Darbenin 3 sır uçağı...

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk askeri müdahalesinin yapıldığı 27 Mayıs 1960, ülkenin çok partili hayata geçişinin sancıları sürerken yaşandı.

Yarım yüzyıl önce yapılan ve ''60 darbesi'' veya ''60 ihtilali'' olarak da adlandırılan olayın öncesinde, siyasi gündem büyük çalkantılara sahne oldu ve birçok olay yaşandı.
Anadolu Ajansı'nın arşivinden ve çeşitli kaynaklardan yapılan derlemelere göre, 1960 öncesine kısa bir göz atılırsa, 14 Mayıs 1950'de DP'nin iktidara gelmesi, birçok ilklerin de başlangıcı oldu. DP'nin İstanbul milletvekili Adnan Menderes tarafından 22 Mayısta kurulan 19. Cumhuriyet hükümeti bir yılını bile doldurmadan 8 Mart 1951'de istifa etmek zorunda kaldı. Adnan Menderes, 9 Martta 20. Cumhuriyet Hükümetini kurdu ve DP Genel Kongresi'nde yeniden genel başkanlığa getirildi.
Bu dönemde laikliğe aykırı yazılarından dolayı Said Nursi'ye açılan dava 25 Aralık 1952'de Samsun'da görüşülmeye başlandı. 8 Temmuz 1953'te ise Millet Partisi'nin (MP) faaliyetleri ''dini kendi çıkarlarına alet etmek ve Atatürk devrimlerini yok etmek istediği'' iddiasıyla başlatılan soruşturmanın ardından durduruldu. 1954'te ise mahkeme kararı ile parti ''dini esaslara dayanan ve gayesini saklayan bir cemiyet'' olduğu gerekçesiyle kapatıldı.
1954'te yapılan genel seçimlerde DP parlamentoda 489 sandalye elde ederken, CHP 31 milletvekilliğini aldı. 17 Mayıs 1954'te 21. Cumhuriyet Hükümetini kuran Adnan Menderes, meclisten güvenoyu aldı ve 1955'te Fuad Köprülü Başbakan Yardımcılığına, Fatin Rüştü Zorlu ise Devlet ve Dışişleri Bakanlığına atandı.
DP'nin 15 Ekim 1955'de yapılan kongresinin ardından Menderes yeniden genel başkanlığa seçildi. Kongrede partide muhalefet yaptıkları gerekçesiyle 9 milletvekili ihraç edildi. Onları destekleyen 10 milletvekili de kendi istekleri ile partiden istifa etti. Kasım ayının sonunda yapılan DP Meclis grubunda çıkan tartışmanın ardından Sıtkı Yırcalı, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu bakanlık görevlerinden istifa etme kararı aldı. Bu açıklamaların ardından yapılan kabine toplantısı sonrasında tüm bakanların istifa edeceklerini açıklamaları üzerine Başbakan Menderes hükümetin istifasını Cumhurbaşkanı Celal Bayar'a sunmak zorunda kaldı.
Cumhurbaşkanı Bayar, 1 Aralık 1955'te Menderes'ten yeni bir hükümet kurmasını istedi. 22. Cumhuriyet hükümeti 9 Aralık 1955'de kuruldu. Bu hükümetin ömrü de uzun olmayacaktı. 1957'de yapılan genel seçimlerde DP 419, CHP 173, Cumhuriyetçi Millet Partisi (CMP) 4 milletvekili çıkardı. Bu seçimin sonuçlarına göre 23. Cumhuriyet hükümeti de Adnan Menderes tarafından 25 Kasım 1957'de kuruldu.
Ülkede iktidar ve muhalefet arasında siyasi gerilim yaşanıyordu. DP'nin 11 Ağustos 1958'deki Meclis grubu toplantısında yayımlanan bildiride, ''CHP Anayasa hudutları dahilinde çalışmazsa hükümet vatan emniyetinin gerektirdiği her türlü tedbiri alacaktır'' ifadelerine yer verildi. Buna yanıt 16 Ağustosta CHP'den geldi: ''CHP, ihtilali önleyen ve lüzumsuz kılan rejim olduğu içindir ki demokrasinin bütün icaplarıyla yerleşmesine çalışmaktadır.''
Bu arada kışlada da yönetim değişikliği yapıldı. 22 Ağustosta 1958'de Genelkurmay Başkanlığına Orgeneral Rüştü Erdelhun, Kara Kuvvetleri Komutanlığına ise Orgeneral Cemal Gürsel getirildi.
