerçek bir şeriat insanı olmanın örneğini veremeyenler sorumlu değil midir? Pek tabiidir ki sorumludur.
Ancak bu mesuliyeti rûhunda duyan, omuzlarında taşıyan hakikî şeriat insanı nerede?
Yalnız Hakk'a yar olan, güzele sevdalanan, doğruyu arzulayan şeriat insanı nerede?
Karşıtlarına şefkatle bakan, yardımla yanaşan ve onlara yüce fikirlerin ve muhteşem eserlerin sahibi olarak üstün olan şeriat insanı nerede?
Erişilmez üstünlükle hayat yasalarını ihtiva eden Aziz Şerîat'ı, Kur'ân ve Sünnet bilgisinden yoksun cahil kişi nasıl tanıtabilir?
Pek güzel olan Şeriat'ı, O'nun güzellikleriyle donanamayan çirkin şeriat insanları nasıl temsil edebilir?
Şeriat İslâm'dır, Şeriat insanı Mümindir. Şeraitimiz en mükemmel hayat nizamıdır. Çünkü O, âlemlerin Rabbinin nizâmıdır. Artık isteyen inanır,isten inanmaz.
Biz şeriatımızı öğrenelim. O'nu yaşayalım.
Çevremize örnek olalım.
Yazımızı, mü'mini «Hakk'a esir insan» olarak tarif eden Peygamberimizin şahsında bütün inananları İslâm Şerîati'ne uymaya çağıran âyetle bitiriyorum: " ( İçerdiği buyrukları uygulaman için) seni din konusunda bir şerîatle görevlendirdik.
Artık ona uy. Onu bilmezlerin arzularına uyma." (Casiye, 18)

Şerîatimizde babadan oğula intikal eden fert ve zümre istibdadı yoktur. Mutlak hakimiyeti Allah'da ve elçisi Hz. Muhammed'de, kayıtlı/şartlı egemenliği de insanlarda gören,yönetimi adalet,liyakat ve şûra(seçim) yöntemiyle seçilecek ve halkı, halk adına yönetecek ve halka karşı sorumlu olacak kişilere veren bir siyasî düzen vardır.

Şerîatimizde hayatın canlılığını gideren ve geleceğe dönük emelleri körelten felçli hayat telakkileri, güç ve girift emirler ve yasaklar yoktur. Hayatı sevdiren, yaşama arzularını kuvvetlendiren, var olma aşkını âhirete imanla ebedileştiren bir inanç sistemi ve fıtratla kaynaşan sade, sevimli, kolay, makul ve lüzumlu vecîbeler vardır.

* * *
ATEİSTİN CENAZESİNE GİDİLMEZ
İslâm'da, dinden dönen kişiye idam cezası verilebilir mi?
Bismillah ... Örneği Selman Rüşdü gibi İslâm Dîni'nden dönen kişi kâfir olarak ölürse cehennemlik olur. Eğer silahlı savaş açarak dönerse, dinden döndüğü için değil ama savaş açtığı için ölüme mahkum edilebilir.

Mânevi açıdan boşluk çekiyorum, namaz kılarken bile maneviyatını yaşayamıyorum, istemeden günahlara doğru yöneliyorum, ne yapmalıyım?
Bismillah... Namazlarına devam et. Samimi ve bilgili dindar arkadaşlar edinmeye çalış. Başta Kur'ân mealleri olmak üzere yararlanabileceğin dîni eserler oku.
Neredede olursan ol, içinden zikir yapmaya çalış. İnşallah huzur bulursun.

Kadınların Cuma namazı kılması gerekir mi?
Cuma namazı kıldıktan sonra öğle namazı da kılmak gerekir mi?
Adet hali ve hastalık gibi bir engeli olmayan kadın Cuma namazını kılmalıdır. Kadın, Cuma namazının kendisi için farz olduğunu inanır da Cuma namazını kılarsa ayrıca öğle namazını kılması gerekmez. Ancak kendisi için nafile bir ibâdet olduğu inancıyla kılarsa öğle namazını kılması gerekir. Çünkü nafile olarak kılınan Cuma namazı, farz olan öğle namazını düşürmez.

Allah'a inanmayanın cenazesine gidilir mi?
Cenaze namazı kılınır mı?
Bismillah... Allah'a inanmayan kişinin cenazesine gidilmez ve Kur'ân hükmü olarak cenaze namazı kılınmaz. Ancak komşu ise komşuluk görevi olarak ailesine baş sağlığı ziyaretinde bulunulabilir.

* * *
BİR AYET
"İbrahim putlara tapanlara şöyle dedi: "O halde, Allah'ı bırakıp da size hiçbir fayda ve zarar veremeyecek olan putlara mı tapıyorsunuz? Size de, Allah'ı bırakıp taptıklarınıza da yazıklar olsun, siz hâlâ akıllanmayacak mısınız?" (Enbiya /66-67)

* * *
BİR HADİS
"Dikkat edin! İslâm'la ve insan doğasıyla çatışan bütün yasalar ve uygulamalar yürürlükten kaldırılmıştır; ayaklarımın altındadır..." (Müslim, Hacc 194)