-Sağlayacağı sevab bakımından İslâm Dini'nin tavsiye buyurduğu amellerin en hayırlılarından biri de tanıdığın tanımadığın kişilere selâm vermek ve yemek yedirmektir.
Bir âyet ve bir hadisle giriş yaptığımız Selamlaşma konusunu şöylece özetleyebiliriz.
Selâmın İslâm Dinindeki Önemi Selâm, İslâmî bir nişandır.
Yüce Peygamber'imizin açıklamasına göre müslümanların birbirleri üzerindeki haklardan biri selâmlaşmaktır.
Selâm, karşılıklı sevilme-kaynaşma sebebidir.
SELAM MÜMİNİN PAROLASIDIR
Mü'min selâm verirken kendisini şöylece takdim etmiş olur. "Ey Mü'min kardeşim! "Esselâmü Aleyküm" şeklindeki Kur'ân ve Sünnet kaynaklı duâ cümlesi ile seni selâmlayan ben, İslâm'ı Hayat düzeni, Hz. Muhammed'i de Hayat Önderi edinmiş barış insanıyım, yüreği sevgi ile dolmuş, adâlet ile yoğrulmuş bir mü'min kardeşim. Sana Allah'tan güven diliyorum. Bana güvenebilirsin."
Anlam yüceliği ve zenginliğine işaret edilen selâm Müslümanları arasında bir nişan/parola olduğu için "Selamün Aleyküm" veya "es-Selâmü Aleyküm" şeklinde selam yalnızca Müslümanlara verilir. Aynı toplumda beraber yaşadığımız Gayr-ı Müslimlere ve maddeci kişilere ise onları mutlu edecek bir başka şekilde, örneğin "Günaydın" denilerek selâm verilebilir.
-Allah şanını artırsın- Sevgili peygamberimiz Selâmın açacağı sevgi çığırının Cennet'e ulaştıracak bir ibâdet olduğunu da şöylece açıklamıştır: "Rahmeti bütün varlıkları kuşatmış olan Allah'a ibâdet edin, fakiri doyurun; acı yedirin ve bir de birbirinize çokça selâm vererek aranızda selâmlaşmayı (barışı) yayın ki Rabb'inizin Cennet'ine giresiniz."
Selâmlaşma ile ilgili bilinmesi gereken diğer bazı hususları da Peygamberimizin bu konudaki hadîslerinden bir kısmının tercümesini sunarak açıklayalım.
O, şöyle buyurur; "İnsanların en cimrisi selâm vermekte cimri olandır."
SELAMDA CİMRİ OLMAYIN
"Sizden biriniz mü'min kardeşinin yanına sık sık girse de ona selâm versin." "Selâm/barış mesajı vermeden önce söze başlayan kişiye oturma izni ve de cevap vermeyin." "Evine giren kişi eşine ve çocuklarına selâm versin." "Esselâmü Aleyküm" şeklinde selâm verene on birim sevab, "Esselâmü Aleyküm ve Rahmetüllah" şeklinde selâm verene yirmi birim sevab, Esselâmü Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berekatühü" şeklinde selâm verene otuz birim sevab verilir." (Alana da alış şekline göre on, yirmi veya otuz birim sevab verilir.)
ÇOCUKLARI UNUTMAYIN
Hz. Peygamber kadınlar topluluğuna ve de çocuklara selâm verirdi." "Biz Müslümanlardan başkalarına benzemek isteyenler, bizden değildir.
Yahudilere ve Hristiyanlara benzemeyiniz. Yahûdilerin selâmı parmaklarla işaret, hristiyanların selâmı ise avuçlarla işarettir. (Siz böyle yalnızca işaretlerle değil sözlü olarak selâm veriniz.)"
YABANCILARA BENZEMEYİN
Selâm Sevilmeye Sebeptir Sahâbî Ebu Mûsel-Eşari (R.) Allah'ın Resûlü Peygamberimiz Hz Muhammed'in şöyle buyurduğunu bizzat işittiğini rivayet ediyor:
- (Sizler hakîki mü'minler olmadıkça Cennet'e giremezsiniz.
Birbirinizi sevmedikçe de hakiki mü'minler olamazsınız. Sahi birbirinizi sevmenize sebeb olacak bir amel için size kılavuzluk yapayım mı? Aranızda selâmlaşmayı ve selamlaşma yoluyla barışı yayınız...