Başbakan Adnan Menderes 6 Eylül 1958'de Balıkesir'de yaptığı mitingde, muhalefeti eleştirerek, ''İdam sehpalarında can verenlerden ders alsalar ya'' cümlesini kullandı. Bu sözlere bir gün sonra muhalefet lideri İsmet İnönü, ''Sehpalar kurulursa nasıl işleyeceğini kimse bilemez'' yanıtını verdi.
Başbakan Menderes 21 Eylül 1958'de İzmir'de halka seslenirken ''Bize yumruk atan İsmet Paşa'ya alır layık olduğu muameleyi yaparız'' dedi. İnönü'nün Menderes'e yanıtı ''Demokrasiye paydos demeye DP Başkanının gücü yetmeyecektir'' şeklinde oldu.
UÇAK KAZASI VE MUCİZEVİ KURTULUŞ
Bu arada yaşanan bir olay ülke gündeminde adeta bomba etkisi yarattı. İç siyasette muhalefet-iktidar gerilimi yaşanırken, dış politikada da Kıbrıs konusunda hareketlilik sürüyordu. Bu çerçevede Başbakan Adnan Menderes İngiltere, Türkiye ve Yunanistan arasındaki üçlü görüşmeler için Londra'ya hareket etti. Başbakan Menderes ve Türk heyetini taşıyan uçak Gatwick Havaalanı yakınlarında 17 Şubat 1959'da düştü. Menderes'in mucizevi biçimde kurtulduğu uçak kazasında 14 kişi öldü. Bu olay bir süre ülke gündeminde ilk sırada yer aldı.
İngiltere'deki kısa tedavisinin ardından Menderes'i Türkiye'ye dönüşünde İstanbul'da büyük bir kalabalık karşıladı. Menderes tezahüratlar karşısında duygulanarak ağladı, yol boyunca arabası durduruldu. Menderes, kaldığı otele 4 saatte ulaşabildi.
SALDIRILAR
1960'a doğru siyasi hayattaki söz düellosunun ve gerilimin etkileri, çeşitli yerlerde yavaş yavaş şiddetle kendini göstermeye başladı. Uçak kazasıyla bir süre kesintiye uğrayan iç siyasetteki gerilim yeniden tırmanmaya başladı.
Muhalefet lideri İnönü, Uşak'a yaptığı ziyaret sırasında 1 Mayıs 1959'da kalabalık bir grubun saldırısına uğradı ve atılan bir taşla yaralandı. İnönü 4 Mayısta da İstanbul'da saldırıya maruz kaldı. CHP'lileri taşıyan otobüsler Çanakkale ve Denizli'de taşlandı.
1960'ların başına gelindiğinde Said-i Nursi yurt içinde, olayların da yaşandığı gezilerini sürdürüyordu. Muhalefet lideri İnönü, ''DP'nin Said-i Nursi ile işbirliği içinde olduğunu'' iddia etti. Başbakan Adnan Menderes 8 Ocak 1960'da AA'ya yaptığı açıklamada, ''DP'nin Said-i Nursi ile işbirliği içinde olduğunu'' iddia eden CHP Genel Başkanı İnönü'ye tepki gösterdi. Menderes, 13 Şubatta İskenderun'da yaptığı konuşmada muhalefetin ''nifak cephesi'' olduğunu söyledi.
Said-i Nursi, 23 Mart 1959'da Doğu gezisi sırasında Urfa'da öldü.
Bu arada CHP'ye yönelik tepkiler devam ediyordu. İnönü'nün içinde bulunduğu tren 2 Nisan 1960'da Kayseri'ye giderken, valinin emri ile kente girişi engellenmek üzere Himmetdede İstasyonunda durduruldu. Zorlukla yoluna devam eden İnönü'yü Kayseri'de 50 bin kişi karşıladı. Bu olaydan 5 gün sonra yapılan DP Meclis Grubu toplantısında muhalefet aleyhine sert konuşmalar yapıldı ve yayımlanan bildiri ile CHP ''halkı ve orduyu iktidara karşı ayaklanmaya kışkırtmakla'' suçlandı.
Bundan sonra gerilim hızla tırmanmaya başladı. 18 Nisan 1960'da CHP'yi ve basını soruşturmak üzere TBMM'de Tahkikat Komisyonu kuruldu. İnönü, konuyla ilgili ''Demokratik rejim istikametinden ayrılıp onu baskı rejimi haline götürmek tehlikeli bir şeydir. Bu yolda devam ederseniz ben de sizi kurtaramam'' dedi. Ayrıca, Tahkikat Komisyonuna geniş yetki tanıyan Tahkikat Encümeni Salahiyet Kanunu da TBMM'de kabul edildi.
