ÖNCE GÜÇLÜ OLUN!
Türkiye'de her yıl yaklaşık 1 milyon 300 bin doğum gerçekleşiyor. 10 binde bir doğumda ise kanser vakaları görülüyor. Tüm meme kanserleri düşünüldüğü zaman çok az bir kadının gebe iken meme kanseri tanısı alıyor. Ancak hamileyken böyle bir tanının konması, hastanın psikolojisini olumsuz etkiliyor. Doğru yönlendirilme ve doğru tedavi planlaması, özellikle de bebeğin korunması açısından önem taşıyor.
TANIDA GEÇ KALINIYOR
Hamilelerde yaşın genç olması ve radyasyon nedeniyle mamografilerinin çekilmiyor olması, kanseri yakalama şansını geciktiriyor.
BEBEĞİNİ EMZİREBİLİRLER
Tanı konulduğunda anneler ilk olarak çocuklarının sağlığını düşünüyor. Hamile iken meme kanseri olan kişi doğumunu yaptıktan sonra kemoterapi, radyoterapi veya endokrin tedavisi almayacaksa ve süt salgısı mevcutsa emzirebiliyor. Hamileliğin her döneminde meme kanseri ameliyatı yapılabiliyor. Ayrıca hamileliğin 4. ayından itibaren kemoterapi ilaçları verilebiliyor. Günümüzde uygulanan tedavi yöntemleri ile bebek korunarak aynı evredeki hamile olmayan hastalarla aynı sonuçların elde edilmesi mümkün oluyor.
MAMOGRAFİ ÇEKTİREBİLİRSİNİZ
Hamile hastalarda tanı aracı radyasyon vermediği için öncelikle ultrasonografidir. Ancak gerektiği zaman karın bölgesi kurşun içeren önlüklerle korunarak mamografi de güvenle çekilebiliyor. Meme MR'ında standart kullanılan Gadolinyum gebelerde kullanılmıyor. Onun için gebede MR ancak mecbur kalınan durumlarda kontrast madde vermeden (ilaçsız) çekilebiliyor. Gebeler ilk üç aydan sonra kemoterapi alabiliyor. Yapılan çalışmalarda kemoterapi alan annelerin bebeklerinin de sağlıklı dünyaya geliyor.