KORTLAR YAYGINLAŞTI
Tarihsel arka planından günümüze doğru gelirken, tenis kortlarının yaygınlaşması, raketlerin ucuzlaması, 60'lı yıllardan itibaren televizyonlar tarafından canlı yayınlanmasıyla birlikte çok daha geniş kitlelere hitap eden bir spor dalı oldu. 1988 Seul Olimpiyatları'na alınması da bu popülerliğinin hem sonucudur hem de zamanla ilginin büyüyerek artmasının da nedenidir. Televizyon yayınlarıyla birlikte bu alanda dönen para büyük miktarlara ulaşınca, orta sınıf hatta yoksul ailelerin çocuklarıyla birlikte sınıf atlama aracı haline geldi. Bunun en iyi örneği de kadın tenisçiler arasında efsane olan Steffi Graf'tır.
1969 YILINDA DOĞDU
14 Haziran 1969'da Almanya Manheim'de ev kadını bir annenin ve çok hırslı bir sigortacı babanın çocuğu olarak doğdu. Baba Peter Graff aynı zamanda amatör olarak tenis hocalığı yapıyordu. Zamanında Almanya'nın en iyi amatör futbolcusuydu ama sakatlık nedeniyle erkenden sahalardan çekilmişti. Eski bir raket alıp, kızına evin içinde topa vurmayı öğretmeye başladığında Steffi 3 yaşındaydı. Sandalyeler tenis ağı görevi yapıyordu ve topu 25 kez sektirirse babası ödül olarak dondurma alıyordu. Dört yaşındayken tenis kortunda oynamaya başladı. 6 yaşındayken Münih'te düzenlenen bir turnuvada şampiyon olunca Manheim'den iyi bir tenis kulübünün olduğu Brühl'e taşındılar. Babası her gün saatlerce kızını burada çalıştırırken, annesi de kulüpte işe başlayacak kadar kızlarıyla ve tenisle bütünleştiler. Steffi Graf, 8 yaşındayken Batı Almanya Şampiyonu oldu. 10 yaşındayken, ücreti devlet tarafından karşılanmak üzere ünlü hoca Boris Breskvar'ın öğrencisi oldu. Disipliniyle tanınan bu hoca bir diğer tenis efsanesi Boris Becker'in de çalıştırıcılığını yapmıştı. Uluslararası Tenis Birliği, kendisini dünyadaki en iyi 124. tenisçi olarak açıkladığında 13 yaşındaydı. Bu listeye giren gelmiş geçmiş en genç 2. kişi olmuştu. İki yıl sonra bu listede ilk 10'a girecek kadar büyük aşama kaydetti. Bir yıl sonra ise dünyanın en iyi kadın tenisçisi olarak ilan edildiğinde 18 yaşındaydı. 17 Ağustos 1987-10 Mart 1991 arası 186 hafta bu listenin en tepesinde kalması, ne erkekler ne de kadınlar tarafından henüz kırılamayan bir rekorudur. 1988'de her tenisçinin en büyük hayali olan Grand Slam'ı kazandı. Ocak ayında başlayıp, Eylül'de sona eren bu maratonda Grand Slam yapmak için o gün de bugün de bir yıl içinde dünyada düzenlenen en büyük dört tenis turnuvasını yani Avustralya Açık, Fransa Açık, Wimbledon ve Amerika Açık'ı kazanmak gerekiyor.
ALTIN GRAND SLAM
Steffi Graf aynı yıl Olimpiyat Şampiyonu olunca "Altın Grand Slam" gibi daha önce olmayan bir unvanla da ödüllendirildi. Almanların efsane tenisçisi kariyeri boyunca 7 kez Wimbledon, 6'şar kez Fransa ve Amerika Açık ve 4 kez de Avustralya açık olmak üzere 22 kez Grand Slam'e dâhil turnuva kazandı. Olimpiyatlarda çıktığı maçların 107'sini kazandı.Bütün hayatı boyunca hem spor hem de özel hayatında baskın olan babası kızının adına olan şirkette vergi kaçırdığı gerekçesiyle 1995'te 45 ay hapis cezası aldı. Bu durum Graf'ın psikolojisini bozdu ve uzun süre kortlara çıkamadı.1999'da Fransa Açık'ı kazanması sonrası bir diğer ünlü tenisçi Andre Agassi'ye gönlünü kaptırdı ve tenisi bıraktı.
KUPA DOLU KARİYERİNİ 1999 YILINDA BİTİRDİ
Daha 8 yaşında Batı Almanya şampiyonu olan Graf kendine has tekniğiyle kısa zamanda kendisini gösterdi. 18 yaşındayken dünyanın en iyisi ilan edildi. Altın Grand Slam'ı kazanarak daha önce olmayan birşeyi başardı. Tenis hayatını gönlünü kaptırdığı ünlü tenisçi Agassi ile muhteşem bir düğünle evlenerek 1999'da noktaladı.
TAYFUN ER YAZIYOR - PORTRELER/22