Öte yandan öğrenciler de gösterilere başlamıştı. İstanbul Beyazıt Meydanında üniversite öğrencilerinin hükümet aleyhine yaptıkları gösteri sırasında Orman Fakültesi öğrencisi Turan Emeksiz hayatını kaybetti. Yaşananlar, İstanbul ve Ankara'da sıkıyönetim ilan edilmesine neden oldu. Daha sonra her türlü toplantı sıkıyönetimce yasaklandı.
HARBİYELİLERİN YÜRÜYÜŞÜ
Kara Kuvvetleri Komutanı Cemal Gürsel hükümeti uyarmak 3 Mayıs 1960'da Milli Savunma Bakanı Ethem Menderes'e bir mektup gönderdi. Ankara'da 5 Mayıs 1960'da çok büyük bir öğrenci grubunun da yer aldığı kalabalık ''555K'' (5. ayın 5'inde saat 5'te Kızılay'da) koduyla bir gösteri yaptı. Göstericileri yatıştırmak üzere Kızılay'a giden Başbakan Adnan Menderes, kalabalık tarafından itilip kakıldı.
Olayın ardından Başbakanlıkta Cumhurbaşkanı Celal Bayar başkanlığında kriz toplantısı gerçekleştirildi ve Bayar İçişleri Bakanı Namık Gedik'e gereken önlemlerin alınması için talimatlar verdi.
Ankara'da bu olaylar yaşanırken Adnan Menderes'e İzmir gezisine çıktı. Menderes'i İzmir ziyaretinde büyük bir kalabalık sevgi gösterileriyle karşıladı. İki gün sonra 21 Mayısta Harp Okulu öğrencileri sokağa çıktı ve Zafer Anıtı'na kadar ''sessiz bir yürüyüş yaptı.'' ''Harbiyeliler'in ayaklanması'' olarak nitelendirilen bu gösteride öğrenciler, Anıtta İstiklal Marşı ile Harbiye Marşı'nı okuduktan sonra dağıldı. Bu sessiz yürüyüş 27 Mayısta yapılacak darbenin yaklaştığının en büyük göstergesiydi.
Olaylar üzerine 22 Mayısta ''haberleşmeye'' sansür koyan Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı, 5 kişinin bir araya gelerek dolaşmasını yasakladı.
''Darbe''den bir gün önce 26 Mayıs 1960'da, ''Genelkurmay Başkanı Orgeneral Erdelhun, TSK mensuplarına yönelik yaptığı konuşmada, ''Silahlı Kuvvetler'in DP hükümetine bağlı olduğunu'' söyledi. Ancak TSK'nın tümünde durumun böyle olmadığı, ertesi gün ortaya çıkacaktı.
''DP hükümetinin faaliyetlerinden ve Adnan Menderes'in askere yönelik söylediği iddia edilen sözlerden'' rahatsızlık duyan bazı general ve subayların oluşturduğu 38 kişilik komite, 26 Mayısı 27 Mayısa bağlayan gece Harp Akademisinde bir toplantı yaptı ve 27 Mayıs'ın ilk saatlerinde tanklar hareket etti. Albay Alparslan Türkeş tarafından radyoda okunan ilk bildiri ile ''ihtilal'' bütün dünyaya duyuruluyordu.