* "Selâm" kelimesi Allah'ın isimlerinden biridir. O'nun ismini içine alan "Selamün Aleyküm" veya "es- Selâmü Aleyküm" şeklinde selâm , mü'min muhatab için yapılmış bir duâ olduğu gibi, mü'min için de şahsını tanıtma işlemidir.
* "Küçük olan büyüğe, süvaripiyadeye; (vasıtalı olan, yürüyene) gelen oturana, az olan çok olana selâm verir. Karşılaşan iki kişiden önce selâm vereni, Allah'ın rızası daha yakınlaşmış olur."
* * *
GÜNAYDIN DİYE SELAM OLMAZ
* Her Müslümana mı yoksa tanıdığımız Müslümanlara mı selâm vermeliyiz?
Emrolunduğumuz üzere "aramızda selâmlaşmayı yaymanın" anlamı müslüman olarak aramızda selâmlaşmaya önem vermektir. Yoksa yalnız tanıdığımız müslümanlara selâm vermek değildir.
Nitekim Peygamberimiz tanıdığımız tanıdığımız ve tanımadığımız bütün müslümanlara selâm vermemizi öğütlemektedir. Kaldı ki Peygamberimiz yalnız tanıdığımız müslümanlara selâm verip diğer müslümanlara selâm vermemeyi Kıyâmet âlametlerinden biri olarak zikretmekte, bizi böylesine bir uygulamadan sakındırmaktadır.
Ardımızda selâmlaşmayı yaymayı, barışı yaymak şeklinde de anlamalıyız.
* Müslümanların "Selamün Aleyküm" veya "es-Selâmü Aleyküm" dışındaki sözcüklerle örneğin Merhaba veya Günaydın diyerek selamlaşmaları caiz midir?
Caiz değildir. Üstelik Peygamberimizin emirlerine aykırılık olduğu için de günahkâr kılıcıdır.
Sahabi Imran ibn Hüeyin şöyle anlatıyor:
"Sevgili Peygamberimiz Hz.Muhammed'in İslâm Dini'ni tebliğ etmeye başlamadan önceki Câhiliyet döneminde biz, "Allah sevdiklerinle gözünü aydınlatsın." veya "Hayırlı sabahlar." şeklinde iki türlü selâm verirdik:
İslâm Dini geldikten ve İslâm'a has/özgü selâm şekli belirlendikten sonra Câhiliyet döneminde verdiğimiz gibi selâm vermekten men edildik..."
Açıkça anlaşılacağı üzere Câhiliyet devrinde verilen selâm şekillerinin, anlamlı olmalarına ve biri de Allah lafzını içermesine rağmen yasaklanması, İslâm'a has olanın mutlaka korunup yaşatılması lüzumuna işarettir. Bu sebeple yaşadığımız dönemde Müslümanların kendi aralarında Günaydın/Merhaba gibi kelimelerle veya yalnızca işaretlerle selâm vermeleri son derece sakıncalıdır ve günaha sokucudur.
İslâm'a özgü selâmı vermemek, kendilerine benzemekten sakındırıldığımız bâtıl din ve ideoloji mensuplarına benzemektir.
Yasaklandığımız benzeşmelere resmi kurumlarımız aracılığıyla yönlendirildiğimizin en çarpıcı örneklerinden biri selâmlaşmadır. Ana kültümüzden kopuk modern görünümlü bağnazların yuvalandığı bazı kurumlarımızda Es-Selâmü Aleyküm şeklinde selâm verme, irtica ile suçlanma ve dışlanma sebebi kılınmıştır. Bu felçli anlayış hâlâ daha sürdürülmektedir. Bu sebeple mutlaka bize özgü selâmla selâmlaşmalı ve bunun bize şahsiyet ve sevap kazandıracak kültürel cihad olduğu bilinmelidir.
* * *
BİR AYET
" Ey İman Edenler! Top yekün barış sever olun. Sizi çatışmalara sürükleyecek olan Şeytanın adımlarını izlemeyin. O sizin apaçık bir düşmandır."(Bakara 2/208)
* * *
BİR HADİS
Peygamberimiz şöyle buyuruyor: Selâmı yayın; bütün mü'minlere selâm verin. Misafirlere, dostlara ve özellikle fakirlere yemek yedirin. Akrabalar ile irtibatı sürdürün. İnsanlar uykuda iken namaz kılın. Bunları yapın ki, sonra da esenlikle Cennet'e giresiniz.