"Beşiktaş, benim adam olduğum kulüptür.
Futbolculuğum orada şekillendi.
Beşiktaş'ta olgunlaştım. O yıllarda İstanbul'da tesis imkanları kısıtlıydı ama çok iyi bir kadroda yer alıyordum. Kulüp içinde dayanışma ve sıcak, samimi bir arkadaş ortamı gördüm. Beşiktaş'ta kazandığım tecrübeler beni
Premier Lig'de daha iyi yerlere taşıdı.
Türkiye'de geçirdiğim günlerimi seviyorum ve özlüyorum. Yıllar geçse de beni unutmadıklarını biliyorum. Taraftarların sosyal medyadaki desteğine teşekkür ediyorum." Bir futbolcunun sadece bir sezon oynayıp taraftarın gönlüne taht kurmasına ve aradan bunca yıl geçmesine rağmen unutulmamasına en iyi örnek
Les Ferdinand'tır.
SEMPATİK GOLCÜ
Attığı goller hele ki bütün
Fenerbahçe defansını çalımlayıp attığı o gol mü, güçlü fiziğine rağmen hızı ve yumuşak stili mi; Sempatikliği mi? Belki de hepsi birden onu
Beşiktaş'ın unutulmazları arasına soktu. Beşiktaş'ta oynarken Türk spor kamuoyunun bilmediği büyük bir üzüntüsü vardı. Les 9 yaşındayken annesi meme kanseri olmuştu. Her fırsatta yanına koştuğu, 1990'da kaybettiği annesi o esnada kemoterapi görüyordu.
AİLECEK FUTBOLCULAR
Ferdinand soyadı dünya
futboluna yabancı değil; en çok bilinen de hiç kuşkusuz ki yakın zamanda futbola veda eden
Rio Ferdinand.
Manchester United'in Rio'su ile
Beşiktaş'ı
Les Ferdinand'ı kuzendir. Rio'nun kardeşi
West Ham United'da oynayan Anton ve Woking futbolcusu Anton da Les'in diğer kuzenleridir. Sadece Ferdinand deyince hangisi olduğu anlaşılmaz ama
Quens Park Rangers taraftarlarının ona taktığı lakap olan "Sir" derseniz "bizim" Ferdinand anlaşılır. 1997'de yayınlanan otobiyografik kitabının ismi de bu yüzden "
Sir Les"tir. Kitabında da Beşiktaş'tan övgüyle ve sevgiyle söz etmiştir. Kısacası "Sir Les" ile Beşiktaş arasındaki sevgi karşılıklıdır. Futbolcu Ferdinand Ailesi'nin en büyüğü olan Les, 8 Aralık 1966'da
Londra'nın batısında yer alan Acton'da doğdu. Küçük yaşta Londra takımları Southall ve Hayes'te oynadı. Quens Park Rangers (
QPR) onu 50 Bin Pound'a aldığında yıl 1987'ydi. Takımda yedek kalmıştı. Beşiktaş'ın hocası
Gordon Milne yakın arkadaşı QPR yöneticisi Jim Smith'ten iyi bir forvet tavsiye etmesini isteyince o da Ferdinand'ı söyledi. Les o günler için şöyle diyor: "O zamanlar
Türkiye hakkında bildiğim tek şey Midnigt Express (Geceyarısı Ekspresi) filmiydi. Milne ile konuşunca rahatladım ve gitmeye karar verdim" Les, 1988'de geldiği Beşiktaş'ta 24 maçta 14 gol attı. Türkiye Kupası finalinde
Fenerbahçe'yi, ilki Ferdinand'ın attığı golle, iki maçta da yenerek şampiyon olurken Ferdinand baş roldeydi. Sezon sonunda Beşiktaş hem kulüp hem de taraftar olarak Les'i bırakmak istemedi hatta Kraliçe'ye mektup yazanlar bile olmasına rağmen anlaşma sağlanamadı ve Les QPR'ye geri döndü.