Altay ile yaşadı Altay ile öldü: Vahap Özaltay

Afrika’dan gelen bir ailenin oğlu olan Vahap, hem atletizmde hme de futbolda milli oldu. Altay ile özdeşleştiği için Özaltay soyadını aldı. Ömrünü adadığı Altay’ın kognresinde 56 yaşında hayata gözlerini kapadı

takvim.com.tr takvim.com.tr
Kaynak GAZETE
Giriş Tarihi :06 Mayıs 2020
Altay ile yaşadı Altay ile öldü: Vahap Özaltay
10 Haziran 1965… Altay Spor Kulübü'nün genel kurulu gerilimli bir havada yapılıyor. Kulübün efsane futbolcularından Vahap, kürsüye çıkar ve sinirli bir konuşma yapar. Sözlerini "Allah, Altay'a yardımcı olsun. Allahaısmarladık" diyerek bitirir ve yerine oturur. Kendisinden sonra kürsüye gelen konuşmacıyı dinlerken kalbi duruverir. Geriye kalan 56 yıla sığan bir ömür, dul eş İkbal Hanım, en küçüğü 11 yaşında olan 7 çocuk ve cebinden çıkan 375 kuruştur…

FUTBOLCU VE ATLETTİ
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar hakkında yazılmış biyografik eserlerde, atletizm milli takımında bayrak yarışı koştuğu yazar. Doğrudur, 1932 Balkan Şampiyonası'nda bayrağı Mehmet Ali Bey'e bayrağı veren, ilk atlet olarak koşan Vahap Bey'dir. Vahap Özaltay, hem futbolda hem de atletizmde milli olmuş bir sporcudur. İzmir'in kurtuluşu sırasında şehre ilk giren süvarilerin komutanı Miralay Fahrettin Bey, soyadı kanunu çıkınca Altay'ı soyadı olarak alır. Altay'ın soyadı olarak başka kimseye verilmemesi üzerine Altay'la özdeşleşmiş olan Vahap Bey de Özaltay soyadını alır.



AFRİKA'DAN GELDİLER
Pamuk tarlalarında çalışması için Afrika'dan getirilen bir ailenin çocuğudur Vahap. Babası Alsancak Garı'nda faaliyet gösteren İngiliz şirketinde demirci ustası olan Vahap, 17 yaşındayken Altay'da oynamaya başlar. Aynı yıl İzmir Karması ve sonra Beşiktaş'a gider ama bir maç oynar çünkü sezon bitmiştir. 1928 Olimpiyat Milli Takımı'na son anda alınmaz. İzmir'e döner ve 1932'de ilk milli futbol maçına çıkar, sonra da 55 bin franga, Fransız takımı Racing'e transfer olur. O sezon Racing bölge şampiyonudur, Vahap da en çok gol atan oyuncusu… 1933'te Racing turneye çıkar ve İstanbul'a gelir. Fenerbahçe maçında Vahap'ın kasten oynamadığı ileri sürülünce Vahap kulübüyle bağını koparır ve Fransa'ya dönmez. Halkevi takımında oynarken Moskova'da Sovyet Milli Takımı'nı 2-1 yenerler, ikinci gol Vahap'tan gelmiştir. 1936'da tekrar Racing'e gider, Fransa'da iki yıl daha oynar. Dönmesinin nedeni Fransa'da getirilen yabancı oyuncu kısıtlamasıdır. Vahap, Fransız uyruğuna geçmek istemez ve döner. Türkiye'ye kesin dönüşü sonrası Altay, Güneşspor, Şişli ve Ankaragücü'nde oynar.

ZAMORA'YI MAĞLUP ETTİ
Racing'te oynarken devrin efsane kalecisi Zamora'ya bir kafa golü atar. Bugünlerden bakınca "ne var bunda" denebilir ama o devirde Zamora kaleciliğinin dışında özel hayatından, giydiği boğazlı kazağa kadar öyle bir efsanedir ki…



MUCİZE DEĞİL EMEK
Kardeşi Saim de Altay'da oynamaktadır ve ikisinin de rol aldığı efsane bir maç tarihe geçmiştir. Yıl 1940… Altay, Alsancak'ta Galatasaray'la oynamaktadır. İlk yarıyı Galatasaray 4-0 önde bitirir. Vahap atar, 4-1 olur; Saim atar, 4-2 olur. Derken Altay iki gol daha atar ve maç 4-4 olur. Maç böyle bitecek derken son dakikalarda Vahap tekrar sahneye çıkar ve Altay:5- Galatasaray:4 skoruyla maçı bitirir. Hani şimdi diyorlar ya mucize geri dönüşler diye, işte tam da o tanıma girer bu maç ama mucize değil emeğin zaferidir kuşkusuz. Futbolu bıraktıktan sonra antrenör olur, en uzun süre Ordu Milli Takımı'nı çalıştırır. 1954'te Dünya Şampiyonu olan takımın antrenörüdür. Fuarda ve panayırlarda ekmek parası için penaltı attırır.

5 KEZ MİLLİ OLDU
Beş kez A Milli Takım'da oynamıştır. Neden bu kadar az denecektir haklı olarak. Milli takımın maç yapmadığı yıllar vardır ilk başta. Sonra aynı mevkide oynayan Zeki Rıza (Sporel) tercih edilmiştir kimine göre. Kimine göre ise derisinin rengi buna engel olmuştur ve mümkünse tercih edilmemiştir. Altay'ın semti Alsancak'ta isminin verildiği meydanda ve oradaki büstünde genç kuşaklara ismini duyurmakta, Altındağ Kokluca Mezarlığı'nda ise ebedi uykusunda yatmaktadır.



FRANSA'DA 'TÜRK KAFASI' LAKABI İLE ANILIYORDU
Vahap Özaltay, Fransa'da Racing'te oynadığı dönemde attığı kafa golleri sebebiyle "Türk kafası" lakabı ile anılıyordu. Güçlü fiziği ve atletik yapısıyla savunma oyuncuların durdurmakta zorlandığı bir isimdi.


TAYFUN ER YAZIYOR - PORTRELER / 20