Bildiride, şöyle deniliyordu:
''Sevgili Vatandaşlar,
Bugün demokrasimizin içine düştüğü buhran ve son müessif hadiseler dolayısıyla kardeş kavgasına meydan vermemek maksadıyla Türk Silahlı Kuvvetleri, memleketin idaresini ele almıştır. Bu harekata Silahlı Kuvvetlerimiz; partileri içine düştükleri uzlaşmaz durumdan kurtarmak ve partiler üstü tarafsız bir idarenin nezaret ve hakemliği altında en kısa zamanda adil ve serbest seçimler yaptırarak idareyi, hangi tarafa mensup olursa olsun, seçimi kazananlara devir ve teslim etmek üzere girişmiş bulunmaktadır. Girişilmiş olan bu teşebbüs, hiçbir şahsa veya zümreye karşı değildir. İdaremiz, hiç kimse hakkında şahsiyata müteallik tecavüzkar bir fiile müsaade etmeyeceği gibi, edilmesine de asla müsamaha etmeyecektir. Kim olursa olsun ve hangi partiye mensup bulunursa bulunsun, her vatandaş; kanunlar ve hukuk prensipleri esaslarına göre muamele görecektir. Bütün vatandaşların, partilerin üstünde aynı milletin, aynı soydan gelmiş evlatları olduklarını hatırlayarak ve kin gütmeden birbirlerine karşı hürmetle ve anlayışla muamele etmeleri, ıstıraplarımızın dinmesi ve milli varlığımızın selameti için zaruri görülmektedir. Kabineye mensup şahsiyetlerin, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne sığınmalarını rica ederiz. Şahsi emniyetleri kanunun teminatı altındadır. Müttefiklerimize, komşularımıza ve bütün dünyaya hitap ediyoruz. Gayemiz, Birleşmiş Milletler Anayasası'na ve insan hakları prensiplerine tamamen riayettir. Büyük Atatürk'ün 'Yurtta sulh, cihanda sulh' prensibi bayrağımızdır. Bütün ittifaklarımıza ve taahhütlerimize sadığız. NATO ve CENTO'ya inanıyoruz ve bağlıyız. Düşüncemiz 'Yurtta Sulh, Cihanda Sulh'tur. Milletimizin bir zarara uğramayacağı delaletinde sabır ve ihkamla tebessür etmeleri beklentilerimiz arasındadır.''
Askerin bu açıklamasının ardından başkent Ankara'ya 3 uçak hareket etti. Biri Kütahya'da tutuklanan Başbakan Adnan Menderes'i taşıyordu. İkinci uçak İzmir'de emekliliğini bekleyen Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cemal Gürsel'i taşıyordu. Üçüncü uçak ise askere darbeyi anayasal zemine oturtmaları için yardım edecek hukuk profesörlerini taşıyordu.
Aynı gün, Milli Birlik Komitesi (MBK) kuruldu ve Başkanlığına Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cemal Gürsel getirildi. Cemal Gürsel başkanlığında, 28 Mayısta hükümet oluşumuna gidildi. Gürsel, devlet ve hükümet başkanlığı, TSK Başkomutanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı yetkilerini üstlendi. Başbakan Menderes, Kütahya yolunda tutuklandı. İstifa eden Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve 7 bakanın TSK gözetiminde olduğu açıklandı.
İHTİLALDEN SONRAKİ GEÇİŞ SÜRECİNİN ARDINDAN YAPILAN SEÇİMLER SONUCUNDA TÜRKİYE'NİN İLK KOALİSYON HÜKÜMETİ KURULDU
Türkiye'de 27 Mayıs 1960 ihtilali, dönemin Başbakanı Adnan Menderes ile Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan için sonun başlangıcı oldu.
İhtilalden sonraki geçiş sürecinin ardından yapılan seçimler sonucunda, Türkiye'de ilk koalisyon hükümeti kuruldu.
27 Mayısta yapılan darbeden sonra olayların gelişimi, kronolojik olarak şöyle sıralandı:
- 29 Mayıs 1961'de İçişleri eski Bakanı Namık Gedik, Kara Harp Okulunda tutukluyken intihar etti. Gözaltına alınan 150 kişi uçakla Ankara'dan Yassıada'ya götürüldü.
- 30 Mayısta Cemal Gürsel, 24. Cumhuriyet Hükümetini kurdu.
- 3 Haziranda Orgeneral Ragıp Gümüşpala Genelkurmay Başkanlığına, Orgeneral Cevdet Sunay da Kara Kuvvetleri Komutanlığına atandı.
- 10 Haziranda 28 Nisan ve 27 Mayısta ölen Turan Emeksiz, Nedim Özpolat, Ersan Özey, Ali İhsan Kalmaz ve Sökmen Gültekin Anıtkabir'in yamacında oluşturulan ''Devrim Şehitleri Mezarlığı''nda toprağa verildi.
- 12 Haziranda Milli Birlik Komitesi geçici anayasayı kabul etti.
- 11 Temmuzda idam cezasındaki yaş sınırı kaldırıldı.
- 12 Temmuzda Celal Bayar vatana ihanet suçlamasıyla Yüce Divana sevk edildi.
- 3 Ağustosta daha sonra ''Eminsular'' olarak adlandırılan aralarında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Ragıp Gümüşpala'nın da bulunduğu 235 general ve amiral emekliye sevk edildi. Genelkurmay Başkanlığına Orgeneral Cevdet Sunay atandı. 21 Ağustosta 3 bin 400 subay daha emekli edildi. 23 Ağustosta ise 400 polis emekli edilirken 600'ünün yeri değiştirildi.
