2017'de Yüzyılın En İyi 100
Futbolcusu listesine girdi. Romanya'nın gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu olarak "Karpatların Maradona'sı" olarak anıldı.
Galatasaray'ın tarihteki en önemli başarısında ve taraftarın gönlünde özel bir yeri vardır. Evet Gheorghe (Gica) Hagi'den bahsediyoruz. 5 Şubat 1965'te, Chirita-Iancu çiftinin oğlu olarak Romanya'nın Sacele şehrinde doğdu. 1997'de kaybettiği babası dar gelirli bir inşaat ustasıydı. Kız kardeşi Luminia, Galatasaray'ın diğer ünlü isimlerinden Popescu'nun eşidir. Gica 7 yaşındayken ailecek Köstence'ye (Constanta) taşındılar. 1975 yılında eski ünlü bir futbolcu ve teknik direktör olan Iosif Bükössy, bir arkadaşının ısrarı üzerine Gica'yı görmek için okuduğu ilkokula gitti. 1,30 boylarında, 30 kilo civarında bir çocuk görünce şaşırdı ama yine de onu izlemek için öğleden sonra stadyuma çağırdı.
ÜST DÜZEY PERFORMANS
Kendisinden iki yaş büyük çocukların arasında oynamasına rağmen, hepsini adeta delirtecek kadar rahat çalımlayan, raket gibi sol ayağı olan bir çocuk gördü. Üstelik de disiplinli, terbiyeli ve iyi bir öğrenciydi. Lisanslı olarak
Farul Constanta'da oynamaya başladığında 13 yaşındaydı. İki yıl sonra federasyon tarafından ülkenin en iyi gençlerinin toplandığı Luceafarul Bucuresti'ye gitti. 1982'de Farul Constanta'nın A takımında oynamak için Köstence'ye geri döndü., Farul'da 18 maçta 7 gol attı. O zamanlar asistler istatistiklere girmiyordu ama pasları dikkat çekmeyecek gibi değildi. Bükreş'in köklü ama başarısız takımı Sportul'a
transfer oldu. 3 sezonda 92 gol atarken, iki kez gol kralı oldu ve yılın
futbolcusu seçildi. Bu performansıyla takımını tarihinin en iyi derecesi olan lig ikinciliğine taşıdı. 1987'de Romanya'nın en önemli kulüplerinden
Steaua Bükreş'e transfer oldu. Steaua, gayrı resmi olarak Devlet Başkanı Çavuşesku'nun takımıydı.. Hagi, burada oynadığı üç sezonda 76 gol atmış ve Avrupa'nın dikkatini çekmişti. Takımı Avrupa Kupalarında finaller oynamış, Romanya tarihinin en büyük kulüp başarılarını yakalamıştı. Onu dünyaya tanıtan bir diğer faktör de 1990
Dünya Kupası'ndaki üst düzey performansı oldu. Turnuva sonrası Hagi, 3,5 milyon Dolar karşılığında
Real Madrid'e gitti. Madrid, Hagi'ye yaramadı. İki sezonda 16 gol atmıştı, ondan beklenen çok daha üstteydi. 1992'de İtalyan ekibi Brescia'ya satıldı. İlk sezonunda Brescia küme düştü ama ertesi yıl tekrar
La Liga'ya yükseldi. Hagi de bir yıl 2. Ligde oynamak zorunda kaldı. Hagi'nin yıldızının tekrar parlaması 1994 Dünya Kupası sayesindedir. 2 milyon Euro'ya Barcelona'ya gitti ama Cruyff ona sürekli forma vermedi. İki sezonda 36 maçta 7 gol atabildi.
5 SEZONDA 6 KUPA
1996'da geldiği ve 2001'de
futbolu bıraktığı
Galatasaray, Hagi'nin küllerinden doğduğu takım oldu. 5 Sezonda 4 Lig, 1 Süper ve 1
UEFA Kupası şampiyonluğu yaşadı. Hagi evet büyük futbolcuydu, ama bunun da ötesinde sahada bütün takımı yöneten bir general gibiydi. Takım üzerindeki otoritesiyle sahadaki patrondu. Galatasaray taraftarı da onu çok sevdi "I Love You Hagi" diye adına şarkılar söyledi. Hagi futbolcuğunun ardından 125 kez formasını giydiği Romanya Miili Takımı'nın başına geçti ama bu görevi kısa sürdü. Daha sonra Bursaspor, Galatasaray,
Steaua Bükreş başta olmak üzere bazı Rumen takımlarını da çalıştırdı, ama futbolculuğundaki başarısı kadar parlak bir teknik direktörlük hayatı olmadı.