Son 10 yılda gelişmiş ülkelerde obezite artış hızında duraklama gözlenirken gelişmekte olan ülkelerdeki görülme sıklığının giderek arttığını, dünya genelinde obezlerin yüzde 62'sinin bu ülkelerde yaşadığını anlatan Yıldız, "Günümüzde gelişmiş ülkelerde yaşayan her dört çocuk ve ergenden birisi ve gelişmekte olan ülkelerde her yedi çocuk ve ergenden birisi fazla kilolu ya da obezdir. Türkiye'de de erişkin nüfusun yüzde 65'i kilolu veya obezdir" dedi.
Yaşam şeklinin değişmesi, beslenme alışkanlıklarının farklılaşması ve fiziksel aktivitenin azalmasıyla kilolu kişi sayının arttığını dile getiren Yıldız, obezitenin, erişkinlerin yanı sıra çocuklar açısından da risk oluşturmaya başladığına dikkati çekti.
MÜCADELE İÇİN
Obezite ile mücadele için yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığının küçük yaşlarda edinilmesinin önemine işaret eden Yıldız, düzenli egzersizin de yaşam biçimi olarak benimsenmesi gerektiğini bildirdi.
Yıldız, "Otomobil, televizyon, bilgisayar gibi etkenlerle değişen sosyal yaşam ve çalışma şartları ile birlikte azalmış fiziksel aktivite ve günlük kalori tüketiminde artış obezite gelişimini kolaylaştırıyor" ifadesini kullandı.
Yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı ile egzersizin tutum ve davranışa dönüşmemesi halinde obezitenin kaçınılmaz olduğu uyarısında bulunan Yıldız, bunun bir çok riski de beraberinde getirdiğini kaydetti.
BAĞIRSAK FLORASINDAKİ DEĞİŞİM KANSERİ TETİKLİYOR
Aşırı kilonun diyabet, kalp damar hastalıkları ve kanser riskini artırdığını vurgulayan Yıldız, "Obezite, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre tip 2 diyabetin yüzde 44'ü, koroner kalp hastalığının yüzde 23'ü ve çeşitli kanserlerin yüzde 7-41'inin gelişiminden sorumlu. Yalnızca ABD'deki yıllık maliyeti 150 milyar doların üzerinde" diye konuştu.
Prof. Dr. Yıldız, son yıllarda bağırsak florasının doğal yapısında bulunan "bağırsak mikrobiyomu" adı verilen mikroplardaki değişimin de obeziteye katkısı olduğunun tespit edildiğini bildirdi.