Başkan Erdoğan, partisinin grup toplantısında İdlib'de düzenlenen Bahar Kalkanı ve gündemle ilgili önemli açıklamalarda bulunuyor.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:
Sözlerimin hemen başında, bin yıldır kanlarımızla sulayarak vatan yaptığımız bu topraklarda hür bir şekilde yaşayabilmemiz, bayrağımızı dalgalandırabilmemiz, ezanımızı semalarımızda yankılatabilmemiz için hayatlarını feda eden tüm şehitlerimizi rahmetle yâd ediyorum. Terörle mücadelede 40 yıla yakın süredir verdiğimiz binlerce şehidimize, Suriye'de yenileri ekleniyor. Son olarak İdlib'te rejimin saldırısında hayatını kaybeden 34 askerimizin de aralarında olduğu nice canlarımızı toprağa verdik. Şehitlerimizin makamları ali, şehadetleri mübarek olsun diyorum.
Bin yıldır olduğu gibi bugün de, hiçbir şehidimizin, hiçbir gazimizin tek damla kanı boşa gitmiyor. Bu mücadeleyi hedeflediğimiz şekilde başarıyla sonuçlandırdığımızda, Allah'ın izniyle büyük ve güçlü Türkiye'nin inşası yolunda tarihi adımlar atmış olacağız. Tabii bu tablonun anlamını kavrayabilmek için önce vatan nedir, millet nedir, gaza nedir, şehadet nedir, şehit kimdir gibi soruların cevaplarını bilmek gerekiyor. Bu cevapları öğrenmenin yolu da, öyle sıradan eğitimden, kariyerden filan geçmiyor.
Bu soruların cevaplarına ancak yüreğinizde ülke ve millet sevgisi varsa, kalbiniz şehadet özlemiyle yanıyorsa, zihniniz pak ve berraksa vücudunuzun her zerresinde hissederek ulaşabilirsiniz.
Önceki günkü konuşmamda da ifade etmiştim, Kur'an-ı Kerim'de şehid; kimi yerde şahit, kimi yerde esma-i hüsnadan biri, kimi yerde örnek kişi anlamlarında tam 56 defa tekrarlanıyor. Bu ayetlerden üçünde ise doğrudan doğruya Allah yolunda canını feda edenleri tanımlamak üzere şüheda ifadesine yer veriliyor. Hiç şüphesiz, şehitlikle ilgili en önemli müjde, Bakara Suresinin 54'üncü ayet-i kerimesidir. Mealen, "Allah yolunda öldürülenlere sakın ölüler demeyin, zira onlar diridir, fakat siz farkında değilsiniz" emr-i ilahisinin manasını kavrayabilmek için önce sağlam bir imana ihtiyaç vardır.
Peygamber Efendimizin çeşitli hadislerinde, şehidin bütün günahlarının affedileceği, kabir azabı çekmeyeceği, cennetteki makamını göreceği, cennete ilk girenlerden olacağı gibi müjdelere rastlıyoruz. Bu tablo bize, ülkemizin ve milletimizin bağımsızlığı, onuru, güvenliği için mücadele ederken can veren herkesin, özellikle de cephede son nefesini veren askerlerimizin şehit olduğunu, hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde gösteriyor. Ebediyete uğurladığımız askerimizin, polisimizin, jandarmamızın ve diğer kamu görevlilerimizin şüheda makamına yükseldikleri konusunda kuşkusu olan, önce dönüp kendi inancını, imanını bir sorgulasın.
ŞEHİTLER TEPESİ TARTIŞMASI
"Şehitler Tepesi boş kalmayacak" sözünü anlamak için de imanın yanında, bağrından çıktığınız toplumun kültürünü bilmeniz gerekir. Hala ısrarla "şehitler tepesi boş kalacak" diyen kişi bu ülkeyi düşmana teslim etme peşinde demektir. Tabi 15 Temmuz'da milletimiz sokaklarda şehit olurken mücadeleden kaçan, tankların arasından sıyırıp ondan sonra belediye başkanının konutunda veya bir başka evde kahvesini yudumlayanlardan bu millet de şehadet yolunda gitmek gibi bir şey olmaz.
Bu tipler bize dönüp "Türkiye'nin Suriye'de ne işi var" derken, mesela Amerika'ya, Rusya'ya Avrupa ülkelerine asla böyle bir soru yöneltmiyor. Çünkü bunların gözünde ülkemizin yürüttüğü mücadelenin zerre kadar dertleri yoktur. Suriye tartışması ülkemizdeki beşinci kol faaliyetlerinin nerelere kadar uzandığının en somut göstergesidir. Bunlara en güzel cevabı aslında şehitlerimiz, gazilerimiz, şehit yakınlarımız ve milletimiz veriyor.
Bir şehidimiz, "Sizden ricam sakın Suriye'de ne işimiz var diyenlerden olmayın. Gittim, gördüm. Tam da olmamız gereken yerdeyiz" mesajını verirken karşımızdaki zihniyetin sefaletini tasvir ediyorum. Bir şehidimizin babası bakın ne diyor? "Soğan patates dediler, ekonomimize saldırdılar. Biz o soğanı yemeden yaşarız ama vatansız yaşayamayız" diyordu. İdlib şehitlerimizden birinin ağabeyi cenaze merasiminde "Canımız feda olsun yeter ki vatan millet sağ olsun. Ezanımız dinmesin bayrağımız inmesin. Başka bir derdimiz yok bizim" diyerek metanet gösteriyordu. Bölgede görev yapan kahramanımız, devre arkadaşına " Sen demiyor muydun? Köpek gibi yaşamaktansa aslan gibi ölmek evladır diye. Bu iş şu aşamada bitirilmezse oyun büyük. Sana vasiyetimdir olur da görüşmemiz mahşere kalırsa bizi bahane edip kaos çıkarmaya çalışan o conconları cenazeme sokarsan hakkımı helal etmem" mesajını gönderiyor.
Ben atalarımdan ilham alarak 'Şehitler Tepesi boş kalmayacak' dedim, diyorum, diyeceğim. Bay Kemal'in yeri bellidir. Yeri ne vatandır ne millettir. Onun yeri Esed'in yanıdır. CHP Genel Başkanı'nın hezeyanlarını cevaplamak ağrıma gidiyor. Ama mesele doğrudan istikbal ve istiklalimize saldırıya geldi. Esed Kılıçdaroğlu'nu tarifsiz bir sevinçle takip ediyordur. Darbeci Hafter Kılıçdaroğlu'nu alkışlayarak dinliyordur.