Ortaokul öğrencisi Hande Çinkitaş (12), 4 Ocak 2001'de İstanbul İçerenköy'deki evlerinde öldürüldü. Eve kapı zorlanmadan girilmişti. Hande Çinkitaş'ın başına çekiçle vurulup, boğazı bıçakla kesilmişti. 13 bıçak darbesi bulunan cesedi babası Nezih Çinkitaş buldu. Polisler eve girdiğinde ceset holün sonundaki odada yerde uzanır vaziyetteydi.
Olay yerinde biri kırık iki bıçak ve çekiç bulundu. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne Zafer Aktaş'ın getirilmesinin ardından Asayiş Şube Müdürlüğü'nde göreve başlayan ekip, faili meçhul dosyaları tozlu raflardan indirdi. Hande Çinkitaş dosyasını inceleyen ekibin ilk dikkatini çeken, baba ve üvey annenin tanık olarak ifadelerine başvurulmasıydı. İfadelerde babanın çelişkili bilgiler verdiğini gördüler.
HTS KAYITLARINDA SİNYAL ÇIKMADI
Polis, baba ve üvey annenin cep telefonu HTS kayıtlarını incelemeye aldı. Baba ifadelerine göre, olay günü evden çıktıktan sonra Küçükbakkalköy İcra Müdürlüğündeki bir arkadaşına gitmişti. Üvey anne ise çocuğunu hastaneye götürmüş, asker muayenesi olduğu için muayene ettirememiş, ameliyat olan kız kardeşinin evine gitmişti. HTS incelemesinde, babanın "Gittim" dediği yerlerden sinyal alınamadı. Telefonu ev ve işyeri yakınından sinyal veriyordu. Baldızını ve kızını telefonla aradığını söylemişti ama kayıtlarda çıkmadı.
BİRBİRLERİNİ SUÇLADILAR
Hürriyet'in haberine göre, Nezih Çinkitaş, icra müdürlüğündeki arkadaşının adını da hatırlamadı. Üvey annenin gittiğini söylediği Haydarpaşa Numune Hastanesi'nde asker muayenesi yapılmamıştı. Ameliyat olduğunu söylediği kızkardeşi ile ilgili hastane kaydına rastlanmadı. Gittiğini söylediği yerlerde, HTS kayıtlarında sinyal bulunamadı. Asayiş Şube Cinayet Büro Amirliği ekipleri, bütün bu çelişkileri rapor haline getirdi. 2 aylık çalışmayla hazırlanan rapor savcılığa sunuldu. Savcılık raporu incelediğinde, baba ve üvey anne hakkında gözaltı kararı verdi. Emniyet'te baba 8 saat, üvey anne 5 saat sorgulandı. Bütün bu çelişkiler ve yeni tespitler önlerine konulduğunda, Nezih Çinkitaş, "Eşim kızımı hiç sevmezdi o yapmış olabilir", Şehnaz Çinkitaş ise "Eşim yapmış olabilir, onu döverdi" diyerek suçu birbirlerinin üzerine attı. İkisi de tutuklandı.
ÇELİŞKİ 1: ANAHTAR
Baba Nezih Çinkitaş ilk ifadesinde anahtarı evde unuttuğunu, başka bir ifadesinde de evde masanın üstünde bıraktığını söylüyordu. Cinayet günü evde bulunamayan anahtarı, 10 gün sonra polis gözetiminde eve giren baba, cesedin bulunduğu odada bulmuştu. Polis, olay yeri fotoğraflarını inceledi. Anahtar masanın üzerinde de Hande'nin cesedinin bulunduğu odada da yoktu. Muhtemelen sonradan oraya konulmuştu.
ÇELİŞKİ 2: SARI BİDON
Nezih Çinkitaş ifadelerinde, cinayet günü apartmana girdiğinde altıncı kattaki okul arkadaşına kızını görüp görmediğini sorduğunu söylüyordu. Sonra da dairesine inince kapıyı aralık bulmuş. İçeri girip, son baktığı odada kızının cesedini görmüştü. Oysa komşusu Yunus Savaşkan, "Aparmana girerken elinde sarı bir bidon vardı. Doğrudan dairesine gitti ve kapıyı anahtarla açtı. Anahtarın sesini duydum" diyordu ifadesinde. O bidondan hiç söz etmemişti Nezih Çinkitaş. Sorunca da inkâr etti. Oysa olay yeri fotoğraflarında sarı bidon salonda koltuğun üzerinde duruyordu. Nezih Çinkitaş'a fotoğraf gösterildi. Yine inkâr etti. Polise göre, bidonda benzin vardı. Anahtar da baştan beri babadaydı.
ÇELİŞKİ 3: BIÇAK
Kırık bıçağın sapında daha önce babanın parmak izi çıkmıştı. Bu iz için baba, "Bıçağı cesedin yanında gördüm, sapından tutarak kenara koydum" demişti. Son incelemede bıçağın keskin yüzünde DNA çıktı. Babaya, ifadesi hatırlatılınca bu kez de "Ha evet keskin yüzünden de tuttum" diye yanıtladı.