Yusuf Tunaoğlu
Seyrettiğim en yetenekli Türk
futbolcusu kimdi? Bu sorunun cevabını kendime bile veremem; çünkü
Yusuf Tunaoğlu ile
Sergen Yalçın arasında bir seçim yap(a)mam. Yusuf baştan aşağı bir hüzündür, Sergen ise dahası da olurdu türünden bir keşke… Yusuf gibi zanaatı sanata çeviren bir top ustası "Benden daha yetenekli" dediğine göre bize de saygı duymak düşer.
Ali Rıza
Sergen Yalçın, 5 Ekim 1972'de Kilyos-İstanbul'da doğdu. Günsel-Özer Yalçın çiftinin üç çocuğunun en büyüğüydü. Babası Kilyos'taki bir otelde çalışıyordu, orta halli bir aileydiler. 2015'te Vefat eden Özer Yalçın'ın
futbol sevgisi oğlunun da hayatında belirleyici bir rol oynadı.
5 DAKİKADA KEŞFEDİLDİ
Sokak araları, Kilyos kumsalı çocukların topla ilk buluştuğu yerlerdi. Diğer çocuklardan farkı ise hemen göze çarpan yeteneğiydi. 11 Yaşına geldiğinde babası elinden tutarak büyük takımların seçmelerine götürdü. İlk tercihi
Fenerbahçe'ydi, ama olmadı.
Beşiktaş'a gittiler. Büyük hoca
Serpil Hamdi Tüzün, alt yapının başındaydı. Deneme maçının daha 5. Dakikasında Sergen'e "tamam, seçildin" diyecek kadar yetenek avcısıydı.
SARIYER MAÇINDA BÜYÜLEDİ
Önceleri Kilyos'tan
Beşiktaş'a babasıyla götürüyordu. Biraz büyüyünce de Sergen, tek başına minibüsle gidip gelmeye başladı.
Serpil Hamdi Hoca, bu çok yetenekli çocuğun okul ve öğle yemeği sorunlarını halletti. 1989'da Türkiye Gençler Şampiyonu olan Beşiktaş'ın yıldızı olarak ismi artık Fulya'dan dışarı çıkmaya başlamıştı. U-16'dan sonra U-18 Milli takıma da alındı.
Gordon Milne, Sergen'i A Takımla idmanlara çıkardığında yıl 1991'di. Devre arası hazırlık kampında Sarıyer'le oynanan maçta oynadığı
futbol ve attığı golle adeta izleyenleri büyüledi. Aynı yıl ilk profesyonel sözleşmesini imzalayan Sergen, Profesyonel Gençler Ligi finalinde
Galatasaray'a karşı tek golü atarak Beşiktaş'ı şampiyon yaptı. İlk kazandığı parayla Beşiktaş'ta bir ev aldı ve ailesiyle birlikte oraya yerleşti. 1 Eylül 1991'deki Gençlerbirliği maçının 70. Dakikasında Ali Gültiken'in yerine oyuna girerek A Takım formasıyla tanıştı. O dönemde genellikle yedek kalıyor veya oyuna son dakikalarda giriyordu. Galatasaray maçında yedek kulübesinde laubali davrandığı gerekçesiyle Milne tarafından Metin ve Cemre'yle birlikte PAF takıma gönderildi. PAF takımını şampiyon yaptı. Sergen aslında çok daha erken A takımda oynatılabilirdi. Milne'nin ve Sergen'in hataları diyelim… Babasından geçen diğer merakı da at yarışıydı. Gökhan Keskin o günlere dair şöyle diyor: "Beşiktaş'a ilk geldiğinde benim yanıma verdiler. Daha 17 yaşındaydı. 'Al bu çocuğa göz kulak ol, at yarışı oynuyormuş' dediler. Aradan iki hafta geçti. Bir baktım, ben, Metin ve Sergen beraber at yarışı kuponu yapıyoruz…"