Tansiyona tuz ekme
Sessiz katil tansiyonun temeli, çocukluktan atılıyor. Tedavi edilmediğinde vücudu tüketen bu hastalıktan korunmanın yolu, tuz miktarını azaltmaktan geçiyor...

KALP ve damar hastalıkları, tüm dünyada en sık görülen rahatsızlıkların başında geliyor. Kanın, damarlar üzerindeki basıncı, tansiyon olarak adlandırılıyor. Yanlış beslenme, fazla kilo ve hareketsizlik gibi faktörler, tansiyon değerlerindeki değişimi beraberinde getiriyor. Toplumda en sık görülen, kimi zaman fark edilmeyen tansiyon hastalığı, ihmal edildiğinde ise hayati sonuçlara neden oluyor. Altınbaş Üniversite Hastanesi Medical Park Bahçelievler Kalp ve Damar Cerrahı Prof. Dr. Barış Çaynak, tansiyonun tedavisine değiniyor. TAKVİM okuyucuları için şu bilgileri paylaşıyor...
BÖBREK DÜŞMANI
Kalp damar hastalıklarını önlemenin en etkili yolu, tansiyonun kontrolü oluşturuyor. Tedavi edilemeyen tansiyon, kan damarlarında tıkanmaya, beyin kanaması, böbrek yetmezliği ve göz bozukluğuna neden oluyor. Bu nedenle tansiyon kontrolü büyük önem taşıyor. Çevresel faktörlerin yanında tansiyon genetik geçiş de gösteriyor. Kişi ne kadar kiloluysa, tansiyon hastası olma riski o kadar artıyor. Düzenli egzersiz yapmak bu hastalığın dengelenmesini sağlıyor.
AĞRIYA DİKKAT...
Tansiyonun oldukça sinsi bir hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Çaynak, "Normalde 14-9 ve üzeri değerler yüksek tansiyon olarak kabul edilir. Kişi 9-6 veya 10-5 tansiyona alışık ise 13-8 tansiyon onun için yüksektir. Tansiyon ölçümü önemlidir. Çünkü tansiyon yüksekliği her zaman fark edilen bir rahatsızlık değildir. Tansiyon; baş ağrısı, ense kökü ağrısı, havada yürüyormuş gibi bir his veya bulanık görme belirtileriyle kendini hissettirir. Siz yüksek tansiyona alışırsınız ama vücut alışmaz" uyarısında bulunuyor. Tansiyon tedavisinde ilaçların düzenli kullanımı büyük önem taşıyor. Prof. Dr. Çaynak, bu ilaçlara mutlaka kardiyolog ve kalp damar cerrahının karar vermesini öneriyor.