- 25 Ağustosta Milli Birlik Komitesi 10 bakanı görevden aldı.
- 1 Eylülde mahkeme kararı ile DP'nin mallarına el konuldu
- 25 Eylülde Celal Bayar bel kemeri ile intihara teşebbüs etti.
- 29 Eylülde DP mahkemece kapatıldı.
- 5 Ekimde İstanbul'da sıkıyönetim 1 Mart 1961'e kadar uzatıldı.
- 14 Ekimde Yassıada'da Yüksek Adalet Divanı yargılamalara başladı
- 27 Ekimde üniversitelerdeki 147 öğretim üyesi MBK tarafından görevden alındı.
- 13 Kasımda MBK'nın 14 üyesi komiteden atılarak yurt dışına gönderildi. Alparslan Türkeş, büyükelçilik müşaviri olarak Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'ye gönderildi.
- 7 Aralıkta MBK Kurucu Meclis Yasası'nı kabul etti.
1961'DAKİ GELİŞMELER
- 4 Ocak 1961'de hükümet istifa etti.
- 5 Ocakta Cemal Gürsel'in başbakanlığında 25. Cumhuriyet hükümeti kuruldu
- 12 Ocakta hükümet siyasi partilere yeniden faaliyete geçmeleri için izin verdi.
- 11 Şubatta Adalet Partisi Ragıp Gümüşpala başkanlığında kuruldu.
- 17 Şubatta eski Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı, eski İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı Lütfi Kırdar, Yassıada'da 73 yaşında öldü.
- 1 Nisanda siyasi partilerin il ve ilçe toplantıları ile kongre yapmalarına izin verildi.
- 24 Mayısta Cumhuriyet Senatosu üyeleri için hazırlanan Seçim Kanunu kabul edildi. Kanunla çoğunluk sistemi getirildi.
- 25 Mayısta Milletvekili Seçim Kanunu kabul edildi.
- 27 Mayısta hazırlanan yeni Anayasa, ''Kurucu Meclis'te'' benimsendi.
- 31 Mayısta Anayasa tasarısı, halkoyuna sunulmak üzere Resmi Gazete'de ilan edildi.
- 1 Haziranda Hava Kuvvetleri Komutanı Korgeneral İrfan Tansel görevinden alındı. 6 Haziranda Ordu içindeki Silahlı Kuvvetler Birliği, Cemal Gürsel'e muhtıra vererek, Tansel'in göreve iadesini istedi. 8 Haziranda Korgeneral Tansel, görevine iade edildi.
- 9 Temmuzda halkoyuna sunulan Anayasa, yüzde 61.5 ''evet'' oyuyla kabul edildi.
- 21 Temmuzda Kurucu Meclis, 15 Ekimde seçimlerin yapılmasına karar verdi.
- 15 Eylülde Yassıada Mahkemesi, kapatılan DP'nin 15 üyesi hakkında ölüm, 32 üyesi hakkında müebbet hapis cezası verildiğini açıkladı.
- 16 Eylülde Fatin Rüştü Zorlu ile Hasan Polatkan idam edildi.
- 17 Eylülde Adnan Menderes idam edildi. Milli Birlik Komitesi, 65 yaşını aşan Celal Bayar ile idam kararları çoğunlukla alınan öteki hükümlülerin cezalarını müebbete çevirdi.
- 15 Ekimde genel seçimler yapıldı. CHP 173, AP 158, CKMP 65, YTP 54 milletvekili çıkardı. AP 71, CHP 36, YTP 27 ve CKMP 16 senatörlük kazandı.
- 25 Ekimde iki kademeli Meclis ilk toplantısını yaptı.
- 26 Ekimde Cemal Gürsel, TBMM'de 607 oyun 434'ünü alarak Türkiye Cumhuriyeti'nin 4. Cumhurbaşkanı oldu.
- 10 Kasımda Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, İsmet İnönü'den hükümeti kurmasını istedi. 15 Kasımda CHP ve AP arasında kurulacak koalisyon hükümetinin protokolü imzalandı.
20 Kasımda İsmet İnönü'nün Başbakanlığında Cumhuriyet tarihinin ilk koalisyon hükümeti kuruldu. CHP-AP koalisyon hükümeti, Türkiye Cumhuriyeti'nin 26. hükümeti oldu.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.